Kategori: Ekonomi

  • EPDK ELEKTRİKTE GÜN ÖNCESİ VE DENGELEME GÜÇ PİYASASINDA AZAMİ FİYATI İNDİRDİ

    EPDK ELEKTRİKTE GÜN ÖNCESİ VE DENGELEME GÜÇ PİYASASINDA AZAMİ FİYATI İNDİRDİ

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), gün öncesi ve dengeleme güç piyasasında megavatsaat başına azami fiyatı 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdü.

    EPDK tarafından hazırlanan “Gün Öncesi Piyasasında ve Dengeleme Güç Piyasasında Asgari ve Azami Fiyat Limitlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Usul ve Esaslar”, Resmi Gazete’de bugün yayınlandı. 1 Şubat’tan itibaren yürürlüğe girecek karara göre, EPDK, gün öncesi ve dengeleme güç piyasasında megavatsaat başına azami fiyatı 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdü. Kurum tarafından yeni bir karar alınıncaya kadar gün öncesi ve dengeleme güç piyasasında fiyat limitleri, megavatsaat başına asgari “0” lira, azami 3 bin 650 lira olarak uygulanacak.

    Gün Öncesi Piyasası ve Dengeleme güç piyasası nedir? 

    Gün öncesi piyasası, elektriğin teslimat gününden bir gün öncesinde, elektrik ticareti ve dengeleme faaliyetleri için kullanılan, piyasa işletmecisi tarafından işletilen organize piyasayı ifade ediyor.

    Dengeleme güç piyasası ise sistem işletmecisine gerçek zamanlı dengeleme için en fazla 15 dakika içinde devreye girebilecek yedek kapasiteyi niteliyor.

  • BOTAŞ, SANAYİ VE ELEKTRİK ÜRETİMİNDE KULLANILAN DOĞAL GAZIN FİYATINDA İNDİRİM YAPTI

    BOTAŞ, SANAYİ VE ELEKTRİK ÜRETİMİNDE KULLANILAN DOĞAL GAZIN FİYATINDA İNDİRİM YAPTI

    Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ), sanayi ve elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatında indirim yapıldığını bildirdi. Buna göre; büyük sanayi kuruluşları tarafından kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatında yüzde 13,30 ila yüzde 17,22 arasında indirime gidildi. Elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatındaki indirim oranı ise yüzde 16,67 oldu.

    BOTAŞ, sanayi ve elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatında yaptığı indirimi yazılı açıklamayla duyurdu. BOTAŞ’ın bugün yaptığı açıklama şöyle:

    “DOĞAL GAZ TOPTAN SATIŞ FİYATLARI MÜMKÜN OLAN EN MAKUL SEVİYEDE BELİRLENİYOR: Kuruluşumuzun doğal gaz toptan satış fiyatları; piyasa koşulları, ülkenin ekonomik şartları, piyasa fiyat istikrarı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun tarife ile ilgili kararları ve maliyet unsuru olan alım işletme giderlerindeki değişim dikkate alınarak mümkün olan en makul seviyede belirlenmekte ve sunulmaktadır.  

    İNDİRİM 1 ŞUBAT’TAN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK: Bu kapsamda, 1 Şubat 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, büyük sanayi kuruluşları tarafından kullanılan doğal gazın toptan satış fiyatında yüzde 13,30 ile yüzde 17,22 oranlarında, elektrik üretimi amaçlı doğal gaz toptan satış fiyatında yüzde 16,67 oranında indirim yapılmıştır.

    EKİM AYINA GÖRE YÜZDE 38,45 ORANINDA İNDİRİM YAPILMIŞTIR: Diğer taraftan, sanayide kullanılan doğal gaz satış fiyatında, 2022 Ekim ayı esas alındığında 1 Şubat 2023 tarihi itibarıyla yüzde 24,77 ile yüzde 38,45 oranlarında indirim yapılmıştır. 

    AVRUPA ÜLKELERİ ARASINDA EN DÜŞÜK DOĞAL GAZ FİYATI UYGULANMAKTADIR: Household Energy Price Index (HEPI) fiyatları esas alındığında, konutlarda Ukrayna ve Macaristan’dan sonra Avrupa ülkeleri arasında en düşük doğal gaz fiyatı ülkemizde uygulanmaktadır.” 

    KÜÇÜK SANAYİ VE KONAKLAMA TESİSLERİNİN KULLANDIĞI GAZA İNDİRİM YOK

    Öte yandan, şubat ayı tarifelerini yayımlayan BOTAŞ; hane, küçük sanayi ve konaklama tesislerinin gaz tarifesinde değişiklik yapmadı. BOTAŞ’ın internet sitesinde şubat ayına ilişkin tarife tablosu yayınlandı. Buna göre; sanayi abonelerinin tarifesi, kademe 1 için 1000 metreküp doğal gazda 7 bin 124 lira, kademe 2 için ise 13 bin 727 lira olarak belirlendi. Elektrik üretim amaçlı tarifede ise 1000 metreküp doğal gazın fiyatı 15 bin lira olarak açıklandı. Doğal gazda fiyat tarifeleri aylık olarak hesaplanıyor.

  • EPDK BAŞKANI YILMAZ: SANAYİ KURULUŞLARINDA ELEKTRİK BEDELİNİN ŞUBATTAN İTİBAREN YÜZDE 12 DÜŞMESİNİ BEKLİYORUZ

    EPDK BAŞKANI YILMAZ: SANAYİ KURULUŞLARINDA ELEKTRİK BEDELİNİN ŞUBATTAN İTİBAREN YÜZDE 12 DÜŞMESİNİ BEKLİYORUZ

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, serbest piyasa elektrik tavan fiyatını, megavat/saat başına 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdüklerini açıkladı. Elektrik fiyatında düşüş seyrinin bütün tüketici gruplarının tarifelerine olumlu yansıyacağını belirten Yılmaz, sanayi kuruluşlarında elektrik bedelinin şubattan itibaren yüzde 12 düzeyinde düşmesini beklediklerini bildirdi.

    EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, bugün yazılı bir açıklama yaparak, kurul kararıyla serbest piyasa elektrik tavan fiyatını, megavat/saat başına 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdüklerini duyurdu. Yılmaz’ın açıklaması şöyle: 

    “DÜŞÜŞ SÜRECİNİN DEVAM ETMESİNİ ÖNGÖRÜYORUZ: Kurul kararıyla serbest piyasa elektrik tavan fiyatını, megavat/saat başına 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdük. Piyasalarda maliyet bazlı yaşanan söz konusu düşüş, öncelikle büyük tüketimi olan sanayi tüketici grubuna doğrudan yansıdı. Ancak bu düşüş süreci devam ettikçe -ki devam etmesini öngörüyoruz- çok kısa zaman içinde bütün tüketicilerimiz için yansımasını göreceğiz. Azami uzlaştırma fiyat mekanizmasıyla oluşan havuz sayesinde bütün tüketicileri korumaya devam ediyoruz.

