Yazar: odakhaber

  • Hac organizasyonu sağlık görevli mülakatları başlıyor

    Hac organizasyonu sağlık görevli mülakatları başlıyor

    Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, 2022 yılı Hac organizasyonunda görevlendirilecek sağlık personeli mülakatlarına 9 Mayıs 2022 Pazartesi gününden itibaren başlanılmasının planlandığı belirtildi.

    Açıklamada, “2020 yılı Hac organizasyonu için müracaat ederek mülakata çağrılan fakat COVİD-19 salgını nedeniyle mülakat süreci tamamlanamayan personelin mülakatları tamamlanacak olup, 2022 yılı Hac organizasyonu için yeni bir müracaat alınmayacaktır.” denildi.

    Açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Bu bağlamda; a) 14-15 Mart 2020  tarih aralığında İstanbul Fatih İlçe Müftülüğü’nde İSTANBUL-1 Komisyonunda mülakata katılan uzman doktorlar  ile 13-15 Mart 2020 tarihleri arasında İSTANBUL-2 komisyonunda mülakata katılan aile hekimi, pratisyen doktor, diş hekimi, eczacı ve diyetisyenlerin mülakatları yapıldığından tekrar mülakata çağrılmayacaktır.

    b) Tayin ve il içinde görev yeri değişen veya iletişim bilgilerinde değişiklik olanların güncel bilgilerini 0312 286 57 82 nolu faksa dilekçe ile bildirmeleri gerekmektedir.

    Mülakata katılmaya hak kazanıp, Covid-19 salgın sürecinde mülakatları yapılamayan sağlık personelinin mülakat yer ve tarihleri belli olmuştur.” (İLKHA)

  • MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SEÇER: ÜLKECE, DÜNYACA NİCE HUZURLU, MUTLU, BARIŞ, KARDEŞLİK DOLU BAYRAMLAR DİLİYORUM

    MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SEÇER: ÜLKECE, DÜNYACA NİCE HUZURLU, MUTLU, BARIŞ, KARDEŞLİK DOLU BAYRAMLAR DİLİYORUM

    Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Ramazan Bayramı dolayısıyla Mersin Şehitliği’ni ziyaret etti. Şehit aileleri ile bayramlaşan Seçer, “Ülkece, dünyaca nice huzurlu, mutlu, barış, kardeşlik dolu bayramlar diliyorum. Bugün şehitliğimizde şehitlerimizi yâd ediyoruz” dedi.

    Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer, Mersin Valiliği tarafından Ramazan Bayramı dolayısıyla düzenlenen program kapsamında Mersin Şehitliği’ni ziyaret etti ve şehit aileleri ile bayramlaştı. Şehit mezarlarına karanfiller bırakarak, şehit aileleri ile tek tek bayramlaştı.

    “BAYRAMIN HUZURLU GEÇMESİ İÇİN HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALDIK”

    Başkan Seçer, tüm vatandaşların Ramazan bayramını kutlayarak, şunları söyledi:

    “Ülkece, dünyaca nice huzurlu, mutlu, barış, kardeşlik dolu bayramlar diliyorum. Bugün şehitliğimizde şehitlerimizi yâd ediyoruz. Hepsinin mekânı cennet olsun. Toprağı bol olsun. Allah gani gani rahmet eylesin. Bu ülke uğruna canlarını veren yiğitlerimiz; burada şehit ailelerimizle beraber onların bayramını kutlamaya geldik. Mersin’imizde bayramın huzurlu geçmesi için belediye olarak da her türlü tedbirimizi aldık. İlgili dairelerimiz görev başında. 24 saat vatandaşlarımızın hizmetinde olacak. Bayram dolayısıyla ailelerini görmek için şehir dışından da çok sayıda hemşehrimizin geleceğini düşünerek, kalabalık, yoğun bir bayram geçireceğimizi görüyorum. Hava da gayet güzel. İnşallah hep beraber huzur içerisinde, mutlu bir bayram geçiririz. Bu vesile ile tekrar tüm hemşehrilerimin bayramını kutluyorum.”

    Bayramlaşma kapsamında Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından çocuklara oyuncak dağıtıldı.

     

  • ANTALYA’DAKİ 1 MAYIS ÇOŞKUYLA KUTLANDI, GÜNDEMDE HAYAT PAHALILIĞI VARDI

    ANTALYA’DAKİ 1 MAYIS ÇOŞKUYLA KUTLANDI, GÜNDEMDE HAYAT PAHALILIĞI VARDI

    Antalya’da 1 Mayıs kutlamaları, Cumhuriyet Meydanı’nda yapıldı. Yürüyüşün ardından düzenlenen mitingin gündeminde artan hayat pahalığı vardı. Artan ev kiraları, temel gıda ürünlerine gelen zamlar pankartlara ve dövizlere yansıdı.

