Yazar: odakhaber

  • YÜKSEL MANSUR KILINÇ: MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKTERİ YEMEK TEDARİKÇİSİ TAŞERON BİR ŞİRKETİN YÖNETİM KURULUYLA MEŞGUL

    CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılıç, “Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri’nin asıl görevini yapmak yerine ne işle meşgul olduğunu biliyor musunuz? Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, yemek tedarikçisi taşeron bir özel şirketin yönetim kuruluyla meşgul. Dahası yönetiminde yabancı uyruklu kişilerinden bulunduğu şirketin imza yetkili temsilciliğini yapıyor” dedi. 

    CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılıç, TBMM Genel Kurulu’nda; Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği üzerinde konuştu. Kılıç, şunları söyledi:

    “2024 yılında güvenlik ve savunma alanına 1 trilyon lirayı aşan bir bütçe ayırıyoruz. Güvenlik ve savunma alanında görev yapan insan kaynağımız 1 milyon kişiyi aşmaktadır. Güvenlik ve savunmamız için büyük bir insan gücü büyük bir bütçe kullanıyoruz. Buna rağmen kevgire dönmüş sınırlarımızdan geçen milyonlarca kaçak göçmen, insan kaçakçıların insafına terk edilen yüzbinlerce gencimiz, suç örgütlerinin çatışma alanına dönen mahallerimiz sokaklarımız uyuşturucu çeteler tarafında şehit edilen polisimiz, askerimiz… 

    Saray eliyle ihlal edilen ulusal egemenlik haklarımız, kara para aklamanın aracı haline gelen güzellik salonları vatandaşlık satın alan çeteler. Ülkemizin uluslar arası itibarını zedeleyen suç ekonomisi listeleri. Devletin gözü önünde başkentimiz Ankara’yı bile haraca bağlayan suç örgütleri. Daha vahimi Kara Kuvvetlerimizin güzide eğitim kurumunda toplu iğne bulamadığını belirten, müritler…

    2023 Türkiye’sinde karşı karşıya olduğumuz güvenlik tablosu bu. Ülkemizin güvenlik kurumları bu çürümeyi hak etmiyor. Saray ve tek adam yönetimi kurumları çürüttü. devleti çürüttü Şimdi evlerimizde, Sokaklarımızda, mahallelerimizde büyük bir toplu sal çürüme riski ile karşı karşıyayız. Ülkemizin bu güvensiz yapının kaynağı olan sarayın etrafında yuvalanan narkopolitik yapının tehditlerinden kurtarılması gerekmektedir.

    Sayın Cumhurbaşkanı yardımcısı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin asıl görevini yapmak yerine ne işle meşgul olduğunu biliyor musunuz? Milli Güvenlik Kurlu genel Sekreteri, yemek tedarikçisi taşeron bir özel şirketin yönetim kuruluyla meşgul. Dahası yönetiminde yabancı uyruklu kişilerinden bulunduğu şirketin imza yetkili temsilciliğini yapıyor.”

  • BURHANETTİN BULUT: “İLETİŞİM BAŞKANLIĞI SEÇİMDE AKP’NİN PROPAGANDA BÖLGESİNİN YÖNETİMİNİ ALMIŞ DURUMDA VE PARAYI DA ÇOĞUNLUKLA ORADA KULLANIYOR”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda; “2019 yılında bütçesi 344 milyondu İletişim Başkanlığı’nın. Geçen yıl 1,6 milyara, bu yıl 2024 yılında ise 4 milyar 126 milyona çıkartılmış durumda. İletişim Başkanlığı seçimde AKP’nin propaganda bölgesinin yönetimini ele almış durumda ve parayı da çoğunlukla orada kullanıyor. Çok maaşlı bu arkadaşımız Fahrettin Altun, PKK militanlarını televizyona çıkarttı, sahte videolar yayınladı. Terör örgütü üyeleriyle röportaj yaptı ve AKP Grubu’nda birçok videonun yayınlanmasında bu arkadaşımız görevli oldu ve bu arkadaşımıza şu an, 2024 yılında 4 milyar 126 milyon lira teslim edilmiş durumda” dedi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda; Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bütçesi üzerinde konuştu. Bulut, şunları söyledi:

    “RTÜK’ÜN 5 KURUMA VERDİĞİ CEZANIN TUTARI 30 MİLYON TL. YAPTIRIMLARIN HEPSİ HALK TV, TELE 1, KRT TV, FLASH HABER, HABERTÜRK TV VE FOX TV”

    “İletişim Başkanlığı 5 yıl önce kuruldu. Kurulurken amacı, Türkiye’yi markalaştırmak, imajını güçlendirmek. Ama bu 5 yıl içerisinde gördük ki bu kurum AKP’nin ajansı ya da troll ve kirli propagandaların başkanlığı haline geldi. En çok da iki kelime üzerinde durdu. Bir tanesi ‘dezenformasyon’. Ama baktığınızda dezenformasyonun başlangıcı hep bu başkanlık oldu. İkincisi de ‘hakikat’. Hakikatle mücadele diye ama baktığınızda da hakikatle mücadeleyi tersine çeviren kurumun bizatihi kendisi oldu. Bunu kimlerle yaptı? Devlet kurumlarıyla. RTÜK, TRT, Anadolu Ajansı ve tabii ki havuz medyası ile bu çalışmalarına 5 yıldır devam ediyor. RTÜK’ten bahsedeyim. RTÜK, para cezası, yayın durdurma, lisans iptalleriyle anılan bir kurum halinde. Sadece 5 kuruma verdiği cezanın tutarı 30 milyon TL. 2023 yılına kadar da 35 idari, 9 da para cezası olmak üzere 44 yaptırım uyguladı. Yaptığı yaptırımların hepsi Halk TV, TELE 1, KRT TV, Flash Haber, Habertürk TV ve FOX TV. Bu RTÜK kurumu sanki sadece bu kanalları izleyen bir kurum halinde çalıştı.

    “AKP YETKİLİLERİ ‘HİÇBİR GAZETECİ BU YASADAN ETKİLENMEYECEK’ DEDİ. YİNE, BU YASANIN İÇERİSİNE BAKTIĞIMIZDA 33 GAZETECİ BU YASADAN DOLAYI SORUŞTURMA GEÇİRDİ”

    Bir başka hakikat ise basın özgürlüğündeki durumumuz. Türkiye 180 ülke içerisinde 165’inci. İletişim Başkanlığı’ndan ne beklenir? Buradaki itibarı sıra sayısını, sırayı yükseltmek ama aksine elinden geldiğince kendisine kim muhaliflik yapıyorsa onları engellemek, birincisi basın kartını vermeyerek engellemek; ikincisi de hapse atmak. Geçen yıl yine burada konuşulmuştu dezenformasyon yasası. Orada yine AKP yetkilileri ‘Hiçbir gazeteci bu yasadan etkilenmeyecek’ dedi. Yine, bu yasanın içerisine baktığımızda 33 gazeteci bu yasadan dolayı soruşturma geçirdi. Son soruşturma geçiren gazetecilere baktığımızda 3 başlıkta toplanıyor; bir tanesi seçimler, ikincisi yargıda rüşvet, üçüncüsü de deprem. Türkiye’deki deprem gerçeğini, yargıdaki yolsuzluğu ve seçimdeki suistimalleri aktaran arkadaşlarımız karşılarında adli güçleri buldu, örneğin Tolga Şardan. Burada İletişim Başkanlığı devreye girmesi, gazeteciliğin gerçek anlamda yapılmasını sağlaması gerekirken önce polisi ve yargı güçlerini harekete geçirdi. Bu gazeteciler içerisinde İsmail Saymaz’ı sayabiliriz, Murat Ağırel’i, Timur Soykan’ı, Barış Pehlivan’ı sayabiliriz.