    OLAĞANÜSTÜ MALİYET ARTIŞLARININ OLUMSUZ YANSIMASININ ÖNÜNE GEÇİLDİ: EPDK, önce nisan ayında, ardından ekimde aldığı azami uzlaştırma fiyat kararları ile uluslararası piyasalarda oluşan olağanüstü maliyet artışlarının Türkiye’ye olumsuz yansımasının önüne geçti ve arz güvenliği sorunu yaşanmadı.

    SANAYİ KURULUŞLARINDA ELEKTRİĞİN BEDELİNİN ŞUBATTAN İTİBAREN YÜZDE 12 DÜŞMESİNİ BEKLİYORUZ: Piyasadaki fiyat hareketlerini titizlikle takip eden EPDK, kritik bir karara imza attı. Yıl başında Kurul, serbest piyasada elektrik tavan fiyatını megavat/saat başına 4 bin 800 liradan 4 bin 200 liraya düşürmüş, böylece serbest piyasada satılan elektrik fiyatı üzerinden elektrik tüketimi yapan özellikle sanayi kuruluşlarında elektriğin bedelinin yüzde 10 ila 15 oranında düşeceği açıklanmıştı. Şimdi de Kurul kararıyla serbest piyasa elektrik tavan fiyatını megavat/saat başına 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdük. Serbest piyasada satılan elektrik fiyatı üzerinden elektrik tüketimi yapan özellikle sanayi kuruluşlarında elektriğin bedelinin şubattan itibaren yüzde 12 düzeyinde düşmesini bekliyoruz.​”

  • EGELİ YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATÇILARINDAN ‘AVRUPA’ UYARISI: “AVRUPA’DAKİ DURGUNLUK BU YIL KENDİNİ DAHA BELİRGİN BİR ŞEKİLDE HİSSETTİRECEKTİR”

    EGELİ YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATÇILARINDAN ‘AVRUPA’ UYARISI: “AVRUPA’DAKİ DURGUNLUK BU YIL KENDİNİ DAHA BELİRGİN BİR ŞEKİLDE HİSSETTİRECEKTİR”

    KERİM UĞUR

    Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (EİB) Başkanı Hayrettin Uçak, “Bu senenin zorlu bir yıl olacağını da biliyoruz. Avrupa’daki durgunluk bu yıl kendini daha belirgin bir şekilde hissettirecektir. Ama hem Avrupa ve Amerika’daki payımızı koruyarak yeni pazarlarla birlikte Cumhuriyetimizin 100. yılında da başımız dik bir şekilde yolumuza devam edeceğiz ve ihracatımızı artıracağız” dedi.

    Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, düzenlediği basın toplantısında 2022 yılı ihracatı ve ekonomi gündemini değerlendirdi. Toplantıya EİB Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Yönetim Kurulu Üyesi Türkmen Türkmenoğlu ve Komite Başkanı Makbule Çiftçi katıldı. Uçak, şunları söyledi:

    “2022 TATMİN EDİCİ BİR YIL OLDU”

    “2022 yılı bizim açımızdan tatmin edici bir yıl oldu. Türkiye genelinde 3 milyar doları taze meyve sebze, 2 buçuk milyar doları meyve sebze mamulleri olmak üzere toplam 5 buçuk milyar dolar ihracat gerçekleşti ve bu ihracatın 1 milyar 250 milyon dolarına denk gelen yüzde 22’si Birliğimiz üzerinden gerçekleşti. Birliğimizin ihracatı 2021 yılına göre yüzde 6 oranında artmış oldu. Özellikle meyve sebze mamulleri sektöründeki yüzde 12’lik artış bizleri memnun etti.

    “2022 YILINDA İHRACATIMIZIN EN FAZLA GERÇEKLEŞTİĞİ İLK 5 PAZARIMIZ ALMANYA, ABD, RUSYA, İNGİLTERE VE HOLLANDA OLDU”

    İhraç edilen ürünlere baktığımızda yaş sebze meyve ürünlerinde 2022 yılında en fazla ihracatı gerçekleşen ürün sofralık üzüm oldu. 53 milyon dolarlık üzüm ihracatını 41 milyon dolarla domates, 36 milyon dolarla kiraz ve 33 milyon dolar ile mandalina takip etti. En fazla ihraç edilen 5.ürün de 29 milyon dolarla kestane oldu. Meyve sebze mamullerinde ise 2022 yılı ihracat şampiyonu 2021 yılında olduğu gibi turşular oldu. EİB üzerinden yapılan turşu ihracatı ilk kez 250 milyon doları geçti ve 257 milyon dolar olarak gerçekleşti. Meyve sebze mamulleri ihracatında ikinci sırayı 149 milyon dolar ile kurutulmuş domatesler alırken kurutulmuş domatesleri, meyve konserveleri, dondurulmuş meyveler ve sebze konserveleri takip etti. 2022 yılında toplam 797 ihracatçı firmamızın desteği ile 189 ülke ve bölgeye ülkeye yaş meyve sebze ve mamulleri ihracat gerçekleştirmeyi başardık. 2022 yılında ihracatımızın en fazla gerçekleştiği ilk 5 pazarımız Almanya, ABD, Rusya, İngiltere ve Hollanda oldu.

    “YENİ REKORLARA İMZA ATMAK İSTİYORUZ”

    2023 yılında yurtdışı tanıtım ve pazarlama faaliyetlerimizi de artırarak devam ettirme düşüncemiz var. Bu kapsamda Almanya, Rusya, İngiltere, İspanya gibi ülkelerde fuar katılımlarımız olacak. Aynı zamanda geçen sene Hindistan’a düzenlediğimiz URGE projemizde bu yıl yeni rota olarak Endonezya ve Singapur’u belirledik. Bu yolla Asya pazarında da gücümüzü artırmak istiyoruz. 2022 yılının sonuna doğru taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörlerinde ihracatçı firmalarımızdan oluşan iki farklı komite kurduk. Komite üyelerimizden bazıları da bugün aramızdalar, onların da proje önerileri ile hem yurt içi hem de yurtdışında önemli proje ve çalışmalara imza atmak istiyoruz. 2023 yılının hepimiz için çok önemli bir anlamı ve önemi var. Bu yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını kutluyoruz. Bu yüzden ihracatçılarımızla beraber tüm gücümüzle ihracatımızı artırmak, yeni rekorlara imza atmak istiyoruz. 2023 yılında katma değeri yüksek ürünlere daha çok önem vermek, bu ürünleri göz önüne çıkarmak istiyoruz. İhracatımızı artırmak için ihraç miktarını artırmaktansa ihraç değerini artırmayı önemsiyoruz. Kilogram fiyatı son derece yüksek ve C vitamini deposu olan kumkat, özel ambalaj ve reçeteler ile piyasaya sunabileceğimiz soslar, meyve ve sebze cipsleri gibi ürünleri parlatmak, bu ürünlere özel projeler üretmek istiyoruz. Bu senenin zorlu bir yıl olacağını da biliyoruz. Avrupa’daki durgunluk bu yıl kendini daha belirgin bir şekilde hissettirecektir. Ama hem Avrupa ve Amerika’daki payımızı koruyarak yeni pazarlarla birlikte Cumhuriyetimizin 100.yılında da başımız dik bir şekilde yolumuza devam edeceğiz ve ihracatımızı artıracağız.”

