Yazar: odakhaber

  • İZMİR İTFAİYESİ’NE GİRMEK İÇİN TER DÖKTÜLER

    İZMİR İTFAİYESİ’NE GİRMEK İÇİN TER DÖKTÜLER

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Toros Eğitim Merkezi, itfaiyeci adaylarının sınav heyecanına sahne oldu. Belediyenin 69 itfaiye memuru alımı için açtığı sınava başvuruda bulunan 325 aday, birbirinden zorlu parkurlarda ter döktü. Bakanlıktan 120 kişilik kadro talep ettiklerini ancak 50 kişilik kontenjan tanındığını belirten İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Şükran Nurlu, “İtfaiye teşkilatımız, gerekli becerileri olan arkadaşlarımızın aramıza katılmasıyla daha da güçlenecek” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, 69 memur alımı için sınav açtı. KPSS’ye girerek yeterli puanı alan 325 aday, itfaiye memuru olmak için başvuruda bulundu. Adaylar önce Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) sözlü sınava katıldı. Kura çekerek soru kitapçıklarını belirleyen adaylara; Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Mahalli İdareler Kanunu, mesleki uygulama ve Anayasa’dan sorular yöneltildi. Tüm bu süreçler de video çekimi ile kayıt altına alındı. Adaylar daha sonra İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın Toros Eğitim Merkezi’nde 1 kilometre koşu, 100 metre engelli koşu, karanlık ve dumanlı odada yön bulma, şınav, mekik çekme, itfaiye aracı ile ambulans kullanma gibi uygulamalı sınavlardan geçti.

    BÜYÜKŞEHİR 120 İSTEDİ BAKANLIK 50 VERDİ

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Şükran Nurlu, norm kadroda eksik personelle çalıştıklarını, bu nedenle prosedür gereği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan 120 kişilik kadro talep ettiklerini ancak bu yıl 50 kişilik kontenjan tanındığını belirtti. İtfaiye memuru almak için ilana çıktıklarını söyleyen Şükran Nurlu, “İtfaiye teşkilatımız, gerekli becerileri olan arkadaşlarımızın aramıza katılmasıyla daha da güçlenecek” dedi.

    DAİREMİZ 850 NORM KADRO EKSİĞİ İLE ÇALIŞIYOR”

    İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın 30 ilçede bulunan 62 istasyonda hizmet verdiğini anımsatan Nurlu, “Ana istasyonların yanı sıra biz bir takım müfrezeler, sezonluk bazı risklere karşı özel bölümler açıyoruz. Küçük sanayi siteleri içerisinde ihtiyaç duyulursa yangınlara hızlı müdahale etme anlamında hızlı hareket birimleri oluşturuyoruz. Burada amaç yangın anında ya da herhangi bir risk anında itfaiye birimlerimizin hızlı şekilde olay yerine ulaşarak müdahaleye başlamasını sağlamak. İtfaiye Dairemiz 850 norm kadro eksiği ile çalışmakta. Bu nedenle bakanlıktan kadroların tamamlanmasını istedik. Kadrolar açıldıkça alımlarımız devam edecek” diye konuştu.

    ZORLU PARKURLARDA HEYECAN DOLU ANLAR

    Zorlu parkurları başarı ile geçmek için ter döken adaylar da heyecanlı anlar yaşadı. Adaylardan İbrahim Tevfik Sarıkaya, “Sınavlar genel olarak yorucuydu. Daha önceki mülakatlardan da biraz tecrübem var. Eğitimlerimi burada aldığım için parkuru biraz biliyorum. En çok koşuda zorlandım. Bu mesleği isteyenlerin, bol bol araştırma yapması ve fiziksel olarak kendilerini sürekli geliştirmesi lazım. Antrenmanlarını aksatmamaları lazım. Fiziksel ve mental sağlığı etkileyecek alışkanlıklardan kaçınmaları lazım” dedi.

    İTFAİYECİ OLMAK İÇİN YILLARDIR SINAVLARA KATILIYOR

    Berat Gökçe de özellikle kapalı ve dumanlı alanda yön bulmada zorlandığını belirterek, “Eğer kazanırsam bu mesleği başarı ile yapabileceğimi düşünüyorum. Kendime inanıyorum. Umarım kazanırım” diye konuştu. 

    ZORLU AMA ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM”

    Murat Altıntaş ise farklı parkurlardan geçtiklerini ifade ederek, “Bizim adımıza zor bir parkur ama yapmak istediğimiz meslek bu tür zorlukları olan bir meslek. O nedenle zorlu da olsa böyle bir parkurda yarışmak benim adıma onur ve gurur verici. Her şeye rağmen elimden geleni yapıyorum. Daha önce de birkaç kez sınavlara katıldım. Ama sanırım bu diğer kentlerde yapılan sınavlardan biraz daha zor. Üstesinden geleceğimi umuyorum” dedi.

  • EĞİTİM SEN GENEL KURULU… NEJLA KURUL: “YUSUF TEKİN, DİNSELLEŞTİRMEYİ ÖNE SÜRÜYOR. SÖYLEYECEK BAŞKA BİR SÖZÜ YOK. SİYASETEN VAAT EDEBİLECEKLERİ BİR ŞEY KALMADI”

    Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in mayıs seçimlerinden sonraki tüm açıklamaları, öğrencilere bir öğün ücretsiz yemeği sağlayamadığı için, kalabalık sınıflar ikili eğitim sorununu çözemediği için, eğitim emekçilerinin yoksullaşmasını engelleyemediği için, engellemediği için hatta; deprem bölgesindeki okulları unuttuğu için dinselleştirmeyi öne sürüyor. Söyleyeceği başka bir sözü yok. Karma eğitimi tartıştırıyor. Tek cinsiyetli okulları övüyor. Okullara, ana okullarına; imam, manevi danışman gönderiyor. Derslik yokken okullarda, mescit açtırmaya çalışıyor. Yani siyaseten vaat edebilecek bir şeyleri kalmadı. Şimdi devrede olan tarikatlar” dedi.

