Yazar: odakhaber

  • Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını açıklayacağı tarih belli oldu

    Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını açıklayacağı tarih belli oldu

    Siyaset kulislerinde ve sokaklarda en çok konuşulan konulardan birisi Millet İttifakı’nın seçim adayının kim olacağı. Bu sorunun ne zaman yanıtlanacağı merak edilirken konuya ilişkin açıklama geldi. Kırıkkale’de gerçekleştirilen basın toplantısında açıklama yapan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Türkiye’nin en önemli sorununun “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olduğunu ifade etti.

    Türkiye’nin içerisinde bulunduğu bir diğer önemli sonunun ekonomik kriz olduğunu vurgulayan Özdağ, “Bunun nedeni de yönetememe krizidir. Gelecek Partisi ve Millet İttifakı olarak iktidara geldiğimiz zaman parlamenter sisteme geçişi başlatacağız” diye konuştu.

    “Altılı masanın yapacağı ilk iş Cumhurbaşkanlığı’nı kazanmak” diyen Özdağ, “Cumhurbaşkanı adayımızı da seçim kararı alındıktan 1 hafta sonra açıklayacağız. 6 parti olarak yolculuk yaparken çok tecrübeli insanlara sahibiz” dedi.

  • MURATPAŞA BELEDİYESİ’NİN PLAJLARINA, KABOTAJ BAYRAMI’NDA MAVİ BAYRAK ÖDÜLÜ

    MURATPAŞA BELEDİYESİ’NİN PLAJLARINA, KABOTAJ BAYRAMI’NDA MAVİ BAYRAK ÖDÜLÜ

    Muratpaşa Belediyesi’nin kentin falezlerinin denizle buluştuğu noktada yer alan Erenkuş, Erdal İnönü Kent Parkı, İnciraltı, Mobil ve Konserve Koyu falez plajları, mavi bayrak ödülü aldı.  1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nda düzenlenen tören, belediyenin Konserve Koyu Falez Plajı’nda yapıldı.

    Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı dolayısıyla düzenlenen mavi bayrak töreninde, “Bu kıyılarda Muratpaşa Belediyesi koordinasyonuna çakıl taşı tahsis edilse o da mavi bayraklı olur. Biz o titizliği, o duyarlılığı gösteririz” dedi.

    Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende, Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Kuru, günün en büyük gururlarından birinin, Muratpaşa Belediyesi’nin üst üste 7’nci kez ‘En İyi Çevre Eğitim Etkinlikleri’ ödülünü alması olduğunu söyledi. Kuru, “Ben de Muratpaşa’da yaşayan biri olarak ayrı bir gurura sahibim. Sayın Başkanım, sizi yürekten kutluyorum” diye konuştu.

    TÜRÇEV Antalya İl Koordinatörü Mustafa Ergiydiren, mavi bayrak ödülünün sezon başında ve ortasında sahada yapılan kontroller sonucunda, 33 kriteri yerine getiren plajlara verildiğine dikkat çekti. Ergiydiren, “Mavi bayrak ödülü her sene yenilenen ve her sene kontrol edilen bir ödüldür. Sayın Başkan Ümit Uysal’a ve değerli ekibine bu kondisyonda ve bu kararlılıkla süreci yürüttükleri ve kalite anlamında üzerine koyan çalışmalar yaptıkları için teşekkür ediyorum” dedi.

    Törene eşi Ümran Uysal birlikte katılan Başkan Uysal yaptığı konuşmada, şunları söyledi: 

    “90’lı yılların başında Abdülkadir Ateş, Turizm Bakanı olarak görev aldı. Ve mavi bayrak sistemine sivil bir vakıf üzerinden akredite olduk. Ve hala bunun deyim yerindeyse ekmeğini yiyoruz. Siyaset dışı bir alan. İşte bu vizyoner, uzun vadeli düşünen vatansever insanların eseri.

    Hayatımızı savunma, günlük yaşamımızı, gıda hakkımızı savunma, var olma hakkımızı savunmaya dönüştü. Bu yolculukta beraber olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum.

    Bu kıyılardaki 10 plaj daha bizim koordinasyonumuzda olsa hepsi mavi bayraklı olur, inanın. Talep de ediyoruz ama bazı kaygılar arka planda etkiliyor. Alamıyoruz. 6’ncıyı alamadık. 8 kere müracaat etmemize rağmen, 10 kere müracaat etmemize rağmen. Eğer bu kıyılarda Muratpaşa Belediyesi koordinasyonuna çakıl taşı tahsis edilse o da mavi bayraklı olur. Biz o titizliği, o duyarlılığı gösteririz. Evet, bu yıl da beş plajımızın beşi birden mavi bayrak kriterlerini korudu. Katkılarınızdan dolayı sizlere ve plajlarımızı kullanan, şehrimizi bir çevre koruma şehrine dönüştüren komşularımıza çok teşekkür ediyorum.”