    UÇAK: UZAK DOĞU ÜLKELERİNİ ÖNEMSİYORUZ

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Uçak, yeni pazarlar için hangi ülkelerin hedef alanına alındığına ilişkin soru üzerine şöyle dedi:

    “Biz sürekli olarak hedef pazar arayışındayız. Son olarak özellikle Çin odaklı çalışmalarımızı hızlandırdık. Aynı zamanda URGE projemizle Hindistan’a gittik. Çünkü Çin gibi o bölgeyi kapsayan Uzak Doğu ülkelerini önemsiyoruz. Son dönemde URGE’ye gittiğimiz ülkelerden bu girişimlerin meyvesini almaya başladık. Çin’i de çok önemsiyoruz. O bölgedeki ülkeleri önemsiyoruz” dedi.

     

  • TAMPF BAŞKANI ÖZPAMUKÇU: ZİNCİR MARKETLERİN ENFLASYONU YÜKSELTTİĞİ ELEŞTİRİLERİ TAMAMEN ALGIYA YÖNELİK

    Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Başkanı Alp Önder Özpamukçu, zincir marketlerin enflasyonu yükselttiği eleştirilerinin tamamen algıya yönelik olarak yapıldığını belirterek, “Şu anda gıda enflasyonunu çok ciddi şekilde yaşıyoruz. Örneğin tarladan şu anda biz, domatesi sıfır liraya çıkarsak rafa 7 liraya koyabiliyoruz. O bakımdan burada çok temel meseleler var. Bunları çözmemiz lazım” dedi.

    TAMPF Perakende Sohbetleri’nin ilki, Federasyon’un Youtube kanalından bugün yayınlandı. TAMPF Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Gıda Perakendecileri Başkanlığı görevleri de olan Özpamukçu, kanalın her ay yayınlayacağı ‘Perakende Sohbetleri’nin ilk konuğu oldu. Özpamukçu, perakende sektörünün mevcut durumunu ve 2023 seçim sürecinin sektörü nasıl etkileyeceğine dair öngörülerini aktardı. Özpamukçu’nun değerlendirmeleri özetle şöyle:

    “SON DERECE HAKSIZ, TAMAMEN ALGIYA OYNAYAN BİR ELEŞTİRİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ: Gıda perakendesi olmasaydı Türkiye’de hangi enflasyonun konuşulacağına dair gerçeği sokakta halka sorsak, söyler. Gıda perakendesinin gelişkin olması, enflasyonu engelleyici bir unsurdur. Çünkü oradaki rekabet, oradaki organizasyon, oradaki yapılanma, tedarikçilerin fiyatlarını, geçişlerini baskılayan, üretim noktasında eğitimlerle, kalite destekleriyle, bütün o süreçle tedarikçinin daha verimli üretim yapmasına vesile olan organizasyonlardır, organize gıda perakendesi. Bu noktadan baktığımızda, aslında son derece haksız, tamamen algıya oynayan bir şeyle karşıyız. Bizim, meselenin özüne bir inmemiz lazım.

    PLANLI ÜRETİM YAPAMIYORUZ: Meselenin özü, biz üretmeliyiz. Türkiye toprakları, çok kıymetli, gerçekten bize verilmiş bir nimet. Üretim konusunda çok büyük şansımız ve fırsatımız var. Tarım açısından harika bir iklimimiz var. Türkiye’de 3 bini aşkın coğrafi işaretli ürün çıkarılabiliyor. Tüm Avrupa’da bu kadar çıkarabiliyor. Bu bile topraklarımızın kıymetini ifade ediyor. Planlı üretimi, kooperatifleşmeyi, birlikleşmeyi yapamıyoruz. Diğer taraftan, havza bazında üretim yapılıp bunların planlanması gerekiyor. Tüm dünya bunu böyle yapıyor. İşletmelerimizin yüzde 90’ı aile işletmeleri. Bunların doğru bir şekilde; kooperatifler, birlikler altında organize olması gerekiyor ki herkes ayrı makineye, ayrı ekipmana, ayrı iş gücüne yatırım yapıyor olmasın. Uzmanlaşmak gerekiyor.

    TÜRKİYE’DE 15 MİLYAR DOLARLIK YILLIK KAYIP VAR: Bunları yapamadığımız için özellikle pandemiyle beraber ortaya çıkan ve dünyayı etkileyen gıda enflasyonun Türkiye’ye yansımaları ağır oldu. Yaşamaya da devam ediyoruz. Bir an evvel konuları çözmemiz lazım. Diğer taraftan lojistik konusu var. Antalya’daki domatesi İstanbul’a taşıyoruz. Türkiye’nin her yerinde domates, salatalık, biber, yeşillik yetiştirebilirsiniz. Şehir çevrelerinde bunları yapabilme kabiliyetimiz de olması lazım. Bunlar hem israfı azaltacak hem lojistik maliyetlerini düşürecek. Türkiye’de 15 milyar dolarlık yıllık kayıptan bahsediyoruz, tarım üzerinde. Böyle baktığımız zaman yapılabilecek çok konu var ve hepsinde de mesafe alabiliriz. Bunların hepsi enflasyonu düzeltecek işler.

