Yazar: odakhaber

  • CHP’Lİ AHMET AKIN: “GENEL AYDINLATMA TARİFESİ BİR YILDA YAKLAŞIK 6 KAT ARTTI”

    CHP’Lİ AHMET AKIN: “GENEL AYDINLATMA TARİFESİ BİR YILDA YAKLAŞIK 6 KAT ARTTI”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, genel aydınlatma tarifesinin son bir yılda 6 kat artarak şirketlere milyarlarca lira tutarında ek gelir sağlandığını belirtti. Akın, “Ek bütçede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na verilen ek ödenek ile genel aydınlatma bütçesi de 2,5 kat arttı. Genel aydınlatma tarifesine yapılan zam bugün konut tarifesini ikiye katlıyor. İktidar vatandaşın faturasını düşürmek yerine şirketlerin kasasını dolduruyor. 2021 yılında 3,8 milyar lira ödenirken; 2022 yılı için yaklaşık 9,2 milyar lira tutarında genel aydınlatma ödeneği ayrılmış durumda” değerlendirmesini yaptı.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, elektrikte genel aydınlatma tarifesine yapılan zamla özel dağıtım şirketlerinin kasasına kamudan milyarlarca lira tutarında kaynağın aktarılacağını açıkladı. Akın’ın, genel aydınlatma tarifesine ilişkin raporunda şu değerlendirmeler yapıldı:

    GENEL AYDINLATMA TARİFESİNİ EPDK BELİRLİYOR: Genel aydınlatma tarifesi EPDK tarafından belirleniyor. Genel aydınlatma kamunun genel kullanımına yönelik bulvar, cadde, sokak, alt-üst geçit, köprü, meydan ve yaya geçidi gibi yerler ile vatandaşların ücretsiz kullanımına açık ve kamuya ait park, bahçe, tarihi ve ören yerlerinin aydınlatılması ile trafik sinyalizasyonunu kapsıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesinden dağıtım şirketlerine EPDK tarafından belirlenen genel aydınlatma tarifesi kapsamında ödeme yapılıyor. 

    GENEL AYDINLATMA 6 AYDA 2 KAT, BİR YILDA 6 KAT ARTTI: Genel aydınlatma tarifesi 2022 yılına kadar genellikle konut tarifesinden daha düşük tutardayken, son bir yılda yapılan artışlarla bu tablo tam tersine döndü. 1 Temmuz 2021 yılında 43 kuruş olarak belirlenen tarife, 1 Ocak 2022 tarihinde yapılan fahiş zamla 1 lira 38 kuruşa yükseldi. 1 Nisan 2022 tarihinde 2 lira 4 kuruşa çıkan tarife son olarak 1 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla de 2 lira 56 kuruşa çıktı. Buna göre genel aydınlatma tarifesi son bir yılda yüzde 495 oranında artmış oldu. Temmuz 2021’de konut tarifesinin yaklaşık yarısı tutarında olan tarife bugün konut tarifesinin neredeyse iki katına çıktı.

    EK BÜTÇE İLE GENEL AYDINLATMA ÖDENEĞİ 2,5 KAT ARTTI: İktidarın TBMM’den geçirdiği ek bütçede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesine verilen genel aydınlatma ek ödeneği bakanlığın 2022 yılı bütçesini geçti. Bakanlığı ek bütçe ile 5 milyar 400 milyon lira tutarında ek bütçe ayrıldı. 2022 yılı bütçesinde 3 milyar 791 milyon 428 bin TL olan aydınlatma ödeneği 9 milyar 191 milyon 428 bin TL’ye çıktı. Başka bir deyişle genel aydınlatma ödeneği yaklaşık 2,5 kat artırılmış oldu. 

    2021’DE 3,8 MİLYAR LİRA ÖDENDİ, 2022’DE 9,2 MİLYAR AYRILDI: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2020 yılında özel dağıtım şirketlerine 3 milyar 5 milyon 422 bin TL tutarında genel aydınlatma ödemesi yapılırken, 2021 yılında bu tutar 3 milyar 849 milyon 799 bin TL olarak gerçekleşti. 2022 yılı için yaklaşık 9,2 milyar lira tutarında bütçe ayrılması özel dağıtım şirketlerinin kasasına bir yılda yaklaşık 2,4 kat tutarında daha fazla ödeme yapılması anlamına geliyor.”

    ‘MİLYARLARCA LİRA VATANDAŞIN CEBİNDEN ÇIKACAK’

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Akın, iktidarın milyonlarca vatandaşın faturasını ödeyemediği için elektriğinin kesildiği bir dönemde vatandaşı rahatlatmak yerine; 21 dağıtım şirketine kamudan milyarlarca lira tutarında kaynak aktardığını söyledi. CHP’li Akın, şu açıklamayı yaptı:

    “2021 yılında 3,5 milyonu aşkın abone faturasını ödeyemediği için elektriksiz kaldı. İktidar Türkiye’de derin bir enerji yoksulluğu yaşanırken; yılbaşında Cumhuriyet tarihinin en büyük zammını yaptı. Şimdi ise milyarlarca lira tutarında kamu kaynağını yine özel şirketlere aktarmaya hazırlanıyor. Dağıtım şirketlerine ödenecek genel aydınlatma bedeli bir yılda neredeyse 2,5 kat arttı. Milyarlarca lira Hazine’den – yani vatandaşın cebinden çıkacak.”