    Başkan Uysal’ın konuşmasının ardından Konserve Koyu Falez Plajı’nın mavi bayrağı göndere çekilirken; tören, plajda su jimnastiğiyle devam etti.

     

  • SİLİVRİ’DE SEYİR HALİNDEKİ YOLCU OTOBÜSÜ YANDI

    Amasya’dan Tekirdağ’ın Çekrezköy ilçesine giden yolcu otobüsü, Çeltik mevkisinde bir anda yanmaya başladı. Aracın motor kısmında çıkan yangın kısa sürede tüm otobüsü sardı. İBB itfaiye ekiplerinin söndürdüğü yangında ölen ya da yaralanan olmadı.

    Edinilen bilgiye göre, Amasya’dan Tekirdağ Çerkezköy’e gitmek üzere bugün hareket eden Gökhan Yiğit yönetimindeki 34 FGK 089 plakalı yolcu otobüsü, Çerkezköy-Silivri yolu Çeltik mevkisinde yanmaya başladı. Durumu fark eden sürücü, otobüsü durdurup içeride bulunan 8 yolcuyu hemen tahliye etti.

    Yangın kısa sürede tüm otobüsü sardı. İhbar üzerine bölgeye itfaiye, sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. İBB İtfaiye ekipleri, yangını söndürdü. Ölen ya da yaralananın bulunmadığı yangının çıkış sebebi ise araştırılıyor.

     

  • GARO PAYLAN: ERDOĞAN’IN ASGARİ ÜCRETİ 10 BİN TL OLARAK AÇIKLAMASINI TALEP EDİYORUZ

    GARO PAYLAN: ERDOĞAN’IN ASGARİ ÜCRETİ 10 BİN TL OLARAK AÇIKLAMASINI TALEP EDİYORUZ

    HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, altı milyonu aşkın çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücrete yapılacak ara zamma ilişkin, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıktı, bir müjde gibi ‘Asgari ücreti 4 bin 250 lira yapıyorum’ dedi. Millet sevindi ama sevinçleri kursağında kaldı. Çünkü işçinin cebine girmeden, o 4 bin 250 lira eridi gitti. HDP olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asgari ücreti 10 bin TL olarak açıklamasını talep ediyoruz” dedi.

    HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Paylan, altı milyonu aşkın çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücrete ara zam yapılması konusunda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri arasında süren pazarlığa ilişkin şöyle konuştu:

    “ASGARİ ÜCRETİ 10 BİN TL OLARAK AÇIKLAMASINI TALEP EDİYORUZ”

    “Bugün, milyonlarca yurttaşımız gözü kulağı sarayda… 5 bin-6 bin liranın büyük vicdansızlık olacağını iddia ediyoruz. Bazılarımız için yüksek gelebilir ama şu anda Türkiye’de açlık sınırı 6 bin 391 lira. Yani 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı 6 bin 391 lira. Diğer kira ve faturaları ve temel ihtiyaçları kattığımızda, yoksulluk sınırı 20 bin 818 lira. Bu şartlarda asgari ücretin 5 bin lira, 6 bin lira, 7 bin lira da olması kabul edilemez. Yıl başında biliyorsunuz asgari ücret 2 bin 825 liraydı. O zaman asgari ücretin yükselmesi tartışmaları vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıktı, bir müjde gibi ‘Asgari ücreti 4 bin 250 lira yapıyorum’ dedi. Millet sevindi ama sevinçleri kursağında kaldı. Çünkü işçinin cebine girmeden, o 4 bin 250 lira eridi gitti. HDP olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asgari ücreti 10 bin TL olarak açıklamasını talep ediyoruz. Şimdi kimileri diyecek ki ‘Bu çok yüksek’. Aylarca işçi, sefalet içinde yaşadı. 10 bin lira yüksek gözükebilir. Ama emin olun enflasyon canavarı daha da büyüyecek. Sokağın enflasyonu yüzde 200’ün üzerine çıkacak. O açıdan da bu 10 bin lira, belki bugün için yüksek görünüyor ama bir ay sonra yeniden anlamsız hale gelecek. Asgari ücretli milyonlarca yurttaşımızın alım gücünü 12 ay için korumak için asgari ücreti 10 bin TL yapmalıyız. Daha sonra göreceksiniz, 10 bin TL de anlamsız hale gelecek.”