    ŞU ANDA BİZ, DOMATESİ SIFIR LİRAYA ÇIKARSAK RAFA 7 LİRAYA KOYABİLİYORUZ: Şu anda biz, gıda enflasyonunu çok ciddi şekilde yaşıyoruz. Örneğin, tarladan şu anda biz, domatesi sıfır liraya çıkarsak rafa 7 liraya koyabiliyoruz. O bakımdan burada çok temel meseleler var. Bunları çözmemiz lazım. Sözleşmeli üretim yapabilmemiz lazım. Örneğin gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’ini, 7 milyar doları bile düşünsek o kadar destek veriyor muyuz? Bu bir soru işareti. Sözleşmeli tarım boyutunda, sözleşme yaptığınız fiyatla işin nihai noktasında oluşan bir fark var. Bu fark çiftçinin aleyhine gelişirse o açığı çiftçiye verilecek destekle kapatmak lazım. Alıcının aleyhine gelişirse o desteği alıcı tarafında kapatmak lazım. Böylece sözleşmeli tarım sistemini Türkiye’de oturtmak lazım. Biz bunu yapabilirsek maksimum 2-3 yıl içerisinde biz şunu görürüz; artık tarım üretimimizin yüzde 70’leri aşan kısmı sözleşmeli tarıma dönüşmüş olur. Bu, planlamayı da getirir.

    SON YILLARDA ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK ÇOK ZAYIFLADI: Doğru yerlerde destekleri kullanmamız lazım. Havza bazında üretim çok kıymetli. Türkiye’nin havzaları belli. Hangi havzada neyin en verimli yetiştiği belli. Buralarda planlamayı doğru yapmak lazım. Enflasyonun sebebi deyince bunlar, işte bu saydıklarım sebep. Öbürü değil. Yani öbürü enflasyonu engellemiş, daha da beter hale gelmemizin aslında önüne geçmiş bir sistem. Öngörülebilirlik, işletmeler için çok temel bir şey. Önümüzü görebilmemiz lazım. Son yıllarda öngörülebilirlik çok zayıfladı.

    CİRONUN ARTMASI, BİRAZ DAHA BALONUN ŞİŞMESİ GİBİ BİR NOKTADA: 2022’ye hızlıca bakacak olursak evet, cirolar arttı. Cirolar arttı ama cironun artması, biraz daha balonun şişmesi gibi bir noktada. Ciro artarken bir taraftan da masraf artışları var. Gıdada örnek vereyim; ciro artışları yüzde 80 mertebesindeyse masraf artışlarının yüzde 120’ler mertebesinde olduğu konularımız oldu.

    FİNANSA ERİŞİM NOKTASINDA BÜYÜK ZORLUKLAR VAR: Ciro artışı, aynı zamanda stok çevirme kabiliyeti hızlı olmayan firmalarda bir nakit akış ihtiyacı doğurdu. Bunun finanse edilmesi gerekiyor. O zaman finansmana erişime ihtiyaç. Buralarda büyük zorluklar oldu ve olmaya devam ediyor. Biz, çeklerden kurtulmuştuk, bankaların direkt tedarikçilere ödeme mekanizmasını kurmuştuk. Bu sene, bankacılık tarafında 200’ü aşkın mevzuat yazılmış. Bunlarla bankalar sıkışmış. Tekrar çeke dönmek gibi ilkel usullere geçen konuları yaşadık. Yani ciro artışı var, miktar artmamış. Miktar artmıyorsa sermayenizi kaybediyorsunuz demektir. Bu sermaye kayıplarını biz bilançolarda veya önümüzdeki zamanda göreceğiz. O bakımdan 2022’de kârlar arttı diyoruz, onun vergisini de ödüyoruz ama bunun finansmanını, bunun getirdiği miktar kayıplarını biz şu anda görmüyoruz. Gördüğümüz zaman aslında çok iyi bir resim olmadığını anlayacağız.

    2023 YILI 2022’DEN BENCE DAHA ZOR OLACAK: 2023’e gelince; 2023, iki parçalı gözüküyor. İlk 6 ayı, seçim sathı maili. Bir sonraki 6 ay da seçimden sonraki dönem. Böyle baktığımız zaman, bunlar başlı başına belirsizliği artıran unsurlar. O bakımdan, öngörülemezlik kısmının üzerine katmaya devam ettiğimizi söylemek lazım. Finans sektörüne baskılar bir taraftan devam ediyor gibi görünüyor. Bir taraftan da seçim dönemine girdiğimiz için musluklar açılacak. Bunun getireceği enflasyonist etkiler de geliyor olacak. O bakımdan 2023 yılı, 2022’den bence daha da zor olacak.”

  • MERKEZ BANKASI BAŞKANI KAVCIOĞLU: SUUDİ ARABİSTAN’DAN 5 MİLYAR DOLARLIK BİR MEVDUAT GELMESİYLE İLGİLİ HERHANGİ BİR GELİŞME SÖZ KONUSU DEĞİL

    YİĞİT KAZBEK

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TMCB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı. Kavcıoğlu, “Enflasyon tahminlerimizde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek, 2023 yıl sonu tahminimizi yüzde 22,3, 2024 yıl sonu tahminimizi de yüzde 8,8’de sabit tuttuk” dedi. Kavcıoğlu, geçen kasım ayında Suudi Arabistan’dan Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık bir mevduat yatırılacağı yönünde çıkan haberler hatırlatılarak bu yönde bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine, “O anlamda çeşitli ülkelerle her zaman görüşmeler yapıyoruz ama şu ana kadar herhangi bir gelişme ya da bir mevduat söz konusu değil” yanıtını verdi.

    TCMB, 2022’de yayınladığı son Enflasyon Raporu’nda, enflasyonun 2023 yıl sonunda yüzde 22,3 ve 2024 yıl sonunda ise yüzde 8,8 seviyesine gerileyerek azalış eğilimini sürdüreceğini tahmin etmişti. Şahap Kavcıoğlu, yılın ilk Enflasyon Raporu’na ilişkin bugünkü sunumunda, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 22,3, 2024 yılsonu enflasyon tahmini yüzde 8,8 olarak sabit tuttuklarını belirtti.

    Şahap Kavcıoğlu, yaklaşık 1,5 saat süren sunumunda özetle şunları söyledi:

    “ENFLASYON BEKLENTİLERİ AŞAĞI YÖNLÜ GÜNCELLENMEYE BAŞLANDI: 2022 yılında küresel enflasyon enerji maliyetlerindeki büyük artış kaynaklı olarak yükselmiş olmakla birlikte, son dönemde enerji ve emtia fiyatlarında gerçekleşen azalış, Çin’in pandemi politikasındaki değişiklikle birlikte, tedarik süresinde gözlenen iyileşmeler ve enerji fiyatlarında uygulanan destekler, tüketici fiyatları enflasyonunu olumlu yönde etkilemiştir. Enflasyonun yükselişinde önemli rol oynayan unsurların hafiflemesi sonucunda 2023 yılına ilişkin enflasyon beklentileri, ülkemizde de olduğu gibi, birçok ülkede aşağı yönlü güncellenmeye başlanmıştır.