    Eğitim Sen’in 12. Olağan Genel Kurulu, bugün Ankara’da düzenlendi. Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, kongrede yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

    “Diyorlar ki, ‘Tarikat ve cemaatleri, dernek ve vakıf adı altında iktidara bağlayıp oradan güçlendirelim ve biz de güçlenelim…’ TBMM’de bütçe görüşülüyor. Bütçenin aslan payını, güvenlik harcamaları oluşturuyor…

    “ASIL KORKMASI GEREKENLER, HALKI KORKUTARAK, KENDİ KORKULARINI UNUTMAYA ÇALIŞIYORLAR”

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in mayıs seçimlerinden sonraki tüm açıklamaları, öğrencilere bir öğün ücretsiz yemeği sağlayamadığı için, kalabalık sınıflar ikili eğitim sorununu çözemediği için, eğitim emekçilerinin yoksullaşmasını engelleyemediği için, engellemediği için hatta; deprem bölgesindeki okulları unuttuğu için dinselleştirmeyi öne sürüyor. Söyleyeceği başka bir sözü yok. Karma eğitimi tartıştırıyor. Tek cinsiyetli okulları övüyor. Okullara, ana okullarına; imam, manevi danışman gönderiyor. Derslik yokken okullarda, mescit açtırmaya çalışıyor. Yani siyaseten vaat edebilecek bir şeyleri kalmadı. Şimdi devrede olan tarikatlar…

    Merkezi Yönetim Bütçelerinde örtük olan kalemlerin sayısı giderek artıyor. Eğitim, sağlık, barıma, kültür, sağlıklı ve güvenli beslenmeye, çocuk yoksulluğunu azaltmaya ayrılması gereken bizim vergilerimiz savaşa harcanıyor… Asıl korkması gerekenler, halkı korkutarak, kendi korkularını unutmaya çalışıyorlar.

    “TÜRKİYE KAPANIYOR”

    Türkiye kapanıyor. Bu karanlıkta, hâkim medya nedeniyle gözler daha az görüyor, kulaklar daha az duyuyor. Azalan maaş ve ücretlerimiz her geçen gün tadımızı kaçırıyor. İhraçlar, sivil ölüme mahkûm edilmeler, sürgünler nedeniyle en temel insani yetimiz olan konuşma, yazma, resim, müzik, heykel, fotoğraf sanatına erişim, akademik özgürlüğümüz engelleniyor…

    Türkiye’de egemen düzen, pek çok konuda faşist yönetimleri bile gölgede bırakacak uygulamalara girişiyor. Anayasayı tanımayan, Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarını uygulamayan bir sistem ile karşı karşıyayız. Yetkilerin pek az kişide toplandığı bu oligarşik yapı ile Türkiye şirket gibi yönetiliyor…

    19 milyon öğrencinin haftalık ders çizelgesi okulların açılmasına iki hafta kala hiçbir tartışma yürütmeden köklü bir biçimde değiştirildi…

    Son dönemde, eğitimin dinselleştirilmesine karşı laik bilimsel eğitim mücadelemiz, pandemide yaşam hakkı- eğitim hakkı- çalışma hakkı mücadelemiz, eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik, demokratik, özlük hakları mücadelemiz… Çok ciddi mücadeleler verdik. Eğitim emekçilerini ayrıştıran; öğretmenleri ücretli öğretmen-sözleşmeli öğretmen bölen, parçalayan sözde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun iptali konusunda yoğun bir çalışma yürüttük… Kimi zaman yalnız kaldık. Alma yılmadık, mücadelemizi sürdürdük. KHK’lerle haksız-hukuksuz ihraç edilen üyelerimizle, dayanışmamızı sürdürdük…

    Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz bir şey var. İktidarın olduğu her yerde direniş de var. Bizleri bölen ve yöneten anlayışı reddeder; yerine ittifak ve koalisyonları büyüten, yan yana gelişleri, karşılaşmaları artıran bir politika ve sendikal çizgi izlersek; kutuplaştırma ve tecrit duvarlarını yıkar, yerine anlama, dayanışma ve cesaret adacıklarını inşa eder ve çoğaltırsak, boyun eğdirme operasyonlarına yüz vermez, yerine iktidarın gözünün içine bakar ve başkaldırıyı ve direnme hakkını hayata geçirirsek, yalana dolana hileli yönlendirmelere karşı koyar, bilgi ve hakikat arayışını çoğaltırsak; kültürel istilalara izin vermez; dayanışmacı, eşitlikçi, özgürleştirici kültürümüzü korur ve geliştirirsek işte o zaman kazanırız.”

  • SUAT ÖZÇAĞDAŞ: “YUSUF TEKİN, LAİKLİK KARŞITI ODAKLARIN SÖZCÜSÜ VE HAMİSİ DURUMUNA GELMİŞ BULUNMAKTADIR. ERDOĞAN’A GÖREVLENDİRDİĞİ BAKANI GÖREVDEN ALMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, “Millî Eğitim Bakanlığı ve bizzat Yusuf Tekin, gerçekleştirilen bu icraatlar ve söylemler ile maalesef laiklik karşıtı odakların sözcüsü ve hamisi durumuna gelmiş bulunmaktadır… AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine’ ant içtiği, laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına yönelik yeminini hatırlatıyor, görevlendirdiği Milli Eğitim Bakanı’nı görevden alması çağrısında bulunuyoruz” dedi.

    CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, bugün Ankara’da; Eğitim Sen’in 12. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.