  • ERDOĞAN TOPRAK: AK PARTİ İKTİDARININ RTÜK MAŞASIYLA UYGULATMAK İSTEDİĞİ BU YASAKLAR, BİTİK ÖMRÜNÜ UZATMASINA YETMEYECEK

    ERDOĞAN TOPRAK: AK PARTİ İKTİDARININ RTÜK MAŞASIYLA UYGULATMAK İSTEDİĞİ BU YASAKLAR, BİTİK ÖMRÜNÜ UZATMASINA YETMEYECEK

    CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Amerika’nın Sesi (VOA) ve Deutsche Welle (DW) Türkçe internet sitelerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) talebi üzerine getirilen erişim engeline ilişkin, “Yıkılmak, kaybetmek üzere olan iktidarların ilk başvurduğu yöntem, medya yasaklarıdır. AK Parti iktidarının RTÜK maşasıyla uygulatmak istediği bu yasaklar, bitik ömrünü uzatmasına yetmeyecektir” dedi.

    CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:

    “RTÜK’ün Amerika’nın ve Almanya’nın Sesi internet haber sitelerine lisans bahanesiyle yasak getirmesi ve erişim engeli başlatması, yaklaşan seçimler öncesinde medyaya yönelik baskıların artacağını gösteriyor. RTÜK’ün sözde basın özgürlüğünden yana olduğunu savunarak aldığı bu kararların tamamıyla siyasi ve susturma amaçlı olduğunu tüm dünya görüyor.

    Tüm bu adımlar, iktidarın haber korkusunun, gerçeklerin duyulmasından kaynaklanan korku-öfke ve paniklemesinin işaretleridir. Yıkılmak, kaybetmek üzere olan iktidarların ilk başvurduğu yöntem, medya yasaklarıdır. AK Parti iktidarının RTÜK maşasıyla uygulatmak istediği bu yasaklar, bitik ömrünü uzatmasına yetmeyecektir.

    “CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, KKTC’NİN VE KIBRIS TÜRKLERİNİN KÜÇÜK DÜŞÜRÜLMESİNE, ONURUNUN İNCİTİLMESİNE ZEMİN HAZIRLADI”

    Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiades için veto ve itiraz hakkını kullanmaksızın NATO’nun liderler yemeğinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizi ve KKTC’yi küçük düşüren tavrıyla Yunanistan-GKRY ikilisine diplomatik ve siyasi bir zafer armağan etti.

    Dış politikayı iç politika malzemesine dönüştürerek Türkiye’nin saygınlığına, ulusal çıkarlarına ağır hasarlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yıllardır Kıbrıs konusunda savunduğu tüm tezleri ve ilkesel tutumunu sıfırladığı gibi ülkemizin, KKTC’nin ve Kıbrıs Türklerinin küçük düşürülmesine, onurunun incitilmesine zemin hazırladı.

    “HAZİNE VE MALİYE BAKANI’NIN ALINAN EKONOMİK KARARLARIN ‘GEÇİCİ’ OLDUĞUNU İFADE ETMESİ, İKTİDARIN BASİRETSİZ ŞEKİLDE ‘GEÇİCİ KARARLARDAN KALICI SONUÇLAR’ BEKLEDİĞİNİ GÖSTERİYOR”

    Haziran ayı Ekonomik Güven Endeksi verileri, her alanda ve tüm sektörlerde, ekonomi yönetiminin akşamdan sabaha değişen kararlarıyla yaygınlaşan ekonomik kargaşanın uygulanan ekonomi modeline güvensizliğini zirveye çıkarttı. Hazine ve Maliye Bakanı’nın alınan ekonomik kararların ‘geçici’ olduğunu ifade etmesi, iktidarın basiretsiz şekilde ‘geçici kararlardan kalıcı sonuçlar’ beklediğini gösteriyor.

    TÜİK’in resmi anketlerle hazırladığı güven endekslerinin gelecek 12 aya ilişkin beklentileri yansıtan sonuçları ve açıkladığı rakamlar ister erken ister 11 ay sonra zamanında yapılsın, iktidarı çok ağır bir seçim hezimetinin beklediğini apaçık ortaya koyuyor.

    “TÜRKİYE, 148 ÜLKE İÇİNDE İŞÇİ HAKLARININ, ÇALIŞMA KOŞULLARININ, ÖRGÜTLENME HAKKININ EN DİP NOKTADA BULUNDUĞU İLK 10 ÜLKE ARASINDA YER ALDI”

    Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu tarafından açıklanan Küresel Haklar Endeksi verilerine göre Türkiye, 148 ülke içinde işçi haklarının, çalışma koşullarının, örgütlenme hakkının en dip noktada bulunduğu ilk 10 ülke arasında yer aldı. Brezilya dışında diktatörlükle yönetilen en kötü 10 ülke içinde Türkiye’nin de olması, iktidarın izlediği ekonomik ve sosyal politikaların ağır sonucudur.

    İktidarın çalışanları yoksullaştıran, enflasyona ezdiren, dar bir kesimin tüm toplumun üreterek yarattığı milli gelirin yüzde 50’sinden fazlasına el koymasına olanak sağlayan ‘faiz dostu’ ekonomi politikaları ve uyguladığı ekonomi modeli, iktidarımızda terk edilecektir. Toplumsal refahın yaygınlaştırıldığı, çalışanların ve dar-sabit gelirli kesimlerin yaşam kalitesinin hızla yükseldiği, bütçe kaynaklarında önceliklerin radikal şekilde değiştirildiği sosyal ekonomi politikaları devreye alınacaktır.