    DERİN RESESYON EĞİLİMİ AZALDI: Küresel ekonomik görünümde, ikinci çeyrekte başlayan yavaşlama eğilimi, yılın son çeyreğinde daha da belirginleşmiştir. Öte yandan, büyüme oranları, öncü göstergelere göre toparlanma eğilimi göstermektedir. 2022 yılında iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler, öngörülenden daha olumlu yönde gerçekleşmektedir. Küresel finansal koşullar ve jeopolitik risklerin etkisiyle 2023 yılına ilişkin büyüme tahminleri, önceki rapor dönemine göre küresel ölçekte bir miktar aşağı yönlü güncellenmekle birlikte, kasım ayından bu yana birçok ülkede yukarı yönlü güncellenmektedir. Bu görünüm çerçevesinde, derin bir resesyon ihtimalinin oldukça azaldığı değerlendirilmektedir.

    TÜRKİYE, BÜYÜME PERFORMANSIYLA G20 ÜLKELERİNDE BİRİNCİ SIRADA: Küresel arz şoklarına ve Rusya-Ukrayna savaşına rağmen Türkiye ekonomisi, sürdürülebilir düzeyde ve kesintisiz olarak büyümeye devam etmiştir. Türkiye ekonomisi, 2019 yılının son çeyreğinden bu yana gösterdiği büyüme performansıyla G20 ülkeleri arasında birinci, OECD ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer almıştır.

    TÜRKİYE’NİN KÜRESEL EKONOMİ İÇİNDEKİ PAYI İKİYE KATLANDI: Türkiye’nin küresel ekonomi içerisindeki payı, satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir bazında, yıllar itibarıyla ikiye katlanarak yüzde 2’ye ulaşmıştır. Buna ek olarak, söz konusu artış, 2000 yılında dünya sıralamasında 18’inci sırada bulunan ülkemizin 2022 yılı itibarıyla 11’inci sıraya çıkmasını sağlamıştır. Aynı dönemde ihracat payımızın da yüzde 0,43’ten yüzde 1,02’ye çıkarak iki katından fazla artmış olması, büyümenin sağlam temeller üzerinde gerçekleştiğini göstermektedir.

    YÜKSEK TEKNOLOJİ YOĞUNLUKLU SANAYİ ÜRETİMİ YÜZDE 49,7 ARTTI: Geçen yılın ilk yarısındaki artıştan sonra üçüncü çeyrekte sanayi üretiminde dış talepteki yavaşlamanın etkileri, sınırlı oranda da olsa hissedilmiştir. Öte yandan, dördüncü çeyrekte sanayi üretimi toparlanma kaydetmiş ve özellikle ihracat yoğunluğu yüksek sektörlerde rekor düzeylere çıkmıştır. 2022 yılında, sanayi üretiminin yapısında, teknolojik üretim kapasitesi açısından da önemli bir gelişme yaşanmıştır. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayi üretimi, kasım ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 49,7 oranında artmıştır.

    İŞGÜCÜNE KATILIM TARİHİ SEVİYELERİ AŞTI: Kasım ayı itibarıyla istihdam, bir önceki rapor dönemine göre yaklaşık 500 bin, 2022 yılının ilk 11 ayında ise 1,6 milyon kişi artarak 31,6 milyon kişi olmuştur. Aynı dönemde işgücüne katılım oranı da yükselmiş ve yüzde 54,1’e ulaşarak pandemi öncesi dönemde gözlenen tarihi yüksek seviyeleri aşmıştır. Sektörler itibarıyla incelendiğinde, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde istihdam edilen kişi sayısı, pandemi dönemine kıyasla hizmetler sektöründe, yüzde 21,4 oranında büyümeyle 3,1 milyon ve sanayi sektöründe yüzde 25 oranında büyümeyle 1,3 milyon olmak üzere toplamda 4,9 milyon kişi artmıştır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında pandemi öncesinden bu yana istihdamını hem kişi sayısı hem de büyüme oranı açısından en fazla artıran ülkelerden biri olmuştur.

    ENERJİ FİYAT GELİŞMELERİ HARİÇ EKONOMİ, CARİ FAZLA VERDİ: Enerji ithalatı fiyatlarında 2021’e kıyasla yüzde 100’ün üzerinde bir artış gerçekleşirken ithalat miktarı, doğal gaz kaynaklı olarak gerilemiştir. Dolayısıyla enerji ithalatımızda 50 milyar dolara yaklaşan artışın tamamı uluslararası fiyatlardan kaynaklanmakta ve bu etki, cari açığımızdan daha yüksek bir rakama işaret etmektedir. Başka bir deyişle; enerji fiyat gelişmeleri dışlandığında ekonomimiz, 2022 yılında cari fazla vermiştir.

    ENFLASYON KASIM-ARALIK DÖNEMİNDE İVME KAYBETTİ: 2022 yılının ilk yarısında jeopolitik gelişmelere bağlı olarak yükselen tüketici fiyatları enflasyonu, takip eden aylarda küresel arz şoklarının etkilerini büyük ölçüde yitirmesiyle yavaşlamış ve kasım-aralık döneminde belirgin olarak ivme kaybetmiştir. Yılın son çeyreğinde yıllık enflasyon, 19,2 puan azalarak aralık ayında yüzde 64,3’e gerilemiş ve ‘Ekim Ayı Enflasyon Raporu’nda öngördüğümüz patikada seyrederek, tahminimizin orta noktasının yaklaşık bir puan altında gerçekleşmiştir.

    ÜRETİCİ FİYATLARI YIL BOYUNCA KADEMELİ OLARAK AZALDI: Üretici fiyat artışları, 2022 yılı boyunca kademeli olarak azalmıştır. Bu olumlu görünüm yıllık bazdaki artış oranlarına da yansımış ve ekim ayından itibaren üretici fiyatları yıllık artış oranı sert bir düşüş göstermiştir. Aralık ayında ise üretici fiyatları genel seviyesinde, 37 aydan sonra ilk defa azalış gerçekleşmiştir. Buna ek olarak, 12 aylık üretici fiyatları enflasyonu beklentisi de ocak ayında 14,2 puanlık düşüş kaydetmiştir.

    TİCARİ KREDİLER 2022’DE 5,5 KATINA ÇIKTI: 2022 yılında TL ticari kredi kullanımı güçlü bir gelişim göstermiş ve 2021 yılı kullanım tutarının yaklaşık 5,5 katı düzeyinde gerçekleşmiştir. Ayrıca 2022 yılında ticari kredilerde, önceki yılların aksine KOBİ’lerin ağırlığı artmış ve KOBİ’lere 2021 yılı tutarının 7 katına yakın miktarda kredi kullanımı sağlanmıştır.

