Yazar: odakhaber

  • TTB’DEN, SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN 2024 BÜTÇESİNE TEPKİ: “DEVLET ELİNİ HALKIN CEBİNDEN ÇEKMELİ, SAĞLIK HARCAMALARININ TAMAMI DEVLET TARAFINDAN KARŞILANMALIDIR”

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçesine tepki gösterdi. TTB İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, “Toplam sağlık harcamalarının yüzde 73’ü hanehalkları tarafından gerçekleştirilirken devletin payı yüzde 27’nin bile altındadır. Bu durum kabul edilemez. Devlet elini halkın cebinden çekmeli, sağlık harcamaları hanehalkları tarafından değil tamamı devlet tarafından, genel bütçe içinden karşılanmalıdır. Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesini sadece sağlık emekçilerinin değil, halkın sağlığını da koruyamayacağı için reddediyoruz” dedi. CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala da “Bu bütçede iki tane makro sorun var; birincisi, bütçe yetersiz. İkincisi, bütçenin dağıtımı ile ilgili tercihler yanlış” diye konuştu. DEM Parti Milletvekili Heval Bozdağ ise “Önümüzdeki dönemde de tüm kalemlerde eğitimden ulaşıma, sağlığa kadar toplum gereksinimleri karşılanmıyor olacak” ifadelerini kullandı.

    TTB, Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe teklifine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya; TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ katıldı.

    TTB İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, bütçe teklifine ilişkin yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “BÜTÇE KAYNAKLARI ÖNCELİKLE DEVLETİN LAİK VE SOSYAL NİTELİKLERİ İÇİN AYRILMALI VE KULLANILMALIDIR”

    “Bütçe görüşmelerinde finansal kaynağın kimlerden ne kadar alınarak oluşturulduğu ve kimlere ne kadar dağıtılacağının kararı verildiği için toplumun her kesimi açısından önem arz etmektedir. Bütçe, toplumun sağlığını direkt olarak ilgilendirmektedir. Özellikle son 20 senede kaynağın toplanması ve paylaşımında adil davranılmaması; toplumsal eşitsizlikleri artırmakta ve toplum sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

    Cumhurbaşkanlığı tarafından, merkezi yönetim bütçesi toplamı 2024 yılı için 11 trilyon 89 milyar 37 milyon 425 bin TL olarak teklif edilmektedir. Teklif edilen toplam miktarın yalnızca yüzde 6,6’sı (732 milyar 562 milyon 378 bin TL) Sağlık Bakanlığı için ayrılmaktadır. Türk lirası üzerinden yüzde 56 oranında artmış gibi görünen bütçeye döviz kurları açısından baktığımızda aslında bir artış olmadığını görebiliriz. Bütçenin 91 milyar 824 milyon 805 bin TL’si Diyanet İşleri Başkanlığı için ayrılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı için ayrılan pay, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden 2,4 kat, Göç İdaresi Başkanlığı bütçesinden de 4,2 kat, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin yarısından, Sağlık Bakanlığı bütçesinin ise sekizde birinden daha fazladır. Bütçe kaynakları öncelikle devletin laik ve sosyal nitelikleri için ayrılmalı ve kullanılmalıdır.

    “ÇÖKMEYE MAHKÛM OLAN, SAĞLIKSIZLIK ÜRETEN BU SİSTEMİN KAYNAKLARIMIZI NASIL YUTTUĞUNU GÖREBİLİYORUZ”

    Sağlık Bakanlığı’nın bütçe teklifi incelendiğinde, 2024 yılı bütçesinin yüzde 71,5’inin ‘tedavi edici sağlık’ hizmetleri için, yüzde 28,5’inin koruyucu sağlık hizmetleri için ayrıldığı görülmektedir. Bilimsel bilgiler ışığında yapılacak planlamada önceliğin ‘koruyucu sağlık’ hizmetlerine verilmesi ve hem toplumun sağlığının geliştirilmesi hem de korunmasının öncelikli olması gerekmektedir. Tedavi edici ve koruyucu sağlık hizmet oranlarına ayrılan bütçe tersine çevrilmediği sürece sağlıklı bir toplum yaratmak mümkün olmayacaktır.

    Yıllardır ülkemizdeki sağlık sistemini ve onun altyapısını oluşturan finansman sistemini eleştirmekteyiz. Olumsuz onca sonuca rağmen halen kırılgan bir sağlık sisteminde ve bu sistemi daha da kırılgan hale getiren mekanizmalarda ısrar edilmektedir. Pandemi, deprem ve diğer afetlerde bilimsel bir sağlık sisteminin her defasında nasıl olmadığına; özellikle yoksul kesimlerin nasıl feda edildiğine şahit olduk. Hazırlanan bütçelere, yapılan sağlık harcamalarına baktığımızda da; çökmeye mahkum olan, sağlıksızlık üreten bu sistemin kaynaklarımızı nasıl yuttuğunu görebiliyoruz.

    “DEVLET ELİNİ HALKIN CEBİNDEN ÇEKMELİ”

    TÜİK tarafından 7 Aralık 2023 tarihinde yayımlanan ‘Sağlık Harcamaları İstatistikleri 2022’ verilerine göre, toplam sağlık harcamalarının gayri safi yurtiçi gelir (GSYG) içindeki payı yüzde 4,0’e düşmüştür. Oysa, bu orantı 2019 yılında bile yüzde 4,7 idi. Pandeminin ilk yılında (2020) yüzde 5,0 olarak gerçekleşirken, 2021 yılında da yüzde 4,9 olarak gerçekleşmişti. Özetle, 2022 yılında sağlık harcamalarının GSYG içindeki payı 2019 yılına göre yüzde 15, 2020 yılına göre yüzde 20 ve 2021 yılına göre de yüzde 18 oranında azalmıştır. Tek başına bu veriler bile iktidarın sağlık hizmetlerini ne kadar önemsediğini, öncelediğini ortaya koyması açısından yeterlidir. Bununla birlikte, toplam sağlık harcamalarının yüzde 73’ü hanehalkları tarafından gerçekleştirilirken devletin payı yüzde 27’nin bile altındadır. Bu durum kabul edilemez. Devlet elini halkın cebinden çekmeli, sağlık harcamaları hanehalkaları tarafından değil tamamı devlet tarafından, genel bütçe içinden karşılanmalıdır.

    Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesini sadece sağlık emekçilerinin değil, halkın sağlığını da koruyamayacağı için reddediyoruz. Bütçenin şeffaf ve tüm bileşenlerle birlikte hazırlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’ndayken de yaptığımız uyarıları tekrarlıyoruz.

    “KATKI-KATILIM, İLAVE ÜCRET GİBİ HİÇBİR AD ALTINDA HALKTAN SAĞLIK HİZMETLERİ İÇİN ÜCRET ALINMAMALIDIR”

    Oluşumundan her harcamasına kadar tüm aşamalarda toplumun denetleyebildiği bir bütçe hazırlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı Bütçesi, genel bütçenin en az yüzde 15’i olmalıdır. Bütçe kaynakları, devletin laik ve sosyal nitelikleri öncelikli olarak kullanılmalıdır. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.

    Bütçe oluşturulurken çalışanlar ciddi miktarda vergilerle ezilmemeli, vergiler asıl olarak özel sermayeden karşılanmalıdır. Hem sağlık sisteminde hem de sağlık sisteminin yürütüleceği bütçede koruyucu sağlık hizmetleri öncelenmelidir. HPV ve grip gibi aşılar da dahil tüm aşılar parasız olmalıdır. Kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, birbirinden kopartılmadan Sağlık Bakanlığı tarafından kamusal olarak sunulmalıdır. Toplum sağlığının öncelendiği, kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetinin yaşam ve üretim alanlarında bir arada sunulduğu bir sağlık sisteminde tedavi edici hizmetler de etkin, kamusal sağlık kurumları tarafından verilmelidir. Şehir hastaneleri modeli tedavi edici sağlığa ayrılan bütçenin önemli bölümünün özel sermayeye kaynak aktarımıdır ve vazgeçilmelidir.

    “YAŞANMASI MUHTEMEL YENİ SALGINLARA VE BEKLENEN AFETLERE KARŞI DA BÜTÇE KALEMİ OLUŞTURULMALIDIR”

    Tüm emekçiler, insanca yaşayabilecekleri çalışma koşullarında hak ettikleri güvenceli ücreti almalıdır. Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. COVID-19 pandemisinde ve en son şubat Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Yaşanması muhtemel yeni salgınlara ve beklenen afetlere karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır. Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve tüm sağlık örgütleri karar alma süreçlerine dahil edilmelidir.  Bizler sağlık emek ve meslek örgütleri olarak kamu otoritesini uyarırken, hakkımız olanı alana kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha bildiriyor ve tüm çalışanları birlikte mücadeleye davet ediyoruz.”

    NAZAN KARACABEY: “ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM MÜCADELE İLE GEÇECEK”

    SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, ise şunları söyledi:

    “Tek adam tarafından yapılan bütçe, hedefi tutturamadığı için ek bütçeler ile yamanan bir sistemle önümüze gelmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın genel bütçe içindeki payı yüzde 10-15 üzerine çıkarılsın derken bu pay, 2024 bütçesinde daha da azaldı. Bakanlık bütçesinde büyüme olarak gösterilen rakamlar enflasyon ve dolar kuru baz alındığında neredeyse yok hükmünde. Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın tedavi edici sağlık hizmetlerinden daha az olması, iktidarın aslında sağlık politikalarına nasıl baktığının göstergesi. Bütçe bize bir kez daha gösteriyor ki önümüzdeki dönem mücadele ile geçecek.”

    HEVAL BOZDAĞ: “TOPLUMUN GEREKSİNİMLERİ BU BÜTÇE İLE KARŞILANMAYACAK DEMEKTİR”

    Heval Bozdağ Sağlık Bakanlığı’nın bütçesine ilişkin şunları dedi:

    “Bu mücadelenin içerisinde olmak, bir parçası olmak onur verici. Bugün bütçe hakkından bahsetmek lazım; toplumun bütçe üzerindeki tartışmalarda yerinin olmaması, aslında bu bütçenin toplumun dışında hazırlanan, birileri tarafından dayatılan bir bütçe olduğunu göstermektedir. Toplumun ihtiyacının ne olduğu konusunda karar veren mekanizmanın, merkezi mekanizma olduğu sonucu açığa çıkıyor. Toplumun gereksinimleri bu bütçe ile karşılanmayacak demektir. Önümüzdeki dönemde de tüm kalemlerde açıkçası eğitimden ulaşıma, sağlığa kadar toplum gereksinimleri karşılanmıyor olacak.

    Dünya üzerinde de toplumların sağlık hakkının gasp edildiği açıkçası ortaya çıkmış gibi duruyor. Bütçe kalemlerine baktığımız zaman sağlığa, eğitime, ulaşıma pay ayrılmıyor da nereye pay ayrılıyor diye baktığımızda; AKP iktidarı döneminde başından itibaren özellikle MİT veya savunma sanayi, bütçeden büyük kalemlerde pay aldığını görüyoruz. Yani güvenlik politikalarına ciddi anlamda yatırımlar var. Bu da barış politikalarının dışında, toplumun haklarının savunusu noktasında değil de farklı tercihlerle hareket edildiğini göstermekte.”

    KAYIHAN PALA: “LİBERAL SAĞLIK SİGORTACILIĞI DİYE KİŞİLERİN CEPLERİNDEN TOPLANAN PARAYA DAYANIYOR”

    CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala şunları ifade etti:

    “Bütçeye ilişkin önerilerimizin hiçbiri kabul edilmedi ve bütçe nasıl, plan ve bütçe komisyonuna geldiyse öyle genel kurula indirildi. Bu bütçede iki tane makro sorun var; birincisi, bütçe yetersiz. İkincisi, bütçenin dağıtımı ile ilgili tercihler yanlış. Bütçe yetersiz derken şunu söylemem gerekir, Türkiye gibi nüfusun demografik olarak görece başka ülkelere göre daha genç olduğu bir ülkede sağlık harcamalarının GSYH oranın en az yüzde 8’in üzerinde olması planlıyor. Bizde bu rakam bunun yarısından biraz daha fazla. Üstelik 4.3’lük payın yalnızca yüzde 1’i özel harcamalar olarak adlandırılırken yüzde 3,4’ü hükümet harcamalarının yanı sıra ana hatlarından alınan liberal sağlık sigortacılığı diye kişilerin ceplerinden toplanan paraya dayanıyor. Dolayısıyla yetersiz bir bütçe.”