    “ÇALIŞAN MEMURLARA YALNIZCA 118 TL’LİK BİR ARTIŞ VAR”

    TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülecek olan ek gösterge, imar affı ve öğrenci affını içeren torba teklif hakkında Paylan, “Geçim için değil seçim için. AKP, inanın Türkiye’nin geleceğini düşünmüyor, yurttaşlarımızı düşünmüyor. Tek düşüncesi var; ‘Ben, seçimi nasıl kazanırım.’ AKP, 2018’de verdiği sözü tutmadı. Yumurta kapıya geldi, seçim dayandı, 3600 ek gösterge yasa tasarısını Meclis’ten geçirdi. Emin olun torba yasada olan 3600 ek göstergede, dağ fare doğurdu. Üç milyondan fazla memur var. İki milyondan fazla memur emeklisi var. Bunların çok küçük bir bölümünün maaşlarında iyileştirme yapıyor. Yani mevcut çalışan memurların yarısına bile herhangi bir artış söz konusu değil. Göstergelere bakıyorsunuz, bazı göstergelerde inanılmaz yükseliş var. Onlar, üst düzey kamu görevlileri. Memurlarda, dağ fare doğurdu. Çalışan memurlara yalnızca 118 TL’lik bir artış var. 118 TL ile bir memur, eşiyle çocuğuyla bir öğün lokantaya gitse rehin kalır… Üst düzey valilere, kaymakamlara kıyak geçildi. Bu torbada, maaşlarına binlerce lira artışlar yapıldı. Kamuda böyle adaleti sağlayamazsınız. Yapılması gereken, düşük gelirli kamu emekçilerine maaş artışı yapmaktı. Bu, vicdansızlıktır” dedi.

    “TÜRKİYE İTHAL ELEKTRİKLİ ARABA CENNETİ HALİNE GELECEK”

    Paylan, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün torba yasaya eklenen önerge ile TOGG’un ÖTV oranının yüzde 60’tan yüzde 10’a indirilmesine ilişkin, “TOGG, halkın arabası değil zenginlerin arabası. 1 milyon liraya yakın bir maliyeti var. Dün akşam, son dakika torba yasaya bir madde koydular. Efendim ‘700 bin liraya kadar matraha olan arabalarda ÖTV’yi yüzde 10’a düşürüyoruz’ dediler. Niye? TOGG’un arabası bir nebze daha ucuz satılabilsin, yani 1 buçuk milyon olmasın da 1 milyon lira olsun diye bu düzenlemeyi yaptılar. Yazıklar olsun. Sayın Erdoğan yazıklar olsun… Bu vergiyi düşürdünüz ya Türkiye, bir ithal elektrikli araba cenneti haline gelecektir. Farkında mısınız? Maalesef Sayın Erdoğan’ın farkında olduğunu düşünmüyorum. O, yalnızca seçimi düşünüyor. ‘Ben kazanmazsam benden sonrası tufan’ diyor Sayın Erdoğan” diye konuştu.

    “EĞİTİM HAKKINI NASIL GASP EDERSİNİZ”

    Getirilen öğrenci affındaki kriterlere ilişkin Paylan, “Eğitim bir haktır. Bir kişi, mahkum olmuş bile olsa cezaevinde eğitimine devam edebilir. Anayasal bir haktan bahsediyoruz. Diyorlar ki ‘Milli güvenliğe karşı faaliyette bulunan gruplara üyeliği, mensubiyeti, hatta iltisakı, hatta irtibatı olanlar bundan faydalanamaz’ diyorlar. Böyle vicdansızlık olur mu? Bir mahkeme kararı yok ortada, sizin yandaş mahkemelerinden karar olsa bile anayasal bir hak olan eğitim hakkını nasıl gasp edersiniz” tepkisi gösterdi.

  • DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI SÜTLÜCE’DE KUTLANDI

    DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI SÜTLÜCE’DE KUTLANDI

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki İSTAÇ, Türkiye’de 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren; liman ve sahiller arasında yapılacak tüm hizmetlerin Türkiye’nin kontrolünde olmasını sağlayan, denizlerin bağımsızlığını temsil eden 96. Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı, Beyoğlu Sütlüce’de kutladı.

    İSTAÇ’tan yapılan açıklama şöyle:

    “DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI İÇİN FARKINDALIK YARATMAYA DEVAM EDİYORUZ: Kendi karasularımızda yapacağımız her türlü faaliyet için özgürlüğümüzü kazandığımız bu önemli günde İSTAÇ olarak Beyoğlu Sütlüce’de gerçekleştireceğimiz ve gün boyu sürecek etkinliklerimizle Denizcilik ve Kabotaj Bayramı için farkındalık yaratmaya devam ediyoruz. 1994 yılından bu yana çevre yönetimini sürdürdüğümüz, deniz kültürünün temiz, sağlıklı, sürdürülebilir ve bağımsızlığına yakışacak bir şekilde koruduğumuz İstanbul’umuzun denizlerine ve kıyılarına iyi bakmaya devam ediyoruz.

