Kategori: Ekonomi

  • SPK’DAN YATIRIMCILARA UYARI: “FOREKS İŞLEMLERİ YALNIZCA KURULUMUZCA YETKİLENDİRİLEN KURULUŞLAR ARACILIĞIYLA YAPILMALI”

    SPK’DAN YATIRIMCILARA UYARI: “FOREKS İŞLEMLERİ YALNIZCA KURULUMUZCA YETKİLENDİRİLEN KURULUŞLAR ARACILIĞIYLA YAPILMALI”

    Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), kaldıraçlı işlemler (foreks) konusunda şikayetlerin artması üzerine, yatırımcıları bu işlemleri SPK tarafından yetkilendirilen kuruluşlar aracılığıyla yapmaları konusunda uyardı. SPK’nın açıklamasında, “Yatırımcıların mağdur olmamaları ve yaptırıma maruz kalmamaları için kaldıraçlı işlemleri yalnızca Kurulumuzca yetkilendirilen kuruluşlar aracılığıyla yapmaları; bahse konu nitelikteki telefon aramalarına itibar etmemeleri ve bu yöndeki şikayetleri CİMER üzerinden yapmaları konusunda gerekli dikkati ve özeni göstermeleri” istendi.

    SPK, bugün internet sitesinde yaptığı yazılı açıklama ile kaldıraçlı işlemler konusunda yetkilendirilmeyen kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirilen işlemler sonucunda yatırımcıların mağdur edildiği yönündeki ihbar ve şikayetlerin arttığını belirterek uyarıda bulundu. SPK’dan yapılan açıklama şöyle:

    “YATIRIMCILARIN MAĞDUR EDİLDİĞİ YÖNÜNDEKİ İHBAR VE ŞİKAYETLERİN ARTTIĞI GÖZLEMLENMEKTEDİR”

    Son zamanlarda, Türkiye’de yerleşik yatırımcıların yurt içi ve yurt dışı telefon hatlarından aranarak kamuoyunda ‘foreks’ olarak bilinen kaldıraçlı işlemler üzerinden yüksek getiri elde edileceği vaadinde bulunulduğu, bahse konu işlemler için yurt içi banka hesaplarına para gönderilmesinin istendiği, Kurulumuzca yetkilendirilmeyen kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirilen bu işlemler sonucunda yatırımcıların mağdur edildiği yönündeki ihbar ve şikayetlerin arttığı gözlemlenmektedir.

    “FOREKS İŞLEMLERİ YALNIZCA KURULUMUZCA YETKİLENDİRİLEN KURULUŞLAR ARACILIĞIYLA YAPILABİLİR”

    Sermaye piyasası mevzuatı uyarınca, Türkiye’de yerleşik yatırımcıların kaldıraçlı işlemleri (foreks) yalnızca Kurulumuzca yetkilendirilen kuruluşlar aracılığıyla yapılabilmektedir. Sermaye Piyasası Kurulu’nca yetkilendirilmiş kuruluş listesine aşağıdaki bağlantılardan ulaşılabilir: https://spk.gov.tr/kurumlar/yatirim-kuruluslari/araci-kurumlar, https://spk.gov.tr/kurumlar/yatirim-kuruluslari/bankalar

    “İZİNSİZ KİŞİLER TARAFINDAN YAPILAN İŞLEMLER, İZİNSİZ SERMAYE PİYASASI FAALİYETİ SUÇUNU OLUŞTURUR”

    Kurulumuzca yetkilendirilen kuruluşlar dışındaki kişiler tarafından Türkiye’de yerleşik yatırımcılara yönelik kaldıraçlı işlemler yaptırılması, izinsiz sermaye piyasası faaliyeti suçunu oluşturmaktadır. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 109’uncu maddesinin ikinci fıkrasında, sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette bulunanların 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin günden 10 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.

    “İZİNSİZ SERMAYE PİYASASI FAALİYETİNDE BULUNANLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULUR”

    Bu kapsamda, Kurulumuzca yapılan denetimler neticesinde; sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette bulunanların yanı sıra gerek söz konusu faaliyetin tanıtımını/reklamını yaparak gerek kendisine ait ve/veya yetkilisi olduğu şirketin banka hesaplarını ve/veya telefon hatlarını kullandırarak izinsiz sermaye piyasası faaliyeti suçunun icrasını kolaylaştıranlar hakkında suç duyurusunda bulunulmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de yerleşik yatırımcılara yönelik izinsiz kaldıraçlı işlemler yaptırıldığı tespit edilen internet sitelerine erişimin engellenmesi için Kurulumuzca gerekli hukuki işlemler yapılmaktadır.

    “ŞİKAYET EDİN”

    Bu çerçevede, yatırımcıların mağdur olmamaları ve yaptırıma maruz kalmamaları için kaldıraçlı işlemleri yalnızca Kurulumuzca yetkilendirilen kuruluşlar aracılığıyla yapmaları; bahse konu nitelikteki telefon aramalarına itibar etmemeleri ve bu yöndeki şikayetleri CİMER üzerinden yapmaları konusunda gerekli dikkati ve özeni göstermeleri hususu kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

  • “DEPREM BÖLGELERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ KONUSU ÖNE ÇIKTI, GIDALARIN SON TÜKETİM TARİHLERİNİN KONTROL EDİLMESİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR”

    “DEPREM BÖLGELERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ KONUSU ÖNE ÇIKTI, GIDALARIN SON TÜKETİM TARİHLERİNİN KONTROL EDİLMESİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR”

    Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kaan Sidar, deprem bölgelerinde gıda güvenliği konusunun öne çıktığını belirterek, “Gönderilecek paketli gıdaların son tüketim tarihlerinin kontrol edilmesi ve ürünlerin iklim şartlarından etkilenmeyecek şekilde paketlenmiş olması, uygun koşullarda bu sevkiyatın sağlanması hayati önem taşıyor” dedi.