    AHMET ŞIK: “ELEŞTİREL BAKIŞLA BÜTÇE OYLAMALARINI İZLEMELERİNİ TEMENNİ EDİYORUM”

    Ahmet Şık ise şunları söyledi:

    “Çoğulculuğa değil, çoğunluk olmaya dayalı bir anlayış Türkiye’nin önündeki en büyük engellerden biri. Komisyondaki tartışma sürekli çoğunluk olanların oyları ile kamu yararı gözetilmeden her zaman reddediliyor. Bütün yurttaşların hangi partinin tarafında olursa olsun burada kendi hakkını gözetmeyen bir sistemin olduğuna dair bir eleştirel bakışla bütçe oylamalarını izlemelerini temenni ediyorum.”

     

  • MEZİTLİ BELEDİYESİ’NDEN KIZ ÖĞRENCİ YURDUNA ANLAMLI DESTEK

    MEZİTLİ BELEDİYESİ’NDEN KIZ ÖĞRENCİ YURDUNA ANLAMLI DESTEK

    Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ile Mersin Rotary Kulübü Başkanı Rujdan Doğan arasında imzalanan protokol ile 306 kişi kapasiteli Kız Öğrenci Yurdu’na maddi destek sağlandı. Kulüp üyeleriyle birlikte Başkan Tarhan’ı makamında ziyaret eden Mersin Rotary Kulübü Başkanı Rujdan Doğan, “Belediye Başkanımız Neşet Tarhan ile birlikte Mezitli Belediyesi Kız Öğrenci Yurdu’na bağış yaparak, kız öğrencilerimizin okumasına destekte bulunduk. Başkanımız hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, çalışmalarının devamını diliyoruz” dedi.

    Mersin Rotary Kulübüyle birlikte her zaman yakın iş birliği içerisinde olduğunu dile getiren Başkan Tarhan, “Kız Öğrenci Yurdumuzu yeni yıldan sonra hizmete açmayı planlıyoruz. İkinci sömestr tatilinde öğrencilerimiz modern bir mekânda rahat bir şekilde çalışma ortamı bulacak. Atatürk Mahallemizde bulunan Kız Öğrenci Yurdumuzun bir katının tamamen döşemesini Mersin Rotary Kulübü’nün üyeleri üstlendi. Kulüp Başkanımız Rujdan Doğan’a, yöneticilerine ve destek sunan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. STK’larla bu tür ortak çalışmalarımız devam edecektir” diye konuştu.

    306 ÖĞRENCİ KAPASİTELİ

    Mimar Yılmaz Yüce tarafından tasarlanan Mezitli Belediyesi Kız Yurdu zemin, asma kat ve 3 kat olarak 2 bin 418 metrekarelik bir alanı kaplayacak. Yapının zemin katında 400 metrekarelik alanda Gençlik ve İnovasyon Merkezi, İdari Birimler, Güvenlik Birimleri ve Stüdyo yer alırken, 306 öğrencinin barınacağı üst katlarda ise odaların yanı sıra etüt salonları, mutfak ve ortak alanları bulunacak. Toplamda 20 metre yükseklikte inşa edilecek yapının çatı katında yemekhane bölümü yapılacak.

     

  • İZMİR’DE CUMHURİYET’İN 100. YILI TEMALI BESTE YARIŞMASININ ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI

    İZMİR’DE CUMHURİYET’İN 100. YILI TEMALI BESTE YARIŞMASININ ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI

    Cumhuriyet’in 100’üncü yılı kutlamaları kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen 30. TBD Halıcı Bilgisayarla Beste Yarışması’nın kazananları ödüllerini aldı. Törende konuşan Başkan Soyer, “Cumhuriyetin 100’üncü yılında çağdaş medeniyetler seviyesine erişmek için eğitimi, demokrasiyi, bilimle, teknolojiyle buluşturmak mecburiyetindeyiz” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZELMAN, Türkiye Bilişim Derneği, HALICI Bilgi İşlem işbirliği ile düzenlediği Cumhuriyet’in 100. yılı temalı 30. TBD Halıcı Bilgisayarla Beste Yarışması’nın kazananları belli oldu. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapılan ödül törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer,  İZELMAN A.Ş. Genel Müdürü Burak Alp Ersen, Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Rahmi Aktepe, jüri üyeleri ve sanatseverler katıldı. Televizyon yapımcısı ve yönetmen İzzet Öz’ün sunumunu yaptığı ödül töreninde finale kalan 10 eser sanatseverlerle buluştu.

    “KENDİLERİNDEN SONRA GELECEKLERE İLHAM VERMEYE DEVAM ETSİNLER” 

    Törende söz alan Başkan Soyer, “Çok gururlu ve heyecanlıyım. Cumhuriyetin 100’üncü yılında çağdaş medeniyetler seviyesine erişmek için eğitimi, demokrasiyi, bilimle, teknolojiyle buluşturmak mecburiyetindeyiz. 30 yıldır bunu kararlılıkla sürdürdüğü için hem Bilişim Derneği’mize hem Emrehan Bey’e hem de tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum. Umut veriyorlar. Geleceğe dair hepimizi umutlandırıyorlar. Yarışmaya katılan tüm sanatçılara, zekasıyla yeteneğini bilişim teknolojileriyle buluşturan tüm sanatçılara teşekkür ediyorum ve her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Yolları açık olsun. İnşallah onlar da kendilerinden sonra geleceklere ilham vermeye devam etsinler. 30 sene önce birinci olan arkadaşımızla tanıştık az önce. Ne kadar büyük bir gurur. Emeği geçen herkesi tüm kalbimle kutluyorum” diye konuştu.

    “SANAT DOSTU BAŞKAN SOYER”

    Başkan Soyer’i sanat dostu bir başkan olarak gördüğünü ifade eden Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, yarışmanın tarihçesi hakkında bilgiler verdi. 1994 yılında ilk düzenlenen yarışmada emeği geçenlere teşekkürlerini sunan Halıcı, “Bu yarışmaya katılan tüm eser sahiplerini yürekten kutluyorum” dedi.