    Antalya’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Cumhuriyet Meydanı’nda kutlandı. Antalya’daki kutlamalar için öğle saatlerinde sendikalar, meslek odaları, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, Alevi dernekleri Aydın Kanza Parkı’nda bir araya geldi. Aydın Kanza Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na giden yol bariyerlerle çevrildi. Polis, havadan ve karadan Antalya’daki 1 Mayıs mitingini takip etti.

    “AYÇİÇEK YAĞI OLSAYDIK YÜZDE 60 ZAM GELİRDİ”

    TÜRK-İŞ, DİSK, KESK, Birleşik Kamu-İş ve TMMOB’un birlikte düzenlendiği 1 Mayıs kutlamalarında, tüm katılımcılar “Güvencesizliğe, İşsizliğe, Yoksulluğa, Gericiliğe Teslim Olmayacağız Yaşasın 1 Mayıs” yazılı pankartın arkasında yürüdüler. Yürüyüşün ardından düzenlenen mitingin gündeminde hayat pahalığının artması vardı. İşçilerin “Enerji işçisi yerine Ayçiçek yağı olsaydık yüzde 60 zam gelirdi” sloganıyla hazırladığı maket dikkat çekerken artan ev kiraları, temel gıda ürünlerine gelen zamlar pankartlara dövizlere yansıdı.

    CHP “BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ YAŞASIN 1 MAYIS” PANKARTIYLA KATILDI

    CHP Antalya milletvekilleri Aydın Özer, Rafet Zeybek, Cavit Arı ve Çetin Osman Budak’ın da yer aldığı yürüyüşte “Birlikte başaracağız – Yaşasın 1 Mayıs” yazılı pankart taşındı. Çarşı grubu, miting alanına alkışlarla girdi.

     

  • HATAY BÜYÜKŞEHİR BAŞKANI LÜTFÜ SAVAŞ’TAN RAMAZAN BAYRAMI MESAJI

    Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Ramazan Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı. Savaş, “İstiyoruz ki bu sıkıntılı günler artık bitsin. Karanlıklar tez vakitte aydınlığa kavuşsun. Ramazan Bayramı ile birlikte insanlarımızın huzuru, gönül genişliği ve umutları yeniden yeşersin” dedi.

    Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Savaş’ın bayram mesajı şöyle:

    “Kardeşliğimizin pekiştiği, dayanışmanın arttığı bir ramazan ayının daha sonuna geldik. Şimdi önümüzde tüm bereketi ve güzelliğiyle Ramazan Bayramı var.

    Özellikle son yıllarda pandemi ve ekonomik sıkıntılarla baş bala kalan insanlarımız bu ramazan ayı içerisinde yoğun, yorgun aynı zamanda sıkıntılı günler geçirdi. İstiyoruz ki bu sıkıntılı günler artık bitsin. Karanlıklar tez vakitte aydınlığa kavuşsun. Ramazan Bayramı ile birlikte insanlarımızın huzuru, gönül genişliği ve umutları yeniden yeşersin. Yarınlar hepimiz için umut olsun. Ve insanlarımız bayramı bayram gibi yaşasın.

    Her şeye rağmen Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı olarak tüm hemşehrilerimin ve İslam âleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum.”

     

  • KONYAALTI BELEDİYE BAŞKANI SEMİH ESEN’DEN RAMAZAN MESAJI

    KONYAALTI BELEDİYE BAŞKANI SEMİH ESEN’DEN RAMAZAN MESAJI

    Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen Ramazan Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

    Ramazan Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen şunları kaydetti:

    “Manevi duyguların pekiştiği, kardeşlik ve dayanışmanın ön plana çıktığı bayramlarımız; toplumumuzun birlik, beraberlik, paylaşma, sevgi, saygı ve milli duygularını gelecek nesillere aktarmasında öncülük eden en önemli günlerimizdir.

    Kültürümüzün bir parçası olan paylaşma ve yardımlaşma, aynı zamanda dinimizin de gereklerindendir. Bu yönüyle Ramazan Bayramı, tüm duyguların en çok anlam kazandığı önemli günlerimizdendir. Dolayısıyla bu duyguları ve paylaşma kültürünü, nesiller boyu yaşatmak hepimizin birincil görevlerindendir. Göreve geldiğimiz ilk günden bugüne, bu bilinçle hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Yolumuza, mazlumu ve ihtiyaç sahibini her zaman gören, koruyan ve kollayan bir anlayışla devam ediyoruz.