    “İLETİŞİM BAŞKANLIĞI’NIN BÜTÇESİ 2024 YILINDA 4 MİLYAR 126 MİLYONA ÇIKARTILMIŞ DURUMDA”

    Bir de bu işin bütçesi var. 2019 yılında bütçesi 344 milyondu İletişim Başkanlığı’nın. Geçen yıl 1,6 milyara, bu yıl 2024 yılında ise 4 milyar 126 milyona çıkartılmış durumda. Topladığınızda 362 bin asgari ücretlinin maaşına denk geliyor. Peki, bu bütçe 2,5 katına artırıldığında bakıyorsunuz o yıla ne var, seçim ya da geçmiş yılla artış oranlarına baktığınızda seçim olan yıllarda bütçe anormal derecede artmış durumda. Çünkü İletişim Başkanlığı seçimde AKP’nin propaganda bölgesinin yönetimini ele almış durumda ve parayı da çoğunlukla orada kullanıyor. Bu işin başındaki Fahrettin Altun, namıdiğer ‘pergolacı’ sarayın iletişimini yaparken, bu paraları kullanırken tek koltukta da bu işi sürdürmedi. Baktığınızda tam kelimesiyle söyleyeyim, hayır hasenat adına ne kadar yönetim kurulu üyeliği varsa bunların hepsini de aldı bu arkadaşım.

    “FAHRETTİN ALTUN, PKK MİLİTANLARINI TELEVİZYONA ÇIKARTTI, SAHTE VİDEOLAR YAYINLADI”

    Bu görevi yaparken çok maaşlı bu arkadaşımız Fahrettin Altun, PKK militanlarını televizyona çıkarttı, sahte videolar yayınladı. Terör örgütü üyeleriyle röportaj yaptı ve AKP Grubu’nda birçok videonun yayınlanmasında bu arkadaşımız görevli oldu ve bu arkadaşımıza şu an, 2024 yılında 4 milyar 126 milyon lira teslim edilmiş durumda. Ben buradan Meclis Başkanıma sesleniyorum: Sayıştay raporlarıyla bunu bulamıyoruz ya da herhangi bir denetimle bunları bulmak mümkün değil. Burada Cumhurbaşkanı Yardımcısı var diyecektim ki o da yok. Ben Fahrettin Altun’a buradan bir vergi mükellefi olarak benim vergimden eğer ona düşen bir hak var ise bu rakamlarda, hakaret eden çalışmalarda Fahrettin Altun’un katkısı var ise verdiğim vergiden aldığı nasip haram olsun, zıkkım olsun.”

  • BAŞKAN ÖMER GÜNEL: “KUŞADASI’NDA SÖZ VERDİKLERİMİZİN ÜÇ KATINI YAPTIK”

    BAŞKAN ÖMER GÜNEL: “KUŞADASI’NDA SÖZ VERDİKLERİMİZİN ÜÇ KATINI YAPTIK”

    Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, Kuşadası Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası’nı ziyaret ederek kentte ulaşım sektöründe hizmet veren esnafla bir araya geldi. Toplantıda şoför esnafına bugüne kadar Kuşadası’nda gerçekleştirdikleri alt ve üstyapı yatırımları hakkında bilgi veren Başkan Ömer Günel, “Görevde olduğumuz 4 buçuk yılda söz verdiklerimizin 3 katını yaptık. Bir sonraki dönemimizde de kentimizde vizyon projeler hayata geçireceğiz” dedi.

    Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, mümkün olan her fırsatta esnafın sorunlarını dinlemeye devam ediyor. Bu kapsamda Başkan Ömer Günel, Kuşadası Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Hüsnü Öten, minibüsçü esnafı ve taksi duraklarının temsilcileriyle buluştu. Yaklaşık 2 saat süren toplantıda tek tek söz alan esnaf ve temsilciler, Başkan Ömer Günel’e talep ve önerilerini iletti. Başkan Ömer Günel ise esnaf ve temsilcilerle yapımına başlanan ‘Kent Meydanı’ projesi, Aydın Büyükşehir Belediyesi ile birlikte gerçekleştirilecek olan sahil bandı düzenlemesi ve yeni yapılacak olan otogarla ilgili fikir alış verişinde bulundu.

    “BİZLERLE ÇOK YAKINDAN İLGİLENİYOR”

    Toplantıda konuşan Kuşadası Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Hüsnü Öten, Başkan Ömer Günel’in kendileriyle her zaman çok yakından ilgilendiğini söyledi. Başkan Ömer Günel’in göreve gelmesinin ardından Kuşadası’nda büyük bir değişimin yaşandığını belirten Hüsnü Öten, “Kuşadası Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinden birisi. Başkanımızın gerçekleştirdiği yatırımlar sayesinde Kuşadası’na artık daha çok yerli ve yabancı turist geliyor. Bu sezon hem taksici hem de minibüsçü esnafımız çok iyi iş yaptı. Deyim yerindeyse turistlere araba yetiştiremedik” dedi.

    “KRUVAZİYER TURİZMİNDE REKOR KIRDIK”

    Toplantıda Kuşadası’nın çok bereketli bir turizm sezonu yaşadığına dikkat çeken Başkan Ömer Günel ise, “Kentimize kasım ayı verilerine göre şu ana kadar 523 kruvaziyer gemisiyle, 774 bin 884 turist geldi. Bu anlamda Kuşadası 2023 yılında kruvaziyer turizminde rekor kırdı. Buradan 2024 yılının çok daha iyi geçeceğini müjdelemek isterim. Yakaladığımız bu yükselişte Kuşadası Belediyesi olarak bizim uluslararası kruvaziyer acenteleriyle kurduğumuz iyi ilişkiler çok önemli bir rol oynuyor. Tabi burada sizlere de çok önemli görevler düşüyor. Turistlere güler yüzlü davranmanız ve araçlarınızı her zaman temiz tutmanız çok önemli” diye konuştu.

