CHP'Lİ TAHSİN OCAKLI: "RİZE'DE ÇAY ÜRETİCİSİNİN KANUN YOLUYLA KORUNMA İŞİ SORUN OLARAK DURUYOR"
GENÇAĞA KARAFAZLI
CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, 4. Pazar Kültür-Sanat ve Çocuk Şenliği’nde; “Rize'de yıllardır devam eden sorun olarak bir buçuk milyon insanı ilgilendiren geçim kaynağı, çay üreticisinin bir kanun yolu ile korunma işi bir sorun olarak duruyor. Daha önceki parlamento dönemlerinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen çay kanunu teklifleri iktidar tarafından reddedilerek çay üreticisinin ihtiyacı olan şeyin çıkması engellenmiştir" dedi.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Pazar Kültür-Sanat ve Çocuk Şenliği başladı. Çocuk etkinliklerinden köy ve mahalle şenliklerine, panelden forum ve söyleşilere, imza günlerinden konserlere kadar pek çok etkinliğin yer alacağı şenlik, 27 Ağustos’a kadar devam edecek.
Pazar Kültür ve Sanat Evi, İstanbul Pazarlılar Birliği, Ankara Pazarlılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği ve Pazar Kent Meclisi’nin birlikte düzenliği 4. Pazar Kültür Sanat ve Çocuk Şenliği’nde; “Çayın ve Çaykur’un Geleceği”, “Lazca’yı Yaşatmak”, “Nasıl Bir Kent, Nasıl Bir Çevre?”, “Nasıl Bir Yerel Yönetim” konulu paneller, “Gençler Nasıl Bir Pazar İstiyor?”, “Kadınlar Nasıl Bir Pazar İstiyor” konularının tartışılacağı söyleşilerin yanı sıra Kadıköy Atölye’nin yapacağı yüz boyamadan resim yapmaya, yaratıcı dramadan animasyon oyunlarına kadar pek çok çocuk etkinlik gerçekleştirilecek. Etkinlikte Nurdan İpek, Yasemin Göksu, Selçuk Balcı, Yasemin Yıldız, Zeynep Birinci, Zeki Uçkan, Hülya Polat konser verecek.
“ÇAY FİYATINA BERABERCE KARAR VERMEMİZ GEREKİRKEN TEK KİŞİ KARAR VERDİ”
“Çayın ve Çaykur’un Geleceği” panelinde konuşan CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı şunları söyledi:
“Rize'de yıllardır devam eden sorun olarak bir buçuk milyon insanı ilgilendiren geçim kaynağı, çay üreticisinin bir kanun yolu ile korunma işi bir sorun olarak duruyor. Daha önceki parlamento dönemlerinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen çay kanunu teklifleri iktidar tarafından reddedilerek çay üreticisinin ihtiyacı olan şeyin çıkması engellenmiştir. Yapılması gereken bir çay kanunu hazırlanarak, kanununda üreticilerin lehine olan çiftçinin ürettiği çay fiyatının belirlenmesinin birlikte yapıldığı yani çay üreticisinin, Çaykur'un, çalışanının herkesin birlikte karar verebildiği bir çay fiyatı belirleme modeli olması gerekirken ne oldu? 2 Mayıs'ta geldi tek kişi dedi ki burada çay 11,30 TL'dir. Kanun olmayınca bu bir kişinin söylediği bir kanun olarak geldi karşımıza. Peki bu 11,30 TL 2 Mayıs tarihinde söylendi döviz ne kadardı şimdi ne kadar?
“ÇAYIN AKIBETİNİ BELİRLEMEK ELBETTE TÜKETİCİNİN ÖRGÜTLÜ BİR BİÇİMDE HAKLARINI ARAMASIYLA MÜMKÜNDÜR”
Bunlar gerçekler arkadaşlar bilmemiz lazım düşünsenize, iktidarın Rize İl Başkanı Hikmet Ayar diyor ki ‘Ek fiyat düzenlemesi yapmaya gerek yoktur.’ Mazota akaryakıta her şeye yüzde yüz, yüzde yüz yirmi civarında zammı yapmış iken, çay üreticisine ek zam vermeye gerek yoktur demek ya hiçbir şeyden haberinizin olmadığı ya da büyük bir aymazlıkta olduğunuz demektir. Asıl sorun iktidarın var olan çözümlemeleri kabul etmemesidir. Biliyorsunuz İsmet İnönü zamanında bu çay buraya getirildi ve benim mahallemde yaşı 95'i geçmiş 95 ile 105 arasında eşlerini kocalarını Hatay’a yolcu etmiş teyzelerim var benim onların anlattıklarıyla İsmet İnönü'nün tanıklığında burada çay ekimine başladıkları söylenir. İçlerinden bir tanesinin de bu çay üreticiliği ile ilgili sosyal bir ilgiyi aktarmak istiyorum; eşi ölmüş iki tane çocuğunun kaybetmiş yaşı 97 her gün çay bahçesine girer ve endişesi şudur ‘Ben ölürsem bu çayları bu çaylar ne olacak’. Bu Rizelinin gerçekliğidir. Çayın akıbetini belirlemek elbette tüketicinin örgütlü bir biçimde haklarını aramasıyla mümkündür.