    Her köşesi ayrı bir güzelliğe ve rengarenk kültürlere sahip Türkiye’mizin, mutlu, huzurlu ve özgür bir şekilde bayramlarını kutlama şansı sağlayan başta Ulu Önder’miz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu vatan için gözünü kırpmadan canını feda eden tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Atalarımızdan devraldığımız bayrağı her zaman daha ileri ve üst noktalara taşımak için canla başla çalışacağız.

    Bu düşüncelerle, tüm yurttaşlarımızın Ramazan Bayramı’nı en içten duygularla kutluyor, huzurlu ve sağlıklı bir bayram geçirmelerini diliyorum.”

     

  • EFELER’DE 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI KUTLANDI

    1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, tüm ülkede olduğu gibi Efeler’de de coşkuyla kutlandı. Pandemi yasaklarının kaldırılmasıyla birlikte iki yıl aradan sonra, 1 Mayıs İşçi Bayramı Atatürk Kent Meydanı’nda emekçilerin yoğun katılımıyla düzenlendi.

    Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, saat 11.30’da Kent Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde belediye personeli ile buluşarak, büyük bir kalabalıkla 1 Mayıs kortejinin başlayacağı Taş Köprü Mevkii’ne yürüdü. Tarihi Taş Köprü’de bir araya gelen işçi sendikaları, Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri, oda ve derneklerin temsilcileri, siyasi partilerin temsilcileri ile binlerce işçi, ellerinde Türk bayrakları ve sloganlarla Doğu Gazi Bulvarı’ndan Atatürk Kent Meydanı’na yürüdü. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan kutlamalarda 1 Mayıs Tertip Komitesi adına Öznur Özağaç ve Ali Demir konuşma yaptı. Sloganlar eşliğinde devam eden konuşmaların ardından alanı dolduran kalabalık yöresel oyunlarla kutlamalara devam etti.

    “EMEKTEN VE DAYANIŞMADAN ASLA VAZGEÇMEYİZ”

    Tüm emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayan Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, şöyle konuştu:

    “Bugün 1 Mayıs Emeğin ve Emekçinin Bayramı. Emeği en yüce değer olduğunun anımsandığı bir gün bugün. Tüm işçilerimizin, tüm emekçilerimizin bayramını kutluyorum. Bu yıl 1 Mayıs arife gününe denk geldi. Bu sebeple bu seneki anlamının çok daha farklı ve büyük olduğunu düşünüyorum ve herkesin emek bayramını kutluyorum. Bizler ‘Emeğin Efeler’iyiz’. Emekten ve dayanışmadan asla vazgeçmeyiz. Yaşasın 1 Mayıs!”

     

  • ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI CEMİL DEVECİ, RAMAZAN BAYRAMI MESAJI YAYINLADI

    ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI CEMİL DEVECİ, RAMAZAN BAYRAMI MESAJI YAYINLADI

    Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, Ramazan Bayramı mesajı yayınladı. Deveci mesajında, “Kültürümüz içerisinde önemli değer atfedilen bayramlarımızda, dünyanın içerisinde olduğu zor ve huzursuz koşulları bir kere daha göz önünde bulundurarak bağımızı kuvvetlendirmeli, birliğimizi ve dayanışmamızı yükseltmeliyiz” dedi.

    Atakum Belediye Başkanı Deveci, şehitleri andığı Ramazan Bayramı mesajında şöyle dedi:

    “Dayanışma ruhumuzu yükselten, bizleri manevi duygularla sararken hoşgörü ve sevgiyle kalplerimizi ısıtan Ramazan ayını bir kere daha hep birlikte geride bıraktık. Ancak Ramazan Bayramı’na kavuşmanın sevincini yaşıyorken şehrimize düşen şehitlerimizin ateşi ile yüreklerimiz yandı. Samsun’un kahraman evlatları Piyade Sözleşmeli Er Nurettin Uzun ve Uzman Çavuş Mümin Çarkcı’nın şehit haberleriyle bayram evlerimiz yas evine döndü. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm Samsunlulara sabırlar dilerim. Memleketimizin birliği için canlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle bir kere daha anıyorum.

    Kültürümüz içerisinde önemli değer atfedilen bayramlarımızda, dünyanın içerisinde olduğu zor ve huzursuz koşulları bir kere daha göz önünde bulundurarak bağımızı kuvvetlendirmeli, birliğimizi ve dayanışmamızı yükseltmeliyiz. Ramazan Bayramımızın milletimize, ülkemize, dünyamıza ve tüm insanlığa barış ve kardeşlik getirmesini diliyorum.”