    TÜGİS, deprem bölgelerinde gıda israfının önüne geçmek ve gıda güvenliğini sağlanmasıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kaan Sidar, deprem bölgelerine yapılan gıda yardımlarının atığa dönüşmemesi ve gıda sevkiyatlarının bölgede sürdürülebilir bakış açısıyla organize edilmesinin önemini vurguladı. Sidar’ın dikkat çektiği konular şöyle:

    “GIDA YARDIMLARIYLA BİRLİKTE GIDA GÜVENLİĞİ KONUSU ÖNE ÇIKTI: Merkezi Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ve 6 Şubat tarihinde meydana gelen iki depremin ardından, afetten etkilenen bölgelere Türkiye’nin dört bir yanından temel yaşam malzemeleri ve çok sayıda gıda yardımı yapıldı. Bu gıda malzemeleri arasında ekmek ve paketli gıdalar olduğu kadar, soğuk zincire uyumlu bir biçimde sevk edilen yaş meyve sebze ile et ve süt ürünleri de oldukça yer alıyor. Yapılan gıda sevkiyatlarıyla birlikte çok sayıda aşevi, mobil mutfaklar, sahra mutfakları, mobil fırın ve ikram araçları depremden zarar gören bölgelerdeki yerlerini aldı. Çadır kentlerin ve konteyner kentlerde gıda güvenliği konusu öne çıktı. 

    GIDA BAĞIŞÇILARININ GIDALARIN SON TÜKETİM TARİHLERİNİN KONTROL EDİLMESİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR: Gıda bağışçılarının, toplu yemek hizmeti sunanların ve dağıtım yapanların gıda güvenliği kapsamında daha da dikkatli olmaları gerekiyor. Bu kapsamda gönderilecek paketli gıdaların son tüketim tarihlerinin kontrol edilmesi ve ürünlerin iklim şartlarından etkilenmeyecek şekilde paketlenmiş olması, uygun koşullarda bu sevkiyatın sağlanması hayati önem taşıyor. Sahada yemek hizmeti sunanların ise mutfak ve yemek dağıtım noktalarını enkazlar, atık toplama alanları ve tuvaletlerin uzağında kurmaları, gıda temini süreçlerinin sağlıklı işleyişini ve sürdürülebilirliğini belirleyecek olan unsurlar arasında yer alıyor.

    SÜRDÜRÜLEBİLİR ODAKLI GIDA AĞINI KURMAK VE DEVAM ETTİRMEK GEREKİYOR: Gıda tedarik zincirinin tüm paydaşlarının uyumlu bir koordinasyonla hareket etmesi, gıda güvenliği ve nihayetinde depremzedelerin sağlığı için son derece önemli. Gıda tedarik zincirine yönelik yazılımların ve dijital uygulamaların daha da geliştirilmesi, lisanslı depoculuk faaliyetlerinin artması, gıda tedarik zincirinin ülkemiz için olduğu kadar deprem bölgelerindeki gıdanın yönetimi kapsamında da dikkat edilmesi gerekenler arasında. Bu tedarik zincirinin sürdürülebilir olması, sevkiyat süreçlerinin yanında gıdaların ilgili bölgelerde depolanmasını da kapsıyor. Bu doğrultuda paketli ve kuru gıdaların rutubetsiz ortamda saklanması, meyve-sebze ile et ve süt ürünlerinin istiflendiği soğuk depolarda elektrik kesintilerinin yaşanmaması, oluşacak gıda atıkları için hijyenik toplama alanları oluşturulmasına özen gösterilmesi ve gıda atıklarının geri dönüşümde değerlendirilmesi gibi aşamaların başarılı bir biçimde uygulanması gerekiyor.

    BÖLGEDE TARIM YAPILACAK TOPRAĞIN BOZULMASININ ÖNÜNE GEÇMEK SAĞLAMAK GEREKİYOR: Enkazların bir an önce kaldırılması, yıkıntıların sebep olduğu tozların toprak katmanlarına ve yer altı sularına karışmaması açısından büyük önem taşıyor. Yaşadığımız iklim değişiklikleri ve olası kuraklık risklerini de göz önüne alırsak; orta vadede bölgede yapılabilecek tarım faaliyetlerinin ve toprağın bozulmasının önüne geçmek, tarımsal üretkenliğin zarar görmemesini sağlamak gerekiyor. Tarımsal gıdaların kaliteli üretimi, dağıtımı ve kontrol edilebilir maliyetlerle pazara sunulması açısından suya gereken önemi bugünden vermek gerekiyor.”

     

     

     

     

  • YAPILANDIRILAN BORÇLARIN ÖDEMELERİ, DEPREM BÖLGESİNDE ‘MÜCBİR SEBEP HALİ’NİN SONUNA ERTELENDİ

    YAPILANDIRILAN BORÇLARIN ÖDEMELERİ, DEPREM BÖLGESİNDE ‘MÜCBİR SEBEP HALİ’NİN SONUNA ERTELENDİ

    Yapılandırılan borçların taksit ödemeleri, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ‘mücbir sebep hali’ ilan edilen bölgelerde, mücbir sebep halinin sonuna ertelendi.

    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı’na göre; Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ‘mücbir sebep hali’ ilan edilen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas ilinin Gürün ilçesinde, ilgili kanun kapsamında alacakları yapılandırılanların idarelere ödemeleri gereken ilk taksitin ödeme süresi, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen ayda, sonraki taksitlerin ödemeleri de bu ayı takip eden ikişer aylık dönemler halinde yapılabilecek.

    Karara göre; bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin 7256 sayılı Kanun’un 3. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi ile 7326 sayılı Kanun’un 9. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendine göre aylık taksitler halinde ödenmesi gereken taksitler ise mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi izleyen aydan başlayarak aylık taksitler halinde ödenebilecek.