    “TÜM MAHALLELERİMİZE YATIRIM YAPTIK”

    Minibüsçü esnafı ve taksi duraklarının temsilcilerine Kuşadası’nda gerçekleştirdikleri alt ve üstyapı yatırımları hakkında da bilgi veren Başkan Ömer Günel, “Kentimizde bulunan 23 mahallenin hepsinde alt ve üstyapı yatırımları gerçekleştirdik. Aydın Büyükşehir Belediyemiz ile büyük bir uyum içerisinde çalışarak Davutlar Mahallemizin kanalizasyon sorununu çözdük. 2024 yılında Güzelçamlı ve Kuştur bölgesinin de bu sorunu ortadan kalkacak. Görevde olduğumuz süre boyunca Kuşadası’nın 30 yılda birikmiş olan sorunlarını çözüme kavuşturduk. 4 buçuk yılda söz verdiklerimizin 3 katını yaptık. Bir sonraki dönemimizde ise kentimizde vizyon projeler hayata geçireceğiz. Ayrıca taksi duraklarımızın modern ve estetik olması için başlattığımız yenileme çalışmaları sürecek” dedi.

     

  • ENSAR AYTEKİN: “TÜRKİYE YÜZYILI’NIN ÖZETİ: EMEKLİYE KURU EKMEK, ÖĞRENCİYE KURTLU EKMEK. SARAYDAKİLERE IZGARA CİĞER, YÜREK”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, TBMM Genel Kurulu’nda; “Türkiye Yüzyılı’nın özeti şudur: Emekliye kuru ekmek, öğrenciye kurtlu yemek, yoksullara taş çorbası, saraydakilere ızgara ciğer, yürek. Bu bütçeye ‘hayır’ demek bizim vatandaşlık görevimizdir” dedi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı, Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin; TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın bütçesi üzerinde konuştu. Aytekin, şunları söyledi:

    “Parlamentolar iki temel hak yaratır: biri yasama hakkı, diğeri bütçe hakkıdır. Her iki hak da halk adına kullanılır. Bütçe doğmamış çocuğun üzerinde hakkı olduğu bir mekanizmadır ve sıkı sıkıya korunup denetlenmesi, sorgulanması gerekir.

    Bugün Meclis’e sunulan bu bütçeye baktığımızda içinde halka dair sadece bolca verginin olduğu bir bütçe görüyoruz. Bu bütçenin yüzde 25’i bütçe açığından oluşuyor. İki yıldır ek bütçe yapıyoruz, her şey sapıyor. Birisi çıkıyor ‘Gözümdeki ışıltı’ diyor, biri çıkıyor ‘Dolarla mı maaş alıyorsunuz?’ diyor. Olan vatandaşa oluyor. AKP yönetemediği bütçenin, har vurup harman savurdu bütçenin faturasını halka kesiyor. Bu bütçe için de öyle görünüyor ki ek bütçe gelecek, eylülü görmeden bir ek bütçe yine Meclis’in gündemine gelecek.

    Cumhurbaşkanlığı için teklif edilen mal ve hizmet alımı 6,93 milyarken Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sanayi ve Teknoloji, Ulaştırma, Kültür ve Turizm, Gençlik ve Spor, Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik yani 7 tane bakanlığın toplam mal ve hizmet alımı 5,88 milyar. Sadece Cumhurbaşkanlığının mal ve hizmet alımı bu 7 tane bakanlığın mal ve hizmet alımının üstünde… Yani sarayın günlük mal ve hizmet alım gideri kabaca 19 milyon lira. Bu artış önümüzdeki yerel seçimlere kaynak yaratmak için mi kullanılacak?

    Cumhurbaşkanlığının 2023’te 6,6 milyar olan bütçesi 2024 yılında 12,3 milyara çıkarılıyor; artış oranı yüzde 85. Saray önümüzdeki yıl günde 33,6 milyon lira harcayacak; saatte 1,4 milyon lira, dakikada 23 bin lira para harcayacak. Yani önümüzdeki yıl sarayın dakikalık harcaması 2 asgari ücrete eşit olacak. Halka hayal pazarlama konusunda AKP yeterince mahir.

     2023 Vizyonu, diye bir şey ortaya koydular. Vizyondan geriye sadece bu kağıda yazılanlar kaldı. ‘2023’te ilk 10 ekonomiden biri olacağız’ diyorlardı; 19’uncu sıradayız ama ilk 10’a girdiğimiz bir yer var. Nedir o? Sefalet Endeksi. Dünyanın Sefalet Endeksi sıralamasında 10’uncu sıradayız. Bu ülkeyi dünyanın en sefil 10’uncu ülkesi yaptınız. 2023’te hedef tutturamayanlar 2053 için hedef koymaya kalkıyorlar.

    Bu Türkiye Yüzyılı öyle bir makyaj ki makyaj silinince açlığı görüyoruz. O kadar ki Merkez Bankası Başkanı bile İstanbul’da ev bulamıyor ve annesinin yanına yerleşiyor. Başkan, Barınamıyoruz Hareketi’ndeki gençlerle buluşsun, o gençler kendilerine olayın sebebini gayet net anlatır. Eserinizle ne kadar övünseniz az. Bu ülkede derin yoksulluk yok, bu ülkede yoksulluk uçurumu var, bu ülkede bodur çocuk gerçeği var, beslenemediği için ağzında diş olmayan çocuklar var, bir yanda da sarayın besilileri var, pudra şekeri çekenler var, altın tozlu kahve içenler var.

    Türkiye Yüzyılı’nın özeti şudur: Emekliye kuru ekmek, öğrenciye kurtlu yemek, yoksullara taş çorbası, saraydakilere ızgara ciğer, yürek. Bu bütçeye ‘hayır’ demek bizim vatandaşlık görevimizdir.”

  • İMAMOĞLU, VATANDAŞLARLA GÜÇLÜ İLİŞKİLER KURABİLECEK GÜÇLÜ ADAYLARIN BELİRLENMESİ KONUSUNDA ÇALIŞMALARIN SÜRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, henüz açıklanmayan belediye başkan adaylıklarıyla ilgili olarak “Her yerde hem vatandaşlarımızla iyi diyalog kurabileceğine inandığımız güçlü adayların oluşması yönünde çalışan heyetler söz konusu. Aynı zamanda tabii ki sonrasında güçlü bir yönetim kabiliyetini bütün İstanbul’a yaygınlaştıracak bir tasarım içerisinde olduğunu biliyorum partimizin kurum ve kurumlarının” dedi. 

