Kategori: Asayiş

  • ATİLA SERTEL, ZİRAAT BANKASI YÖNETİMİNE SORDU: “DEMİRÖREN’E VERDİĞİNİZ KREDİYİ BANA DA VERİR MİSİNİZ?”

    ATİLA SERTEL, ZİRAAT BANKASI YÖNETİMİNE SORDU: “DEMİRÖREN’E VERDİĞİNİZ KREDİYİ BANA DA VERİR MİSİNİZ?”

    CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Ziraat Bankası’nın bilanço ve hesaplarının görüşüldüğü TBMM’deki KİT Komisyonu’nda Demirören Grubu’na verilen 750 milyon dolarlık krediyi eleştirdi. 45 yılı aşkın süredir gazeteci olduğunu anımsatan Sertel, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’a “Medyanın içinden gelen bir insan olarak size gelsem, desem ki: ‘Bana iki yıl ödemesiz on yıl kredi verir misiniz” diye sordu. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi Serruh Kaleli ise “Değerlendiririz. Bu normal bir hak” yanıtını verdi.

    Ziraat Bankası ve iştiraklerinin bilanço ve hesaplarının görüşüldüğü KİT Komisyonu toplantısında Demirören Grubu’nun medyaya girmek için bankadan aldığı 750 milyon dolarlık kredi gündeme geldi. CHP’nin gazeteci kökenli İzmir Milletvekili Atila Sertel, 2 yılı ödemesiz 10 yıl taksitle Demirören Grubu’na verilen ve ödemelerinin başlayıp başlamadığı açıklanmayan 750 milyon dolarlık krediyle ilgili şunları söyledi:

    “Ben 45- 46 yıllık gazeteciyim. Ve 16 yaşından beri yazan, çizen, okuyan bir insanım. Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’nu bitirdim. Milliyet’te, Güneş’te, Yeni Asır’da, Hürriyet’te, Gözlem’de, hepsinde ayrı ayrı çalıştım; Söz Gazetesi’ni çıkardım; Şehir ve Başkan Dergisi’ni çıkardım, matbaa sahibi oldum; yani yayıncılık sektörünün hemen hemen her faaliyetinde bulundum. Ayrıca, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanlığını yaptım; onların da Onursal Genel Başkanıyım. Medyanın içinden gelen bir insan olarak size gelsem, desem ki: ‘Arkadaş, bana iki yıl ödemesiz 10 yıl kredi verir misiniz? Ben medyada olmak istiyorum, televizyon satın almak istiyorum, gazete sahibi olmak istiyorum’ nasıl karşılarsınız, doğrusu merak ediyorum çünkü sektörün içinden gelen bir insan olarak bunu hak buluyorum kendimde. Mesleği gazetecilik olmayan, yani, işte, başka, enerji işiyle, tüp işiyle falan uğraşan bir insana verdiğiniz kredi burada bütün arkadaşların gerçekten sorularına muhatap oldu ve gerek banka Genel Müdürü olarak ve yönetim olarak sizi de üzdüğünü, bu eleştiriler karşısında sizin de hakikaten ne diyeceğiniz noktasındaki merakımı da ayrı tutarak yani Demirören grubunun Ziraat Bankası tarafından korunup kollandığını düşünüyorum. Aslında, bankacılık açısından bakıldığında, yani deneyimli bir bankacının garantiye almadığı, teminatı olmayan hiçbir krediye imza atmayacağı gerçeği de ortadayken bu krediye imza atanların nasıl attığını ve hangi teminatlar karşılığında imzayı koyduğunu doğrusu merak ediyorum. Yani, mesele medyanın el değiştirmesinde Ziraat Bankası’nın bu operasyonda bir aracı olarak kullanılmasıdır.”

    İKTİDARI ELEŞTİREN GAZETE VE TELEVİZYONLARA REKLAM YOK

    Kamu bankalarının ilan ve reklam verirken kıstaslarının ne olduğunu da soran CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şöyle devam etti:

    “Kamu bankası olarak siz gazetelere, televizyonlara reklam veriyorsunuz. Kıstas nedir? En çok izlenen televizyonda olmak mı kıstasınız? Gazetede ölçü nedir? En çok tiraj sahibi olan gazetede ilanının yer alması yani en çok gazete satışı kim yapıyorsa, kimler yapıyorsa onlara vereceksiniz, hadi öbürlerine de verin destek açısından, ona da razıyım ama bugüne kadar sizden Sözcü, Evrensel, Cumhuriyet, Karar, Yakınçağ, Millî Gazete, sağından solundan hiçbiri ilan alamadı; KRT, Halk TV, Tele 1, Fox TV hiç reklam alamadı, TV5 hiç reklam alamadı. Şimdi, bakın, şöyle bir anlayış çok yanlış: ‘Bu iktidarı destekleyen gazeteler ve televizyonlara biz reklamı veririz, diğerlerine de cezayı RTÜK kanalıyla üstüne gideriz.’ Bu anlayış çok yanlış yani siz Ziraat Bankası olarak Türkiye’de sosyal demokratların da para yatırdığı, faiz için, ikramiye, prim, maaş aldığı, her konuda sizinle işlem gördüğü bir bankasınız; siz ayrıcalık yapamazsınız, siz bir kamu bankasısınız ve kamuya eşit, adil davranmak zorundasınız.”