    Özçağdaş, bugün 81 ilde CHP İl Başkanlıklarının eş zamanlı olarak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Sizin ‘tarikat cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla protokol yapmaya devam edeceğiz” sözlerine karşı yaptığı ortak açıklamanın metnini okudu. Özçağdaş, şunları söyledi:

    “Bugün tüm illerimizde, eş zamanlı olarak bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Ben de Eğitim Sen kongresine geldiğimde, bu basın açıklamasını burada sizlerle paylaşmanın çok güncel olacağını düşündüm.

    ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; ‘Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder’ şeklinde ifade ederek önemini vurguladığı Milli Eğitim, mevcut iktidarın tam bir başarısızlık içinde olduğu bir alandır. AKP Genel Başkanı’nın ‘Eğitim alanında başarısız olduk’ sözleri ile bir itiraf olarak hafızalarımıza kazınan 21 yıllık dönemde; dokuz bakan değişmiş, eğitim sistemi yaz-boz tahtasına dönmüş, bilerek ve isteyerek siyasallaştırılmış, dinselleştirilmiş ve iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirilmiştir. PISA ve benzeri uluslararası araştırma sonuçları da eğitimin niteliğine yönelik başarısızlığı net bir biçimde ortaya koymaktadır. Oysa Milli Eğitim, ülkemizi geleceğe taşıyacak kuşakların iyi eğitimli ve donanımlı olmasını sağlayacak en önemli hizmet alanı ve ülke için bir beka sorunudur.

    Meclis’te kabul edilen bütçe; öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim emekçilerinin ve en önemlisi ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sorunlarını çözebilecek bir akla, vicdana ve niyete sahip değildir. Merkezi Yönetim Bütçesi içindeki payı yüzde 19,24’lerden, yüzde 14,56’ya gerileyen; yüzde 81’i personel gideri olan, yatırım bütçesi 2002’de yüzde 17,18 iken, yüzde 9,15’e kadar gerileyen Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek iktidar milletvekillerinin oyları ile kabul edilmiştir. Öğrencilere bilimsel ve nitelikli bir eğitim vermekten uzak, ailelerin artan mali yüklerini ve kaygılarını azaltmayı hedeflemeyen, öğretmenlerine yoksulluk sınırının altında maaşları reva gören, 1 milyonu aşan atanamayan öğretmenlere bir umut veremeyen bu bütçeyi konuşmamız gerekirken; maalesef Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in gün boyu yapılan bütçeye yönelik eleştirilere vermesi gereken cevapları değil, Türkiye’nin geleceği için çok büyük bir tehlike olan laiklik karşıtı demeçlerini konuşmak zorunda kalıyoruz.

    Bakanın verdiği rakamlara göre, Millî Eğitim Bakanlığı; 1167’si resmî kurumlarla olmak üzere 2709 protokol imzalamış bulunuyor. Bu protokoller, okullarımızın ve Milli Eğitim sistemimizin gereksinim duyduğu fiziki altyapı, malzeme ve/veya donanıma yönelik çeşitli kurumların yapacağı katkılara yönelik değildir. Aksine Millî Eğitim Bakanlığı’nın anayasal görevi olan ve öğretmenlerimizin uzmanlığında, okul yaşamında geliştirilmesi beklenen yaşam becerilerine yöneliktir. Bunu, bakanın; Meclis’te bu protokolleri savunurken ortaya koyduğu gerekçelerden de anlıyoruz.

    “EĞİTİMİN TOPYEKÛN DİNSELLEŞTİRİLMESİNİ İÇEREN POLİTİKALARI İFŞA ETMİŞTİR”

    Öğrencilerin bilgi, beceri ve davranışlarının geliştirilmesi; Millî Eğitim Bakanlığı ve öğretmenlerin görevidir. Tarikat ve cemaatleri, çocukların dağa çıkmasını engelleyen sivil toplum örgütleri olarak gördüğüne ve protokol imzalamaya devam edeceğine yönelik beyanları asla kabul edilemez. Bakanın bu sözleri, bugüne kadar zor şartlarda hizmet veren öğretmenlerimizi dağa insan kaynağı yetiştirmekle suçlaması anlamına da gelmektedir. Öğretmenlerimizin, çocukların terör örgütüne kaynak olarak dağa çıkmasını engellemeyeceklerini; ama kerameti kendinden menkul tarikat ve cemaat unsurlarının engelleyeceğini dile getirmekte, başlı başına bir zavallılıktır. Milli Eğitim Bakanı, bu yapılarla ilişkiyi savunurken, özellikle belirli bir bölgeye işaret etmekte; cemaat ve tarikatlar aracılığı ile bölgenin şekillendirilmek istendiğini de açıkça itiraf etmektedir.

    Yatılı okulları kapatıp, çocuklarımızı tarikat ve cemaatlerine mahkûm eden kişinin gerekçesi bu nedenle doğru değildir. Bakanlığın, tarikat ve cemaatlerle yaptığı protokolleri tasdik etmesi; eğitimin topyekûn dinselleştirilmesini içeren politikaları ifşa etmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki bu politikalar, geçmişte milletimizin hafızasından uzun süre silinmeyecek travmalar ile sonuçlanmıştır. Bu yapıların araç olarak kullanılmasının sonuçları 15 Temmuz darbe girişimi ile acı bir şekilde deneyimlenmiştir. Bakanın ve AKP kadrolarının bu yaşananlardan ders almadığını görüyor, kendilerine bu yoldan dönmeleri için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.

    “LAİK EĞİTİMİ SONLANDIRMA HAMLESİNİN BUGÜN ARTIK BAŞKA BİR AŞAMAYA GEÇTİĞİ ANLAŞILIYOR”

    Bakanın açıklamalarından ve tavırlarından siyasi iktidarın 4 artı 4 artı 4 düzenlemesi ile hız kazanan bilimsel, çağdaş, laik eğitimi sonlandırma hamlesinin bugün artık başka bir aşamaya geçtiği anlaşılıyor. Bakanın, ‘çocukların dağa çıkmasını engellemek’ perdesi ile gizlemek istediği bu icraatlar, örneğin ÇEDES Projesi’nin İzmir, Kırklareli, Eskişehir gibi partisinin az toplumsal destek aldığı bölgelerde başlaması göz önüne alındığında, başka bir siyasal hedefin unsurları olduğunu da açıkça göstermektedir.

    “GÖREVLENDİRDİĞİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NI GÖREVDEN ALMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ”

    Millî Eğitim Bakanlığı ve bizzat Yusuf Tekin, gerçekleştirilen bu icraatlar ve söylemler ile maalesef laiklik karşıtı odakların sözcüsü ve hamisi durumuna gelmiş bulunmaktadır. Kişiye özel bir yasal değişiklikle rektör olan ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın tüm tartışmalı icraatlarının sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz. Bu çağrının karşılık bulamayacağı ve AKP iktidarında görevden çekilme erdemi gösteren bir bakan olmadığı öngörüsü ile kendisinin atamasını yapan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine’ ant içtiği, laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına yönelik yeminini hatırlatıyor, görevlendirdiği Milli Eğitim Bakanı’nı görevden alması çağrısında bulunuyoruz.

    “MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

    Son sözümüz milletimizedir. Laiklik bu ülkenin geleceği için en önemli Cumhuriyet ilkesidir.  AKP ve onun beslediği her türlü laiklik karşıtı unsur, politika ve söylemle yasal ve toplumsal her platformda mücadele etmeye devam edeceğiz.”

    Eğiğtimin konuşulması gereken çok sorunu olduğunu belirterek konuşmasını sürdüren Özçağdaş, şöyle konuştu:

    “Öğretmenlerimizin yaşadığı çok gerçek, çok somut sorunlar var. Okullarımızda, eğitim camiamızda tamamen tek bir sendikaya havale edilmiş; müthiş bir baskı ortamı var. Yoksulluk sınırının altında bir yaşama mahkûm edilmiş öğretmenlerimiz var. Belirli bir yaştan sonra özellikle büyük şehirlerde yaşamlarını sürdürmek için ailelerinin evlerine dönen öğretmenlerimiz var. Stajyer öğretmen, ücretli öğretmen, öğretmen, başöğretmen, uzman öğretmen gibi aynı işi yapan öğretmenlerin farklı gruplara bölündüğü, çalışma barışını tehdit eden bir eğitim sistemi var. Niteliğini kaybetmekte olan, bilimsel ve laik eğitimin her gün örselendiği bir eğitim sistemimiz var. CHP olarak, bununla mücadele etmeye devam edeceğiz. Eğitim Sen’in verdiği mücadele bizim siyasal bir parti olarak yapmış olduğumuz çalışmaları, yolumuzu aydınlatan bir mücadele.”

  • TEMİZ MARMARİS İÇİN 5 YILLIK YOĞUN MESAİ

    TEMİZ MARMARİS İÇİN 5 YILLIK YOĞUN MESAİ

    Marmaris Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, 5 yıl boyunca yaklaşık 500 bin ton atık topladı. Evsel atıkları bertaraf eden Belediye sıfır atık sistemini kurarak hem doğayı korudu hem geleceğe katkı sundu. Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, “Hizmetten ödün vermeyen personelimize ve Marmaris’i temiz tutarak onlara destek olan tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

    Marmaris Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, 5 yıl boyunca en yoğun mesai harcayan birimlerden biri oldu. İlçede temizlik, çöp toplama ve dezenfekte gibi bir çok çalışma gerçekleştiren ekipler temiz bir Marmaris için yoğun mesai yaptı. 7/24 esasına göre çalışan temizlik işleri personeli sadece mahallelerde değil Belediye’nin sorumluluk alanında olmayan mesire alanları, plajlar, koylar, seyir tepelerinde temizlik ve çöp toplanmasının yanında pandemi süresince okullar, camiler ve talepte bulunan tüm resmi kurumların dezenfekte edilmesi, yıkanması konularında destek verdi. Ekipler 5 yıl boyunca yaklaşık 495.085 ton atık topladı.

    2019 yılında 57.000 ton, 2020 yılında 64.000, 2021 yılında 66.162 ton, 2022 yılında 86.846 ton atık toplayan ekipler 2023’te de 93.827 ton atık toplayarak bertaraf etti. Ayrıca 2022 yılında uygulamaya başlanan atık yağ toplama projesinde de 30.000 ton bitkisel atık yağ toplandı. 15.000 bin ton karışık ambalaj, 11.800 bin ton cam atık, 75.450 bin ton bahçe atığı, 2 ton atık pil toplandı. 2021 ve 2022 yıllarında yaşanan yangın ve sel felaketlerinde de cansiperane çalışan ekipler Marmaris’i temiz tutmak için 7/24 mesai harcadı.

    SIFIR ATIK SİSTEMİ KURULDU

    Marmaris Belediyesi sıfır atık konusunda da çalışmalarını hızlandırdı. 2022 yılında Marmaris Belediyesi Belediye Başkanlığı adına Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi alınırken gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya, sürdürülebilir sağlıklı bir çevre ve kentsel yaşam sunabilmek ve ülke ekonomisine katkı sağlayabilmek için belediye araç parkı içerisinde Atık Getirme Merkezi kuruldu. Ayrıca ilçenin 3 noktasına da Mobil Atık Getirme Merkezi yerleştirildi. Mobil atık getirme merkezlerinde kağıt/karton, cam, plastik, metal, elektrikli/elektronik atık, bitkisel atık yağ ve pil atıkları olmak üzere 7 tip atık toplanması için sistem kuruldu. Bu sayede 2022 ve 2023 yıllarında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan hibe desteği alındı.