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Büyükada’da deprem tehlikesi nedeniyle yıkılıp tekrar inşaa edilen Büyükada Nizam Camii’nin açılışını yaptı. Açılış sonra vatandaşlara şerbet ve lokma dağıtan İmamolu daha sonra kısa bir açıklama yaptı. Camii hakkında bilgi veren İmamoğlu şunları söyledi: 

    “İNSANLAR CAMİNİN İÇİNE GİRDİĞİ ZAMAN HER YÖNÜYLE EŞİTLENİRLER”

    Büyükada’dayız. Büyükada’da Nizam Camii’nin depreme dayanıklı olmadığı tespit edilmişti. Burada  ibadeti yoğun olan bir camimizdi. Bu tespitten sonra buranın yıkılması gerekiyordu ve yerine hem çevreyle uyumlu hem adaların bu güzel coğrafyasına, doğasına mesaj verebilen bir tasarımla mimarlarımız yol çıktılar. Güzel bir biçimde buraya yerleştirilen hem güçlü bir statik yapısıyla depreme dayanıklı hem estetik, farklı fonksiyonları da olan bir camimizi bitirdik. Bugün o caminin açılışı için Büyükada’dayız. Tabii aynı zamanda camimizde ibadet edilen yerin dışında bir taziye evi, bir aşevi var. Dolayısıyla özellikle burada yaşayan bir kısım vatandaşımızın taziye talepleri olduğunda da kolaylıkla yönlendirilebilecek ve taziye kabul edebilecekleri bir mekanı da yine cami içerisinde oluşturmuş olduk. Tabii camilerimiz çok önemli. Buralarda insanlar caminin içine girdiği anda her yönüyle eşitlenirler ve yan yana bir safta dualarını ederler, yaradanına sığınırlar. Böylesi maneviyatı yüksek olan camilerimizin de her yönüyle topluma sağlıklı ve güzel mesajlar verebilmesini hep önemsemişimdir. 

    “BÜYÜKADA BÜTÜN İNANÇLARIN BİR ARADA YAŞADAĞI ÇOK ÖZEL COĞRAFYA”

    Tarih boyunca İstanbul’da var olan çok önemli, çok kıdemli, çok farklı izleri olabilen, mimarlık eserleri var. Ama yanı sıra bazen mahalle içinde, bazen bir sokakta oranın yaşayanların ihtiyacını görecek boyutta naif, çevresiyle uyumlu, çevreci ve çok nadide eserler de var. Geçmişten bugüne hem Osmanlı dönemine hem Cmhuriyet döneminin bu anlamda çok güzel eserlerini İstanbulumuzda görebilirsiniz. Büyükada’nın da çok önemli bir özelliği var. Burası aynı zamanda bütün inançların bir arada yaşadığı çok özel bir coğrafya. Burada sonsuz bir saygıyı görürsünüz. Her inançtan insanın birbirine olan sevgisini ve komşuluğunu hemşeriliğini yaşarsınız. Bu bağlamda da bugün bu açılan camiye ben iyi biliyorum ki gelirken selamlaştık her cemaatten, her inançtan insan bizimle selamlaştılar ve bir arada buraya geldik. Lokmayı da bizlerle birlikte paylaştılar. İstanbul’un Adalar gibi çok farklı semtleri ve mahalleleri de var bu yönüyle. O bakımdan bu caminin bütün komşularıyla, bütün inançlarıyla birlikte adalarda açılması da bizim için çok çok kıymetli, çok güçlü mesajlar içeren dünya barışına dünya huzuruna da buradan çok önemli göndermeler yapabilen bir açılıştır. Bu bağlamda emeği geçen iki mimarımıza da ki biri kadın mimarlarımızın ki mimarımıza da yüklenicisine, kurumumuzun birimlerine bütün emekçi dostlarımıza teşekkür ediyorum. Büyükada’ya hayırlı uğurlu olsun.”

    İmamoğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin belediye başkan adaylarının ne zaman açıklanacağı yönündeki sorusuna ise şu cevabı verdi:

    “Yani hem genel merkezimizde hem İstanbul İl Başkanlığımızda elbetteki bizim Büyükşehir Belediyemiz olarak geçirdiğimiz 4,5-5 yıldaki deneyimlerimizi de aktardığımız çalışma merkezlerimiz var. Bu anlamda çok hassas ilerlendiğini biliyorum. Her yerde hem vatandaşlarımızla iyi diyalog kurabileceğine inandığımız güçlü adayların oluşması yönünde çalışan heyetler söz konusu. Aynı zamanda tabii ki sonrasında güçlü bir yönetim kabiliyetini bütün İstanbul’a yaygınlaştıracak bir tasarım içerisinde olduğunu biliyorum partimizin kurum ve kurumlarının. Dün itibariyle de Parti Meclisimizin takdiriyle İstanbul’da, Fatih’te Mahir Polat arkadaşımız yine Pendik’te de Tarık Balyalı arkadaşımız adaylığa layık görüldüler. Kendilerine başarılar diliyorum. Umut ederim ki çok geçmeden, yıl bitmeden, yani bu 3 ayın en güçlü şekliyle kampanyada değerlendirilir ki bu anlamda CHP’nin yönetmediği ama çok büyük nüfusa sahip ilçeleri de ayrıca çok önemsiyorum, hızlıca adaylar belirlenir. Bu yönde çalışmaların sürdüğünü biliyorum. Bu hassasiyetle süreci yöneten bütün kurumlarımıza İl Başkanlığımıza, Parti Meclisimize ve elbette ki çok kıymetli Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e İstanbul adına teşekkür ediyorum şimdiden.”

  • HAKAN FİDAN, RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV İLE GÖRÜŞTÜ

    HAKAN FİDAN, RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI SERGEY LAVROV İLE GÖRÜŞTÜ

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile telefonda görüştü. Fidan görüşmede Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış anlaşmasının bir an önce imzalanmasının önemini vurguladı.

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile telefon görüşmesi yaptı. Bakanlık yetkilisinden edinilen bilgiye göre görüşmede Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış müzakereleri ele alındı. Fidan’ın barış anlaşmasının bir an önce imzalanmasının önemini vurguladığı öğrenildi.

  • YASA DIŞI TİCARET ATO’DA ELE ALINDI. KAYIT DIŞI VE KAÇAĞIN EKONOMİYE FATURASI YILLIK 250 MİLYAR DOLAR

    YASA DIŞI TİCARET ATO’DA ELE ALINDI. KAYIT DIŞI VE KAÇAĞIN EKONOMİYE FATURASI YILLIK 250 MİLYAR DOLAR

    Vergi kaybına neden olan yasa dışı ticaretin etkileri, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katıldığı konferansta ele alındı. Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) düzenlediği konferansta, toplam yaklaşık 1 trilyon dolarlık ekonominin yüzde 25’inin kayıt dışı olduğu, bunun 250 milyar dolara karşılık geldiği tahminine yer verilirken yasa dışı ticaretle mücadelede kararlılık vurgusu yapıldı. 

    Kapsamı itibarıyla küresel bir sorun olan yasa dışı ticaret, haksız rekabet ortamı yaratarak yasal ekonomik faaliyetler üzerinde daraltıcı etki oluşturmanın yanı sıra önemli ölçüde vergi kaybına neden olarak ülkenin geleceğinden çalıyor. Öte yandan kayıt dışılık, aynı zamanda yolsuzluk, kara para aklama, suç örgütlerinin finansmanına katkı gibi etkileriyle topluma da zarar veriyor. Yasa dışı ticaretin kayıt dışı ekonominin en önemli bileşenlerinden biri olduğunun altı çizildiği konferansta, yaklaşık 1 trilyon dolar olan Türkiye’nin gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 25’inin kayıt dışı olduğunun tahmin edildiği ifade edildi. 