    “İKTİDAR, YÜKSEK FAİZLİ BORÇLANMAYA DEVAM EDEREK TEMMUZ-EYLÜL DÖNEMİNDE 107 MİLYARLIK İÇ BORÇLANMAYA GİDECEK”

    1 trilyon 80 milyar liralık ek bütçeyi TBMM’den geçiren iktidar, yüksek faizli borçlanmaya devam ederek temmuz-eylül döneminde 107 milyarlık iç borçlanmaya gidecek. Ülke riskinin olağanüstü düzeye ulaşması ve dışarıdan dövizle borçlanma faizinin çift haneye yükselmesinden ötürü dış borçlanmaya gidilmeyecek.

    Bu zoraki ve baskıcı-yasakçı karar ve uygulamalarla doğrudan yabancı sermaye girişlerinin tümüyle durmasına kendi eliyle ortam hazırlayan iktidar ve ekonomi yönetimi, olağanüstü borçlanma maliyeti karşısında dış piyasalardan borçlanmayacağını ilan ediyor.

    “MAYIS VE HAZİRAN AYI DIŞ TİCARET TABLOSU VE 6 AYDA 50 MİLYAR DOLARI AŞARAK DÖVİZ KRİZİNİN SİNYALLERİNİ VEREN DIŞ TİCARET AÇIĞI, BU KADRONUN ESERİDİR”

    İlk yarı yılda ihracat, yıl sonu için belirlenen 250 milyar dolarlık hedef doğrultusunda yüzde 20 artışla 126 milyar dolar oldu. Yüzde 40 artan ithalat ise 180 milyar dolara yaklaştı. Dış ticaret açığı, 51,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. İktidar, ihracat artışını öne çıkartarak ‘vahim tabloyu’ gizliyor.

    Türkiye, böylesine yeteneksiz, liyakatsiz ve beceriksiz bir iktidarı ve ekonomi yönetimini bugüne kadar hiç görmedi. Mayıs ve haziran ayı dış ticaret tablosu ve 6 ayda 50 milyar doları aşarak döviz krizinin sinyallerini veren dış ticaret açığı, bu kadronun eseridir.

    “İKTİDAR, BİR KEZ DAHA KARA PARA-KAYIT DIŞI VARLIK VE SERVET SAHİPLERİNİN DOSTU OLDUĞUNU GÖSTERDİ”

    3600 ek gösterge yasa teklifine son anda eklenen bir madde ile kayıt dışı para, altın, döviz ve yurt dışında tutulan varlıklara yönelik vergisiz affın süresi, 2023 Mart sonuna kadar uzatıldı. İktidar, bir kez daha kara para-kayıt dışı varlık ve servet sahiplerinin dostu olduğunu gösterdi.

    Geçtiğimiz hafta Türkiye’yi ziyaret eden ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo, iktidarı ‘Kara para cenneti olmayın, dünya izliyor’ diyerek uyardı. Buna rağmen iktidar, kara paracıların, kayıt dışı ve kaynağı belirsiz kazanç sahiplerinin ‘dostu’ olduğunu torba yasaya son dakikada eklediği madde ile açık şekilde ortaya koydu.

    “HİÇBİR RESMİ BAĞLAYICILIĞI OLMAYAN ÜÇLÜ MEMORANDUMUN ‘DİPLOMATİK ZAFER’ OLARAK SUNULMASI, SİYASİ VE DİPLOMATİK ZAFİYETİ ÖRTME ÇABASINDAN ÖTE BİR ŞEY DEĞİLDİR”

    Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı Türkiye vetosunun son anda geri çekilmesi ardından imzalanan ve ne NATO ne AB ne de imzacı ülkeler açısından hiçbir resmi bağlayıcılığı olmayan üçlü memorandumun ‘diplomatik zafer’ olarak sunulması, siyasi ve diplomatik zafiyeti örtme çabasından öte bir şey değildir.

    NATO Genel Sekreteri’nin bile koordinasyonu yürütmesine karşılık ‘garantör’ olarak imza atmadığı bu memorandumun ne NATO ne AB ne de imzacı ülkeler açısından hukuki bağlayıcılığı söz konusu değil. Bunun dışında diplomatik ilkeler ve etik değerlerle bağımsız yargı kararları ve moral unsurlar açısından taraflar, kendilerini bazı adımlar atmak zorunda hissedebilirler.

    Türkiye-İsveç-Finlandiya arasında kurulan ortak denetim mekanizmasıyla üç ülke yetkilileri sık sık bir araya gelerek uygulamaları denetleyecek. Bu, Türkiye adına süreci takip ve gerekirse tepki koymak açısından bir kazanım olarak görülebilir. İsveç ve Finlandiya PKK’nın ‘terör örgütü’ olduğunu teyit ediyor ancak PYD-YPG-FETÖ için memorandumda ‘terör örgütü’ ifadesi yer almıyor.

    Memorandumun 4. maddesinde, ‘Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır’ deniliyor. İktidarın bunların terör örgütü olduğunu kabul ettirmek ve metne böyle yazdırmak istediği, ancak İsveç ve Finlandiya’nın direndiği, maddedeki ifadelerden net şekilde anlaşılıyor.  