    GEMİ ATIKLARINDAN YILDA YAKLAŞIK 22 BİN 500 M3 PETROL VE TÜREVİ ATIĞI GERİ KAZANDIK: Gemi Kaynaklı Atıkların Yönetimi’yle, Uluslararası Gemilerden Kaynaklı Kirliliğin Önlenmesi Konvansiyonu (MARPOL) gereği; petrol ve petrol türevi bulaşmış atıklar, pis su, çöp ve baca gazı filtrasyon atıklarını İstanbul sınırları dâhilinde bulunan limanlara uğrak yapan ya da transit geçiş yapan gemilerden topluyor, Haydarpaşa Atık Kabul tesisinde uyguladığımız ön susuzlaştırma işleminin ardından lisanslı geri kazanım tesislerine göndererek yılda yaklaşık 22 bin 500 m3 petrol ve petrol türevli atığı ekonomimize geri kazandırıyoruz. Böylece hem denizlerimizin ekosistemini koruyor hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz.

    YILDA 5 BİN METREKÜP ATIĞI DENİZ YÜZEYİNDEN TOPLUYORUZ: İstanbul’un 515 km olan kıyı şeridini 36 adet mobil temizlik ekibimizle, yaklaşık 5 milyon m² deniz yüzeyini ise özel üretilmiş 11 adet teknemizle düzenli olarak temizliyor ve yılda yaklaşık 5 bin m3 atığı deniz yüzeyinden topluyoruz. Kıyılarımızda ve yaz ayları boyunca İstanbul genelinde halkın kullanımına sunulan yaklaşık 4 milyon m2 plaj alanlarında oluşan kirliliği önlemek için 16 birimden oluşan 256 kişilik mobil temizlik ekibimiz ve özel amaçlı 12 plaj temizleme makinemizle faaliyetlerimizi aralıksız olarak sürdürüyoruz.

    KIYI VE PLAJLARDAN YILLIK ORTALAMA 10 BİN TON ATIK TOPLANDI: Mobil ekiplerimiz tarafından kıyı ve plaj alanlarından toplanan yıllık ortalama 10 bin ton atığı yerinde ayrıştırılarak ekonomiye geri kazandırıyor ve oluşacak kirliliğe erken müdahale edebilmek için 83 farklı noktaya yerleştirdiğimiz kamera sistemi ile ilgili bölgelerde biriken atıkların dağılmasına fırsat vermeden temizlik çalışmalarımıza devam ediyoruz.

    İSTAÇ ailesi olarak ekosistemimizi ve denizlerde yaşayan canlıları korumak, halk sağlığı için plaj ve kıyılarda oluşan kirliliği engellemek amacıyla son teknolojiye sahip araç ve ekipmanlarımızla 7/24 hizmet sağlıyor, İstanbul’un denizlerine iyi bakıyoruz.”

     

     

  • ATİLA SERTEL, ZİRAAT BANKASI YÖNETİMİNE SORDU: “DEMİRÖREN’E VERDİĞİNİZ KREDİYİ BANA DA VERİR MİSİNİZ?”

    ATİLA SERTEL, ZİRAAT BANKASI YÖNETİMİNE SORDU: “DEMİRÖREN’E VERDİĞİNİZ KREDİYİ BANA DA VERİR MİSİNİZ?”

    CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Ziraat Bankası’nın bilanço ve hesaplarının görüşüldüğü TBMM’deki KİT Komisyonu’nda Demirören Grubu’na verilen 750 milyon dolarlık krediyi eleştirdi. 45 yılı aşkın süredir gazeteci olduğunu anımsatan Sertel, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’a “Medyanın içinden gelen bir insan olarak size gelsem, desem ki: ‘Bana iki yıl ödemesiz on yıl kredi verir misiniz” diye sordu. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi Serruh Kaleli ise “Değerlendiririz. Bu normal bir hak” yanıtını verdi.