    Ekonomiye etkisi bakımından vahim sonuçlara yol açan yasa dışı ticarete ilişkin olarak, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katılımıyla ATO’da bugün düzenlenen Yasa Dışı Ticaretle Mücadele başlıklı konferansta, yasa dışı ticaretin ülke ekonomisine faturası ve mücadele yöntemleri ele alındı. Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü ve Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan sunumlara yer verilen konferansın açış konuşmasını ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran yaptı. 

    TİCARET BAKANI BOLAT: KAÇAK EŞYA YAKALAMASINDA YÜZDE 94 ARTIŞ ELDE ETTİK 

    Konferansta konuşan Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Türkiye’nin mali çıkarlarını tehlikeye düşüren, kamu güvenliği ve sağlığına, çevreye veya tüketicilere yönelik tehdit oluşturan her türlü risk unsuruna karşı modern risk analizi tekniklerini kullandıklarını ifade etti. Birleşmiş Milletler verilerine göre küresel düzeyde ticaret yoluyla aklanan para miktarının küresel ticaretin yaklaşık yüzde 2,5’ine tekabül ettiğinin, yani yaklaşık 1 trilyon dolar olduğunun altını çizen Bolat, yılın ilk 11 ayında 21,9 milyar TL değerinde kaçak eşya yakalandığını vurguladı. 

    Ticaret Bakanı Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü: 

    “Gümrük kapılarımız başta olmak üzere bütün ülke sathında kaçakçılıkla mücadele için ulusal ve uluslararası alanda yürüttüğümüz çalışmaları kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bakanlığımızın teknik ve beşeri kapasitesine yönelik yaptığımız yatırımlar neticesinde, 2023 yılının ilk 11 ayında kaçak eşya yakalamasında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 94 artış sağlandı.” 

    Ticaret Bakanlığı’nın Savunma Sanayii Başkanlığı ile ortak başlattığı MİLTAR Projesi ile ilk yerli x-ray araç ve konteyner tarama sisteminin üretilerek 2022 yılında faaliyete alındığını söyleyen Bolat, bakanlığın teknolojik alandaki geliştirmelerine değinerek, “Risk analizleri çalışmaları kapsamında veri madenciliği sayesinde gümrük ve dış ticaret alanlarındaki yüksek ölçekli veriyi yapay zeka algoritmaları ve ileri analitik modellemeler ile analiz ederek daha riskli alanlara yoğunlaşıyor ve kaçakçılık eylemine karışması muhtemel unsurları gerçek zamanlı olarak skorluyoruz. İthalat ve ihracat işlemleri ile transit taşımaların yanı sıra e-ticaret faaliyetlerini de yakından takip ediyor, e-ticaret hacmindeki artışa paralel olarak teknolojik altyapımızı geliştiriyoruz” dedi. 

    Hayali ihracatın tespitine yönelik yapılan çalışmalarla yüksek miktarlarda KDV iadesi alarak devleti zarara uğratanlara karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğünün altını çizen Bakan Bolat, “2023 yılı ocak ayından bu yana 2,8 milyar TL ek tahakkuk ve ceza kararı düzenlenerek devletimizin gelir kaybının önüne geçilmiştir” diye konuştu. 

    Bakan Bolat, 2023’te kaçakçılıkla mücadele kapsamında yürütülen operasyonlar neticesinde bin 375 ton akaryakıt, 4 milyon 743 bin adet elektronik eşya, 1 milyon 130 bin paket sigara, 389 milyon adet makaron, 46 milyon 953 bin adet sigara kağıdı ve filtresi, 1 milyon 165 bin adet elektronik sigara ve aksamı, 4 bin 692 ton gıda ve 3 bin 924 adet tarihi eser ele geçirildiğini açıkladı. 

    GÜRSEL BARAN: KAYIT DIŞI TİCARETLE MÜCADELEYE GÜMRÜK MÜDÜRLÜKLERİ MODERNİZASYONUYLA DESTEK OLDUK 

    Konferansa ev sahipliği yapan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ise konuşmasında, küresel ekonominin karanlık yüzü denilen yasa dışı ticaretin, ekonomik faaliyetler üzerinde daraltıcı bir etki oluşturup vergi gelirlerinde kayıplara yol açarak büyümeye zarar verdiğini söyledi. 

    Yasa dışı ticaretin faaliyetlerini yasal zeminde sürdüren şirketler ve ticaret erbabını haksız rekabetle karşı karşıya bırakarak ekonomik ve siyasi istikrarı tehdit ettiğini ifade eden Baran, şunları söyledi: 

    “Yasadışı Ticaretle Mücadele İçin Uluslararası İttifak (TRACIT) tarafından geçen yıl kasım ayında yayımlanan ‘Global Yasadışı Ticaret Ortamı Endeksi’ne göre global ortalamanın üzerinde bulunan Türkiye, Gümrük Kontrol Bölgesi alanında yüksek performans sergileyerek 84 ülke arasında 14’üncü sırada yer aldı. Bu başarıda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği öncülüğünde kurulan, Ankara Ticaret Odası olarak ortağı bulunduğumuz Gümrük ve Turizm İşletmeleri Şirketi’nin payı söz konusu. Bu şirket, yap-işlet-devret modeliyle kara sınır kapılarımızı hiçbir maddi yük oluşturmadan baştan yenileme görevini üstlendi. Bugüne kadar Kapıkule, Sarp, Hamzabeyli, Cilvegözü, Habur, Dilucu, Çıldır-Aktaş, Esendere ve Kapıköy Sınır Kapıları ile Muratbey ve Nusaybin Gümrük Müdürlükleri modernize edildi.” 

    ATO Başkanı Baran, Türkiye’nin kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusundaki kararlılığını Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı ile ortaya koyduğunu, bu mücadelenin başarılı olması için toplumsal farkındalığın sağlanması, veri paylaşımının geliştirilmesi, hukuki ve idari önlemlerin alınması ve en önemlisi de denetim kapasitesinin artırılması gerektiğini ifade etti. 

    KAÇAKÇILIĞIN ÖNLENMESİNE YÖNELİK TEKNOLOJİK ALTYAPIYA YATIRIM SÜRÜYOR 

    Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Seda Gündüz tarafından yapılan sunumda, 154 gümrük kapısında alınan önlemler, yakalanan kaçak ürünlere ilişkin rakamlar ve yapılan yatırımlar açıklandı. Buna göre; Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü, son bir yılda teknolojik altyapısını geliştirmek için yatırımlara devam etti. Son üç yılda kaçak akaryakıt yakalaması 300 milyon TL’yi aştı. 2023 yılının ilk 11 ayında 1 milyonda adetten fazla elektronik sigara, 515 ton sarmalık tütün ve 330 milyon adet makaron ele geçirildi. Aynı dönemde 57 binden fazla kaçak cep telefonu yakalandı. 