    İsveç-Finlandiya’nın üyeliğine onay ve vetonun çekilmesi yanında NATO’nun Rusya’yı hedef düşman ilan eden yeni stratejik konseptinin kabulü sonrası, Rusya-Türkiye ilişkilerinde olası yeni süreçlere de hazırlıklı olunmalıdır. Bu aşamadan sonra Rusya’nın Türkiye’ye karşı sergileyeceği tavır önem kazanmaktadır. Rusya ile ilişkilerde, Suriye ve Libya’da, Karadeniz’de değişiklikler, sertleşmeler yaşanabilir.

    “NATO’NUN MADRİD ZİRVESİNDE ONAYLANAN YENİDEN YAPILANMA VE YENİ SAVUNMA KONSEPTİ, RUSYA’NIN HEDEF DÜŞMAN KONUMUNA GETİRİLMESİNİ ÖNGÖRÜYOR”

    NATO’nun Madrid zirvesinde onaylanan yeniden yapılanma ve yeni savunma konsepti, Rusya’nın hedef düşman konumuna getirilmesini öngörüyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra işlevi sorgulanan NATO, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekâtını, varlığını yeni düşmanla pekiştirme fırsatına dönüştürdü. Yeni askeri yapılanmanın nihai hedefi, Çin’i kuşatmak.

    Yeni stratejik konseptte Rusya-Çin stratejik ortaklığının hedef alınması, görünürde düşman ilan edilen ülke Rusya olmakla birlikte asıl hedefin Çin olacağını gösteriyor. Zirveye Avustralya Başbakanı’nın konuk olarak davet edilmesi, ABD-İngiltere-Avusturya arasında oluşturulan Pasifik bölgesi askeri iş birliği sürecinin gayri resmi NATO iş birliği olarak görüldüğünü ve Çin’e karşı oluşturulacak askeri blokun hazırlandığını işaret ediyor.”

  • Gaziantep’te alışverişin simge adresi: Kültür Yolu

    Gaziantep’te alışverişin simge adresi: Kültür Yolu

    Tarihi ve kültürel yapılarıyla ön plana çıkan, bu yönüyle her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapan Gaziantep’teki Kültür Yolu bölgesinde her dönem alışveriş yoğunluğu yaşanıyor.

    Tarihi, doğal güzellikleri, inanç ve kültür turizminin yanı sıra ünlü mutfağı ile onlarca müzesi sayesinde yerli ve yabancı ziyaretçilerin en gözde merkezlerinden biri olan Gaziantep’te okulların tatil olmasının ardından ziyaretçi yoğunluğu yaşanıyor.

    Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer alan, kuruluşu Milattan Önce 3650 yılı olarak bilinen ve dünyanın en eski, en kadim 10 şehri arasında yer alan Gaziantep’e gelen ziyaretçiler Kültür Yolu’nda bulunan tarihi çarşı ve pazarlarda hem huzurlu alışveriş yapıyor hem de tarihe yolculuk yapıyor.

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin önemli turizm kentlerinden olan, kastel, tarihi camileri, kalesi, çarşı, han, saray, bedesten ve müzeleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Gaziantep’te hafta içinin yanı sıra hafta sonları da ziyaretçi yoğunluğu yaşınıyor.

    Osmanlı döneminden kalma iş hanları ve çarşılardan oluşan eski ticaret merkezlerinin yer aldığı Kültür Yolu’nda ziyaretçiler, gezi esnasında birçok tarihi yapıyı görme ve tanıma fırsatı buluyor.

    Tarihi öneme sahip pek çok han, pasaj ve çarşının bulunduğu Kültür Yolu, kentin ticari hareketliliğinin en yoğun olduğu alışveriş merkezleri arasında yer alıyor.

    Her yıl kente gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin yanı sıra köylerden şehir merkezine gelenler yöresel giysi ve aksesuarlar, bakır süs eşyaları, ev gereçleri ve hediyelik eşya ihtiyaçlarını Kültür Yolu üzerinde bulunan esnaftan karşılıyor.

    Bu çarşılardan en önemlileri arasında ise Darendeli Hüseyin Paşa tarafından 1718’de yaptırılan ve 300 yıldır ayakta duran Zincirli Bedesten Çarşısı yer alıyor.

    Çevresindeki çarşılara bağlanan kapıları bulunan bedesten, günümüzde yöresel giysi ve aksesuarlar ile Antep fıstığı, kurutmalık ve şire ürünlerinin satıldığı çarşı olarak da kullanılıyor. Zincirli Bedesten Anadolu’da otantik değerini yitirmeyen ender çarşılardan biri olarak kabul ediliyor.

    Kentte sayıları her geçen yıl artan AVM’lere rağmen tarihi han ve çarşılar, vatandaşlardan halen ilgi görmeye devam ediyor. Sabahın ilk ışıklarıyla hareketliğin başladığı han ve çarşılar, alışverişin yanı sıra kışın ısınmak, yazın ise serinlemek amacıyla ziyaretçilerin uğrak yerleri arasında bulunuyor.

    Ahilik kültürünün halen yaşatıldığı, son yıllarda inanç ve kültür merkezi haline gelen, tarihi dokusu ve yapılarıyla turistlerin uğrak mekânı haline gelen Kültür Yolu’ndaki hareketlilik en çok esnafın yüzünü güldürüyor.