  • TİCARET BAKANLIĞI, PERAKENDE SATIŞLARDAKİ TAKSİT SAYILARINDA DEPREM NEDENİYLE DEĞİŞİKLİK YAPABİLECEK

    TİCARET BAKANLIĞI, PERAKENDE SATIŞLARDAKİ TAKSİT SAYILARINDA DEPREM NEDENİYLE DEĞİŞİKLİK YAPABİLECEK

    Ticaret Bakanlığı, perakende ticarette uygulanan taksit sayılarında deprem nedeniyle düzenleme yapabilecek. Bakanlık, beyaz eşya, cep telefonu, araç satışı gibi konularda uygulanan taksit sınırlamalarını esnetebilecek.

    Ticaret Bakanlığı’nın Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmeliği’nde değişiklikler yapıldı. Yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı.

    Yapılan düzenlemeyle söz konusu yönetmeliğin 12/B sayılı “Perakende İşletmelerin Tüketicilere Yönelik Taksitli Satışları” başlıklı maddesine yeni bir madde eklenerek, bakanlığa taksit sınırlamaları konusunda değişiklik yapma yetkisi verildi.

    Buna göre; Ticaret Bakanlığı, konut satışı haricindeki taksitli mal ve hizmet satışlarında taksitlendirme süresini 12 ayla sınırlandıran hükmü, afet dönemleri ile diğer olağanüstü durumlarda ilçe, il, bölge veya ülke düzeyinde geçici süre ile değiştirmeye veya bu konuda ilave sınırlamalar getirmeye yetkili olacak. Bakanlık, beyaz eşya, cep telefonu, araç satışı gibi konularda uygulanan taksit sayısı sınırlamalarında deprem nedeniyle değişiklik yapabilecek.

  • TPAO ANA STATÜSÜ’NDE DEĞİŞİKLİK: PETROL VE DOĞAL GAZDAN ELEKTRİK ÜRETEBİLECEK

    TPAO ANA STATÜSÜ’NDE DEĞİŞİKLİK: PETROL VE DOĞAL GAZDAN ELEKTRİK ÜRETEBİLECEK

    Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Ana Statüsü’nde yapılan değişiklikle, kurumun amaç ve faaliyetleri arasına ‘Deniz alanlarında arama, üretim, taşıma ve depolama faaliyetlerinin gerektirdiği sismik, sondaj faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak” eklendi. Ayrıca TPAO, kendi sahalarından elde ettiği petrol ve doğal gazdan elektrik üretebilecek ve ürettiği elektriği faaliyet konusu işlerde ihtiyaçları için kullanabilecek.

    Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Ana Statüsü’nde değişiklik yapılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı.

    Kararla, ana statünün “TPAO’nun amaç ve faaliyet konuları” başlıklı maddesine, “deniz alanlarında arama, üretim, taşıma ve depolama faaliyetlerinin gerektirdiği sismik, sondaj, kuyu tamamlama, workover ve diğer her türlü servis hizmeti faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak, gemi ve liman işletmeciliği yapmak veya yaptırmak, gemi ve liman işletmeciliğinin gerektirdiği her türlü tesisi ve müştemilatını inşa etmek/ettirmek, kurmak/kurdurmak ve işletmek/işlettirmek” ibareleri eklendi.

    PETROL VE DOĞAL GAZDAN ELEKTRİK ÜRETİMİ YAPABİLECEK

    TPAO, kendi sahalarında ürettiği petrol ve doğal gazdan elektrik üretimi yapabilecek. Şirket, ürettiği elektrik enerjisini iletim ve dağıtım sistemi aracılığıyla faaliyet konusu işlerde ihtiyaçları için kullanabilecek. Karar, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı gün yürürlüğe girecek.

  • KIYMETLİ MADENLERİN İTHALAT, İHRACATI VE YURTİÇİ SATIŞINA YENİ DÜZENLEME

    KIYMETLİ MADENLERİN İTHALAT, İHRACATI VE YURTİÇİ SATIŞINA YENİ DÜZENLEME

    Cumhurbaşkanı kararı ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da değişiklik yapıldı. Buna göre, kıymetli madenler, taşlar ve eşyanın dış ticaret rejimi esasları dahilinde Türkiye’den ihracı veya ithalatı serbest olacak. Yolcular kendilerine ait 15 bin doları aşmayan ve ticari amaç taşımayan ziynet eşyası niteliğinde kıymetli madenlerden ve taşlardan yapılmış eşyaları yurda getirip yurt dışına çıkarabilecek.

    Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da değişiklik yapılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlandı. Buna göre; kıymetli madenler, taşlar ve eşyanın dış ticaret rejimi esasları dahilinde Türkiye’den ihracı veya ithalatı serbest olacak.

    İTHAL EDİLEN KIYMETLİ MADENLER 3 İŞ GÜNÜ İÇİNDE BORSA İSTANBUL A.Ş.’YE TESLİM EDİLECEK

    Yeni düzenlemeye göre, standart ve standart dışı işlenmiş kıymetli madenlerin ithali yalnızca Merkez Bakası ve kıymetli maden aracı kuruluşları tarafından yapılabilecek. Bu aracı kuruluşlar ithal ettikleri bu kapsamdaki kıymetli madenleri 3 iş günü içinde Borsa İstanbul A.Ş.’ye teslim etmek zorunda olacak.

    KIYMETLİ TAŞLAR VE EŞYALARIN DIŞ TİCARET REJİMİ ESASLARI DAHİLİNDE TÜRKİYE’YE İTHALİ SERBEST OLACAK

    Standart dışı işlenmemiş kıymetli maden ve işlenmiş kıymetli madenlerin dahilde işleme rejimi kapsamında, kıymetli taşlar ve eşyaların dış ticaret rejimi esasları dahilinde Türkiye’ye ithali serbest olacak.