    BÜİS İLE BİR YILDA 19,5 MİLYON ÜRÜN DENETLENDİ 

    Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Grup Başkanı Nazım Kankılıç tarafından yapılan sunumda ise kaçak alkollü içkiler ve sigaraya karşı alınan yenilikçi önlemler tanıtıldı. Kankılıç, 2007 yılından bu yana Bandrollü Ürün İzleme Sistemi’nin (BÜİS) tütün mamulleri ve alkollü içkilerin takibini ve vergi güvenliğini sağladığının altını çizdi ve 2022 yılında 19,5 milyondan fazla ürünün denetlendiğini söyledi. Akaryakıtta kayıp kaçağın azaltılması için yaptıkları teminat uygulamaları ve saha denetimlerinin yanı sıra cezai müeyyidelerin artırılmasına değinen Kankılıç, yaklaşık 1,4 milyar TL özel usulsüzlük cezası kesildiğini açıkladı. 

    YASA DIŞI TİCARET FARKLI SEKTÖRLER MERCEĞİNDEN ELE ALINDI 

    ‘Yasa Dışı Ticaretin Etkileri ve Çözüm Yolları’ başlıklı panelde, Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ moderatörlüğünde, Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı İmran Okumuş, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Hakan A. Yavuz, BDO Türkiye Ortağı Emrah Akın ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Acar, farklı sektörler özelinde yasa dışı ticareti mercek altına aldı. 

    İMRAN OKUMUŞ: AKARYAKITTA KDV’NİN ÖTV’YE EKLENMESİ KAÇAĞI BİTİRİR 

    PÜİS Genel Başkanı İmran Okumuş, Türkiye’de 17 kurumun akaryakıtla mücadele konusunda faaliyet gösterdiğini, kamu tarafından alınan önlemler neticesinde akaryakıt sektöründe fiziki kaçakçılığının mümkün olmadığını söyledi. Okumuş, “Fiziki kaçakçılık bitse de vergi kaçakçılığı devam ediyor. Vergi kaçakçılığı ile KDV, Hazine’ye değil kaçakçıların cebine gidiyor. Vergi kaçakçılığını istasyonlarda aramak yanlış, bayiler dağıtıcı dışında hiçbir yerden alım yapamaz. Vergi kaçakçılığı istasyonda değil, dış satışlarda gerçekleşiyor” diye konuştu. Okumuş, fatura ticaretinin önlenmesinin kayıt dışının bitirilmesinin en etkili yolu olduğunu, tek yöntemin de akaryakıt ürünlerinden alının KDV’nin ÖTV’ye eklenmesi olduğunun altını çizdi. 

    MUHİTTİN ACAR: YASA DIŞI TİCARETLE MÜCADELE SİYASI BİR MESELEDİR 

    Son olarak Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Acar, “Yasa dışı ticaretle mücadele polisiye veya profesyonel bir mesele olmanın ötesinde siyasi bir meseledir. Zira arkasında kim nereden zengin oluyor ve buna kim karar veriyor; bunu çözmeden yasa dışı ticaretle mücadele mümkün değildir. Kimden vergi alınacağı da siyasi bir tercihtir. Pratik düzlemde ise kararlılık, kapasite ve koordinasyon yasa dışı ticaretin engellenmesinde zaruri” dedi.  

     

  • İZMİR EN UZUN GECEDE KOŞTU

    İZMİR EN UZUN GECEDE KOŞTU

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, yılın en uzun gecesi olan 21 Aralık’ta bir kez daha geleneksel gece koşusu düzenledi.
     
    İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün yılın en uzun gecesinde düzenlediği “En Uzun Koşu” İzmirliler tarafından bir kez daha ilgiyle karşılandı. Konak Saat Kulesi önüne gelerek ısınan binlerce İzmirli 21 Aralık saat 21.12’de işaret fişeğiyle beraber koşuya Konak Vapur İskelesi’nden başladı. Koşunun startını İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanı Hakan Orhunbilge, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ersan Odaman ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Spor ve Şube Müdürü Bahadır Eroğlu yaptı.
     
    Parkur boyunca renkli görüntülerin oluştuğu organizasyonda Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nı takip ederek 6 buçuk kilometrelik etabı Marina İzmir’de tamamlayan katılımcılara sıcak çorba, su ve enerji içeceği ikram edildi. Koşu ve bisiklet sürüşüne katılanlar ışıklı süsler ve fenerler eşliğinde geceyi renklendirdi.

  • OKAN KONURALP: “DİYANET SİYASİ İKTİDARIN BİR PROPAGANDA AYGITI OLARAK TOPLUMUN GENİŞ KESİMLERİNE ABA ALTINDAN CEHENNEMİN SOPASINI GÖSTERİYOR. LAKİN BAŞARAMAYACAKLAR”

    OKAN KONURALP: “DİYANET SİYASİ İKTİDARIN BİR PROPAGANDA AYGITI OLARAK TOPLUMUN GENİŞ KESİMLERİNE ABA ALTINDAN CEHENNEMİN SOPASINI GÖSTERİYOR. LAKİN BAŞARAMAYACAKLAR”

    CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Genel Kurulu’nda; “Diyanet yoksullar aleyhine susuyor, bir avuç zengin lehine konuşmayı tercih ediyor. Yoksulların, geçim sıkıntısı çekenlerin, işsizlerin karşısına sabır tavsiyeleriyle çıkıyor. Sosyal medya imamlarının cennet tahayyüllerinin arkasına sığınıyor. Bir nevi, Diyanet ve bu zevat ‘Dünyada yaşadığınız yoksulluğa, çaresizliğe katlanın, cennette karşılığını alacaksınız’ propagandasında buluşuyor. Diyanet siyasi iktidarın bir propaganda aygıtı olarak toplumun geniş kesimlerine aba altından cehennemin sopasını gösteriyor lakin başaramayacaklar” dedi.

    CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Genel Kurulu’nda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi üzerinde konuştu. Konuralp, şunları söyledi:

    “Onlarca yıldır Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesine ilişkin bu çatı altındaki görüşmelerin ana konularından biri Alevilerin, Başkanlıkla ilişkisi olmuştur. Örneğin, cemevlerinin ibadethane olarak kabulüne dair talepler defalarca bu görüşmeler kapsamında dile getirilmiş ancak çözüme yönelik somut adımlar atılmamıştır. Diyanetin toplumun tüm kesimlerinin Diyaneti olmasına yönelik beklentiler dile getirilmiş ancak sonuç alınamamıştır.

    Hâliyle bu kangrene dönüşmüş tartışmaları uzun uzadıya tekrarlamayacağım ancak tutanaklara geçmesi için söylemek istiyorum ki: Örneğin, Aleviler cemevlerini ibadethane olarak kabul ediyorlarsa ibadethane olarak kabul edilmesi zorunluluktur. Örneğin, Aleviler ayrımcılığa uğradıklarını ifade ediyorsa bunun tartışılacak yanı yoktur. Devletin görevi ‘Ayrımcılığa uğramıyorsunuz’ demek yerine her bir vatandaşının derdine merhem olacak çareleri bulmaktır.