    Gaziantep Bakırcılar, Sedefçiler ve Saatçiler Odası Başkanı Celal Açık, kentin tarihi han ve çarşı sayısı bakımından Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer aldığını söyledi.

    Kültür Yolu üzerinde Gaziantep Kalesi başta olmak üzere Bakırcılar Çarşısı, Zincirli Bedesten, Almacı Pazarı, Eskici Pazarı ve Millet Hanı gibi birçok tarihi çarşının yer aldığını bildiren Açık, Gaziantep’in bir tarih şehri olduğunu ifade etti.

    “Gaziantep’e gelen turistlerin yüzde 95’i Kültür Yolu’na uğramadan gitmiyor”

    Gaziantep Bakırcılar, Sedefçiler ve Saatçiler Odası Başkanı Celal Açık

    Kente gelen ziyaretçilerin kentin ilk yerleşim alanı da olan Kültür Yolu’nu gezdiğini belirten Açık, “Eski Gaziantep’ denildiği zaman akla Kültür Yolu geliyor. Kalenin etrafı, Almacı Pazarı, hanlar ve hamamlar gibi Gaziantep’i simgeleyen mekân olduğundan dolayı buraya ‘Kültür Yolu’ diyoruz. Burada güvenli alışveriş yapılıyor. Burada en azı 50 yıllık, en çoğu ise 100 yıllık esnaftan oluşuyor. Ben 45 yıldır burada esnaflık yapıyorum. Benim babam da buradaydı. Kültür Yolu, her alanda Gaziantep’i temsil ediyor. Kente gelen turistlerin yüzde 90’ını bu tarihi yerleri gezerek alışverişlerini yapıyorlar. Tarihi müzeleri ve birçok yerleri geziyorlar. Kültür sokağı, bu tarihi yerlerin hepsini içinde barındırıyor. Bu da gelen turistler için çok önem taşıyor. Burada yemeğini, alacağı hediyelik tatlı ve eşyasını her şeyini bulabiliyor. Kültür Yolu’muz daha da şenlenecektir. Kültür Yolu’nda gece alışverişi de sağlanırsa, Gaziantep için bir gözde haline geldiğini göreceksiniz. Burada işyerlerimiz, hanlarımız ve pasajlarımız ve tarihi mekanlar olduğu için Gaziantep’e gelen turistlerin yüzde 95’i Kültür Yolu’na gitmiyor. Bu meslek zaten tarihi, bu mesleği yapan kişilerde mesleğini tarihi yerlerde icra ediyor. Türkiye’nin her yerine gidin tarihi yerlerde her zaman tarihi meslekler yapılır. Biz bu mesleği yaparak tarihimizi ve kültürümüzü canlandırıyoruz. Burada ki ustalar meslekte bir köprü görevi görüyor. Bu mesleği bazıları dededen, bazıları babadan almış. Bundan dolayı gönül rahatlığıyla Kültür Yolu’nda alışveriş yapılabilir.” dedi.

    Tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda bakır işlemeciliği yapan Nesim Keklik de 40 yıldır çarşıda olduğunu ifade ederek, çarşıda alışverişlerin daha çok güven esasına göre yapıldığını söyledi.

    “Kentin en güzel mekânı Kültür Yolu’dur”

    Nesim Keklik

    Kente gelen ziyaretçilerin Kültür Yolu üzerindeki esnaftan birçok ihtiyacını karşıladığını belirten Keklik, “Kentin en güzel mekânı Kültür Yolu’dur. Kültür Yolu, her türlü yiyecek ve içeceğin temin edildiği bir keman. Tarihi olarak da köklü bir tarihe dayanıyor. Bu bölge ‘İpekyolu’ diye de adlandırıldığı için de bir tarihi canlandırılıyor. Kültür Yolu’na gelen turistler aileleri ile hem gezip hem de alışverişlerini yapıyorlar. Kültür Yolu’na geldikten sonra beğenip bir daha gelmek isteyenlerin sayısı çoktur.” diye konuştu.

    “Kültür Yolu’nda her yer tarih kokuyor”

    Mesut Uz

    53 yıldır tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda hediyelik ürün üretimi ve satışı yapan Mesut Uz da, “Bu meslekte 53 yıllık bir geçmişimiz var. Hayatımızın yarım asrını burada mesleğimizde ödedik. Kültür Yolu’nda tarihi yapılar çok olduğu için ilgi çekici haline geliyor. Tüm aradığınız her şeyi Kültür Yolu’nda bulabilirsiniz. Baklava, bakır, yemeni ve birçok hediyelik eşyayı Kültür Yolu’ndaki esnaf barındırıyor. Kültür Yolu, memleketin bir gözdesi haline geldi. Kültür Yolu’ndaki iş yerlerinin altları mağara ve Kültür Yolu, ‘İpekyolu’ diye geçtiği için Kültür Yolu’na eskiden konaklamak için kervanlar gelmişledir. Kültür Yolu’nda her yer tarih kokuyor.” şeklinde konuştu.