    KIYMETLİ MADENLERİN YURT İÇİNDE SATIŞINA DAİR DÜZENLEME YAPILDI

    Değişiklikle, kıymetli madenlerin yurt içinde satışına ilişkin düzenlemeler de yapıldı. Düzenlemeye göre; yurt içinde yalnızca Darphane Genel Müdürlüğü ve Hazine tarafından izin verilen rafineriler ile Borsa İstanbul A.Ş. tarafından yayımlanan rafineriler listesinde yer alan rafinerilerce üretilmiş standart işlenmemiş kıymetli madenlerin alım satımı yapılabilecek.

    Hazine tarafından faaliyetine izin verilen rafineriler, kıymetli madenler aracı kuruluşları ve yetkili müesseseler ile yetkilendirilmiş kuyum işletmeleri tarafından standart işlenmemiş kıymetli madenler ile basılı kıymetli madenlerin alımı satımı yapılabilecek.

    Ticaret Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş kuyum işletmeleri haricindeki Türkiye’de yerleşik kişilere standart dışı işlenmiş kıymetli madenlerin satışı yapılamayacak. Basılı kıymetli madenlerin alım satımında ise yurt içinde yalnızca Hazine tarafından faaliyet izni verilen rafineriler ve Darphane tarafından üretilmiş olma şartı aranacak.

    Merkez Bankası ve kıymetli madenler aracı kuruluşları ithal ettikleri işlenmemiş kıymetli madenlerin yurt içindeki ilk satım işlemlerini Borsa İstanbul’da yapacak.

    Ziynet ve süs eşyası hariç olmak üzere borsada hangi tür kıymetli madenlerin işlem göreceği ve teşekkül ettirilecek piyasalar borsa tarafından belirlenecek.

    YOLCULARIN BERABERİNDEKİ KIYMETLİ EŞYAYA SINIRI 15 BİN DOLAR OLARAK BELİRLENDİ

    Yolcular kendilerine ait 15 bin doları aşmayan ve ticari amaç taşımayan ziynet eşyası niteliğinde kıymetli madenlerden ve taşlardan yapılmış eşyaları yurda getirip yurt dışına çıkarabilecek.

    Daha fazla değerdeki ziynet eşyalarının yurt dışına çıkarılması, girişte beyan edilmiş olmasına veya Türkiye’den satın aldığının belgelenmesi şartına bağlı olacak.

    Karara eklenen geçici maddeye göre, yurt içinde alımı satımı yapılamayan standart dışı işlenmemiş kıymetli madenler ile basılı kıymetli madenler 31 Aralık’a kadar Darphane, kıymetli madenler aracı kuruluşları ve kuyum işletmeleri tarafından alınabilecek. Bu tarihten sonra söz konusu kıymetli madenler yalnızca Darphane tarafından alınabilecek.

     

  • KONTEYNER VE PREFABRİK YAPIDA YÜZDE 1’LİK KDV UYGULAMASININ KAPSAMI GENİŞLETİLDİ

    KONTEYNER VE PREFABRİK YAPIDA YÜZDE 1’LİK KDV UYGULAMASININ KAPSAMI GENİŞLETİLDİ

    Depremzedeler için üretilecek konteyner ve prefabrik yapı teslimlerinde yıl sonuna kadar uygulanacak yüzde 1’lik KDV oranı konteyner kurulum ve montaj hizmetlerini de kapsayacak şekilde genişletildi.

    Cumhurbaşkanı kararıyla, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen depremzedelerin barınma ihtiyacının karşılanmasına yönelik hazırlanan prefabrik yapı ve konteynerlerin montaj ve kurulumunda da KDV yüzde 1 olarak uygulanacak.

    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, konteyner ve prefabrik yapı teslimlerinde montaj ve kurulum da dahil olmak üzere KDV oranının yıl sonuna kadar yüzde 1 olarak uygulanacak. 

    14 ŞUBATTA KDV ORANI YIL SONUNA KADAR YÜZDE 18’DEN YÜZDE 1’E DÜŞÜRÜLDÜ

    14 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yer alan 6790 Sayılı Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı ile prefabrik yapı ve konteynerlerin, depremden etkilenen illerde afetzedeler ile ilgili kurum ve kuruluşlara tesliminde 31 Aralık’a kadar KDV oranı 18’den yüzde 1’e düşürülmüştü.

     

  • DEPREM BÖLGESİNDEKİ ORMAN KÖYLÜLERİ VE KOOPERATİFLERİNİN KREDİ TAKSİTLERİ ERTELENDİ

    DEPREM BÖLGESİNDEKİ ORMAN KÖYLÜLERİ VE KOOPERATİFLERİNİN KREDİ TAKSİTLERİ ERTELENDİ

    Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerden etkilenen illerde bulunan orman köylüleri ve kooperatiflerinin kredi taksitleri 31 Aralık’a kadar ertelendi. Erteleme, depremin yaşandığı 6 Şubat’tan geçerli olacak. Ayrıca yönetmelik gereği bu alacaklar için erteleme süresince herhangi bir faiz tahakkuk ettirilmeyecek.

    Orman Genel Müdürlüğü’nün, Orman Köylülerinin Kalkındırılmalarının Desteklenmesi Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu yönetmeliğe geçici bir madde eklenerek, orman köylüleri ve kooperatiflerinin kredi ödemelerine kolaylık getirildi.

    KREDİ TAKSİTLERİ BAŞVURU ŞARTI ARANMAKSIZIN 31 ARALIK’A KADAR ERTELENDİ

    Buna göre, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden etkilenen illerde yönetmelik hükümleri kapsamında kredi kullandırılan orman köylüleri ve kooperatiflerinin, 6 Şubat-31 Temmuz arasındaki dönemde tahsil edilmesi gereken kredi taksitleri, başvuru şartı aranmaksızın 31 Aralık’a kadar ertelendi. Bu alacaklar için erteleme süresince herhangi bir faiz tahakkuk ettirilmeyecek. Erteleme, 6 Şubat’tan itibaren geçerli olacak.