    Bir başka sorun da Diyanet’in bütçe büyüklüğü ve bu bütçenin sağlanmasına ilişkin. Diyanet sadece geleneksel Sünni müktesebat çerçevesinde hizmet üretmekte ancak bütçesini mükellef olan her bir vatandaştan toplanan vergilerden sağlamaktadır. Bir cumhuriyet kurumu olan Diyanet bu gerçekle de en kısa sürede yüzleşmeli, yeniden yapılanmalı, laiklik ilkesine uygun ve tüm inançlara eşit mesafede hizmet veren bir kuruma dönüşmelidir.

    Bu değinmelerin ardından Diyanet ile ilişkili bir başka sorun alanına da dikkat çekmek istiyorum: Diyanetin doğrudan ve dolaylı koruması altında bulunan YouTube, TikTok, sosyal medya imamlarının sayısı büyük bir hızla artıyor. Son derece pervasız bir üslupla kendisi gibi düşünmeyen herkese, argo tabirle ayar vermeye çalışan bu zevatın dilinde kötülük, nefret, ötekileştirme, hakaret var; bunların dilinde kucaklayıcılık, fikir ve ifade özgürlüğüne saygı yok.

    Kendileri gibi yaşamayan herkesi düşman, zındık, terörist olarak nitelendirmekten çekinmeyen bu TikTok’çulara göre, örneğin, Büyük Önder Atatürk’ü sevmek, laikliği ve laik bilimsel eğitimi savunmak, cehennemlik olma gerekçesi. Bu zevata göre, eğitim-öğrenim hakkından geri adım atmayan, iş yaşamında yer alan, kadın, erkek eşitliğini kararlılıkla savunan kadınlar günahkar. Bu sosyal medya imamları, siyasette de açıktan taraf oluyor, Diyanet çıkıp da bunlara, ‘Dini siyasete alet edemezsin, camiye siyaset sokamazsın’ demedi, demiyor.

    Bu örnekler çoğaltılabilir ancak bu örnekleri ne kadar çoğaltırsak çoğaltalım, karşılaşacağımız gerçek, vurguladığım üzere, Diyanet’in sessizliğidir. Oysa Diyanet’in bu çağdaki en önemli görevlerinden biri, bu sosyal medyadaki sözde din adamlarına karşı da mücadele etmek, toplumu bunlardan korumaktır.

    Öte yandan, tarikatlar ve dinî cemaatler de geçmiş dönemlerdeki geleneksel sınırlarının dışına çıkmış, ekonomik çıkar ilişkisine, bir siyaset projesine dönüşmüştür. Örneğin, bu yapıların kamuda çalışan üyeleri, kamu yönetiminin liyakate dayalı olması gereken hiyerarşisi yerine, şeyhlerine, şıhlarına ve onlarla kurmuş oldukları yeni dinî hiyerarşiye bağlanmıştır. FETÖ’nün 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişiminde bulunabilmesinin altında da mensuplarının terör örgütü liderine yönelik sapkın bağlılığı bulunmaktadır. Bu bağlamda, yeni sapkınlıkların kökleşmesine izin vermekten çekinmediği görülen siyasi iradeyi uyarmak görevimizdir; yapmayın.

    Genel Kurulumuzu yöneten Sayın Başkanın da memleketi Adıyaman’da bir makamı bulunan ilk sahabelerden Ebû Zer El-Gıfârî mealen şunu söyler: ‘Evinde ekmek bulunmadığı halde isyan etmeyen adama şaşarım.’ Tercihini yoksulların yoksulluğunu, kölelerin köleliğini ortadan kaldırmaktan yana yapan Ebû Zer’in atıf yaptığım ifadesi bağlamında şunları söylemek istiyorum:

    2024 yılı bütçesi ve bu bütçe bütünü içindeki Diyanet bütçesi, ne yazık ki evinde ekmek bulunmayanların bütçesi değildir. Bu bütçe, işsizliği, adaletsizliği daha da artıracak bir bütçedir çünkü bütçeler siyasi iktidarın kimden yana olduğunu gösteren belgelerdir. Siyasi iktidarın 2024 yılı bütçesine ilişkin tercihi işçilerden, çiftçilerden, öğrencilerden, kadınlardan yana değildir, geçmiş bütçelerde olduğu gibi iktidarın bu yılki tercihi de bir avuç sermayedarın daha da zenginleşmesini sağlayacak bir talan bütçesidir.

    Diyanet bu bütçeyle ilgili olarak da yoksullar aleyhine susuyor, bir avuç zengin lehine konuşmayı tercih ediyor. Yoksulların, geçim sıkıntısı çekenlerin, işsizlerin karşısına sabır tavsiyeleriyle çıkıyor. Sosyal medya imamlarının cennet tahayyüllerinin arkasına sığınıyor. Bir nevi, Diyanet ve bu zevat ‘Dünyada yaşadığınız yoksulluğa, çaresizliğe katlanın, cennette karşılığını alacaksınız’ propagandasında buluşuyor. Diyanet siyasi iktidarın bir propaganda aygıtı olarak toplumun geniş kesimlerine aba altından cehennemin sopasını gösteriyor lakin başaramayacaklar. Sözlerimi sadece bedenen değil, fikren ve ruhen de her kim ve hangi kurum, kuruluş kime ve kimlere köle ise, her kim, hangi kurum, kuruluş kendilerini birilerine köleleştirmişse özgürleşmesi dileğiyle bitirmek istiyorum. ‘Fekkü rakabe’ yani kölelere özgürlük, yaşasın özgürlük.”

  • GAMZE TAŞCIER: “SAYIN IŞIKHAN  MİLLETİN AKLIYLA ALAY EDİYOR. ASGARİ ÜCRETLİ ARTIK SÜTTEN 154 LİTRE, KIYMADAN 37 KİLO  DAHA AZ ALABİLİYOR… BAKAN BEYLER REALİTE GÖRMEK İSTERSE KENDİSİNİ ÇARŞIYA PAZARA DAVET EDİYORUM”

    GAMZE TAŞCIER: “SAYIN IŞIKHAN MİLLETİN AKLIYLA ALAY EDİYOR. ASGARİ ÜCRETLİ ARTIK SÜTTEN 154 LİTRE, KIYMADAN 37 KİLO DAHA AZ ALABİLİYOR… BAKAN BEYLER REALİTE GÖRMEK İSTERSE KENDİSİNİ ÇARŞIYA PAZARA DAVET EDİYORUM”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın TBMM Genel Kurulu’nda bakanlık bütçesiyle ilgili yaptığı konuşmayı eleştirerek; “Sayın Işıkhan bir kez daha milletin aklıyla alay ediyor ve sanıyorum bundan mutluluk duyuyor. Kendisi herhalde farkında değil ama Türkiye’nin neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor. ‘Asgari ücreti 21 yılda reel olarak 3 kat artırdık’ diyor. Kağıt üzerinden değil, vatandaşın yanından konuşmak lazım. Sadece 2 yılda alım gücündeki korkunç düşüş hükümete reel gelmiyor demek ki. 2021 Ocak ayında asgari ücret 2 bin 825 liraydı, süt 6 liraydı. Bugün aynı markette, aynı süt 36 lira. Asgari ücretli artık o sütten 154 litre daha az alabiliyor. Kıymadan 37 kilo daha az alabiliyor. Bu sadece iki yılda oldu. Bakan beyler realite görmek isterse kendisini çarşıya pazara davet ediyorum” dedi.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın TBMM Genel Kurulu’nda bakanlık bütçesi üzerine yaptığı konuşmayı değerlendirdi.