    “Kültür Yolu, Gaziantep’in merkezidir”

    Ahmet Pektaş

    Kentin son yemeni ustalarından Ahmet Pektaş ise unutulmaya yüz tutan mesleğini özveriyle geleceğe taşımaya çalıştığını, çocuk yaşta yemenicilik mesleğine başladığını ve yıllardır çok sevdiği mesleğini bırakmadığını ifade ederek şunları söyledi:

    “Kültür Yolu, Gaziantep’in kalbinin attığı yer. Bakırcısı, sedefçisi, yemenicisi, baklavacısı Kültür Yolu’ndadır. Yemek türünden her şeyi Kültür Yolu’nda bulabilirsiniz. Kültür Yolu, Gaziantep’in merkezi olduğu için turistler Kültür Yolu’na akın akın geliyorlar. Biz bu meslekte önceden ustamızın yanındaydık. Şu an 23 yıldır kendi yerimizde yemeni yapıyoruz. Yemeniler hakiki deri ve el yapımıdır.”

    “Gönül rahatlığıyla Almacı Pazarı’nda alışveriş yapılabilir”

    İsmet Kılıç

    Tarihi Almacı Pazarı’nda 26 yıldır çay ocağı işleten İsmet Kılıç da yerli ve yabancı turistlerin çarşılara ilgi göstermeye devam ettiğini belirterek, “Almacı Pazarı, Bakırcılar Çarşısı ve çevreleri tarihi kokan yerler. Almacı Pazarı’nda her şey bulunuyor. Gönül rahatlığıyla Almacı Pazarı’nda alışveriş yapılabilir. Baharat, bakır, yemeni, tatlı ve hediyelik eşyalar Kültür Yolu üzerindeki esnafta bulunuyor.” diye konuştu.

    Murat Kasılan

    Bakırcılar Çarşısında mesleğini sürdüren Murat Kasılan, yıllardır unutulmaya yüz tutan baba mesleğini teknolojiye rağmen büyük özveriyle yapmaya devam ettiğini aktararak, herkesi Gaziantep’i ve Kültür Yolu’nu görmeye davet etti. (İLKHA)

  • TORBALI, MADIMAK KATLİAMINI ANDI

    TORBALI, MADIMAK KATLİAMINI ANDI

    2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren 33 can, İzmir’in Torbalı İlçesi’nde de anıldı.

    Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas’a giden 33 aydın ve sanatçının, Cumhuriyet düşmanları tarafından Madımak Oteli’nde yakılarak katledilişinin 29’uncu yılında, Torbalı Belediyesi ve Torbalı Aşık Mahzuni Şerif Cem ve Kültür Evi işbirliğiyle, söyleşi ve anma konseri gerçekleştirildi. Saat 18.00 BKM Konferans Salonu’nda Torbalı Belediye Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Özkan Yıldız moderatörlüğünde Yazar Yaşar Peyman ve 21. Dönem Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak konuşmacı olarak söyleşide yer aldı. Konuşmacılar 29 yıldır Madımak’ın sönmeyen bir yangın olduğunu hatırlatarak, bir kez daha yangına sebep olan zihniyeti lanetledi.

    BAŞKAN TEKİN: MADIMAK’IN IŞIĞI SÖNMEYECEK

    1 saati aşkın süren söyleşide katılımcılar konuşmacılara çeşitli sorular sordu. Söyleşi programından sonra da dinleti bölümüne geçildi.  Dinletide Ali Rıza-Hüseyin Albayrak, Delal Kahraman ve Bahtiyar Vural sahne aldı. Torbalı’da  ‘Madımak’ türkülerle anılırken bir kez daha olayın faillerine, azmettiricilerine, dosyayı zaman aşımına uğratanlara lanet okundu.

    Programın açılış konuşmasını yapan Torbalı Belediye Başkanı Mithat Tekin, “Sivas Madımak katliamı, özünde sadece oradaki aydınlara karşı değil; ezilen, ötekileştirilen, dışlanan, yok sayılan, bütün toplumsal kesimlere karşı yapılan bir katliamdır. Bir kez daha Sivas’ta katledilen 33 aydınımızı saygıyla anıyorum. Madımak’ın ışığı hiç sönmeyecek” dedi.

  • SİVAS KATLİAMI’NIN 29. YILINDA, SAHNEDE ‘ABDAL’ VARDI

    SİVAS KATLİAMI’NIN 29. YILINDA, SAHNEDE ‘ABDAL’ VARDI

    2 Temmuz 1993 tarihinde yaşanan Sivas Katliamı’nın 29’uncu yılında; Pir Sultan’ı anlatan tek kişilik tiyatro oyunu ‘Abdal’, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde Ankaralılarla buluştu. 

    Sibel Arıcan’ın yönetmenliğinde, Dodan Özer tarafından sahnelenen oyunda; Emir Asil Sever çello, Ahmet Özcan Alan perküsyon, Tarık Özlemez ud ve Bilim Serhat İlim klavye ile sanatçıya eşlik etti. ‘Abdal’, Çankayalılardan beğeni topladı. 

     

     

  • Erdoğan’ın Bursa programının neden iptal edildiği ortaya çıktı

    Erdoğan’ın Bursa programının neden iptal edildiği ortaya çıktı

    Bursa’da dün Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma yapacağı miting ve açılış programları iptal edilmişti. Birden alınan bu kararın nedeni merak edilir olmuştu.

    AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, miting ve programın iptal edilme sebebini duyurdu. Özen, Erdoğan’ın soğuk algınlığı sebebiyle programını ertelediğini söyledi.