     

     

     

     

  • İSO BAŞKANI BAHÇIVAN: “BEKLENEN MARMARA DEPREMİ, TÜRKİYE’NİN MİLLİ GELİRİNİN YARISINA ETKİ EDECEK”

    İSO BAŞKANI BAHÇIVAN: “BEKLENEN MARMARA DEPREMİ, TÜRKİYE’NİN MİLLİ GELİRİNİN YARISINA ETKİ EDECEK”

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Beklenen Marmara depremi, Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki edecek. Depremi afete dönüştüren insan faktörüdür. Etkili yöntemlerle riski kabul edilebilir bir seviyeye indirmezsek, bedelini ülke olarak hepimiz ödeyeceğiz. Kaybedecek zamanımız yok. Bu coğrafyanın en büyük riski olan depreme yönelik kaliteli ve nitelikli çözüm arayışı Deprem Bakanlığı ya da Deprem Bilim Kurulu ile mi olur, mutlaka gündeme getirmeliyiz” dedi.

    İSO Meclisi’nin şubat ayı olağan toplantısı, “Deprem Felaketinin Yaralarını Sarmak Amacıyla İSO’nun Yürüttüğü Faaliyetler, Depremin Üretim Hayatı ve Sanayimize Etkileri” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda yapıldı. Meclisin açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı. Kahramanmaraş merkezli depremlerin çok ağır yıkım yarattığını belirten Bahçıvan, mart ayı içinde Antakya kent merkezinde bin konteynerlik İSO Yaşam Kenti kuracakları bilgisini paylaştı. Bahçıvan’ın konuşması şöyle:

    “KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ DEPREMLER HAFIZALARIMIZA UNUTULMASI MÜMKÜN OLMAYAN TOPLUMSAL BİR ACIYI KAZIDI: 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler nedeniyle 11 ilimizde yaşanan; 42 bini aşan can kayıpları ve büyük yıkım, hafızalarımıza unutulması mümkün olmayan toplumsal bir acıyı adeta kazıdı. Duygu ve düşünce iklimimiz büyük bir sarsıntı yaşarken; afetin etkilerini yerinde görmüş biri olarak söyleyebilirim ki; yaşanılan keder ve üzüntü hiçbir kelime ile ifade edilemez.

    HİÇBİR RESİM, VİDEO, YAYIN, ÇIPLAK GÖZLE ORADA YAŞANAN FELAKETİN BOYUTUNU ANLATAMAZ: Şunu özellikle belirtmek isterim ki, depremin ilk saatlerinden itibaren gelişmeleri birçok yayın aracılığıyla sizler gibi ben de izledim. Fakat hiçbir resim, video, yayın, çıplak gözle orada yaşanan felaketin boyutunu anlatamaz. Deprem bölgesindeki yaralarımızı sarmak, acılarımızı bir nebze dindirmek için millet olarak seferber olmuş durumdayız. Bu ayki meclis toplantımızı deprem felaketine ayırdık. ‘Deprem Felaketinin Yaralarını Sarmak Amacıyla İSO’nun Yürüttüğü Faaliyetler, Depremin Üretim Hayatı ve Sanayimize Etkileri’ konulu gündem maddesi ile meclis toplantımızı yapıyoruz.

    DEPREMLERİN DAHA İLK SAATLERİNDE, GÜÇLÜ BİR İNİSİYATİF KULLANARAK ÇALIŞMAYA BAŞLADIK: Deprem 11 ilde oldu ama tüm Türkiye’de can yaktı, acı ve hüzün yarattı. Türkiye’nin en büyük gücü; böylesi zor zamanlarda kendisini gösteren dayanışma, birliktelik, iş birliği ve güçlü toplumsal sorumluluk bilincidir. Depremin yaralarının sarılması için devlet, ilk günlerde bazı aksaklıklar olsa da tüm kurumlarıyla bölgede çalışırken, biraz önce de ifade ettiğim gibi Türkiye’nin dört bir yanından da gerek vatandaşlar gerekse sivil toplum kuruluşları, depremin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardım için seferber oldu. İstanbul Sanayi Odası olarak biz de depremlerin daha ilk saatlerinde hep birlikte, elbirliğiyle tam bir dayanışma anlayışıyla, güçlü bir inisiyatif kullanarak çalışmaya başladık.

    AFAD VE TOBB KOORDİNASYONUNDA FAALİYETLERİMİZİ YÜRÜTÜYORUZ: Depremlerin yaşandığı günün ilk saatlerinden itibaren bu konudaki çalışmaları organize etmek için İSO Deprem Koordinasyon Merkezi’ni kurduk ve İstanbul Valiliği, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve çatı örgütümüz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) koordinasyonunda faaliyetlerimizi yürütüyoruz.

    19 TIR İLE DEPREM BÖLGESİNE ULAŞTIRILDI: Bu çalışmaların sonucunda İSO’nun bölgeye gönderdiği yardım malzemeleri 416 jeneratör, 13 bin battaniye, bin 250 tüplü soba, 3 bin çift ayakkabı, binlerce gıda paketi ve çok sayıda hijyen ürünlerini kapsadı. Bu ihtiyaç maddelerinin 19 TIR ile deprem bölgesine ulaştırıldığını da sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben bu konuda örnek ve duyarlı davranışı yerine getiren tüm sanayici dostlarıma ve İSO’daki çalışma arkadaşlarıma buradan bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

    DEPREM BÖLGESİNDEKİ FABRİKALARIMIZIN NE KADARININ HASARLI OLUP OLMADIĞI İNCELENİYOR: Deprem bölgesinin öncelikle ülkemizin çok önemli bir üretim üssü olduğunu değerlendirmemiz lazım. Özellikle Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman. Bu illerimizin her biri kendi içinde çok değerli üretim birikimleri olan, çok kıymetli sanayicilerimizi ve sanayi tesislerimizi barındıran bölgeler. Fabrikalarımızın şu anda ne kadarının hasarlı olup olmadığı konusu inceleniyor. Tabii ki yıkım olan fabrikalarımızın makine parkında ciddi problemler yaşayan sanayicilerimiz de olacak. Bir kere bunların ne kadar zamanda üretime geri döneceği konusu da önemli.