“ÇAYKURDA ÇALIŞANLARA BÜYÜK ZULÜM YAPILIYOR”
Çaykur'da çalışanlara şu anda büyük bir zulüm yapılıyor bu insanlar 6 ay boyunca çalıştırılarak emekli edilmeye çalışılıyor. Yani 6 aylık bir çalışma süresiyle nasıl bu insanlar emekli olacak? Yani bu emeklilik sürenizin otomatikman iki katına çıkması demektir. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Efendim istihdam yok, o yok, bu yok nerede çalıştıracağız bunları? O kadar çok yer var ki Çaykur’da çalışan işçilerin çalışabileceği o kadar çok alan var ki bunları Çaykur'un müdürüne veya Tarım Bakanlığı’na teker teker anlatırız anlatıyoruz da zaten, bunlar için turizm bölgelerinde okullarımızda, sağlık yerlerinde, içme suyu yapılabilecek fabrikalardan meyve suyu fabrikalarında, turizmde yani akla gelebilecek her yerde istihdam modelleri mevcuttur yapamıyorsanız çekliniz biz yaparız onu çok rahatlıkla yaparız.
“12 AY ÇALIŞMA BİR İNSANLIK HAKKIDIR”
O yüzden Çaykur işçilerine ben sürekli ziyarette bulunuyorum ve haklarını hatırlatıyorum. 12 ay çalışma bir insanlık haklıdır ve bu hakkınızı demokratik taleplerle her gün söylemek öncemizin sizin de örgütlü mücadeleye çevirmek kendimizin görevidir diyorum ve peşini bırakmayacağız. Bu işçiler kendi haklarını alana kadar bu mücadele devam edecek. Bu Çiftçiler üretimdeki paylarını doğru dürüst alana kadar, yani bir kişinin fiyatı belirlediği bir modelden daha çok, dediğim gibi bir kanun ile haklarını koruyan bir modellemeye geçinene kadar bu mücadele devam edecektir. Çaykur tabi elbette bizim önemli güzide kurumlarımızdan bir tanesi. Ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim. Bu arada Meclis’te Plan Bütçe Komisyonu’nda, bizim konuştuğumuz, öksürdüğümüz her faaliyet kameraları altında kayıt altına girer ve sorduğumuz sorulara sunumu yapan bakan ya da cumhurbaşkanı yardımcısı her kim var ise cevap vermek zorundadır. Varlık Fonu’nun içindeki kurumlarımızdan kısmen ya da tamamen satışı ya da özelleştirilmesi yapılan kurumumuz var mıdır? Burada aslında niyet net. Yani Çaykur'da herhangi bir işlem yaptınız mı? Bunu söyleyin. Öyle bir kanun, öyle bir yasa var ki bu varlık fonunda, yasa kapısını açmak, bakmak yasak. Denetleme ile ilgili Cumhurbaşkanı istediği firmaya yaptırabilir, kendisi denetler, kendisi harcar her şey kendisinde. Ama bu Çaykur’u biz kurduk diyorum. Biz bizim malımızı satıyor musunuz? Bizim malımızı teminat mı veriyorsunuz? İpotek mi ediyorsunuz diye sormak, Rize'nin beni görevlendirdiği parlamenter olarak hakkım. O gün kameralar önünde cevap veremeyen Sayın Yılmaz bana yazılı olarak dedi ki 'Satışı yapılan herhangi bir kurumumuz yoktur' bu cevap yeterli mi sizce? Ben böyle mi sordum peki? Teminat verdiniz mi? İpotek verdiniz mi bunu niye söylemiyorsunuz?
“ATALARIMIZDAN KALAN TOPRAKLAR YABANCILARA SATILIYOR”
Yani bizim topraklarımızda, biz çaydan geçinemez hale geldiğimizde mülkiyetlerimizi artık satmak istediği bir durum gerçekleşecek, işte böyle durumu olduğunda da belki de atalarımıza ait olan bu topraklardan bir yabancı müteahhitten daire almaya kalksak bile alamayacağız. Bugün bizim olan tarlalar belki de bir daire sahibi edecek bizi, onunla mutlu olacağız ama her şeyimiz bitmiş olacak. Bunun en çarpıcı örneğini aslında Ayder’de görebiliriz kentsel dönüşüm diye yaptıkları projeye bakar mısınız? Şimdi milyonlara da orada yabancılara daire satıyorlar. O yüzden yapılması gereken şey şudur; özellikle çayda hak ettiğimiz yasal düzenlemeler olana kadar bilinçli olma süreci bunu konuşma sürecek gündemde tutma süreci sürekli devam etmelidir. Şu tek kişilik modelleme ile ilgili size bir şey daha söyleyeyim hemen yanımızda burada Hamidiye Mahallesi muhtarımız orada oturanlarımız vesaire dediler ki 'biz kırılıyoruz susuzluktan' bu da aylardır yıllardır böyle. Dedim ki nasıl olur Ahmet Basa Bey ile konuştum dedi ki 'vekilim biz verdik dilekçeyi, verdik projeyi verdik işte kaynak gelmiyor' dedi. Kim getirmiyor dedim 'İller Bankası müdürü' dediler. İller Bankası müdürünü de aradım ve telefonda 'ya burada bu ilçemizde böyle bir sorun var nedir?'. Dedi ki 'O proje bize geldi kaynak yok. Su kaynakları konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın rızası ve onayı ile ancak işte yapabiliyoruz'. Yani susuzluktan kırılacaksınız bunun için Cumhurbaşkanı onayını bekleyeceksiniz böyle bir sistem olabilir mi?”