    Bursa’daki yerel televizyon kanallarından AS TV’nin yayınına katılan Özen, Erdoğan’ın “soğuk algınlığı” sebebiyle programlara katılamadığını belirtti. Özen, “Bugün gelen haberle soğuk algınlığı nedeniyle sayın cumhurbaşkanımızın ziyaretinin ileri bir tarihe ertelenmesi söz konusu oldu. Tabi sayın cumhurbaşkanımızın sağlığı her şeyden önemli. Bu anlamda en kısa sürede sağlığına kavuşacağını ümit ediyorum” açıklamasını yaptı.

  • ANKARA BAROSU’NDAN “BAŞKENT ANKARA’YA TEK ADLİYE İSTİYORUZ” PANKARTI

    ANKARA BAROSU’NDAN “BAŞKENT ANKARA’YA TEK ADLİYE İSTİYORUZ” PANKARTI

    Ankara Barosu, üzerinde “Dağılan adaleti toplamak için Başkent Ankara’ya tek adliye istiyoruz” yazılı pankartı baro binasına astı.

    Ankara Barosu, Başkent’te farklı binalarda verilen adliye hizmetlerinin tek bir adliyede toplanması talebini dile getirmek için, üzerinde “Dağıtılan adaleti toplamak için Başkent Ankara’ya tek adliye istiyoruz” yazılı pankartı baro binasına astı.

  • BABACAN: SEÇİLEN CUMHURBAŞKANININ VE PARLAMENTONUN 5 YILLIK GÖREV SÜRESİNİ TAMAMLAMASI LAZIM

    BABACAN: SEÇİLEN CUMHURBAŞKANININ VE PARLAMENTONUN 5 YILLIK GÖREV SÜRESİNİ TAMAMLAMASI LAZIM

    MAHİR BAĞIŞ

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Madem altı parti, parlamenter sistem istiyor, parlamenter sistemin ruhunu hemen yaşatalım, anayasa değişikliğini beklemeyelim. Bizim tercihimiz, en kısa sürede parlamenter sisteme geçmek. Ama seçilen cumhurbaşkanının ve parlamentonun da beş yıllık görev süresini tamamlaması lazım. Beş yıllık komple bir paketi vatandaşlarımıza sunalım. Vatandaş da ‘bir daha mı seçim’ demesin, kafası karışmasın” dedi.

    DEVA Partisi, ikinci mitingini Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yaptı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, mitingde yaklaşık bir saat boyunca Gebzelilere hitap etti. Babacan, konuşmasının büyük bir bölümünü gençlere ayırırken sık sık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidara seslendi. Babacan, yeni asgari ücreti 5 bin 500 lira olarak açıklayan Erdoğan’a tepki göstererek TÜİK’in enflasyon rakamlarını eleştirdi.  

    DEVA Partisi’nin yetkilileri, Gebze Kaymakamlığı’nın; mitingler için gelenekselleşen ve hatta son 1 Mayıs kutlamasının da yapıldığı Gebze kent meydanında kendilerinin mitingi yapmalarına izin vermediğini aktardı. Parti yöneticilerine göre kaymakamlık, miting için Gebze kapalı pazarı ve otoparkını adres gösterdi. Genç yaşlı birçok yurttaşın ilgi gösterdiği miting, Babacan’ın konuşmasından sonra çektirilen sahne fotoğraflarıyla sona erdi.

    Ali Babacan, miting sonrası gazetecilerle akşam yemeğinde bir araya geldi. AKP iktidarının zor günlerden geçtiğini belirten Babacan, “İşleri çok zor. Sorunları çözecek kapasiteleri yok. Elle tutulur bir sağlık vardı, o da kötüye gitti. Kasımda seçim yüksek ihtimal değil, ama ‘olmaz’ diyemiyoruz. Ekonomi düzelmeyecek. Yönetilemeyen bir ülke haline geldi. Mayıs-haziran, kasımdan daha kötü olacak. Fırsat penceresi görürlerse ‘altı ay kaybederiz ama beş yıl kazanırız’ diyebilirler” dedi.

    “İSİMLER ÜZERİNDEN BİR TARTIŞMA YOK. KRİTERLERİ BELİRLEDİK VE AÇIKLADIK”

    Babacan; CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu altılı masanın cumhurbaşkanı adayının kim olacağına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

    “Cumhurbaşkanı adaylığı konusu, altılı masada gündem konusu değil. İsimler üzerinden bir tartışma yok. Kriterleri belirledik ve açıkladık. İki ay önceki toplantıda çıktı bu kriterler. Kasımda olursa seçim kararının zaten eylülde alınması lazım. Orada da süreç çok hızlı işletilir. Toplumda sıhhatli bir tartışma devam ediyor. Her ay kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Araştırma şirketleri soruyor, ‘O mu olsun, bu mu olsun? Erdoğan’ın karşısına çıkarsa kim ne oy alır?’ Toplumda sıhhatli bir tartışma sürüyor açıkçası.