    DEPREMLERDEN ETKİLENEN 11 İLİMİZİN TOPLAM NÜFUSUMUZDAKİ PAYI YÜZDE 16,4 DÜZEYİNDE: Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilimizin Türkiye ekonomisindeki ağırlığına bakacak olursak, bu illerimizin toplam nüfusumuzdaki payı yüzde 16,4 düzeyinde. Benzer bir oran istihdam için de geçerli. Büyük felaketten etkilenen illerimizin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2021 yılı itibarıyla yüzde 10’a yakın. Bölgenin Türkiye ekonomisindeki ağırlığında tarım ve hayvancılık öne çıkmakta. Açıklanan son verilere göre, 11 ilimizin tarımsal üretim değeri içindeki payı da yüzde 16’lar civarında. Bölgenin sanayimiz içinde de hafife alınamayacak bir ağırlığı bulunmakta. Bölgemizin imalat sanayi katma değeri içindeki payı 2021 yılı rakamlarıyla yüzde 11,5. Ve yine geride bıraktığımız 2022 yılında imalat sanayi ihracatımızın yüzde 8’inden fazlası bu bölgemizden yapılmış.

    11 İLİMİZDEKİ TOPLAM GİRİŞİM SAYISI, ÜLKEMİZİN YÜZDE 12’SİNİ OLUŞTURUYOR: Diğer rakamlara gelince: Yıkımdan zarar gören 11 ilimizdeki toplam girişim sayısı, ülkemizin yüzde 12’sini oluşturuyor. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin 500 büyük ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmalarımızın 2021 sonuçlarında deprem bölgemizden 153 değerli firmamızın yer aldığını da hatırlatmak istiyorum. Hiç şüphesiz Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin; tedarik zincirlerinde yarattığı aksamalar, neden olduğu altyapı, fiziki sermaye ve işgücü kayıpları, üretim ve tüketim harcamalarına olumsuz etkisi ve daha birçok faktör göz önüne alındığında önemli bir ekonomik etkisinin olduğu son derece açık.

    ÜRETİM ÇARKLARININ YENİDEN DÖNMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR YAPILMASI ELZEM: Depremin yaraları sarılmaya çalışılırken bölgede hem tarım ve tarıma dayalı sanayi hem de farklı sektörlerdeki imalat sanayiinde üretim çarklarının yeniden dönmesi için çalışmalar yapılması elzem. Doğalgaz, elektrik ve su altyapısı onarılıyor, üretimi duran fabrikalar da en kısa sürede üretimlerine başlayacaklar. Ancak afet bölgesi ilan edilen illerden başka şehirlere yoğun bir göç gerçekleşiyor. İşte bu noktada vurgulamak isterim ki; deprem bölgesinde yaşam alanlarının yeniden hızlıca kurulması birçok açıdan önemli olduğu gibi üretim hayatı açısından da önemli.

    BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ ŞEHİR EKONOMİSİNİN, ŞEHİR HAYATININ VE ŞEHİR RUHUNUN TEKRAR CANLANMASI OLMALIDIR: Kalıcı konutlar inşa edilinceye kadar; geçici konutlarla o şehirlerin tekrar ekonomik ve sosyolojik yönden yaşamlarını döndürmeleri adına çok ciddi bir uğraş vermek zorundayız. Ki, şehir ekonomileri tekrar canlansın. Şehirlerin üretim birikimleri kaybolmasın. O sanayi tesislerimizin yıllara dayanan üretim gücü ve üretim ekosistemi yok olmasın. Bu nedenle yakın zamandaki birinci önceliğimiz şehir ekonomisinin, şehir hayatının ve şehir ruhunun tekrar canlanması olmalıdır.

    NİÇİN BÖYLESİNE AĞIR BİR BEDEL ÖDÜYORUZ? HATALARIMIZ NEREDE?” BUNLARI DÜŞÜNMEMEK ELDE DEĞİL: Böyle bir afettin yarattığı hem çok çok ciddi can kaybına, hem de sağlıktan ekonomiye kadar sayısız sosyoekonomik travmaya hep birlikte tanıklık ediyoruz. Yani bir taraftan o acı tabloyu görürken bir tarafta da ‘Niçin böylesine ağır bir bedel ödüyoruz? Hatalarımız nerede?’, bunları düşünmemek elde değil.

    İSO YAŞAM KENTİ’Nİ KURMAK İÇİN SON AŞAMAYA GELDİK: İSO Yönetim Kurulu ile İSO Meclis Başkanlık Divanımız depremin yaşandığı bölgede normal hayata yeniden dönüşe güçlü ve kalıcı katkı sağlamak amacıyla bin konteynerden oluşacak bir İSO Yaşam Kenti’nin kurulması çalışmalarına başladık ve bu kentin kurulumu öncesi çalışmalarımız sonuçlanma aşamasına geldi. İSO Yaşam Kenti’nin kurulacağı şehir ve arazi konusunda da ilgili makamlarla en üst seviyede görüşmelerimizi en kısa sürede sonuçlandırdık.