    BU YILIN İLK YARISINDA MEVDUATTA LİRALAŞMA HEDEFİ YÜZDE 60: 2022 yılında bankacılık sektörünün mevduat yapısındaki liralaşma, alınan önlemlerle güçlenerek devam etmektedir. Türk lirası mevduat oranı, yükselerek, ocak ayındaki yüzde 35,6 seviyesinden 2022 yıl sonu itibarıyla yüzde 55,1 seviyesine ulaşmıştır. Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde de belirttiğimiz gibi, 2023 yılı için mevduatta liralaşma hedefimiz, yılın ilk yarısı için yüzde 60’tır.

    2023 VE 2024 YIL SONU ENFLASYON TAHMİNLERİ SABİT TUTULDU: Gerek enflasyon gerekse tahminlerimize ilişkin varsayımlarımız, bir önceki raporda sunulan öngörülerimizle uyumlu olarak gerçekleşmiştir. Enflasyon bir önceki tahmin orta noktasının yaklaşık bir puan altında gerçekleşirken dışsal değişkenlere yönelik tahminlerimizde de çok önemli bir farklılaşma olmamıştır. Dolayısıyla tahminlerimizde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek 2023 yıl sonu tahminimizi yüzde 22,3, 2024 yıl sonu tahminimizi de yüzde 8,8’de sabit tuttuk.”

    “KKM’NİN DEVAMINDAN MEMNUNUZ”

    Enflasyon sunumunun ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Kavcıoğlu, gazetecilerin soruları için yaklaşık bir saat süre ayırdı. Gazetecilerin soruları ve Kavcıoğlu’nun cevapları şöyle:

    Soru: Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında birkaç hafta üst üste mevduat düzeyinin gerilediğini, en son ocak ayının ikinci haftasında 3 milyar dolarlık bir artış olduğunu görüyoruz. Bugün Resmi Gazete’de yayınlanan kararla birlikte KKM ve liralaşma stratejisi kapsamında yeni enstrümanlar gelecek mi?

    Cevap: Kur korumayla ilgili dönem dönem TL tarafta azalıyor, döviz çevrilebilir tarafta artıyor. Orada gayet iyi bir gidişat var. Liralaşmaya çok önemli katkı veren bir alan. Dolayısıyla oradaki gelişmeden, gidişattan memnunuz. Dün akşam aldığımız kararların da buna olumlu tarafta katkı yapacağını düşünüyoruz. Bunun tabii hem rezervlerin artırılması noktasında KKM’nin katkısı önemli hem de bankacılık sektörünün -ki en önemlisi bence rezervlerden önce, en az 3 ay vadeli biliyorsunuz bir TL mevduat yapılması söz konusu- kaynak vadesinin uzatılması hem de daha düşük maliyetli olarak uzatılması anlamında çok önemli bir uygulama. Dolayısıyla iki taraflı olarak da KKM’nin devamından memnunuz. Bu süreç içerisinde liralaşma stratejiyle beraber kendi mecrasında yolunu bulacaktır diye düşünüyorum. Gidişat onu gösteriyor. Bu anlamdaki öngörülerimizde bir değişiklik ya da bir yanılma söz konusu değil.

    “SUUDİ ARABİSTAN’DAN 5 MİLYARLIK BİR MEVDUAT GELMESİYLE İLGİLİ HERHANGİ BİR ŞEY YOK” 

    Soru: Kasım ayı sonunda Suudi Arabistan’dan Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık bir mevduat yatırılacağı haberleri yapılmıştı. Sizden bir açıklama yapılmamıştı ama Suudi yetkililer son aşamaya gelindiğini özellikle belirtmişti. Bu konuda bir gelişme var mı?

    Cevap: O anlamda çeşitli ülkelerle her zaman görüşmeler yapıyoruz ama şu ana kadar herhangi bir gelişme ya da bir mevduat söz konusu değil. Biz, bu konularda zaten herhangi bir, yani Merkez Bankası’nı depo yapan ya da çeşitli şekilde bankalarla olan ilişkilerimizi çok basınla paylaşmıyoruz. Dolayısıyla o anlamda şu ana kadar, siz ifade ettiğiniz için söyleyeyim, herhangi bir şey yok. Biz, bankalarla ilgili herhangi bir gelişme olduğunda zaten kendi içimizde onu yönetiyoruz.

    “GELİŞMELERE GÖRE FAİZ KONUSUNDA ADIM ATMAKTAN HİÇBİR ŞEKİLDE ÇEKİNMEYİZ”

    Soru: Faiz indirimlerinin her seferinde büyümeye ve ekonomiye katkı sağladığını öngörüyorsunuz. Bu kapsamda yüzde 9’da, yeni bir indirim yapmadan duracak mısınız? Seçime kadar bu faiz oranını koruyacak mısınız?

    Cevap: Faiz politikasıyla ilgili, para politikası metinlerimizde yaklaşımlarımızı ifade ediyoruz. Para politikasına ilişkin ‘indireceğiz, pas geçeceğiz veya artıracağız’ gibi bir ifademiz hiçbir zaman olmuyor. Olması da doğru değil zaten. Biliyorsunuz biz, geçen yıl da 2021 sonunda aralık ayına kadar faiz indirdikten sonra 2022’nin ilk yarısında, hatta ağustos ayına kadar faizi dünyadaki ve bizdeki gelişmelere göre sabit tutarak gittik. Son dönemde de hem doğru öngörerek hem de dünyadaki resesyon ve gelişmelere göre Türkiye Ekonomi Modeli’yle uyumlu olarak desteklenmesi noktasında son dönemde tekrar 5 puan faiz indirimiyle yılı bitirdik. 2023 yılındaki gelişmeleri de aynı şekilde arkadaşlar çalışıyorlar, dünyadaki gelişmeler, içerideki gelişmelere göre. Bu gelişmelere göre de önümüzdeki dönemlerde gerekli adımları Merkez Bankası olarak atmaktan hiçbir şekilde çekinmeyiz.

    “SEÇİM SÜRECİ, ENFLASYONU TABİİ Kİ ETKİLİYOR”

    Soru: Seçim ortamına, atmosferine girmiş durumdayız. Vergiler yüzde 122 civarında arttı. Asgari ücret yüzde 55, emeklilere ve memurlara da yüzde 30 civarında zamlar var. Bunlar, ister istemez enflasyonu körükleyen unsurlar. Seçim yatırımlarının yol açacağı parasal genişlemeyi azaltıcı önlemler var mı?