  • ANKARA’DA 1 MAYIS COŞKUYLA KUTLANDI: ZAMLAR, ENFLASYON, GEZİ KARARLARI VE KHK’LAR PROTESTO EDİLDİ

    Haber: TAMER ARDA ERŞİN- GÜRKAN DEMİRTAŞ

    Kamera: ÜNAL AYDIN – AZİZ METİN TURAN 

    Pandemi nedeniyle iki yıldır alanlarda kutlanamayan 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü için bugün on binler meydanlara indi. Ankara’daki kutlamada konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ankara Temsilcisi Tayfun Görgün, “Bu düzene itirazı olan bizler birleşirsek, bu düzenden güçlüyüz. Biz birleşirsek zamlar geri alınır.  Dayanışmayı büyütürsek emeğimizin hakkını alırız. Ve bu meydandan birbirimize, çocuklarımıza, tüm yitirdiklerimize sözümüz olsun ki biz haklıyız, birleşeceğiz ve biz kazanacağız” dedi.

    Koronavirüs pandemisi nedeniyle iki yıldır alanlarda kutlanamayan 1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü için bugün Türkiye’nin 81 ilinde meydanlara inildi. Ankara’daki kutlamanın adresi Tandoğan Meydanı oldu.

    Atatürk Kültür Merkezi ve Kazım Karabekir Caddesi üzerinden Tandoğan Meydanı’na yürüyen sendikalar, emek örgütleri ve siyasi partiler, her gün artan enflasyonu, zamları, Gezi davasında verilen cezaları, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kararını protesto eden pankartlar ve dövizler taşıdı.

    Tandoğan Meydanı’nda yapılan miting, tüm katılımcıların alana gelmesiyle birlikte, Grup Kibele’nin seslendirdiği 1 Mayıs marşıyla başladı. Ardından tertip komitesi adına KESK Şubeler Platformu dönem sözcüsü Hüseyin Köklü konuştu. Köklü, şunları söyledi:

    “İşçileri, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, işsizler, köylüler, ataması yapılmayan öğretmenler, tabipler, mühendisler, mimarlar, bilim insanları, hepinize merhaba, hoş geldiniz. Üzerinize söken karanlığı aydınlatmaya, kışı bahara çevirmeye eşit ve özgür bir dünya düşüne çevirmeye geldiniz, hoş geldiniz. Özgürlüklerimiz için, haklarımız için, yarınlarımız için çocuklarımızın geleceği için hep beraber sizleri selamlıyoruz.

    2022 1 Mayıs’ını tüm dünya ve bizim için oldukça önemli olan bir dönemde karşılıyoruz. Bir taraftan salgın bir taraftan da her geçen gün ağırlaşan ekonomik kriz emekçilerin yaşamının üzerine adeta bir karabasan gibi çöktü. Yaşana o kadar yoksulluk varken birileri ballı ihaleler aldıkları üçer beşer maaşlarla vergilerimizle yapılan saraylarda sefa sürmekte. Tek adam rejimi, sürdükleri sefa bitmesin diye özgürlüklerimize, haklarımıza saldırıyorlar. İtiraz edeni yok etmeye çalışıyorlar.

    “YANDAŞ HAKİMLER, GEZİ PARKI’NDA DİRENİŞİN EN GÜZELİNİ, DAYANIŞMANIN EN İÇTENİNİ GÖSTEREN ARKADAŞLARIMIZA CEZA YAĞDIRDILAR”

    Yandaş hakimler, Gezi Parkı’nda direnişin en güzelini, dayanışmanın en içtenini gösteren arkadaşlarımıza ceza yağdırdılar. Ancak, saraylarda oturanlar iyi bilsinler ki bitmedi, sürüyor o kavga ve sürecek. Yalnız olmadıklarını zaten biliyorlar. Arkadaşlarımız değil, bu harami düzenin sahipleri de duysun. Duysun ki uykuları kalksın. Emekçilerin kendi yaşamlarına sahip çıkmak için ayağa kalktıklarını görsün. Görsün ki bu düzenin böyle devam etmeyeceğini anlasınlar. Bu düzen böyle gitmez diyenler, üreten biziz, yöneten de biz olacağız diyenler işte burada. Yaşasın 1 Mayıs.”