    GERİ DÖNÜŞÜM SİSTEMLERİ KURULDU

    İlçedeki tüm eczanelere son kullanma tarihi geçmiş ilaçların toplanması için ilaç toplama kutuları dağıtan ekipler biriktiren ilaçların alınması, toplanması ve bertaraf edilmesi de sağlandı. Bölgedeki lastikçilerin ömrünü tamamlamış lastikleri araç parkına getirmesini ve buradan Lastik Sanayicileri Derneği (LASDER) yetkili firmalarınca alınmasını sağlayarak sürdürülebilir sağlıklı çevre ve kentsel yaşam ile ülke ekonomisine katkı sağlamak için çalışmalara devam edilirken; okullarda TAP ile birlikte atık pil toplama kampanyası düzenlendi. Farkındalık oluşturmak adına sık sık vatandaşlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışma düzenleyen belediye gönüllü vatandaşlarla birlikte sahillerde, orman alanlarında ve yanan bölgelerde temizlik gerçekleştirdi. Mavi Bayraklı plajlarda da çevre ve temizlik konusunda farkındalık çalışmaları yapıldı.

    “DAHA HASSAS OLMAK ZORUNDAYIZ”

    5 yıl boyunca temizlik konusunda büyük gayret gösterdiklerini söyleyen Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, tüm personele teşekkür ederek, “Sadece caddeler, sokaklar değil kendi yetki alanımızın dışındaki karayolları etrafları, ormanlık alanlar, deniz kenarları, Milli Park sahaları, Karayolları Bölge Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk bölgesi gibi alanlarda sürekli olarak çöp topluyoruz. Burada bireylere önemli görevler düşüyor. Daha hassas, daha dikkatli olmak zorundayız. Her türlü zorluğa ve tehlikeye rağmen hizmetten ödün vermeyen personelimize ve Marmaris’i temiz tutarak onlara destek olan tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

     

     

  • BODRUM BELEDİYESİ’NDEN VATANDAŞA YAKACAK DESTEĞİ

    BODRUM BELEDİYESİ’NDEN VATANDAŞA YAKACAK DESTEĞİ

    Bodrum Belediyesi, kış mevsiminin başlamasıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara yakacak desteğinde bulunuyor.

    Bodrum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından kış döneminde ihtiyacı tespit edilen vatandaşlara yakacak odun dağıtımı gerçekleştiriyor.

    Sosyal Hizmetler Bürosu tarafından planlanan organizasyonla 1 Aralık itibariyle ilçe genelinde 34 mahallede 330 haneye yakacak dağıtıldı.

    Sosyal belediyecilik ilkesiyle vatandaşlara her konuda destek olmaya çalıştıklarını belirten Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Belediye olarak vatandaşlarımızın temel gereksinimlerinin karşılanması adına çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmalar kapsamında ısınma ihtiyacını giderebilmek adına yakacak desteğinde bulunuyoruz. Halkımızın belediyesi çalışmaya, üretmeye ve halkının yanında olmayı sürdürecektir” dedi. 

    Yakacak ihtiyacı olan vatandaşlar, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne başvuruda bulunabilecek. Detaylı bilgi, 444 00 48 ve 0 252 319 44 48’den alınabilecek. 

     

     

  • MERAL AKŞENER’DEN CAN ATALAY AÇIKLAMASI: İSTANBUL 13’ÜNCÜ AĞIR CEZA MAHKEMESİ, KARAR MERCİİNİN KENDİSİ OLDUĞUNU DİKKATE ALARAK BİR AN ÖNCE GEREĞİNİ YAPMALI, BU KRİZ DERHAL ÇÖZÜLMELİDİR

    MERAL AKŞENER’DEN CAN ATALAY AÇIKLAMASI: İSTANBUL 13’ÜNCÜ AĞIR CEZA MAHKEMESİ, KARAR MERCİİNİN KENDİSİ OLDUĞUNU DİKKATE ALARAK BİR AN ÖNCE GEREĞİNİ YAPMALI, BU KRİZ DERHAL ÇÖZÜLMELİDİR

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Anayasa Mahkemesi’nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı vermesine ilişkin, “İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bu konudaki karar merciinin kendisi olduğunu dikkate alarak bir an önce gereğini yapmalı ve bu kriz derhal çözülmelidir. Gelin, Türk milletinin vicdanının, hakkının ve hukukunun yanında durun. Ülkemizde zaten sorunlu olan hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti uygulamalarını daha fazla yıpratmayın. Anayasa’da ve mevzuatta dahi kaynağı bulunmayan bir uygulamayla, devlet organları arasında çatışmaya yol açacak olan bu krizi daha fazla derinleştirmeyin” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Anayasa Mahkemesi’nin dün TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı vermesiyle ilgili açıklama yaptı. Akşener sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

    “Anayasa’nın uygulanmasından sorumlu kurumlarımız yine bir tarihi sınavla karşı karşıya…

    Anayasa Mahkemesi, Can Atalay davası ile ilgili bir kez daha hak ihlali kararı vererek; 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesine de bu kararın gereğini yapmaya hükmetti. Alınan bu yeni karar, devletin kurumları arasındaki çatışmayı sonlandırmak için bir fırsattır.

    İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bu konudaki karar merciinin kendisi olduğunu dikkate alarak bir an önce gereğini yapmalı ve bu kriz derhal çözülmelidir. Gelin, Türk Milleti’nin vicdanının, hakkının ve hukukunun yanında durun! Ülkemizde zaten sorunlu olan hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti uygulamalarını daha fazla yıpratmayın! Anayasa’da ve mevzuatta dahi kaynağı bulunmayan bir uygulamayla, devlet organları arasında çatışmaya yol açacak olan bu krizi daha fazla derinleştirmeyin! Milletimizi de suni gündemlerle ve krizlerle daha fazla meşgul etmeyin!”