    Cevap: Seçim süreci, enflasyonu tabii ki etkiliyor. Bizim normalde enflasyon tahminlerimiz içerisinde ocak ayı, zaten tarihsel olarak da çok yüksek olarak gelen bir aydır. Diğer aylara göre bizim de bu tahmin patikamız içerisinde ocak ayını aynı şekilde değerlendirdik. Bunun içerisinde genelde asgari ücret zamları, memur zamları gibi her sene bizim beklentimiz oranında veya beklentimizin üzerinde yapılacak zamları öngörerek daha yüksek bazda tahmin ederiz. Bu anlamda baktığımızda, diğer seçim sürecinde oluşabilecek tabii ki bir parasal genişleme, o anlamda seçim dönemindeki harcamalar, bütün sektörler vakadır. Bizim, yılın ilk yarısında, hepsini fiyatlayarak tahmin aralığımızda bir değişiklik yok. Çünkü seçimin yılın ilk yarısında olacağı geçen sene de belliydi. Dolayısıyla biz, bu seçim öngörülerimizi belirlerken bunların hepsini fiyatladık. Biraz yanılırız, biraz yakalarız ama bunların hepsi fiyatlamanın içerisinde var.

    “MERKEZ BANKASI PERSONELİNE DE KAMUYLA AYNI ORANDA ZAM YAPILACAK, BAŞKA ZAM YOK”

    Soru: Ne kadar zam yaptınız çalışanlarınıza? Merkez Bankası’nda ortalama ücretler ne kadar? Bazı çalışanlarınızın özellikle 1 Şubat tarihi itibariyle şehir dışına görevlendirildiği, kabul etmeyenlerin işlerine son verildiği şeklinde bize çok sayıda telefon geliyor. Bu konuya açıklık getirir misiniz?

    Cevap: Böyle bir şey yok. Merkez Bankası’nda işten çıkarma diye bir şey yok. Defalarca söyledim. Ben işe ilk atandığımda da işte 100 kişiyi işten çıkarmışım gibi haberler çıktı. Bu haberler, gazetecilikle çok bağdaşmayan, çok doğru haberler değil. Bizim taşınma süreci içerisinde tabii ki bazı personellerimizin gitmek istememesi, insani olarak kendilerine göre bazı gerekçelerinin olması kadar doğal bir şey yoktur. Kendi personelimi benden daha fazla düşünecek birisi olduğunu zannetmiyorum. Dolayısıyla hepsinin sorunu benim sorunum, hepsinin huzuru hep benim görev alanımda ve sorumluluğumdadır. Dolayısıyla Merkez Bankası’nda herhangi bir personelimizin işten çıkarılması söz konusu değildir. Herhangi bir personelimizin zorla bir yere gönderilmesi ya da farklı alanlara gönderilmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla birileri, bu işleri köpürtmek için, İstanbul’a taşınmayı siyasi olarak seçim dönemi kullanmak için bazı şeyler yapıyor olabilirler. Benim sizden ricam, bu tür şeyleri ciddiye almamanız. Bizim zam oranımıza dair çok detay bilmiyorum ama memur zamlarıyla aynı galiba, kamuyla aynı. Onun dışında bir zam yapmıyoruz.

    “BANKALARDA İHRACATÇIYA AYRI BİR KUR YOK”

    Soru: Bu sabah gelen düzenleme kapsamında ihracatçılara döviz çevrimlerinde yüzde 2 prim ödenmeye başlanacak. Şöyle bir durum oluşmaya başladı; bankaya gittiğimizde farklı bir kur görüyoruz, Kapalı Çarşı’ya gittiğimizde farklı bir kur görüyoruz, ihracatçıysak farklı bir kur görüyoruz. Çok farklı kur oranları görmeye başladık. Bu durum sürdürülebilir mi? Burada bir ikili kur uygulamasına geçiliyor, bunun için ilk adım diye eleştiriler var. Siz bunu böyle görüyor musunuz?

    Cevap: Türkiye’de şu an öyle bir farklı kur yok. Bankalarda ihracatçıya ayrı bir kur yok. Bizim KKM ile beraber yaptığımız, saat 11:00, saat başı verdiğimiz bir kur var. O, piyasa kuruyla aşağı yukarı aynı. Bir tık yukarı olmasının nedeni de süreç içerisinde herhangi bir müşterinin lehine, aleyhine bir durum olmaması için. Bir fark yok orada, zaten gün içerisinde oluşan tek bir kur. Kapalıçarşı’da farklı bir kur uygulanması; bankacılıkla Kapalı Çarşı arasında anormal öyle bir şey söz konusu değil ama zaten eskiden beri piyasa her zaman hem vergi olmadığı için hem farklı şekilde Kapalı Çarşı’dan bir tık piyasanın üzerindedir. Kapalı Çarşı’ya gidenle bankacılıkta işlem yapan aynı müşteri değil zaten. Dolayısıyla yani Kapalı Çarşı’da oluşan, öyle ikili bir kur sistemi yok bir kere. Ama banka kuruyla Kapalı Çarşı arasında bir her zaman bir fark olabilir mi? Olabilir. Biz, mali sektöre bakacağız. Mali sektör içerisinde oluşan farklı bir kur var mı, ona bakacağız. Eğer öyle bir kur oluşuyorsa o zaman dediğinizde haklısınız. Biz, ikili bir kur uygulamıyoruz. Burada sadece ihracat değil, yurt dışından gelen kaynağı teşvik için ödediğimiz bir prim.

  • MAHKEME KARARI ÜZERİNE WHİRLPOOL BEYAZ EŞYA VE VESTEL HAKKINDA REKABET SORUŞTURMASI AÇILDI

    MAHKEME KARARI ÜZERİNE WHİRLPOOL BEYAZ EŞYA VE VESTEL HAKKINDA REKABET SORUŞTURMASI AÇILDI

    Rekabet Kurulu’nun Whirlpool Beyaz Eşya ve Vestel hakkında rekabet soruşturması açılmasına yer olmadığı kararı, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi tarafından iptal edildi. Bunun üzerine kurul, Whirlpool Beyaz Eşya ve Vestel hakkında rekabet soruşturması açtı.

    Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde yer alan duyuruya göre; kurul, Türkiye pazarından çıkmakta olan Whirlpool Ev Aletleri Pazarlama ve Ticaret A.Ş. ile Whirlpool Beyaz Eşya Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yetkili servis hizmetlerini gizli bir anlaşma ile Vestel Ticaret A.Ş.’ye devrettiği iddiasını 12 Kasım 2019’da inceledi. Kurul, dosya konusu iddialara yönelik Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdi. Ancak, itiraz üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi, kararı 2 Kasım 2022’de iptal etti.