    Ziraat Bankası ve iştiraklerinin bilanço ve hesaplarının görüşüldüğü KİT Komisyonu toplantısında Demirören Grubu’nun medyaya girmek için bankadan aldığı 750 milyon dolarlık kredi gündeme geldi. CHP’nin gazeteci kökenli İzmir Milletvekili Atila Sertel, 2 yılı ödemesiz 10 yıl taksitle Demirören Grubu’na verilen ve ödemelerinin başlayıp başlamadığı açıklanmayan 750 milyon dolarlık krediyle ilgili şunları söyledi:

    “Ben 45- 46 yıllık gazeteciyim. Ve 16 yaşından beri yazan, çizen, okuyan bir insanım. Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’nu bitirdim. Milliyet’te, Güneş’te, Yeni Asır’da, Hürriyet’te, Gözlem’de, hepsinde ayrı ayrı çalıştım; Söz Gazetesi’ni çıkardım; Şehir ve Başkan Dergisi’ni çıkardım, matbaa sahibi oldum; yani yayıncılık sektörünün hemen hemen her faaliyetinde bulundum. Ayrıca, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanlığını yaptım; onların da Onursal Genel Başkanıyım. Medyanın içinden gelen bir insan olarak size gelsem, desem ki: ‘Arkadaş, bana iki yıl ödemesiz 10 yıl kredi verir misiniz? Ben medyada olmak istiyorum, televizyon satın almak istiyorum, gazete sahibi olmak istiyorum’ nasıl karşılarsınız, doğrusu merak ediyorum çünkü sektörün içinden gelen bir insan olarak bunu hak buluyorum kendimde. Mesleği gazetecilik olmayan, yani, işte, başka, enerji işiyle, tüp işiyle falan uğraşan bir insana verdiğiniz kredi burada bütün arkadaşların gerçekten sorularına muhatap oldu ve gerek banka Genel Müdürü olarak ve yönetim olarak sizi de üzdüğünü, bu eleştiriler karşısında sizin de hakikaten ne diyeceğiniz noktasındaki merakımı da ayrı tutarak yani Demirören grubunun Ziraat Bankası tarafından korunup kollandığını düşünüyorum. Aslında, bankacılık açısından bakıldığında, yani deneyimli bir bankacının garantiye almadığı, teminatı olmayan hiçbir krediye imza atmayacağı gerçeği de ortadayken bu krediye imza atanların nasıl attığını ve hangi teminatlar karşılığında imzayı koyduğunu doğrusu merak ediyorum. Yani, mesele medyanın el değiştirmesinde Ziraat Bankası’nın bu operasyonda bir aracı olarak kullanılmasıdır.”

    İKTİDARI ELEŞTİREN GAZETE VE TELEVİZYONLARA REKLAM YOK

    Kamu bankalarının ilan ve reklam verirken kıstaslarının ne olduğunu da soran CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şöyle devam etti:

    “Kamu bankası olarak siz gazetelere, televizyonlara reklam veriyorsunuz. Kıstas nedir? En çok izlenen televizyonda olmak mı kıstasınız? Gazetede ölçü nedir? En çok tiraj sahibi olan gazetede ilanının yer alması yani en çok gazete satışı kim yapıyorsa, kimler yapıyorsa onlara vereceksiniz, hadi öbürlerine de verin destek açısından, ona da razıyım ama bugüne kadar sizden Sözcü, Evrensel, Cumhuriyet, Karar, Yakınçağ, Millî Gazete, sağından solundan hiçbiri ilan alamadı; KRT, Halk TV, Tele 1, Fox TV hiç reklam alamadı, TV5 hiç reklam alamadı. Şimdi, bakın, şöyle bir anlayış çok yanlış: ‘Bu iktidarı destekleyen gazeteler ve televizyonlara biz reklamı veririz, diğerlerine de cezayı RTÜK kanalıyla üstüne gideriz.’ Bu anlayış çok yanlış yani siz Ziraat Bankası olarak Türkiye’de sosyal demokratların da para yatırdığı, faiz için, ikramiye, prim, maaş aldığı, her konuda sizinle işlem gördüğü bir bankasınız; siz ayrıcalık yapamazsınız, siz bir kamu bankasısınız ve kamuya eşit, adil davranmak zorundasınız.”

    YÖNETİM KURULU ÜYESİ “DEĞERLENDİRİRİZ” DEDİ

    Sertel’in Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’a yönelik “Medyanın içinden gelen bir insan olarak size gelsem, desem ki: ‘Bana iki yıl ödemesiz on yıl kredi verir misiniz” sorusuna yanıt Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi Serruh Kaleli’den geldi. Kaleli, “Değerlendiririz. Bu normal bir hak” dedi.