    MART AYI İÇERİSİNDE PROJEMİZDE HAYATIN BAŞLAMIŞ OLMASINI HEDEFLİYORUZ: Depremin çok ağır bir şekilde yıkım yarattığı Hatay ilimizin Antakya şehir merkezinde bir arazi Odamıza tahsis edilmiş durumda. Antakya şehir merkezindeki tahsisli arazide altyapı çalışmalarının tamamlanmasını müteakiben, yaşam kentimizin kurulum çalışmalarını hızlı bir şekilde başlatacağız. Mart ayı içerisinde bu projemizde hayatın başlamış olmasını hedefliyoruz. Özellikle vurgulamak istiyorum ki burada inşallah sadece konteyner kent kurmayacağız. Oraya bir ruh katmak, orada bir yaşam kurmak, bu insanlarımıza daha sonra da dokunacak proje olarak İSO Yaşam Kenti’ni inşa edeceğiz. Buraya yerleşecek olan insanlarımıza en azından eğitim, gıda ve sağlık destekleri de vereceğiz. Yönetim Kurulumuz ve Meclis Başkanlık Divanımızın ortak görüşü olarak bağışlar konusuna değinmek istiyorum: Meslek Komitelerimize 2023 yılı içerisinde tahsis edilen ödeneğin şu aşamada deprem bağışı için kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Amacımız: Bu kaynağı önümüzdeki dönemde sektörlerimizin hedef ve faaliyetleri için kullanmak olacak.

    BİLİM BİZE; DEPREMİ ASLA UNUTMAMAMIZ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR: Depremselliği yüksek bir coğrafyada olduğumuz gerçeğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Gönül isterdi ki yaşadığımız bu afeti bir daha asla yaşamayalım. Ama bilim bize; depremi asla unutmamamız gerektiğini söylüyor. ‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ gerçeği ne yazık ki bir kere daha bütün çıplaklığıyla karşımızda duruyor. Deprem nedeniyle yaşanan ölümlerden, bunca vahametten, felaketlerden mutlaka kalıcı dersler çıkarmalıyız. Deprem bizim kaderimiz miydi, felaketin bu boyutta yıkıcı olmaması için neler yapılabilirdi, soruları hepimizin karşısında duruyor.  

    BU, BİR TEK KİŞİNİN, CEZA ALACAK İKİ ÜÇ KİŞİNİN ÜZERİNE YIKILACAK BİR KONU DA DEĞİL: Öte yandan; bu, bir tek kişinin, ceza alacak iki üç kişinin üzerine yıkılacak bir konu da değil. Bu işin bu kadar acı bir noktaya gelmesinde toplumsal olarak bir sorumluluğumuz olduğunu da düşünmeliyiz. Ne yazık ki birçok faktörle birlikte değerlendirilmesi gereken bir konu başlığıyla karşı karşıyayız. Bu hepimiz için çok ağır bir ders, çok ağır bir bedeldir. Depremleri önlemek elbette mümkün değil. Ama bilinçli ve etkili yöntemler ile deprem hasarlarını azaltabiliriz. Depremin kendisinin değil, deprem gerçeğine aykırı yapılaşmanın kayıplara neden olduğunu her daim hatırlamalıyız. Dolayısıyla, depremi afete dönüştüren insan faktörü olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız.

    İSTANBUL İÇİN 7,5 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM ÖNGÖRÜLDÜĞÜNÜ HEPİMİZ BİLİYORUZ: Bugün, yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle deprem bakımından dünyadaki riskli kentler arasında yer alan İstanbul için 7,5 büyüklüğünde bir deprem öngörüldüğünü hepimiz biliyoruz. 

    MARMARA DEPREMİ TÜRKİYE’NİN MİLLİ GELİRİNİN YARISINA ETKİ EDECEK: Marmara depremi olarak da ifade edebileceğimiz bu deprem, tehdit altındaki çevre iller ile birlikte Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki edecek. Beklenen riski kabul edilebilir bir seviyeye indirmek adına eyleme geçmezsek, bedelini yine maalesef ülke olarak hepimiz ödeyeceğiz. Deprem riskinde asıl sorun, içinde yaşadığımız ve faaliyet gösterdiğimiz binalarımızı nasıl inşa ettiğimiz ile ilgilidir. Zemin ile yapı bütünselliğini sağladığımız, doğru tasarım ile doğru uygulamalar gerçekleştirdiğimiz ve sağlıklı bir yapı denetim sistemi kurduğumuzda depremin etkilerini en aza indirmiş olacağız. Aynı depremselliğe sahip iki yapının yer hareketine farklı tepki vermesi, biri yıkılırken diğerinin ayakta kalması, sorunun ve çözümün nerede olduğunun da açık bir göstergesidir.

    SORUNA KALİTELİ VE NİTELİKLİ ÇÖZÜM ARAYIŞLARIYLA YAKLAŞMAK ZORUNDAYIZ: Kabul edelim ki, bugün ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un; bilim dünyasının beklediği ‘Büyük İstanbul Depremi’ne hazır olduğunu söylemek çok zor. Eğer bu coğrafyada yaşıyorsak bizim bu konuyu ülkenin en temel, en önemli potansiyel sorunu olarak görüp; bu soruna kaliteli ve nitelikli çözüm arayışlarıyla yaklaşmak zorundayız.

    BU COĞRAFYANIN EN BÜYÜK POTANSİYEL PROBLEMİ, EN BÜYÜK POTANSİYEL RİSKİ DEPREM: Bugün dünyada bunu başaran başka ülkeler olduğu gibi nasıl çözebileceğimize dönük farklı bir akla ihtiyacımız olduğunu da içinde bulunduğumuz süreç fazlasıyla ortaya koyuyor. Artık bu iş ‘Deprem Bakanlığı’ ile mi olur, ‘Deprem Bilim Kurulu’ ile mi olur, onu mutlaka önümüzdeki haftalarda gündeme getirmemiz şart. Ama tekrar söylüyorum: Bu coğrafyanın en büyük potansiyel problemi, en büyük potansiyel riski deprem. Hiçbir başka konu Türkiye’yi maddi anlamda, motivasyon anlamında, huzur anlamında ve de tabii cana getirdiği bedel anlamında bu kadar etkilemiyor.