    “TÜRKİYE’NİN BÜTÜN İLLERİ İZMİR GİBİ OLSUN İSTİYORUZ”

    Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Rahmi Aktepe ise Cumhuriyet’in 100’üncü yılının gururunu yaşadıklarını belirterek, “Yarışmayı İzmir’de yapmak da ayrı bir anlam taşıyor. Buna bir taraftan seviniyoruz bir taraftan üzülüyoruz. Keşke Türkiye’nin her tarafında da Cumhuriyet aynı şekilde yaşanıyor olsa. Türkiye’nin bütün illeri İzmir gibi olsun istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    FİNALİSTLER HALK OYLAMASINA SUNULDU 

    44 eserin başvuruda bulunduğu yarışmada teknik jüri, ön elemeyi yaparak değerlendirmeye alınması için 20 eser seçti. Yarışma jürisi, 20 eser içinden 10 eseri seçerek, finale kalan eserleri belirledi. Finalistler Beste Yarışması Youtube kanalı üzerinden halk oylamasına sunuldu.

    YARIŞMADA İLK 5’E GİREN ESERLER VE İSİMLERİ 

    1- Selim Aysan – “Yakamoz”

    2- Alper Demiray – “Varoluş Hikayesi”

    3- Ali Çağan Gündüz – “Kutlu Mücadele”

    4- Ayhan Tekin – “1918’den 23’e”

    5- İlker Akman – “Altun”

    Yarışmanın jüri üyeleri Garo Mafyan başkanlığında Rahmi Aktepe, Yavuz Durak, Artun Ertürk, Özge Fışkın, Şeref Oğuz, Mehmet Okonşar, İzzet Öz, Hakan Özer, Borga Parlar ve Emrehan Halıcı’dan oluştu. Teknik jüride ise Bülent Bıyıkoğlu, Dr. Ufuk Önen ve Dr. Murat Yücel yer aldı.

    TOPLAM ÖDÜL 100 BİN LİRA

    Cumhuriyet’in 100’üncü yılı kutlamaları kapsamında düzenlenen yarışmada yarışmacılar bestelerini oluştururken Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ve hedeflerinden esinlendi. Tüm katılımcılara açık ve ücretsiz olan yarışmada birinciye 25 bin TL., ikinciye 20 bin TL., üçüncüye 15 bin TL., dördüncüye 8 bin TL., beşinciye 7 bin TL., altı ile onuncu kadar olanlara 5’er bin TL. olmak üzere toplam 100 bin TL’lik ödül verildi.

  • MAHMUT TANAL: ” DEMİREL, ‘BEN GAP’I GAPDIRTMAM’ DERDİ, AK PARTİ İKTİDARI İSE ‘BEN GAP’I YAPTIRTMAM’ DİYOR”

    CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, TBMM Genel Kurulu’nda; “GAP Projesi Türkiye’de birinci proje, dünyada sekizinci sırada yer alan bir proje. Rahmetli Demirel o dönem derdi ki, ‘Ben GAP’ı gapdırtmam’ derdi ama AK Parti iktidarı ise ‘Ben GAP’ı yaptırtmam’ diyor. 12. Kalkınma Planı’nda GAP ile ilgili tek bir cümle geçmiyor. Bütçe tahsisatı yok. Baktığımız kadarıyla GAP’ın aynı zamanda tek bir aracı yok ancak 60 tane sosyal tesisi var. Madem ki çalışmıyorsa bu sosyal tesisleri de satın ülkeye gelir gelsin” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. GAP Kalkınma İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, şunları söyledi:

    “GAP’IN BAŞKENTİ ŞANLIURFA, ŞANLIURFA GAP’TA TAKLACI GÜVERCİNLER BESLENİYOR”

    “GAP Projesi Türkiye’de birinci proje, dünyada sekizinci sırada yer alan bir proje. Rahmetli Demirel o dönem derdi ki, ‘Ben GAP’ı gapdırtmam’ derdi ama AK Parti iktidarı ise ‘Ben GAP’ı yaptırtmam’ diyor. 12. Kalkınma Planı’nda GAP ile ilgili tek bir cümle geçmiyor. Bütçe tahsisatı yok. Baktığımız kadarıyla GAP’ın aynı zamanda tek bir aracı yok ancak 60 tane sosyal tesisi var. Madem ki çalışmıyorsa bu sosyal tesisleri de satın ülkeye gelir gelsin.

    GAP’ın başkenti Şanlıurfa, Şanlıurfa GAP’ta taklacı güvercinler besleniyor. Bu taklacı güvercinler gitmesin diye bir de file yapmışlar. GAP’ın görevi bu mu? GAP ilk kurulduğunda aşağı yukarı 1800 hektar alan sulanması gerekirken bunun ancak 600 küsuru yapıldı bu da mevcut projesinin yüzde 34’ü. TÜİK sürekli rakamlarla oynuyor ya, AK Parti iktidarı da rakamlarla oynuyor. 1800 hektar sulanacak alanı 1058’e düşürdü. Düşünce, ‘Biz şu kadar alanı suladık’ diyorlar.

    “AK PARTİ’Yİ TÜRKİYE’YE ŞİKAYET EDİYORUM. YOKSULLUKTAN BESLENİYOR”

    GAP’ın asıl amacı bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesiydi. Miladi takvimi sürekli 2002-2003’ü alıyorsunuz. GAP bölgesindeki sosyo-ekonomik gelişmişlik endekslerine göre Şırnak 2003 yılında 73’üncü sıradayken 2017’de 81’inci sıraya düştü. Siirt 2003 yılında 68’inci sıradayken 2017’de 75’inci sırada. Mardin 59’dan 74’e, Şanlıurfa 2003’te 63’üncü sıradayken 2017 yılında 73’üncü sırada. GAP’ın bu bölgeyi kalkındırması gerekirken bu geriye gitti. Bu veriler bakanlığın verileri.

    AK Parti’yi Türkiye’ye şikayet ediyorum. Yoksulluktan besleniyor. Diyorlar ki, ‘Biz şu kadar yardım veriyoruz.’ O kadar yardım veriyorsunuz, bu ayıptır. Demek ki vatandaşı fakirleştiriyorsunuz. Ne kadar çok yardım yapılırsa halk o kadar fakirleşmiş demektir. Fakirleşmeden övünme olmaz. Fakirleşmeden utanmak lazım.”