     

  • Rap müziğin efsaneleri Ceza ve Sagopa Kajmer barıştı mı? Ceza ilk kez açıkladı

    Rap müziğin efsaneleri Ceza ve Sagopa Kajmer barıştı mı? Ceza ilk kez açıkladı

    a:2:{s:4:”path”;s:25:”gallery/2022/07/11304102/”;s:4:”item”;a:1:{i:0;a:4:{s:4:”file”;s:47:”200120200038265868565-rt7h-cover-1656672723.jpg”;s:4:”desc”;s:1135:”

    Rap müziğin temelleri olan usta sanatçılar Ceza ve Sagopa Kajmer’in ilişkileri 2007 yılında bozulmuştu. İkili bunun ardından küstü. Yıllardır birbirleriyle görüşmeyen ve araları bozuk olan ikilinin barıştığı iddia edildi. 

    Kuruçeşme Açıkhava Konserleri dolayısıyla sahne alan Rapçi Ceza, sahne öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. Ceza, Sagopa Kajmer ile barıştıkları iddialarına da yanıt verdi.

    Ceza, “Barışmak yok ama zaten bir savaş yok ki… Eskiden dissleşiyorduk, geçti gitti. Bizde sadece dargınlık var. Zaman ne gösterir bilmiyorum ama kötü bir durum yok. Dostane şeyler, artık olgunlaştık. Yaşımız 40’lara 50’lere dayandı. Bir de yaptığımız çok iyi işler var. Onların hepsini çöpe atmamak, hatırlatmak da gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “4 KİŞİLİK TEMEL TAŞIYIZ”

    Sagopa Kajmer, geçtiğimiz yıl sosyal medya üzerinden, “Biz Türk Rap’in 4 kişilik temel taşıyız. Görüşmesek de, buluşmasak da, atışsak da, her birimizin ayrı ayrı hakkı vardır. Yaşasın Rap!” paylaşımını yapmıştı.

    “;s:5:”width”;s:0:””;s:6:”height”;s:0:””;}}}

  • BÜRO MEMUR-SEN’DEN ANKARA’DA EYLEM: “3600 EK GÖSTERGE DÜZENLEMESİNE TÜM KAMU GÖREVLİLERİNİ DAHİL EDİN”

    Haber: MAHİR BAĞIŞ – Kamera: FATİH NAZIM EFE

    Büro Memur-Sen, 4 meslek grubuyla sınırlı tutulan 3600 ek gösterge düzenlemesine karşı 81 ilde tam gün iş bırakma eylemi yaptı. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, “Şef kadroları dahil 3600 alamayan tüm kamu çalışanları adına düzenleme Meclis’ten geçene kadar mücadeleye devam ediyoruz ve bundan sonra da devam edeceğiz. TBMM’ye sesleniyoruz. İtirazlarımızı dikkate alın, revize edilen ancak bizler için yeterli olmayan bu düzenleme için taleplerimizi yerine getirin. 3600 Ek Gösterge düzenlemesine tüm kamu görevlilerini dahil edin” dedi.

    Büro Memur-Sen, 4 meslek grubuyla sınırlı tutulan 3600 ek gösterge düzenlemesine karşı yapılan eylemlerde ikinci aşamaya geçildiğini ve 81 ilde tam gün iş bırakma eylemi yapacağını duyurmuştu. Sendika üyeleri bugün Ankara Ulus’ta bir araya gelerek 3600 ek gösterge düzenlemesinin revize edilmesini talep etti. Açıklamayı Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan okudu. Yazgan şunları söyledi:

    “Bu düzenleme bazı kamu çalışanlarını memnun etmiş gibi görünse de özellikle Büro Hizmet Koluna bağlı 300 bin kamu personelini memnun ve tatmin etmemiştir.

    “600 PUANLIK ARTIŞ TOPTANCI VE EŞİTLİK İLKESİNDEN UZAK BİR ANLAYIŞTIR”

    2 yıllık ön lisans mezunu hemşire, bekçi, imam gibi kadrolara 3600 ek gösterge verilmiştir. Ancak uzun yıllardır genel idari hizmetler sınıfında çalışan 4 yıllık fakülte mezunları bu haktan mahrum bırakılmıştır. 4 meslek grubu dışında ek göstergelere yapılan 600 puanlık artış toptancı ve eşitlik ilkesinden uzak bir anlayıştır.

    Bizler Büro Memur-Sen olarak düzenlemenin ilk açıklandığı günden itibaren, itiraz ve taleplerimizi dile getirdik. Tepkimizi her platformda ifade ettik.