    YÖNETİM KURULU ÜYESİ “DEĞERLENDİRİRİZ” DEDİ

    Sertel’in Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’a yönelik “Medyanın içinden gelen bir insan olarak size gelsem, desem ki: ‘Bana iki yıl ödemesiz on yıl kredi verir misiniz” sorusuna yanıt Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi Serruh Kaleli’den geldi. Kaleli, “Değerlendiririz. Bu normal bir hak” dedi.

     

  • BÜRO MEMUR-SEN’DEN ANKARA’DA EYLEM: “3600 EK GÖSTERGE DÜZENLEMESİNE TÜM KAMU GÖREVLİLERİNİ DAHİL EDİN”

    Haber: MAHİR BAĞIŞ – Kamera: FATİH NAZIM EFE

    Büro Memur-Sen, 4 meslek grubuyla sınırlı tutulan 3600 ek gösterge düzenlemesine karşı 81 ilde tam gün iş bırakma eylemi yaptı. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, “Şef kadroları dahil 3600 alamayan tüm kamu çalışanları adına düzenleme Meclis’ten geçene kadar mücadeleye devam ediyoruz ve bundan sonra da devam edeceğiz. TBMM’ye sesleniyoruz. İtirazlarımızı dikkate alın, revize edilen ancak bizler için yeterli olmayan bu düzenleme için taleplerimizi yerine getirin. 3600 Ek Gösterge düzenlemesine tüm kamu görevlilerini dahil edin” dedi.

    Büro Memur-Sen, 4 meslek grubuyla sınırlı tutulan 3600 ek gösterge düzenlemesine karşı yapılan eylemlerde ikinci aşamaya geçildiğini ve 81 ilde tam gün iş bırakma eylemi yapacağını duyurmuştu. Sendika üyeleri bugün Ankara Ulus’ta bir araya gelerek 3600 ek gösterge düzenlemesinin revize edilmesini talep etti. Açıklamayı Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan okudu. Yazgan şunları söyledi:

    “Bu düzenleme bazı kamu çalışanlarını memnun etmiş gibi görünse de özellikle Büro Hizmet Koluna bağlı 300 bin kamu personelini memnun ve tatmin etmemiştir.

    “600 PUANLIK ARTIŞ TOPTANCI VE EŞİTLİK İLKESİNDEN UZAK BİR ANLAYIŞTIR”

    2 yıllık ön lisans mezunu hemşire, bekçi, imam gibi kadrolara 3600 ek gösterge verilmiştir. Ancak uzun yıllardır genel idari hizmetler sınıfında çalışan 4 yıllık fakülte mezunları bu haktan mahrum bırakılmıştır. 4 meslek grubu dışında ek göstergelere yapılan 600 puanlık artış toptancı ve eşitlik ilkesinden uzak bir anlayıştır.

    Bizler Büro Memur-Sen olarak düzenlemenin ilk açıklandığı günden itibaren, itiraz ve taleplerimizi dile getirdik. Tepkimizi her platformda ifade ettik.

    “BUGÜN DE 81 İLDE TAM GÜN İŞ BIRAKIYORUZ”

    Basın açıklamaları yaptık, canlı televizyon programlarına katıldık, bakan ve milletvekilleriyle görüştük. 3600 saniye iş bırakma ve iş yerlerini terk etme-me eylemleri düzenledik. Milletvekillerine mektup yazdık. Binlerce itiraz dilekçesini meclise ulaştırdık. Twitter’da eylem yaparak gündemin ilk sırasına çıktık. Plan ve Bütçe Komisyonu’na katıldık. İtiraz ve taleplerimizi orada da dile getirdik. Bugün de 81 ilde tam gün iş bırakıyoruz.

    Mücadelemiz 27 gün, 1620 saat, 38 bin 880 dakikadır durmaksızın devam ediyor ve taleplerimiz yerine getirilene kadar da devam edecek. Ne mutlu ki bu süre içerisinde çabalarımız meyvesini verdi, itirazlarımız karşılık buldu. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen yasa tasarısına eklenen önergeyle, bölge ve il müdür yardımcısı, ilçe müdürü, daire başkan yardımcısı, şube müdürü, sayman, sayman yardımcısı, merkez müdürü, merkez müdür yardımcısı, gelir uzmanı, defterdarlık uzmanı, göç uzmanı, sosyal güvenlik denetmeni vb. unvanlarda ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi teklifimiz komisyonda kabul edildi.