     

  • İftar Sofrası Hazırlamanın Püf Noktaları

    İftar Sofrası Hazırlamanın Püf Noktaları

    Unutulmaz bir Ramazan ayının ön önemli detayı şüphesiz eşsiz sofralardır. Tam anlamıyla bir iftar sofrası hazırlayabilmek için birçok detaya dikkat etmek gerekir. Misafirlerin hem gönüllerine hem de damaklarına eşsiz bir iz bırakmak isteyenler için iftar sofrası sunumu hakkında bilinmesi gerekenler burada. 

    İftar Sofrası Nasıl Hazırlanır? 

    İftar sofrasının kusursuz olması için detaylı ve planlı bir hazırlık yapmak gerekir. Menüden yemek takımına kadar birçok detay, her açıdan düşünülmüş bir sofra hazırlamak için oldukça önemli. Bunun için aşağıdaki adımların hazır olmasından emin olmak yeterlidir.

    Çeşitli Bir Yemek Menüsü 

    İftar sofrasının hem besleyici hem lezzet dolu olabilmesi için dengeli bir menü hazırlanması gerekir. Enerji verecek yemekler hazırlarken bir yandan da hafif olması sağlıklı bir iftar menüsü için idealdir. Bunun için adım adım ve birbirini tamamlayan bir menü hazırlamak yeterli. Başlangıç olarak çorba ve akabinde ara sıcaklar… Ana yemek için hazırlanacak olan tencere veya fırın lezzetleri öncesinde hafif bir açılış yapmak için bu tür seçenekler birebir. Kapanışı ise sütlü veya hafif bir tatlıyla noktalamak, lezzet serüvenini güzel bir finalle sonlandırmak için mükemmel.

    İftar Kültürüne Yaraşır Eşlikçiler

    İftar sofraları hem başlangıç hem de sofra düzeni açısından biraz farklıdır. Yemeğe başlamadan önce su içmek, sofraların olmazsa olmazıdır. Bunun her misafire özel bir su ikramı yapmak iftar sofralarının ilk kuralı. Bununla birlikte hurma veya zeytin ikramı da iftar sofralarını farklı kılan detaylardan birisidir. Lif kaynağı ve enerji deposu olan bu besinler, kültürel bir gereklilik olmasının yanında sağlıklı bir başlangıç için de gerekli. Misafirlere tam anlamıyla bir Ramazan atmosferi sunmak için bu detaylar es geçilmemeli.

    Kusursuz Bir Sofra Düzeni

    Şık iftar sofrası hazırlığında dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur da sofra düzeni. Özellikle kalabalık bir iftar davetlerinde Ramazan ayına yakışır bir atmosfer hazırlamak için sofra düzenini detaylı bir şekilde hazırlamaktır. Dekoratif bir masa örtüsü ve taze çiçekler sofranızı özel bir atmosfer oluşturmak için idealdir. Bunlara ek olarak yemek takımı ve çatal kaşık bıçak takımının da sofrayla uyumlu olması elzemdir. Böylece belirli konsepte hitap eden şık bir sofra düzeni oluşturulabilir.

    Çocuklara Özel Dokunuşlar

    Çocuklar her anın olduğu gibi iftar sofralarının da neşe kaynağı. Bunun için iftar sofrasında çocuklara özel dokunuşlar yapılmalıdır. Çocukları enerjisine yaraşır bir sofra atmosferi için hem dekorasyon hem de yemek sunumları değerlendirilebilir. Farklı figürlerle ve şekillerle hazırlanan tabaklar çocukları her zaman mutlu edecektir. Bununla birlikte çocuklara özel tabak, çatal ve kaşık çeşitleriyle renkli ve enerji dolu sofralara imza atılabilir. 12 ayın sultanı Ramazan herkes için özel ve huzur dolu anlar barındırır. Sevginin, dayanışmanın ve mutlu temennilerin yükseldiği bir iftar sofrası hazırlamak için tüm konukları düşünmek önemlidir.

  • İYİ PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SALİM ENSARİOĞLU, PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ

    İYİ PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SALİM ENSARİOĞLU, PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ

    İYİ Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Salim Ensarioğlu, partisinden istifa etti. Ensarioğlu, “Benim açıklamalarımı disipline sevk kararı, İYİ Parti’nin merkez sağ iddiasını artık taşımadığının da vesikasıdır. Bu tutum partinin kuruluş felsefesi olan milliyetçi, kalkınmacı ve demokratik kimliğinden saptığı ve farklı görüşlere ve demokratik kimliğine tahammülü kalmadığını göstermektedir. Bu nedenle İYİ parti ile beni bir araya getiren siyasal gerekçeler ortadan kalkmıştır. Ben, inandığım doğruları savunmaktan bedeli ne olursa olsun asla geri durmayacağım. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin de ifade ettiği üzere: ‘Haksızlığa karşı sükut etmek, Hakk’a karşı bir hürmetsizliktir.’ Hakk’a olan hürmetimden dolayı bugün itibarıyla İYİ partiden istifa ettiğimi kamuoyunun bilgisine sunarım” dedi.

    İYİ Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Salim Ensarioğlu, kişisel X hesabından yaptığı paylaşımda partisinden istifa ettiğini açıkladı. Ensarioğlu’nun istifasına ilişkin açıklaması şöyle:

    “3. OLAĞAN KONGRESİ’NDEKİ OMURGA DEĞİŞİMİ BİR KAN TAZELEME DEĞİL, MERKEZ SAĞ İDDİASINDAN VE DEMOKRATİK KİMLİĞİNDEN VAZGEÇTİĞİNİN AÇIK BİR GÖSTERGESİYDİ”

    “Sayın Genel Başkan Meral Akşener’in davetiyle 2018 yılında, ülkede ciddi bir merkez sağ boşluğu olduğu gerçeğinden hareketle İYİ Parti ailesine katıldım. DYP iktidarlarında üç dönem bakanlık yaptığım süre zarfında, ülke tarihimizin kara lekelerinden biri olan 28 Şubat sürecinde ‘Baş örtüsü Allah’ın emridir’ ifadem dönemin gazetelerinde manşetlere taşınmış ve Çevik Bir’lerin hazırladığı meşhur Andıç belgesinde birinci sıraya konarak hedef haline getirilmiştim. Ancak askerin siyaseti dizayn ettiği ve birçok siyasinin ve bürokratın onlara el pençe durduğu süreçte, asla geri adım atmadım. Bölgenin saygın ailelerinden birinin lideri ve bölgenin bir evladı olarak bölgeye dair sorunlarda ve yönelimlerde sorumluluk almaktan asla kaçınmadım. Bölücülüğün ve şiddettin her daim karşısında durdum. Merkez sağ amacı doğrultusunda geçen 6 yıllık süre zarfında merkez sağ iddiamız için partide mücadele verdiğimiz süre içerisinde, demokratik olmayan birçok aşırı söylemler, başta kendim olmak üzere, beni sevenler tarafından sineye çekildi. Ancak seçim sonrasında partinin 3. Olağan Kongresi’ndeki omurga değişimi ve dönüşümüyle bir kan tazeleme değil, merkez sağ iddiasından ve demokratik kimliğinden vazgeçtiğinin açık bir göstergesiydi.