  • CHP İSTANBUL İL BAŞKANI ÇELİK: “EĞİTİM SİYASALLAŞTIRILDI, DİNSELLEŞTİRİLDİ VE İKTİDARIN İDEOLOJİK HEDEFLERİ İÇİN BİR ARAÇ HALİNE GETİRİLDİ”

    Haber: EDDA SÖNMEZ/ Kamera:ADEM KARABAYIR 

    CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, eğitimin siyasallaştırıldığını, dinselleştirildiğini ve iktidarın ideolojik hedefleri için bir araç haline getirildiğini söyledi. Çelik, kerameti kendinden menkul tarikat ve cemaat unsurlarından medet uman Milli Eğitim Bakanlığı ve bizzat Yusuf Tekin’in de laiklik karşıtı odakların sözcüsü ve hamisi durumuna geldiğini ifade etti. Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Milli Eğitim Bakanı’nı görevinden alması çağrısında bulundu.

    CHP 81 ilde eş zamanlı olarak basın açıklaması gerçekleştirdi. İstanbul İl Örgütü’nde açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmeleri sırasındaki açıklamalarına tepki göstererek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Bakan Yusuf Tekin’in görevden alınması çağrısında bulundu.

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmeleri sırasında yapmış olduğu laiklik karşıtı açıklamalarına CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik tepki göstererek şunları söyledi:

    “MİLLİ EĞİTİM ÜLKE İÇİN BİR BEAA SORUNUDUR: Ülkemizin Kurucusu Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder’ demiştir. Ancak, milletin bağımsızlığı ve gelişimi için hayati önem taşıyan Milli Eğitim, mevcut iktidarın başarısızlık içinde olduğu bir alandır. Bu başarısızlık, bizzat AKP Genel Başkanı’nın ‘Eğitim alanında başarısız olduk’ sözleriyle itiraf edildi. 21 yıllık AKP döneminde, 9 bakan değişti, eğitim sistemi yaz boz tahtasına döndürüldü. Eğitim siyasallaştırıldı, dinselleştirildi ve iktidarın ideolojik hedefleri için bir araç haline getirildi. Oysa Milli Eğitim, ülkemizi geleceğe taşıyacak kuşakların iyi eğitimli ve donanımlı olmasını sağlayacak en önemli hizmet alanı ve ülke için bir beka sorunudur. Meclis’te kabul edilen bütçe, öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim emekçilerinin, ailelerin ve en önemlisi ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sorunlarını çözebilecek bir akla, vicdana ve niyete sahip değildir.

    MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN BÜTÇE İÇERİSİNDEKİ PAYI YÜZDE 14,56’YA GERİLEDİ: Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe içerisindeki payı yüzde 19,24’lerden yüzde 14,56’ya geriledi. Yüzde 81’i personel gideri olan, yatırım bütçesi 2002’de yüzde 17,18 iken yüzde 9,15’e kadar geriledi.  Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesi, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek iktidar milletvekillerinin oylarıyla bu şekilde kabul edildi. Öğrencilere bilimsel ve nitelikli bir eğitim vermekten uzak, Ailelerin artan mali yüklerini ve kaygılarını azaltmayı hedeflemeyen, öğretmenlerini yoksulluk sınırının altında maaşlara reva gören, bir milyonu aşan atanamayan öğretmenlere bir umut vermeyen bu bütçeyi konuşmamız gerekirken, maalesef Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Türkiye’nin geleceği için çok büyük bir tehlike olan laiklik karşıtı demeçlerini konuşmak zorunda kalıyoruz. 

    MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 2 BİN 709 PROTOKOL İMZALAMIŞTIR: Bakanın verdiği rakamlara göre Milli Eğitim Bakanlığı, bin 167’si resmi kurumlarla olmak üzere 2 bin 709 protokol imzalamış bulunuyor. Bu protokoller, okullarımızın ve milli eğitim sistemimizin gereksinim duyduğu fiziki altyapı, malzeme, yazılım ve/veya donanıma yönelik çeşitli kurumların yapacağı katkılara yönelik değil aksine Milli Eğitim Bakanlığı’nın anayasal görevi olan ve öğretmenlerimizin uzmanlığında okul yaşamında geliştirilmesi beklenen yaşam becerilerine yönelik.  Bunu, Bakan’ın Meclis’te bu protokolleri savunurken ortaya koyduğu gerekçelerden de anlıyoruz. Öğrencilerin bilgi, beceri, davranışlarının geliştirilmesi MEB ve öğretmenlerin görevidir.

    BAKAN, CEMAAT VE TARİKATLAR ARACILIĞIYLA BÖLGENİN ŞEKİLLENDİRİLMEK İSTENDİĞİNİ DE AÇIKÇA İTİRAF EDİYOR: Milli Eğitim Bakanı’nın, tarikat ve cemaatleri, çocukların dağa çıkmasını engelleyen sivil toplum örgütü olarak gördüğüne ve protokol imzalamaya devam edeceğine yönelik beyanları asla kabul edilemez. Bakanın bu sözleri, bugüne kadar zor şartlarda hizmet veren öğretmenlerimizi dağa insan kaynağı yetiştirmekle suçlaması anlamına da geliyor. Öğretmenlerimizin, çocukların terör örgütüne kaynak olarak dağa çıkmasını engelleyemeyeceğini ama kerameti kendinden menkul tarikat ve cemaat unsurlarının engelleyeceğini dile getirmek de başlı başına bir zavallılıktır. Milli Eğitim Bakanı, bu yapılarla ilişkiyi savunurken özelikle belirli bir bölgeyi işaret ediyor, cemaat ve tarikatlar aracılığıyla bölgenin şekillendirilmek istendiğini de açıkça itiraf ediyor.