    “BİZİM HEDEFİMİZ; ALTI PARTİ ORTAK ADAY GÖSTERECEĞİZ”

    Dört ismin dışında başka isimler de görüyorum. Önümüz bayram, aile ziyaretlerinde, oralarda da konuşulacaktır. Bunlar iyi şeyler. Dolayısıyla toplumda, adı geçen kişilerle ilgili yavaş yavaş kanaatler oluşuyor, kanaatler değişebiliyor. Bir sene önce adı geçenlerde ilgili kanaatler hangi noktadaydı, bugün hangi nokta. Bir senede belli değişiklikler oldu. Bakacağız, göreceğiz. Bizim hedefimiz; altı parti ortak aday göstereceğiz. İlk turda açık ara seçim kazanması lazım. Açık farkla olmalı ki kimse itiraz edemesin. İdeal bu ama baktık olmadı, her şeyin sonu değil. 2018’de de her parti kendi adayını çıkardı, yine de partiler ittifak halinde seçime gitti. Ama bizim şu anda ana planımız, altı partinin ortak bir aday üzerinde uzlaşmasıdır. Bunun süreci daha hızlı ve sıhhatli işleteceğini düşünüyoruz.”

    Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecine ilişkinde değerlendirme yapan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Geçiş sürecinde ülke nasıl yönetilecek? Ama biz diyoruz ki geçiş sürecinde ülke defacto parlamenter sistemle yönetilsin. Altı partinin ortak adayı, ‘Ben yetkiyi aldım, kimse bana karışmasın, sonuna kadar kullanırım anayasal yetkilerimi’ demesin. Altı partinin farklı farklı konulardaki düşüncelerini yok saymaması lazım. Bu partilerin ne dediğini, hangi konularda iradesinin ne yönde olduğunu dikkate alsın. Dolasıyla geçiş sürecinin yol haritasının çok kıymetli olacağını düşünüyoruz. Kendi iç çalışmamızı oldukça ilerlettik. Sadece parlamenter sistem değil, parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritasında mutabakat sağlanmasını da önemli buluyoruz.

    “TERCİHİMİZ, SEÇİLEN CUMHURBAŞKANININ VE PARLAMENTONUN DA BEŞ YILLIK GÖREV SÜRESİNİ TAMAMLAMASI”

    Madem altı parti parlamenter sistem istiyor, parlamenter sistemin ruhunu hemen yaşatalım, anayasa değişikliğini beklemeyelim. Bizim tercihimiz, en kısa sürede parlamenter sisteme geçmek. Ama seçilen cumhurbaşkanının ve parlamentonun da beş yıllık görev süresini tamamlaması lazım. Beş yıllık komple bir paketi vatandaşlarımıza sunalım. Vatandaş da ‘bir daha mı seçim’ demesin, kafası karışmasın.”

    “GÖREV SÜRENİZ DOLDU’ İFADESİNİ HALK SÖYLERSE DAHA İYİ OLUR”

    Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci kez adaylığı konusundaki sorulara, “Hukukçuların kahir ekseriyeti, Cumhurbaşkanı’nın ikinci dönem görev yaptığını söylüyor. Azınlıktaki hukukçular ise sistemin değiştiğini ve yeni sisteme göre bir daha aday olabileceğini söylüyor. Ama biz istiyoruz ki; ‘görev süreniz doldu’ ifadesini halk söylerse daha iyi olur. Sağlıklı olan bu” yanıtını verdi.

    “BUNDAN SONRA DA HEDEF MUTABAKAT”

    Babacan, altılı masanın ortak tutumuna ilişkin tam mutabakat olması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

    “Olumsuzluk ihtimaliyle oturmak doğru değil, sıkıntılar olabilir bu yolculukta ama bunun kaygısıyla yolculuk olmaz. Niyet önemli. ‘Her şey üzerine mutabık kalınmadıkça hiçbir şey üzerinde mutabık kalınmamıştır’ kuralını ilk toplantıda konuştuk. 6’lı masada her şey mutabakatla, konsensüsle gidiyor. Tek bir parti tek bir kelimeyi kabul etmiyorsa o, açıklamaya girmiyor mesela. Dört parti ‘evet’ dedi, iki parti ‘hayır’ dedi, o öyle işlemez zaten. İşin ruhunda zaten mutabakat var. Bundan sonra da hedef mutabakat.”

     

  • Gaziantep’te asayiş uygulamalarında 11 kişi tutuklandı

    Gaziantep’te asayiş uygulamalarında 11 kişi tutuklandı

    Asayiş Şube Müdürlüğü Maarif Kavşağı, Suburcu, Karagöz Caddeleri, Ünaldı, Tekstilkent, Bozoklar Mahalleleri ve Demokrasi Meydanında şüpheli şahıs ve araçlara yönelik asayiş uygulama ve denetiminin gerçekleştiğini belirtti.

    223 aracın durdurulduğu ve bin 718 kişinin GBT sorgusunun yapıldığı uygulamada, çeşitli suçlardan aranan 11 şahsın yakalanarak adli mercilere teslim edildiği belirtildi.

    Uygulamada, 1 adet şasi numarası kazınmış motosiklet ile bir miktar uyuşturucu maddenin de ele geçirildiği bilgisi verildi. (İLKHA)

  • Pakistan’da otobüs kazası: 19 ölü 12 yaraı

    Pakistan’da otobüs kazası: 19 ölü 12 yaraı

    Ravalpindi’den Ketta şehrine giden yolcu otobüsü Şirani ilçesinin Danasar bölgesi yakınında derin bir vadiye düştü.

    Pakistan medyasına göre henüz bilinmeyen bir sebeple meydana gelen kazanın arından bölgeye çok sayıda ambulans ve kurtarma ekibi sevk edildi.

    Kazada ilk belirlemelere göre 19 kişi hayatını kaybetti, 12 kişi yaralandı. Yaralılar hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. (İLKHA)