    “İŞSİZLİK FONU’NDAKİ PARALARIN PATRONLARA AKTARILDIĞI BU DÜZEN DAHA DA AZGINLAŞIYOR”

    Köklü’nün konuşmasının ardında miting, yine Grup Kibele’nin seslendirdiği marşlar ve türkülerle devam etti. Konserin ardından DİSK Ankara Temsilcisi Tayfun Görgün, şu açıklamayı yaptı:

    “Gezi’de kentin değerlerinden, yeşilinden, doğasından, tarihinden vaz geçmeyenler. Ağacına, toprağına, deresine sahip çıkanların yol arkadaşları, Soma’da 301 canımızın kardeşleri, Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni Yıldırım’ın yoldaşları, hoş geldiniz. 1 Mayıs 1977’de, Çorum’da, Sivas’ta, Madımak’ta, Diyarbakır’da, Suruç’ta, 10 Ekim’de katledilenlerin, Berkin Elvan’ların gözyaşları, öfkesi hoş geldiniz. ‘Hak verilmez alınır’ diyen kararlığımız, inadımız. ‘İncinsen de incitme’ diyen inceliğimiz. ‘Kurtuluş yok tek başına diyen’ dayanışmamız. Umutlarımız, yarınlarımız hoş geldiniz. Sosyal demokratlar, sosyalistler, feministler, yurtseverler, bütün renklerimiz, tüm yurttaşlarımız hoş geldiniz.

    Selam olsun Mücella Yapıcı ve yoldaşlarına, tüm özgürlük mahkumlarına binlerce selam olsun. Zamlarla, işsizlikle, adaletsizlikle, zorbalıkla fakirden alıp zengine veren bu sömürü düzeni yurttaşların yaşamını dayanılmaz kılıyor. Sendikal hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı, grevlerin yasaklandığı, sayısı 10 milyona ulaşan işsizlerin ‘geçinemiyoruz, ödeyemiyoruz’ çığlıklarına aldırmadan, işsizlik fonundaki paraların patronlara aktarıldığı bu düzen daha da azgınlaşıyor…

    “BU DÜZEN, İŞ GÜVENCESİNİN DEVLET ELİYLE YOK EDİLDİĞİ TEK EMİRLE, HERKESİN AMA HERKESİN İŞSİZ KALABİLDİĞİ BİR DÜZENDİR”

    Bu düzen, iş güvencesinin devlet eliyle yok edildiği tek emirle, herkesin ama herkesin işsiz kalabildiği bir düzendir. Bu düzen emeğin, doğanın, kentlerin, tarımın, eğitimden sağlığa tüm temel hakların, sınırsız kar ve rant arzusuna teslim edildiği bir kara düzendir. Soma’dan, Ermenek’ten, Şirvan’dan ders çıkarmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini sermayenin kar hırsına terk eden, her yıl 2500 işçinin, çalışırken öldüğü bir düzendir. Bu düzen, çocuk işçilerin, çocuk gelinlerin, istismarın, çocuklarını yurt yangınlarında yitiren anaların feryadının duyulmadığı bir düzendir…  Halk işsizlikle, yoksullukla, salgınla, ödenemeyen faturalarla mücadele ederken ülkemizin tüm kaynakları; bankaların kasalarını doldurarak, şirketleri ihalelerle besleyerek patronlara akıtmaya devam ediyor.

    Bu düzenin çarkları sermayeye sömürecek ucuz emek, yağmalanacak doğa, talan edilecek kentler yaratmak üzere dönüyor. Elektrikten, doğalgaza, benzinden gübreye, iğneden ipliğe her şeye her gün zam yapanlar halka bekleyin, sabredin düzelecek, geçecek diyor. Fakat faturalar, kiralar, borçlar, mutfak beklemiyor. Elektriği kesilmiş milyonlarca insan neyi bekleyecek, nasıl bekleyecek. İşsizler neyi bekleyecek. Hayır beklemeyeceğiz. Hayır itiraz ediyoruz! Geçinmek istiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz ve 1 Mayıs kürsümüzden hep birlikte haykırıyoruz.

    Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, faturalar tüm vergilerden muaf tutulmalıdır. Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretler artırılmalı, en düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine çekilmeli, EYT’lilerin emeklilik hakları verilmelidir. Ücretlerin üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, adil bir vergi düzeni kurulmalıdır. Tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmeli, herkese güvenceli istihdam sağlanmalıdır. Anayasal hakkımız olan örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Kamu varlıklarının özelleştirilmesinden vaz geçilmeli, eğitim, ulaşım, sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri devlet eliyle ücretsiz verilmelidir. Kamu kaynakları ile büyütülen tarikat yurtları kamulaştırılarak gençlerin yurt ve barınma sorunları çözülmelidir.