    “BENİM AÇIKLAMALARIMI DİSİPLİNE SEVK KARARI, İYİ PARTİ’NİN MERKEZ SAĞ İDDİASINI ARTIK TAŞIMADIĞININ DA VESİKASIDIR”

    Oluşan yeni yönetimle ufukta görünen görüş ayrılıklarımız çok geçmeden Siyonist İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçuna karşı net bir tavır göstermemekle ortaya çıktı. İyi bilinmelidir ki Filistin, biz Müslümanlar için bir onur meseledir. Ancak görüş ayrılıklarımız bununla kalmamış olup bölgenin önemli şahsiyetlerinden Şeyh Said’e dönük hadsiz çevrelerin hakaretlerine karşı verdiğim cevapta, İskilipli Atıf Hoca da olduğu gibi naaşlarının ailelerine teslim edilmesini belirttiğim makul ve insani taleplerden sonra kendi partidaşlarım başta olmak üzere, faşizan odaklar tarafından sosyal medyada lince uğradım. Bu çevrelerin linç kampanyasına karşı partinin yetkilileri, şahsıma bırakın destek vermeyi, linç odaklarından daha fevri bir şekilde beni disiplin kuruluna sevk etmişlerdir. Bu konuda da iyi bilinmelidir ki Şeyh Said, Bediüzzaman Said Nursi ve Seyid Rıza bölgemin önemli değerlerindendir. Benim açıklamalarımı disipline sevk kararı, İYİ Parti’nin merkez sağ iddiasını artık taşımadığının da vesikasıdır. Bu tutum partinin kuruluş felsefesi olan milliyetçi, kalkınmacı ve demokratik kimliğinden saptığı ve farklı görüşlere ve demokratik kimliğine tahammülü kalmadığını göstermektedir.

    “İYİ PARTİ İLE BENİ BİR ARAYA GETİREN SİYASAL GEREKÇELER ORTADAN KALKMIŞTIR”

    Bu nedenle İYİ parti ile beni bir araya getiren siyasal gerekçeler ortadan kalkmıştır. Ben, inandığım doğruları savunmaktan bedeli ne olursa olsun asla geri durmayacağım. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin de ifade ettiği üzere: ‘Haksızlığa karşı sükut etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir.’ Hakka olan hürmetimden dolayı bugün itibarıyla İYİ partiden istifa ettiğimi kamuoyunun bilgisine sunarım.”

     

  • ORHAN SÜMER: “İKTİDARIN ‘EKONOMİMİZ İYİ’ SÖYLEMİ SOKAĞIN GERÇEKLERİNİ BİLENLER İÇİN MAALESEF KUYRUKLU BİR YALANDAN İBARET”

    CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, TBMM Genel Kurulu’nda, “TÜİK rakamlarına göre, ‘bütçemiz büyüyor, enflasyon tek haneye inecek’ deniyor. Ama aslında bunların hepsi birer hayal ürünü. Vatandaş borçları nedeniyle perişan olmuş, memurlarımız geçinemediği için ikinci bir işte çalışmak zorunda, asgari ücretli yaşam mücadelesi veriyor, emeklilerimiz ise ölüme terk edilmiş. İktidarın ‘ekonomimiz iyi’ söylemi sokağın gerçeklerini bilenler için maalesef kuyruklu bir yalandan ibaret” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Ticaret Bakanlığı ile  Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, şunları söyledi:

    “EKONOMİK ÇARKIN TEMEL DİŞLİSİ ESNAFLARIMIZ UNUTULMUŞTUR”

    “Ticaret Bakanlığı 2023 bütçesinden 9 milyar 460 milyon lira harcama gerçekleştirmiş. Bu kadar büyük harcama kalemleri kullanırken ne yazık ki ekonomik çarkın temel dişlisi esnaflarımız unutulmuştur. Ticaret Bakanlığı’nın girdi maliyetlerini düşürmede etkin olması, rekabeti sağlaması, ihracatı artırması, üretimi desteklemesi, KOBİ’leri koruması beklenirken bakanlık tüm bunları görmezden gelip maalesef adeta ölü taklidi yapıyor.

    Dükkan kirası ödeyemediği, borç yükünden kurtulamadıkları için maalesef memleketimiz her ilinde onlarca esnafımız intihar etti. Ticaret Bakanlığı bu olanları da mı görmüyor? Ne yazık ki bakanlık göz göre göre hata yapmaya da devam ediyor. Bakanlık adına ayrılan yüzde 25’lik kantar payı gelirleri özel bir şirket hesabında tutuluyor, bu şirket hesabından harcama yapılıyor, bu şirket kime ait? Bakanlığın parasının şirket hesabında ne işi var? Kimleri zengin ediyorsunuz diye soruyoruz, bakanlık vatandaş adına sorduğumuz sorulara cevap verme gereği bile duymuyor.

    “ASGARİ ÜCRETLİ YAŞAM MÜCADELESİ VERİYOR, EMEKLİLERİMİZ İSE ÖLÜME TERK EDİLMİŞ”

    Ticaret Bakanlığı iç ticareti geliştirmek için ayrılan havuzdaki paradan bakanlık makam odasına yıllardır mal alıyor. Geçen sene sadece 50 milyon 530 bin liralık harcama yapmış. Bir senede makam odasına 50 milyon liralık ne alır? Millet çocuğunun beslenme çantasına koyacak kuru ekmek bulamazken bakanlık hesabı hangi amaçlarla kullanılıyor? 2020 yılında Helal Akreditasyon Kurumu kuruldu. Coğrafyamızda İslami ürün ve hizmetlerin çok büyük potansiyeli olduğu, yoğun akredite faaliyetleri yürütüleceği iddia edildi. 3 senede yapılan akredite sayısı sadece 49 tane. Geçen sene 13 milyon 668 bin lira ödeneği olan bu kurum bunun 8,3 milyon lirasına personel gideri olarak harcadı. Ortada işleyen bir kurum yok ama kurumdan ballı maaş alan onlarca yandaş var.