    İSTANBUL’DAKİ SANAYİ TESİSLERİNİN DEPREME DAYANIKLILIK DURUMU ACİLEN ORTAYA ÇIKARILMALI: Şimdi sanayimizin durumuna bakacak olursak: İstanbul Sanayi Odası olarak; daha önceleri muhtelif defalar ifade ettiğimiz gibi İstanbul’daki tüm sanayi firmalarının samimi ve sağlıklı bir check-up’ının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü İstanbul içerisindeki binalar eski ve çok katlı. Bu check-up neticesinde uygun olmayan binaların da çok hızlı bir şekilde dönüşümlerinin yapılması elzem. Her şeyden önce İstanbul’daki sanayi tesislerinin depreme dayanıklılık durumunu ortaya çıkaracak bir envanter çalışmasına da acilen ihtiyacımız var.

    İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞECEK DEPREMİN YARATACAĞI YIKICI ETKİ ÜLKEMİZİN GELECEĞİ İÇİN DE KRİTİK BİR ÖNEM TAŞIYOR: Geçtiğimiz dönem İstanbul Valiliğimiz ile yürüttüğümüz yoğun çalışmalardan çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. İstanbul’da Bağcılar, Güngören, Esenler, Ümraniye ve Zeytinburnu ilçelerinde sanayi tesislerinin yaklaşık yüzde 80’inin inşa yılı 2000 yılı öncesine ait. Türkiye ekonomisinin lideri konumundaki İstanbul, ekonomik ağırlığı yanında diğer illerdeki tedarik zincirlerinden finansa kadar tüm süreçlerin merkezinde. Hal böyleyken İstanbul’da gerçekleşecek depremin yaratacağı yıkıcı etkinin büyüklüğü ülkemizin geleceği için de kritik bir önem taşıyor. Kahramanmaraş’ta yaşadığımız afet, Kocaeli depreminden yeterince ders alınmadığının bir göstergesi. İstanbul depremi için inanın kaybedecek zamanımız yok. Diğer deprem ülkeleri afetlerle yaşamayı nasıl öğrendiyse biz de doğaya karşı koymadan onunla birlikte, afetlere dirençli kentler kurabilme kudretine sahibiz. Güçlü bir planlama, etkin mühendislik, kaliteli ve güçlü bina üreticileri, teknoloji ve en önemlisi de tüm paydaşların iş birliği ile bunu başarabileceğimize inanıyorum.”

     

     

  • TCMB: REEL KESİM GÜVEN ENDEKSİ ŞUBATTA 0,7 PUAN ARTARAK 102,4’E YÜKSELDİ

    TCMB: REEL KESİM GÜVEN ENDEKSİ ŞUBATTA 0,7 PUAN ARTARAK 102,4’E YÜKSELDİ

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre; Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE), şubatta bir önceki aya kıyasla 0,7 puan yükselerek 102,4’e çıktı. Aynı dönemde Mevsimsellikten Arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE-MA) de 1,0 puan azalarak 102,4 oldu.

    Merkez Bankası, imalat sanayiinde faaliyet gösteren bin 678 iş yerinin yanıtlarının ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edilen İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi’nin (RKGE) şubat ayına ilişkin sonuçlarını bugün açıkladı. Anket yanıtları 1 Şubat’tan itibaren derlenirken depremden etkilenen 11 ilde bulunan firmaların ağırlıklı yanıtlanma oranı yüzde 87,0’dan yüzde 61,1’e geriledi.

    Endekste 100 değeri ekonomik faaliyetlere ilişkin istikrarlı görünümü ifade ederken 100 değerinin altı kötümser, üstü ise iyimser görünüme işaret ediyor. Açıklanan veriler şöyle:

    “REEL KESİM GÜVEN ENDEKSİ YÜKSELDİ: RKGE, şubatta bir önceki aya kıyasla 0,7 puan yükselerek 102,4 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde mevsimsellikten arındırılmış RKGE-MA da 1,0 puan azalarak 102,4 oldu.

    SON 3 AYDA SİPARİŞ MİTARINDA ARTIŞ BEKLEYENLER AZALDI: Son üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacminde ve iç piyasa sipariş miktarında artış bildirenler lehine olan seyir, azalış bildirenler lehine döndü. İhracat sipariş miktarında azalış bildirenler lehine olan seyir ise bir önceki aya göre zayıfladı.

    SİPARİŞLERİN NORMALİN ALTINDA OLACAĞI DEĞERLENDİRMELERİ GERİLEDİ: Mevcut toplam siparişlerin mevsim normallerinin altında olduğu yönündeki değerlendirmeler ile mevcut mamul mal stoklarının seviyesinin mevsim normallerinin üzerinde olduğu yönündeki değerlendirmeler, bir önceki aya göre geriledi.

    GELECEK ÜÇ AY İSTİHADAM ARTIŞI BEKLENTİLERİ GÜÇLENDİ: Gelecek üç aya yönelik değerlendirmelerde; üretim hacmi ve iç piyasa sipariş miktarında artış bekleyenler lehine olan seyir, bir önceki aya göre güçlendi. İhracat sipariş miktarında artış bekleyenler lehine olan seyir zayıfladı. Gelecek 12 aydaki sabit sermaye yatırım harcaması ile gelecek üç aydaki istihdama ilişkin artış yönlü beklentiler, bir önceki aya göre güçlendi.

    ÜFE BEKLENTİSİ 2,4 PUAN AZALARAK YÜZDE 74,8’E GERİLEDİ: Ortalama birim maliyetlerde gelecek üç ayda artış olacağını bekleyenler ile son üç ayda artış olduğunu bildirenler lehine olan seyir zayıfladı. Gelecek 12 aylık dönem sonu itibarıyla yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) beklentisi, bir önceki aya göre 2,4 puan azalarak yüzde 74,8’e geriledi.

    GENEL GİDİŞAT KONUSUNDA KÖTÜMSER OLDUĞUNU BELİRTENLERİN ORANI YÜKSELDİ: İçinde bulunduğu sanayi dalındaki genel gidişat konusunda, bir önceki aya kıyasla daha iyimser olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 5,9’a gelirken aynı kaldığını belirtenlerin oranı yüzde 75,5’e, daha kötümser olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 18,6’ya yükseldi.”