    “BUGÜN DE 81 İLDE TAM GÜN İŞ BIRAKIYORUZ”

    Basın açıklamaları yaptık, canlı televizyon programlarına katıldık, bakan ve milletvekilleriyle görüştük. 3600 saniye iş bırakma ve iş yerlerini terk etme-me eylemleri düzenledik. Milletvekillerine mektup yazdık. Binlerce itiraz dilekçesini meclise ulaştırdık. Twitter’da eylem yaparak gündemin ilk sırasına çıktık. Plan ve Bütçe Komisyonu’na katıldık. İtiraz ve taleplerimizi orada da dile getirdik. Bugün de 81 ilde tam gün iş bırakıyoruz.

    Mücadelemiz 27 gün, 1620 saat, 38 bin 880 dakikadır durmaksızın devam ediyor ve taleplerimiz yerine getirilene kadar da devam edecek. Ne mutlu ki bu süre içerisinde çabalarımız meyvesini verdi, itirazlarımız karşılık buldu. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen yasa tasarısına eklenen önergeyle, bölge ve il müdür yardımcısı, ilçe müdürü, daire başkan yardımcısı, şube müdürü, sayman, sayman yardımcısı, merkez müdürü, merkez müdür yardımcısı, gelir uzmanı, defterdarlık uzmanı, göç uzmanı, sosyal güvenlik denetmeni vb. unvanlarda ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi teklifimiz komisyonda kabul edildi.

    Ancak bu bizim için yeterli değil. Şef kadroları dahil 3600 alamayan tüm kamu çalışanları adına düzenleme meclis genel kurulundan geçen kadar mücadeleye devam ediyoruz ve bundan sonra da devam edeceğiz.

    “3600 EK GÖSTERGE DÜZENLEMESİNE TÜM KAMU GÖREVLİLERİNİ DAHİL EDİN”

    Buradan Birinci Meclisin önünden düzenlemenin görüşüldüğü TBMM’ye sesleniyoruz. İtirazlarımızı dikkate alın, revize edilen ancak bizler için yeterli olmayan bu düzenleme için taleplerimizi yerine getirin. 3600 Ek Gösterge Düzenlemesine tüm kamu görevlilerini dahil edin.

    Bizler siyaset yapmıyoruz, hakkımızı istiyoruz. İşimizi de aşımızda seviyoruz.  İşimize de aşımıza da sahip çıkıyoruz. Büro Hizmet kolu ve Genel İdari Hizmetler Sınıfına da 3600 ek gösterge istiyoruz.”

     

  • MADIMAK KATLİAMINDA KATLEDİLEN AYDINLAR, SAMSUN’DA ANILDI: “UNUTMAK; ASIM BEZİRCİ’NİN KALEMİNE, HASRET GÜLTEKİN’İN BAĞLAMASINA, NESİMİ ÇİMEN’İN CURASINA İHANETTİR”

    MADIMAK KATLİAMINDA KATLEDİLEN AYDINLAR, SAMSUN’DA ANILDI: “UNUTMAK; ASIM BEZİRCİ’NİN KALEMİNE, HASRET GÜLTEKİN’İN BAĞLAMASINA, NESİMİ ÇİMEN’İN CURASINA İHANETTİR”

    MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

    Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Samsun Şubesi; Madımak Katliamı’nın 29. yılında anma etkinliği düzenledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın da katıldığı anmada konuşan dernek şube başkanı Cem Sultan Ermiş, “Unutmak en başta inancımıza, direncimize, bilincimize ve bu uğurda bedel ödeyen Kerbela’dan Şeyh Bedrettin’e, Pir Sultan’a ve bugüne kadar, hak ve hakikat mücadelesinde inançları uğruna bedel ödeyenlere ihanettir. Unutmak; Asım Bezirci’nin kalemine, Hasret Gültekin’in bağlamasına, Nesimi Çimen’in curasına, Asuman Sivri’nin Semahına, Koray Kaya’nın düşlerine ihanettir” dedi.

    2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılarak ikisi otel görevlisi 33’ü aydın, 35 kişinin katledilmesinin üzerinden 29 yıl geçti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Samsun Şubesi, dün akşam, İstiklal Caddesi Süleymaniye Geçidi’nde anma etkinliği düzenledi. Etkinliğe CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca da katıldı. Şube Başkanı Cem Sultan Ermiş, şunları söyledi:

    “Katliamın üzerinden 29 yıl geçti. Katliamın hesabı verilmemiş, arkasındaki gerçek sorumlular açığa çıkarılmamış, göstermelik davalar açılsa da adalet yerine getirilmemiştir. Bilinçli olarak uzatılan davalar zaman aşımına uğratılmış, tutuklu olanlar dahi serbest bırakılmıştır. Aranan sanıklar yönünden devam eden mahkeme süreci de önceki süreçlere benzer bir şekilde devam etmekte, adeta Alevi toplumunun sabrı zorlanmaktadır. Madımak katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz ve olamaz.