    TÜİK rakamlarına göre ‘bütçemiz büyüyor, enflasyon tek haneye inecek’ deniyor. Ama aslında bunların hepsi birer hayal ürünü. Vatandaş borçları nedeniyle perişan olmuş, memurlarımız geçinemediği için ikinci bir işte çalışmak zorunda, asgari ücretli yaşam mücadelesi veriyor, emeklilerimiz ise ölüme terk edilmiş. İktidarın ‘ekonomimiz iyi’ söylemi sokağın gerçeklerini bilenler için maalesef kuyruklu bir yalandan ibaret.

    Üretici 3 kilo limon satacak bir tane ekmek alamayacak. Ayrıca tam 13 kilo limon satacak traktörüne 1 litre de mazot alamayacak. Adana’daki çiftçinin durumu bu. Ticaret Bakanlığı çiftçilerinde sorunlarını unutmuş, ne yazık ki görmezden geliyor. Rekabet Kurumu ise çiftçilerimizi, küçük esnafımızı, emeğin gücü ve alın teriyle evine ekmek götürmeye çalışan vatandaşlarımızı korumuyor.”

     

  • EKİP KAFİLE’NİN YENİ TİYATRO OYUNU, MALTEPE’DE SAHNELENDİ

    EKİP KAFİLE’NİN YENİ TİYATRO OYUNU, MALTEPE’DE SAHNELENDİ

    Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde Maltepeli tiyatroseverleri sezonun yeni oyunlarıyla buluşturmaya devam ediyor. Ekip Kafile’nin geçen ekim ayında sahnelemeye başladığı “Sevgi ve Her Şey” isimli absürt komedi oyunu dün Maltepeli vatandaşların karşısına çıktı.

    Oyunda sevginin eksikliğinin modern toplumda ne gibi kaoslara yol açtığına, iletişim modellerine nasıl etki ettiğine yer verildi. Caryl Churcill’in yazdığı oyunu, Ümit Aydoğdu yönetti. Işık tasarımını Utku Kara’nın üstlendiği oyunun müzik tasarımlarını, Cem Aydoğdu, kostümlerini Gaye Kızılışık hazırladı. Yedi ana bölüm ve pek çok sahneden oluşan oyunda yedi oyuncu, en az bir kez başrole ve pek çok yan role büründü. Oyunda rol alan Cenk Dost Verdi, Erden Tunatekin, Goncasen Çoban, Kerem İnci, Müzeyyen Durgun, Seray Akülker, Yasemin Ertorun sahne performansları ve doğaçlama sahneleriyle izleyicilerin alkışlarını topladı.

     

  • ZELİHA AKSAZ ŞAHBAZ’DAN KOCAELİ ŞEHİR HASTANESİ’NDE YANIKLARA BAĞLI ÖLÜM İDDİALARINA İLİŞKİN SAĞLIK BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI: “VERİLERİ SAKLAMAYIN, NEDENLERİNİ TESPİT EDEREK ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE KAMUOYU İLE PAYLAŞIN”

    ZELİHA AKSAZ ŞAHBAZ’DAN KOCAELİ ŞEHİR HASTANESİ’NDE YANIKLARA BAĞLI ÖLÜM İDDİALARINA İLİŞKİN SAĞLIK BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI: “VERİLERİ SAKLAMAYIN, NEDENLERİNİ TESPİT EDEREK ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE KAMUOYU İLE PAYLAŞIN”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, Kocaeli Şehir Hastanesi’nde ameliyata alınan 60’a yakın hastanın ameliyat sırasında vücudunda oluşan yanıklar nedeniyle yaralandığı ve iki hastanın hayatını kaybettiği iddialarına ilişkin, “Yanık vakaları ve hastanenin denetimi konusunda Sağlık Bakanlığı’nı verileri saklama değil, nedenlerini tespit ederek şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyoruz” açıklamasını yaptı.

    CHP Sağlık Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, nisan ayında hizmete giren Kocaeli Şehir Hastanesinde ameliyata alınan 60’a yakın hastanın ameliyat sırasında vücudunda oluşan yanıklar nedeniyle yaralandığı, biri kesin olmakla birlikte iki hastanın vücudunda oluşan yanıklar nedeniyle hayatını kaybettiği iddialarına ilişkin açıklama yaptı.

    Açıklamasında, TBMM’de Sağlık Bakanı’ndan bilgi talep edilmesine rağmen cevap alınamadığını belirten Şahbaz, “Kocaeli Şehir Hastanesi’nde meydana geldiği iddia edilen bu yanık vakaları ve hastanenin denetimi konusunda Sağlık Bakanlığı’nı verileri saklama değil, nedenlerini tespit ederek şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    ŞEHİR HASTANELERİNİN BÜTÇEDEN ALDIĞI PAY SÜREKLİ OLARAK ARTARKEN, HİZMET KALİTESİ VE GÜVENİRLİĞİ SORGULANIR HALE GELMİŞTİR”

    Şahbaz’ın açıklaması şöyle:

    “Şehir Hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinden aldığı pay sürekli olarak artarken bu hastanelerin hizmet kalitesi ve güvenirliği de sorgulanır hale gelmiştir. Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) yöntemi ile yapılan ve Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesinden yüzde 11.4 gibi büyük bir pay alan hasta garantili şehir hastaneleri beklenen hizmet kalitesini sağlayamamaktadır.

    Maksimum kâr elde etmeyi amaçlayan işletmeci firma lehine düzenlenen sözleşmeler nedeniyle personel, alet edavat noksanlıkları giderilememekte, tedavi edici sağlık hizmetlerinde ciddi sorunlar ve hasta mağduriyetleri yaşanmaktadır. Hastanelerin faaliyete alınması sırasında gerekli denetim, sertifikasyon ve kalibrasyon işlemlerinin de yeterince yapılmadığı anlaşılmaktadır.