    AKP KADROLARINA BU YOLDAN DÖNMELERİ İÇİN BİR KEZ DAHA ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ: Yatılı okulları kapatıp çocuklarımızı tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkûm eden kişinin gerekçesi bu nedenle doğru değildir. Bakanlığın tarikat ve cemaatler ile yaptığı protokolleri tasdik etmesi, eğitimin topyekûn dinselleştirilmesini hedefleyen politikaları ifşa etmiştir. Ancak, unutulmamalıdır ki bu politikalar, geçmişte milletimizin hafızasından uzun süre silinmeyecek travmalar ile sonuçlandı. Bu yapıların araç olarak kullanılmasının sonuçlarını 15 Temmuz darbe girişimiyle acı bir şekilde deneyimledik. Bakanın ve AKP kadrolarının bu yaşananlardan ders almadığını görüyor; kendilerine bu yoldan dönmeleri için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Bakanın açıklamalarından ve tavırlarından, siyasi iktidarın 4+4+4 düzenlemesi ile hız kazanan bilimsel, çağdaş, laik eğitimi sonlandırma hamlesinin bugün artık başka bir aşamaya geçtiğini anlıyoruz. Bakanın çocukların dağa çıkmasını engellemek perdesiyle gizlemek istediği bu icraatlar, örneğin ÇEDES projesinin İzmir, Kırklareli, Eskişehir gibi partisinin az toplumsal destek aldığı bölgelerde başlaması göz önüne alındığında, başka bir siyasal hedefin unsurları olduğunu da açıkça gösteriyor. 

    ERDOĞAN’A, MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NI GÖREVDEN ALMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUZ: Milli Eğitim Bakanlığı ve bizzat Bakan Yusuf Tekin, gerçekleştirilen bu icraatlar ve söylemlerle, maalesef laiklik karşıtı odakların sözcüsü ve hamisi durumuna gelmiş bulunuyor. Kişiye özel bir yasal değişiklikle rektör olan ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm tartışmalı icraatlarının sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz. Bu çağrının karşılık bulamayacağı ve iktidarında görevden çekilme erdemi gösteren bir bakan olmadığı öngörüsüyle, kendisinin atamasını yapan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine ant içtiği ‘laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına’’ yönelik yeminini hatırlatıyor, görevlendirdiği Milli Eğitim Bakanı’nı görevden alması çağrısında bulunuyoruz. Son sözümüz milletimizedir. Laiklik, bu ülkenin geleceği için en önemli Cumhuriyet ilkesidir. AKP ve onun beslediği her tür laiklik karşıtı unsur, politika ve söylemle, yasal ve toplumsal her platformda mücadele etmeye devam edeceğiz. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”

  • MUÇEV’İN MARMARİS KARACASÖĞÜT’TEKİ PROJESİ İKİNCİ KEZ İPTAL EDİLDİ

    MUÇEV’İN MARMARİS KARACASÖĞÜT’TEKİ PROJESİ İKİNCİ KEZ İPTAL EDİLDİ

    ESMA TURAN

    Muğla Turizm Çevre Vakfı (MUÇEV) Turizm Ticaret Limited Şirketi’nin Marmaris’te Karaca Mahallesi Söğüt mevkiindeki ‘Yat Yanaşma Yeri Kapasite Artırımı’ projesinin ‘ÇED Olumlu’ kararı ikinci kez iptal edildi.

    Marmaris’e bağlı Karaca Mahallesi Söğüt mevkiindeki, MUÇEV Turizm Tic. Ltd. Şti.’nin 187 tekne-yat yanaşma yeri kapasiteli ‘Yat Yanaşma Yeri Kapasite Artırımı’ projesine 9 Eylül 2020’de Muğla Valiliği tarafından ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verilmişti.  Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘ÇED Olumlu’ kararının iptaline ilişkin açılan davada karar çıktı. Muğla 1. İdare Mahkemesi projenin 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle ‘ÇED Olumlu’ kararını iptal etti.

    ARKEOLOJİK SİT ALANINDA KALDIĞI GEREKÇESİYLE İPTAL EDİLDİ

    Marmaris Belediyesi de projeye verilen 9 Eylül 2020 tarihli ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali ile yürütmenin durdurulması talebiyle dava açmıştı. Muğla 3. İdare Mahkemesi, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararını iptal etmişti. Danıştay 6. Dairesi Temmuz 2022’de Muğla 3. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararı onaylamıştı. Danıştay’ın kararının ardından MUÇEV yeniden ÇED süreci başlattı. Projeye 29 Mayıs 2023’te Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından ‘ÇED Olumlu’ kararı verilmişti. ÇED süreci içerisinde proje yatırımcısı unvan değişikliğine giderek yatırımcı adı MUÇEV Turizm Tic. A.Ş, “Yat Yanaşma Yeri Kapasite Artırımı” olan proje adı da “Yat Limanı, Yat ve Tekne Bağlama İskelesi Kapasite Artırımı” olarak değiştirilmişti.

    Temmuz 2023’te ise Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin tespiti sonucunda Karacasöğüt Koyu’nda belgelenen arkeolojik eserler, Muğla Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescillenmiş ve koy, 1. derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmişti. Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘ÇED Olumlu’ kararının iptaline ilişkin açılan davada karar çıktı. Muğla 1. İdare Mahkemesi projenin 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle ‘ÇED Olumlu’ kararını iptal etti.

    HUKUKA UYARLIK BULUNMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR

    Mahkeme kararında, “Muğla ili, Marmaris ilçesi, Karaca Mahallesi, Söğüt Mevkii, liman alanında su altında tespit edilen kültür varlıklarının 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiğinin ve (yat limanı, yat ve tekne bağlama iskelesi kapasite arttırımı projesi) proje sahasının bir kısmının söz konusu 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı anlaşılmıştır, buna mukabil dava konusu işleme dayanak ÇED raporunda bu hususla ilgili herhangi bir bilgiye veya değerlendirmeye yer verilmediği, bu yönüyle arkeolojik sit alanı tespiti karşısında uyuşmazlık konusu projeye ilişkin ÇED raporunun yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun hazırlanmadığı (duyarlı yöreler-sit alanı bakımından eksik hazırlandığı) ve bu suretle eksik/yetersiz hazırlanan ÇED raporuna istinaden tesis edilen dava konusu ÇED Olumlu kararında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşılmaktadır” denildi.