    “DAYANIŞMAYI BÜYÜTÜRSEK EMEĞİMİZİN HAKKINI ALIRIZ”

    Bu taleplerimizin yanında laikliği, özgürlüğü, kamuculuğu savunacağız ve savaşlara karşı çıkacağız elbette; kadına yönelik her türlü şiddete karşı çıkacağız; İstanbul sözleşmesini savunacağız, halkları birbirine boğazlatan, işçinin ekmeğini küçülten, çocukları öksüz ve yetim bırakan, bir avuç kapitalistin savaşı fırsat bilerek daha fazla sömürmesine hep birlikte hayır diyeceğiz. Halkları birbirine düşmanlaştıran emperyalizme ve emperyalistlerin savaş kışkırtıcılığına, faşizmi tekrar tekrar hortlatmak isteyen işbirlikçilerine asla izin vermeyeceğiz. Savaşa karşı yaşamdan, düşmanlığa karşı kardeşlikten vazgeçmeyeceğiz. Bu düzene itirazı olan bizler birleşirsek, bu düzenden güçlüyüz. Biz birleşirsek zamlar geri alınır.  Dayanışmayı büyütürsek emeğimizin hakkını alırız. Ve bu meydandan birbirimize, çocuklarımıza, tüm yitirdiklerimize sözümüz olsun ki, biz haklıyız, birleşeceğiz ve biz kazanacağız”

    Görgün’ün konuşmasının ardından, BES 1’Nolu Şube’den Özlem Ateş, DİSK Ankara Temsilcisi Tayfun Görgün’ün okuduğu metnin Kürtçe olarak okudu.

    “KHK’LAR GİDECEK BİZ KALACAĞIZ”

    KHK ile işinden atılan Büro emekçileri Sendikası’ndan Deniz Keleş, şunları söyledi:

    “Merhaba emeğine, alın terine sahip çıkan emekçiler. Darbeyi bahane ederek 657 sayılı kanunla kamudaki iş güvenliğimizi hukuksuzca ortadan kaldırdılar. OHAL sürecinin bahane ederek bir gecede çıkarmış oldukları KHK ile 100 binlerce emekçiyi sorgusuz, sualsiz bir şekilde işlerinden ederek adeta yargısız infaz uygulamışlardır.

    Yaşanan ekonomik krizin faturasını halka ödetemeye çalışan AKP, gittikçe otoriterleşerek iktidarını baskı yoluyla sürdürmeye çalışmaktadır. Emeğimizi çalanlardan, sosyal hayattan bizi izole etmeye çalışanlardan mutlaka hesap sorulacaktır. OHAL Komisyonu derhal lağvedilsin. Haksızlığa uğrayan 100 binlerce KHK’lı emekçiler olarak yaşadığımız tüm sıkıntıların üstesinden sendikal dayanışmamızı daha da büyüterek geldik. Bizler, yanlışlara dur diyen mimar, mühendisleriz. Okullardaki eğitimci, hastanelerdeki sağlık hizmeti sağlayanlarız. Demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz. Biat etmedik, boyun eğmedik. KHK’lar gidecek biz kalacağız.”

    “ÖZGÜR VE BARIŞ İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ BİR ÜLKE KURMA GÜCÜ, YALNIZ VE YALNIZA İŞÇİ SINIFININ ELİNDEDİR. ÖYLEYSE KURALIM DAHA İYİ BİR DÜZENİ”

    İşten atılan bir Enerji-SA işçisi de şöyle konuştu:

    “Bu memlekette işçilerin üzerine kurulan prangaları parçalama, kendi kaderimizi elimize alma mücadelesi bu. Bunun için örgütleniyoruz. Mücadele ediyoruz. İnsanca yaşamak, güvenceli çalışmak için.

    Bugün istisnasız hepimizin yaşadığı geçim derdi, yoksulluk, iş yerlerinde performans baskısı ve sömürü ancak ve ancak mücadele edilerek değiştirilebilir. Peki kime karşı mücadele edeceğiz? Öncelikle hepimiz, tek tek iş yerlerinde örgütlenmeli ve mücadeleye atılmalıyız. Ancak derdimiz, tek bir patronla, yalnızca kendi patronlarımızla değil. Koca bir patron sınıfıyla ve maalesef bugün devlet politikalarını oluşturan da bu patron sınıfıdır. Sorumlusu kimse ona karşı da mücadele edeceğiz. Eşit, özgür ve barış içinde yaşadığımız bir ülke kurma gücü, yalnız ve yalnıza işçi sınıfının elindedir. Öyleyse kuralım daha iyi bir düzeni.”