    SAYIN IŞIKHAN BİR KEZ DAHA MİLLETİN AKLIYLA ALAY EDİYOR VE SANIYORUM BUNDAN MUTLULUK DUYUYOR”

    Taşcıer, Bakan Işıkhan’ın sözleriyle ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

    “Çalışma Bakanı TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe konuşmasında, bu yüzyılı emeğin yüzyılı yapacaklarından bahsetti. Sayın Işıkhan bir kez daha milletin aklıyla alay ediyor ve sanıyorum bundan mutluluk duyuyor. Kendisi herhalde farkında değil ama Türkiye’nin neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor. Kayıt dışı çalışıp asgari ücret bile alamayan milyonlar var. Son 8 yılda gerçekleşen 20-24 yaş arası istihdam artışına bakın, yüzde 86’sı asgari ücret ve aşırı yakın ücret alıyor. Yani vasıfsız iş yapan da, teknik tahsil almış da çalışma hayatına asgari ücretli başlıyor.

    2021 OCAK AYINDA ASGARİ ÜCRET 2 BİN 825 LİRAYDI, SÜT 6 LİRAYDI. BUGÜN AYNI MARKETTE, AYNI SÜT 36 LİRA”

    25-39 yaş arasında da asgari ücret ödenenlerin sayısı hızla artıyor. Asgari ücretli olmayanlar da düşük ücretlere mahkum edilmiş durumda. Türkiye’de özel sektör çalışanlarının yüzde 91’i asgari ücretin iki katı ve altında, yani 22 bin 804 liradan az ücret alıyor. Memurların bile alım gücü yıllardır hızla eriyor. 2003’te çalışanlar toplam gelirin yüzde 25.2’sini ücret ödemesi olarak alıyordu, çalışan sayısı yaklaşık 4 milyon kişi artmasına rağmen bu oran yüzde 23.9’a düştü. Yani emeğiyle, alın teriyle geçinenler bu ülkenin zenginliğinden daha az pay alıyorlar. Emekçileri sistematik olarak yoksullaştırıp, zengini daha zengin yapanlar, paradan para kazananları ihya edenler mi bu yüzyılı emeğin yüzyılı yapacak? Asgari ücreti 21 yılda reel olarak 3 kat artırdık diyor. Kağıt üzerinden değil, vatandaşın yanından konuşmak lazım. Sadece 2 yılda alım gücündeki korkunç düşüş hükümete reel gelmiyor demek ki. 2021 Ocak ayında asgari ücret 2 bin 825 liraydı, süt 6 liraydı. Bugün aynı markette, aynı süt 36 lira. Asgari ücretli artık o sütten 154 litre daha az alabiliyor. Kıymadan 37 kilo daha az alabiliyor. Bu sadece iki yılda oldu. Bakan beyler realite görmek isterse kendisini çarşıya pazara davet ediyorum.

    AKP İKTİDARLARI DÖNEMİNDE, 21 YILDA 20 AYRI GREV ENGELLENDİ, 200 BİNE YAKIN İŞÇİNİN GREV HAKKI GASP EDİLDİ”

    Vedat Işıkhan ayrıca sendikal hak ve özgürlükler konusunda önemli düzenlemeler yaptıklarından da bahsetti. Pes doğrusu. AKP iktidarları döneminde, 21 yılda 20 ayrı grev engellendi, 200 bine yakın işçinin grev hakkı gasp edildi. E-devletten sendika üyeliği yapılabiliyormuş… Daha bugün Türkiye’nin dört bir yanında işçiler, sendika üyeliğinden ayrılsınlar diye patronların baskısına uğradıkları için iş bırakmış durumda. Şanlıurfa’da, Kocaeli’de, Manisa’da, Sakarya’da işçiler fabrika önlerinde eylem yapıyor. İşçiler direnişte, Bakan kafasını çeviriyor. Sendika üyesi olmak beş dakika doğru, ama sendikalı kalabilmek zor. Getirdikleri sendikal barajlar, toplu sözleşme yapılabilmesi önüne getirilen bin bir engel, bunlardan Sayın Bakan bihaber olabilir mi? Elbette olamaz. Sendikalı sayısı arttı diye övünüyorlar. Kamuda sendikalı sayısını artırmadılar. Kamuda sendikalaşma adı altında esasında siyasi parti üyeliği yaptırıldı. Bu gerçeği herkes biliyor zaten. İşçilerin deseniz, Türkiye’de sadece yüzde 14.76’sı sendikalı. Bunu büyük başarı diye anlatıyorlar.

    YENİ GETİRDİKLERİ TORBA KANUNUN İÇİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU’NUN UYGULANMASININ BİR YIL DAHA ERTELENMESİ VAR”

    Sayın Işıkhan birinci dereceye yükselen devlet memurları için 3600 ek gösterge düzenlemesini en kısa sürede hayata geçireceklerini de söyledi. ‘Ne zaman’ dedik yine ses yok. Bir buçuk yıl önce Erdoğan söz vermişti. Nasıl bir ‘en kısa süre’ anlayışınız var çözmekte zorlanıyoruz. Çalışma koşullarını güvenli hale getirmekten, iş sağlığı ve güvenliği kültürünü yerleştirmekten bahsetti. Daha yeni getirdikleri torba kanunun içinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun uygulanmasının bir yıl daha ertelenmesi var. 12 sene olacak, hala erteliyorlar. İnsan aklıyla bu denli alay edilmesini reddediyoruz.

    DEPREMZEDELER HALA KONTEYNERLERDE ÇAMURUN İÇERİSİNDE YAŞIYOR”

    6 Şubat depremleri sonrası depremzedelerden Sosyal Güvenlik kapsamında yer alan birçok kalemden katılım payı alınmamasının sağlandığını ifade etti. Bu uygulamanın süresi 30 Kasım’da bitmesine rağmen süresini uzatmamışlardı. Ortalığı ayağa kaldırıp itiraz ettik, ‘depremzedeler hala konteynerlerde çamurun içerisinde yaşıyor, kentler henüz ayağa kaldırılamadı, molozların arasından hala cansız bedenler çıkarılıyor’ dedik. Bizim itirazlarımız sonrası 5 Aralık’ta SGK bir duyuru yayınlayarak uygulamayı uzattıklarını açıkladı. Biz çağrı yapmasak depremzedelerden tedavi ve ilaçta katılım payı almaya başlayacaklardı. Sayın Bakan bundan neden söz etmiyor?”