     

  • ÇİĞLİ BELEDİYESİ FLAMİNGO SEMT MERKEZİ KAPILARINI AÇTI

    ÇİĞLİ BELEDİYESİ FLAMİNGO SEMT MERKEZİ KAPILARINI AÇTI

    Çiğli Belediyesi tarafından Egekent Mahallesi’nde yapımı tamamlanan Flamingo Semt Merkezi düzenlenen törenle hizmete girdi.

    Kadın, çocuk ve emeklilerin güvenli ve konforlu şartlarda sosyalleşebilmesi adına çalışmalarını sürdüren Çiğli Belediyesi, son olarak içerisinde kadın dayanışma merkezi, sosyal tesisi ve spor salonu bulunan Flamingo Semt Merkezi’nin açılışını yoğun bir katılımla gerçekleştirdi. Açılışa Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, Başkan yardımcıları, meclis üyeleri, muhtarlar, kadın hak ve özgürlükleriyle ilgili faaliyetlerde bulunan sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda vatandaş katılım gösterdi.

    GÜMRÜKÇÜ: “10 BİN VATANDAŞIN YARARLANACAĞI BİR MERKEZ”

    Açılış töreninde konuşan Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, “Mülkiyeti belediyemize ait olan ancak yıllardır özel bir şirket tarafından işletilen işletmelerimizi belediyemize kazandırma çalışmalarımız devam ediyor. Bu doğrultuda benim çocukluğumun da geçtiği Egekent Mahallesi’ndeki bir mülkümüzü baştan aşağı yenileyerek içerisinde kadın dayanışma merkezi, sosyal tesis ve spor salonu bulunan Flamingo Semt Merkezi’ne dönüştürdük. Kadınların, çocukların, gençlerin ve kıymetli büyüklerimizin sosyalleşebileceği güzel bir tesisi daha Çiğlimize kazandırdık. Egekent, İzkent ve Çağdaş Mahallerimizin bulunduğu bölgenin sosyal anlamda önemli eksiklikleri bulunuyordu. Bu tesis aracılığıyla bölgede ikamet eden yaklaşık 10 bin vatandaşımıza sosyalleşme olanağı sağladık” dedi.

    GÜMRÜKÇÜ’DEN SPOR SALONU VE KREŞ MÜJDESİ

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 yılında bir kapalı spor salonu çalışması olacağını söyleyen Başkan Gümrükçü, “İzmir Büyükşehir Belediyemizin, Egekent Pazar yerinin karşısındaki boş araziye kapalı spor salonu çalışması olacak. İzkent ve Egekent Mahalle Muhtarlarımızla birlikte süreci yakından takip ediyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer, bu projeyi 2024 yılı yatırım programı içerisine aldı. Ayrıca İzkent Mahallemizde bulunan Migros’un hemen arkasındaki araziye de İBB iştiraklerinden İZELMAN bir kreş yapacak. Buranın çalışması da 2024 yılında başlayacak” ifadelerini kullandı.

    MÜGE KAPLAN HEPTEK: “ORTAK AKILLA VE BAŞARIYLA YÖNETİLİYOR”

    Egekent Mahalle Muhtarı Müge Kaplan Heptek, “Çiğli; sanatla, sporla, kadına ve çocuğa verilen değerle anılan bir ilçe. Ortak çözüm için ortak kararlar alınan bu kentin Başkanı Sayın Utku Gümrükçü’ye mahallemize içerisinde kadın dayanışma merkezi, sosyal tesis ve spor salonu bulunan Flamingo Semt Merkezi’ni kazandırdığı için teşekkür ederim” diye konuştu.  

  • ODUNPAZARI BELEDİYESİ, SEYİTGAZİ’YE HALI SAHA AÇIYOR

    ODUNPAZARI BELEDİYESİ, SEYİTGAZİ’YE HALI SAHA AÇIYOR

    Odunpazarı Belediyesi, Seyitgazi Belediyesi’nin de katkıları ile Seyitgazi’nin Cevizli Mahallesi’ne halı saha açıyor.

    Bugüne kadar Odunpazarı’na 9 halı saha, spor kompleksi ve spor parkı kazandıran Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, gençlerin yarınlara sağlıkla adım atmalarını sağlayacak spor yatırımları yapmaya devam ediyor. Başkan Kurt, Seyitgazi Belediyesi’nin desteği ile Seyitgazi’nin Cevizli Mahallesi’ne halı saha yaptı.

    “GENÇLERİMİZİN VE ÇOCUKLARIMIZIN ÜCRETSİZ FUTBOL OYNAYACAĞI ALANLAR YAPMAK HALKÇI BELEDİYECİLERİN İŞİDİR”

    Seyitgazi Cevizli Mahallesi Halı Sahası’nın açılışı, 24 Aralık Pazar Günü saat 14.00’te yapılacak.

    Odunpazarı Belediyesi’nin halkçı ve sosyal bir belediye olduğunun altını çizen Başkan Kurt, bu anlayış doğrultusunda hareket ettiklerini söyledi. Belediyeler arası dayanışmanın da sosyal belediyeciliğin bir parçası olduğunu belirten Başkan Kurt, “Yoksul gençlerimizin, kırsal alanda bulunan mahallelerdeki gençlerimizin ve çocuklarımızın ücretsiz olarak futbol oynayabileceği alanları yapmak halkçı belediyecilerin işidir. Seyitgazi Belediyemiz ile birlikte Bora Grup, Orakçı, Ergit ve Özel Şehir Koleji’nin sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz halı sahamız, Seyitgazi’mize ve Eskişehir’e hayırlı olsun. Ben tüm hemşehrilerimizi Pazar günü saat 14.00’te yapacağımız açılışımıza devam ediyorum” dedi.