     

  • Siirt’te bir iş yerini soyan şahıs tutuklandı

    Siirt’te bir iş yerini soyan şahıs tutuklandı

    Siirt Valiliğinden yapılan açıklamada, Bahçelievler Mahallesi 1416. Sokak üzerinde faaliyet gösteren bir iş yerinden 15 bin TL değerinde bakır kablo, 1 adet 10 bin TL değerinde bilgisayar, 10 bin TL değerinde 1 adet bisikletin çalınması konusu ile ilgili olarak Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği görevlilerince yapılan kamera destekli çalışmalarda konuyu gerçekleştiren şahısların A.E., A.K. ve M.S. isimli şahıslar olduğu tespit edildiği belirtildi.

    Aynı gün yakalanan şüpheli şahıslardan A.K. ve M.S. mahkemece serbest bırakılırken, A.E.’nin  ise tutuklandığı kaydedildi. (İLKHA)

  • Prof. Dr. Tarhan: Hatalı aile tutumları yeme bozukluklarına yol açabilir

    Prof. Dr. Tarhan: Hatalı aile tutumları yeme bozukluklarına yol açabilir

    Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir yeme bozukluğu olan anoreksiya nervoza hakkında değerlendirmede bulundu.

    Yeme bozuklukları arasında  bulunan anoreksiya nervozanın gelişmiş ülkelerde ciddi bir şekilde pandemi şeklinde yayıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anoreksiya nervoza, özellikle ergenlik döneminde en çok genç kızlarda yaygın olarak görülen bir durum. Yaygınlaşmasının nedenleri araştırılıyor. Anoreksiya nervoza, 50 sene öncesinde de vardı ama bu kadar yüksek değildi. Bunun nedenleri de araştırılıyor.” dedi.

    Anoreksiya nervozanın biyolojik temeli var

    Anoreksiya nervozanın tek etkenli değil çok etkenli bir rahatsızlık olduğunu kaydeden Tarhan, “Bir genetik boyutu var. Mesela çift yumurta ikizlerinde yapılan çalışmalar var. Ya da ailede yapılan aneroksiya araştırmaları var, bunlarda aneroksiya 10 misli daha fazla görülüyor. Aile içinde birinci derece yakınlarında olan aneroksiya nevroza yani yeme bozuklukları olan o kişide olma ihtimali 10 misli daha fazla yüksek çıkıyor. Bu da hastalığın biyolojik temelini gösteriyor.” diye belirtti.

    Anoreksiya nervozanın kültürel ve psikolojik boyutlarının da bulunduğunu ifade eden Tarhan, “Ayrıca nöro biyolojik ve nöro genetik temeli de var. Ortamı oluşturduğunuz zaman hemen ortaya çıkıyor. Bu yatkınlık genleri şöyledir: Mesela bir insanın akciğerinde kanser olmayla ilgili iki türlü gen vardır: Biri yatkınlık geni, diğeri kozatif gen yani sebep olan gen. Bir kişide ‘kozatif gen’ dediğimiz yani sebep olan gen varsa kişi 40 yaşına geldiği zaman sigarasını içmiyor, kendine iyi bakıyor ama pat diye akciğer kanseri başlıyor. Ama eğer kozatif gen yoksa yatkınlık geni varsa kişi sağlıklı yaşarsa yediğine içtiğine dikkat ederse, sigara içmezse akciğer kanseri başlamıyor.” İfadelerini kullandı.

    Yanlış protein, yeme algısını bozuyor

    Yeme bozukluklarında da aynı şekilde yatkınlık geni olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti:

    Fakat bazı durumlarda bu ortam şartları, kültürel şartlar, psikolojik şartlar hazır olduğu zaman o gen başlıyor, aşırı gen ifadesi yapıyor, yanlış protein üretiyor. Bu yanlış protein ne oluyor? Kişinin yeme algısı bozuluyor. Yemeyle ilgili açlık, tokluk duygusu bozuluyor. Örneğin kişide şişmanlama korkusu oluyor. Aşırı zayıflatma isteği oluyor, neredeyse tutku derecesinde. Kişide aşırı kilo almaktan korkma vardır. Ben öyle bir vaka bilirim ki 29 kilo olduğu halde aynanın karşısında geçerek ‘Ben 150 kiloyum’ diyordu. Bu kişi yalan söylemiyor, öyle algılıyor. Beyni ona ‘Evet sen 150 kilosun’ diyor. Halbuki kişi 29 kilo, beden kitle endeksi belli. Böyle bir durumda gerçeklerle yüzleştiği zaman bunu kabul etmiyor, inkar ediyor. Yok sayıyor bunu.