    KOCAELİ ŞEHİR HASTANESİ DE EKSİK PERSONEL, YETERSİZ TIBBİ ARAÇ GİBİ NEDENLERLE SIKÇA GÜNDEME GELMEKTEDİR”

    Daha önce faaliyete geçen diğer şehir hastanelerinde olduğu gibi Gama Holding ve Türkerler Holding’in yap işlet devret modeliyle inşa ettiği ve işlettiği Kocaeli Şehir Hastanesi de eksik personel, yetersiz tıbbi araç, taahhüt edilenden daha az sayıda birimin faal olması gibi nedenlerle sıkça gündeme gelmektedir.

    KOCAELİ ŞEHİR HASTANESİNDE AMELİYATA ALINAN 60’A YAKIN HASTANIN VÜCUDUNDA OLUŞAN YANIKLAR NEDENİYLE YARALANDIĞI, İKİ HASTANIN HAYATINI KAYBETTİĞİ İDDİALARI BASINA YANSIMIŞTIR”

    Nisan ayında hizmete giren Kocaeli Şehir Hastanesi’nde ameliyata alınan 60’a yakın hastanın ameliyat sırasında vücudunda oluşan yanıklar nedeniyle yaralandığı, biri kesin olmakla birlikte iki hastanın vücudunda oluşan yanıklar nedeniyle hayatını kaybettiği iddiaları basına yansımıştır. Vakaların ölüm nedeninin yanık değil, sepsis olarak kayda geçirildiği, bu nedenle kesin sayının bilinemediği, bu yanıklar nedeniyle halen tedavi alan hastaların bulunduğu iddiaları mevcuttur.

    HASTANE İDARESİNİN SORUMLULUĞU PERSONELE YIKMAYA ÇALIŞTIĞI İDDİALAR ARASINDADIR”

    Ameliyatlar esnasında hastaların vücudunda meydana gelen bu yanıklar nedeniyle hastanede ameliyatların gayri resmi olarak iki defa durdurulduğu, yüklenici firma olan Gama Türkerler’in konuya ilişkin sorumluluk kabul etmediği, hastane idaresinin de sorumluluğu personele yıkmaya çalıştığı iddialar arasındadır.

    Bu konuda TBMM’de Sağlık Bakanı’dan bilgi talep edilmesine rağmen cevap alınamamıştır.

    BU KONUDA SAĞLIK BAKANLIĞI’NI VERİLERİ SAKLAMAYA DEĞİL, NEDENLERİNİ TESPİT EDEREK KAMUOYU İLE PAYLAŞMAYA DAVET EDİYORUZ”

    Kocaeli Şehir Hastanesi’nde meydana geldiği iddia edilen bu yanık vakaları ve hastanenin denetimi konusunda Sağlık Bakanlığı’nı verileri saklama değil, nedenlerini tespit ederek şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyoruz.

    Sağlığın özelleştirilmesi ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin karını maksimize etmek ve yatırım tutarını biran önce çıkarmayı amaçlayan müteahhit şirketler tarafından yerine getirilmesi telafisi mümkün olmayan acı sonuçlara neden olmaktadır. İktidarı bir an önce bu anlayıştan vazgeçmeye çağırıyor ve bir kamu hizmeti olan sağlık hizmetlerinin kamu tarafından verilmesinin önemini bir kez daha vurguluyoruz.”

     

  • MAHİR POLAT: “BİZ VERGİDEN VERGİ ALAN BİR ÜLKE İKEN BUGÜN VERGİNİN VERGİSİNİN VERGİSİNİ ALAN BİR ÜLKE HALİNE DÖNDÜK”

    CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, TBMM Genel Kurulu’nda; “Bu hükümet dış ticarette bazı garip uygulamalar yapmaya devam ediyor. Bizim kumaş ithalatımız büyük bir çoğu ihracatta kullanılmak üzere ithal edilir. Biz vergiden vergi alan bir ülke iken bugün verginin vergisinin vergisini alan bir ülke haline döndük. Çünkü çıkarttığımız çok gizli genelgelerle maalesef Avrupa bölgesinden ithal ettiğimiz kumaşların vergilerini bir yıllık bir teminata bağlıyoruz. Avrupa artık bizden bıktı. Dış ticarette koruma önlemleri çerçevesinde gözetim uygulaması var. Fakat buradan doğan KDV’leri indirger ya da iade ederiz. Bunu da ortadan kaldırarak yine verginin vergisinin vergisini almaya devam eden bir iktidar haline geldik” dedi.

    TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, şunları söyledi:

    “İHRACAT İÇİN YENİ BİR YOL ARAYIŞINA İHTİYACIMIZ VAR”

    “Bu bakanlık bütçesi üzerine altıncı konuşmam. Altı konuşmadır ben maalesef aynı şeyleri söylüyorum değişen hiçbir şey yok. Sayıştay 8 yıldır aynı bulguları tekrarlıyor değişen bir şey yok. İri rakamlarla büyük ihracat rakamları açıklamak keyifli olsa gerek fakat ithalat rakamlarını da açıklamak lazım. Geçtiğimiz dönemde Türkiye bu bölgenin Çin’i olacak demiştik, ihracatla kalkınacak demiştik. Bu model maalesef ihracat, kilogram başına 1,10 satışla 1,50 satış arasında değişen rakamlarla çuvallamış durumda. İhracat için yeni bir yol arayışına ihtiyacımız var. Bizim ihracatımızdaki ileri teknoloji ürünlerinin ihracattaki payını artırmak en azından yüzde 20’lere kadar çıkartabilirsek, alternatifsiz ürünlerimizi değerinde ve katma değerli satabilirsek ihracatımızı 3 dolarların üzerine çıkartmış oluruz.

    Bu hükümet dış ticarette bazı garip uygulamalar yapmaya devam ediyor. Bizim kumaş ithalatımız büyük bir çoğu ihracatta kullanılmak üzere ithal edilir. Biz vergiden vergi alan bir ülke iken bugün verginin vergisinin vergisini alan bir ülke haline döndük. Çünkü çıkarttığımız çok gizli genelgelerle maalesef Avrupa bölgesinden ithal ettiğimiz kumaşların vergilerini bir yıllık bir teminata bağlıyoruz. Avrupa artık bizden bıktı. Dış ticarette koruma önlemleri çerçevesinde gözetim uygulaması var. Fakat buradan doğan KDV’leri indirger ya da iade ederiz. Bunu da ortadan kaldırarak yine verginin vergisinin vergisini almaya devam eden bir iktidar haline geldik.”