    Egemenler, son dönemde daha da saldırganlaşmışlardır. AKP iktidarı, her geçen gün kan kaybetmektedir. Aleviler olarak bir kez daha diyoruz ki cemevlerimiz, Alevilerin ibadethanesi olarak bir an önce kabul edilmelidir. Her türlü ayrımcılık son bulmalıdır. Alevi köylerine cami yapılmasından vazgeçilmeli, her türlü asimilasyon politikasından vazgeçilmelidir. Madımak Oteli, tartışmasız ‘Utanç Müzesi’ olmalıdır.

    Bir kez daha ifade ediyoruz ki… bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün iktidarlar, baskı, şiddet, tutuklama, inkâr, imha, asimilasyon buna benzer bütün yöntemleri denediler. Denenmemiş bir tek yol kaldı o da barış. Biz Aleviler, kimsenin inancından, kimliğinden, dilinden, kültüründen, cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmediği, horlanmadığı, öldürülmediği; herkesin barış içinde bir arada kardeşçe yaşadığı, hakça bölüşümün esas alındığı, savaşların ve sömürünün son bulduğu kısacası inancımızda ‘Rızalık Şehri’ olarak tarif edilen bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu dünyayı bütün ötekiler ile birlikte inşa edeceğiz. Haramilerin saltanatını er ya da geç ama mutlaka yıkacağız. Katliamların hesabını mutlaka soracağız.

    Bu ülkeyi ve bu dünyayı yaşanır kılmak biz insanların elindedir. Bu gerçeği her yerde ve her alanda haykırmaya devam edeceğiz. Değil 29 yıl, 29 asır da geçse Madımak katliamını ve diğer işlenmiş insanlık suçlarını unutmayacağız. Değerli canlar, gelin hep birlikte, katliamın 29. yılında mücadelemizi daha da yükselterek, tüm saldırılara karşı Madımak Katliamında yitirdiğimiz Canlarımızı unutturmak isteyenlere karşı gereken cevabı hep birlikte verelim.

    Unutmak, en başta inancımıza, direncimize, bilincimize ve bu uğurda bedel ödeyen, Kerbela’dan Şeyh Bedrettin’e, Pir Sultan’a ve bugüne kadar, hak ve hakikat mücadelesinde inançları uğruna bedel ödeyenlere ihanettir. Unutmak; Asım Bezirci’nin kalemine, Hasret Gültekin’in bağlamasına, Nesimi Çimen’in curasına, Asuman Sivri’nin Semahına, Koray Kaya’nın düşlerine ihanettir. Gelin canlar bir olalım, Sivas’ın ışığı sönmeyecek.”

     

  • Bill Gates, Roma’da Four Seasons otelini açacak

    Bill Gates, Roma’da Four Seasons otelini açacak

    İtalya’nın başkenti Roma’da hareketli günler… 165 milyon euro karşılığında Palazzo Marini’yi satın alan Bill Gates, buraya yeni bir Four Seasons oteli açacak. Milyarder iş insanı ve Microsoft’un kurucusu Bill Gates, iş dünyasındaki atılımlarıyla tüm dünyada gündem olan isimlerden biri. Bill Gates, bu kez de turizm sektörüne el attı. Ünlü iş insanı, Suudi milyarder Prens El Velid Bin Tallal Bin Abdülaziz El Suud tarafından yönetilen Four Seasons oteline gözünü dikti.

    BİLL GATES, ROMA’DA FOUR SEASONS OTELİ YAPACAK

    Bill Gates, İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan deniz kenarındaki Palazzo Marini’yi 165 milyon euro ödeyerek satın aldı. Gates’in bu yapıyı çok beğendiği konuşuldu. Milyarder iş insanı, Roma’da aldığı bu yapıyı dünyanın pek çok yerinde şubeleri olan Four Seasons otellerinden birine dönüştürecek.

    Roma’nın meşhur Trevi Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri, Palazzo Marini’ye oldukça yakın lokasyonlar. Roma’nın tam kalbinde yapılacak olan Four Seasons otelinin şu anki binasını IKEA kullanıyor. Bill Gates, iddialara göre bu yapıyı otele dönüştürmek için 100 milyon euro harcayacak. Four Seasons Otellerinin yönetimi Suudi Arabistan Prensi El Velid Bin Tallal Bin Abdülaziz El Suud’a ait.

    Amerikalı ve Suudi iki ismin güçlerini birleştirmesi, Four Seasons Oteli’nin Roma’da yeni bir şube daha kazanması ve zikredilen rakamlar dünya gündeminde bugünün öne çıkan haberlerinden biri oldu.