    Böyle durumlarda kişinin beyninde beden imaj algısıyla ilgili sorumlu alanın kimyasının bozulmuş olduğunu kaydeden Tarhan, “Beyin hatalı düşünce üretiyor, hatalı algı üretiyor. Öyle olunca kişi kendini çirkin algılıyor. Halbuki onun çok çok üstünde güzel. Bakıyorsunuz ‘Ben çok çirkinim’ diyor, aynaya bakmaktan korkuyor. Halbuki ortalamanın üzerinde bir yüzü ve bedeni olduğu halde kendini beğenmiyor.” dedi.

    Sevginin fazlalığı bazen zarar veriyor

    Bu durumun oluşması için de kişinin belli bir ortama ve şartlara sahip olması gerektiğini söyleyen Tarhan, “Nasıl ki akciğer kanseri için yatkınlık geni varsa sigara içtiğin zaman tetikliyorsun onu. Burada da psikolojik olarak, sosyolojik olarak, kültürel olarak, aile olarak bunu tetikleyen anne babaların hatalı tutumları var. Toplum tutumları ve hataları var. Sevgi yoksunluğu önemli bir etken ama o yetmiyor. Bazen sevgi fazlalığı da zarar veriyor. Fazla seviyor, çok seviyor fakat çok kontrol ediyor. Aile temelli tedaviler yapılıyor. Aile temelli tedavilerde sevgi çok ama anne ve baba katı tutumlu ve kontrollü. Sanki anne değil de komutan. Sevgisini belli etmiyor, proje çocuk geliştiriyor. ‘Şöyle olmalısın böyle olmalısın, sakın kilo almamalısın’ diye telkinde bulunuluyor.” ifadelerini kullandı.

    Yemek yememek çocuğun kendini kanıtlama alanıdır

    Bu tip annelerin sürekli küçük yaştaki çocuğun peşinde elinde tabakla arkasında dolaştığını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O çocuk için de yemek yememek en önemli kanıtlama alanıdır. Anne ve babaya kendini kanıtlamak için yememe duygusu gelişir. Anneye karşı hem sevgi vardır hem öfke vardır. Anne sevgiyle yapıyor ama sevgi ve baskıcılığı bir arada yapıyor. Sevgi ve baskı bir arada olduğu zaman birçok psikiyatrik hastalığa kapı açıyor. Kimi zaman intihar vakalarının da arkasında sevgi ve baskıcılık vardır.” dedi.

    Yeme bozukluklarının önlenmesi için aile bağları ve aile ilişkilerinin düzeltilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı annelerde narsisizmin puanı öyle yüksek oluyor ki yani egosu yüksek anneler bunlar. Sevgi var ama annede ego yüksek, narsist. Çocuğunu sanki çocuğu değil, uzvu gibi görüyor. Çocuğu köleleştirmiş. Çocukla anne arasında köle-efendi ilişkisi var. Böyle olunca da çocuk bireyselleşemiyor, özgürleşemiyor. Hastalığa sığınıyor çocuk.” dedi.

    Bu gibi durumlarda ailenin tüm fertlerinin tedavi altına alındığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bütün aileyi ele alıyoruz. Onun için burada üç ayaklı tedavi diyoruz. Doktorların yapacağı var, hastamızın yapacağı var, bir de ailemizin yapacağı var. Aileyi de durumuyla yüzleştiriyoruz. Bu süreçlerin tümü zaman ve emek isteyen bir şey. Bu alandaki psikologların  bu konuda deneyimli terapistler olması lazım.” dedi.

    Yeme bozukluklarının ortaya çıkmasında medyanın da çok önemli rolü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Medyadaki bu mükemmel vücut algısı çocukları ve gençleri etkiliyor. Moda dergisini aşırı takip eden bir çocuğun anoreksiya olmaması çok zor. Kız ya da erkek olması fark etmiyor. ‘Mükemmel vücut budur’ diyor. Medya güzeliği fiziksel görünüme indirgiyor. Oysa insanı güzel yapan dış görüntüsü değil, sevimliliği, karakteri ve kişiliğidir. Bir insanı güzel yapan fiziksel görünümün payı yüzde 20’dir. Yüzde 80’i ise davranışları, huyu, karakteri, konuşması ve sohbetidir. Yani onun insani davranışlarıdır. Maalesef sadece görselliğin ve estetik algının kutsallaştırdığı bir çağda yaşıyoruz. Anne ve babalar da medyanın bu hastalığını satın alıyorlar.” diye konuştu. (İLKHA)