    Dosyada yer alan bilgi ve belgeleri 5 Ocak 2023’te müzakere eden Rekabet Kurulu, söz konusu mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesini teminen, Whirlpool Beyaz Eşya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve Vestel Ticaret Anonim Şirketi hakkında soruşturma açılmasına karar verdi. Bu kararı da Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde bugün yayınladı.

  • AKKİM, 50 MİLYONDAN FAZLA İNSANI TEMİZ SU İLE BULUŞTURUYOR

    AKKİM, 50 MİLYONDAN FAZLA İNSANI TEMİZ SU İLE BULUŞTURUYOR

    Akkim Kimya Genel Müdürü Onur Kipri, sürdürülebilir gelişim için su kaynaklarının kullanılabilir hale getirilmesinden hareketle ürettikleri su kimyasalları ve filtreler ile 50 milyondan fazla insanın temiz suya ulaştığına dikkat çekti.

    Mevsim normallerinin altında seyreden yağışlar ve barajlardaki doluluk oranlarındaki hızlı düşüşle birlikte kuraklık tehlikesi, su konusunu tekrar gündeme taşıdı. Sürdürülebilir gelişim için su kaynaklarının kullanılır hale getirilmesi ve tekrar kullanımının şart olduğunu söyleyen Akkim Kimya Genel Müdürü Onur Kipri, Akkim’in faaliyet gösterdiği alanlardan biri olan Su Çözümleri’nin ürettiği su kimyasalları ve filtrelerle dünyada 50 milyondan fazla insanın temiz suya ulaştığına işaret etti.

    Sınırlı sayıdaki kaynakların korunması için önceliklerden birinin de çevreye duyarlı üretim olması gerektiğinin altını çizen Kipri “Bu düşünce ile çalışmalarına başladığımız Ultrafiltrasyon Membran Modülü yatırımımız ile şimdilerde ileri teknoloji su arıtma sektöründe önemli bir konumdayız. Bu teknoloji ile her yıl 1 milyar metre küpten fazla suyu filtreliyor, berraklaştırıyor, bakteri ve virüslerden arındırıyor, kullanılamaz durumda olan su kaynaklarını kullanılabilir hale getiriyoruz. Aynı şekilde endüstri kullanımı için yetersiz kalitede olan suyun üretimde kullanılabilir hale gelmesini de sağlıyoruz” açıklamasında bulundu.

    ‘SUYUN OLMADIĞI YERLERDE DENİZDEN SU ÜRETİMİ’

    Akkim’in üretimde sürdürülebilirliğe verdiği önemin altını çizen Onur Kipri, Akkim olarak ciddi bir Ar-Ge sürecinin sonucunda hayata geçen Su Çözümleri ile de hedeflerinin bu bilinci dünyanın birçok noktasına yaymak olduğunu kaydetti. Su çözümleri ile birçok sektör ve belediyeler ile iş birliği içerisinde oldukları bilgisini paylaşan Kipri “Birinci önceliğimiz olabildiğince az miktarda su kullanmak. Bu anlayışla ürettiğimiz kimyasallarla çalışan arıtma tesislerini en yüksek verim seviyesine çıkartırken ürettiğimiz membranlarla suyun geri kazanılmasını sağlıyoruz. Su olmayan yerlerde denizden su üretimi, evsel atık suların geri kazandırılmasıyla sulamada tekrar kullanımı, kirli yüzey sularının kullanılır hale getirilmesi, tekstil boyama gibi atık suların geri kazanılması ve su kullanımının azaltılması gibi konularda ciddi katkılar sunabiliyoruz” şeklinde konuştu.

    ‘2023 YILINDA YENİ ÜRÜNLER EKLEYECEĞİZ’

    2023 yılında Su Çözümleri tarafında portföylerine yeni çevreci ürünleri dahil edeceklerini söyleyen Onur Kipri, bu sayede hem ülkemizde hem de dünyada sürdürülebilirlik çalışmalarına katkı sağlamaya devam edeceklerini kaydetti. Bugün, İngiltere, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Asya’da birçok ülkeye ihracat yaptıklarını söyleyen Onur Kipri, “Teknoloji gelişirken aynı zamanda doğayla uyumlu ve çevreci teknolojiler geliştirmek önceliğimiz. Gerçekten fark yaratabilmek adına kurumlarla iş birliği içerisinde hareket etmenin önemine de inanıyoruz” şeklinde sözlerini tamamladı.

     

    ADVERTORIAL YAYIN

     

  • DENEYİMLİ İLETİŞİMCİ LEVENT KADAGAN İZ İLETİŞİM’DE

    DENEYİMLİ İLETİŞİMCİ LEVENT KADAGAN İZ İLETİŞİM’DE

    İletişim dünyasının tanınmış isimlerinden Levent Kadagan, İz İletişim bünyesinde Genel Koordinatör olarak göreve başladı. Medya ve iletişim sektörlerinde 25 yıllık deneyime sahip olan Kadagan bundan böyle İz İletişim’deki tüm danışmanlık süreçlerinde aktif rol oynayacak.

    İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu olan Kadagan, Radikal, NTV, Milliyet, Hürriyet, DHA gibi önde gelen medya kuruluşlarında görev aldıktan sonra 2009’da gazetecilikten kurumsal iletişime geçti. 2016’ya kadar görev yaptığı Turkcell’de Grup Kurumsal İletişim Müdürü olarak markanın itibar yönetimini üstlendi. Turkcell’in ardından otomotiv sektörüne geçen Kadagan yaklaşık 5 yıl süreyle Renault MAİS İletişim Direktörü olarak iç ve dış tüm iletişim süreçlerini yönetti.

     

    ADVERTORIAL YAYIN  

     

  • MOTORİNE 84 KURUŞ ZAM YAPILDI

    Uluslararası akaryakıt fiyatlarındaki artış ve TL’deki değer kaybı pompa fiyatlarına yansımaya devam ediyor. Benzinin litre fiyatına 1,26 TL’lik zammın ardından, motorinin litre fiyatına da 84 kuruş zam yapıldı. Bu zamla motorinin litre fiyatı 24,08 TL’ye yükseldi.

    Motorinin litre fiyatına yapılan 84 kuruşluk zam, dün gece yarısından itibaren yürürlüğe girdi. Motorinin litre fiyatı, yılbaşında 22,08 TL seviyesindeydi. Son gelen zamla birlikte yılbaşına göre motorin fiyatlarında yüzde 9’luk artış yaşandı. Motorinin pompadaki litre fiyatı 24,08 TL’ye yükseldi.

    Benzinin litre fiyatına da dün 1,26 TL zam yapılmıştı.