    Ancak bu bizim için yeterli değil. Şef kadroları dahil 3600 alamayan tüm kamu çalışanları adına düzenleme meclis genel kurulundan geçen kadar mücadeleye devam ediyoruz ve bundan sonra da devam edeceğiz.

    “3600 EK GÖSTERGE DÜZENLEMESİNE TÜM KAMU GÖREVLİLERİNİ DAHİL EDİN”

    Buradan Birinci Meclisin önünden düzenlemenin görüşüldüğü TBMM’ye sesleniyoruz. İtirazlarımızı dikkate alın, revize edilen ancak bizler için yeterli olmayan bu düzenleme için taleplerimizi yerine getirin. 3600 Ek Gösterge Düzenlemesine tüm kamu görevlilerini dahil edin.

    Bizler siyaset yapmıyoruz, hakkımızı istiyoruz. İşimizi de aşımızda seviyoruz.  İşimize de aşımıza da sahip çıkıyoruz. Büro Hizmet kolu ve Genel İdari Hizmetler Sınıfına da 3600 ek gösterge istiyoruz.”

     

  • Cuma hutbesi: Ahiret Günü ve Hesap Verme Bilinci

    Cuma hutbesi: Ahiret Günü ve Hesap Verme Bilinci

    Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından irad edilen hutbede, “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir mümine yaraşan, ölüm gelmeden önce kendini hesaba çekmektir. Dünyayı oyun ve eğlence yeri değil, Rabbimizin rızasını kazanma yeri olarak görmektir.” denildi.

    Cuma hutbesinde, şu ifadelere yer verildi: 

    “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu söz, boş laftan ibarettir…” (Mü’minûn, 23/99, 100)

    Muhterem Müslümanlar!

    Ensar’dan bir sahabi gelerek Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’e selam verdi ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! En faziletli mümin kimdir?” Peygamberimiz, “Ahlak bakımından en güzel olandır” buyurdu. Gelen kişi “Peki, en akıllı mümin kimdir?” diye tekrar sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyurdu: “Müminlerin en akıllıları, ölümü en çok hatırlayanlar ve ölümden sonrası için en güzel şekilde hazırlananlardır.”

    Aziz Müminler!

    Cenâb-ı Hak, insana iki hayat bahşetmiştir. Bunlardan ilki içinde yaşadığımız imtihan dünyasıdır. Bu dünya hayatı ölümle birlikte sona erer ve ahiret hayatı başlar. Ölüm asla bir yok oluş değil, ebedi hayata geçişin ilk kapısıdır. Ölüm, geri dönüşü olmayan bir geçittir. Artık insan, tekrar dünyaya dönüp salih ameller işlemeyi ne kadar arzu etse de bu mümkün olmayacaktır.  Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu söz, boş laftan ibarettir…”

    Kıymetli Müslümanlar!

    Kıyamet mutlaka kopacak, yaşadığımız dünya hayatı bitecek ve sonsuz ahiret hayatı başlayacaktır. İlahi kudretin iradesiyle insanlar yeniden dirilecek, mahşerde toplanacak ve mizan kurulacaktır. İşte o gün, hesap verme günüdür.

    O gün, dünya hayatına ait gizli aşikâr, iyi kötü bütün niyetler ve davranışlar ortaya dökülecek ve herkes şu ilahi nidaya muhatap olacaktır:

     “Oku şimdi amel defterini! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter!”

    O gün, diller susacak, azalar konuşacaktır. Rabbimiz bu hakikati şöyle bildirmektedir:

    “O gün, onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da şahitlik eder.”

    O gün, kimseye zulmedilmeyecek, herkese sadece yaptığının karşılığı verilecektir. Hiç kimse, ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinin, gençliğini nerede tükettiğinin, malını nereden kazanıp nereye harcadığının, bildiği ile amel edip etmediğinin hesabını vermeden bir yere kımıldayamayacaktır.

    Değerli Müminler!

    Allah’a ve ahiret gününe inanan bir mümine yaraşan, ölüm gelmeden önce kendini hesaba çekmektir. Dünyayı oyun ve eğlence yeri değil, Rabbimizin rızasını kazanma yeri olarak görmektir. İslam’ın dosdoğru çizgisinden; Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinden, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in sünnet-i seniyyesinden asla ayrılmamaktır. Allah’ın koyduğu sınırlara titizlikle uymak, helal haram çizgisine riayet etmektir. Fıtratı bozan yönelim ve davranışlardan, aklı uyuşturan alkol ve bağımlılıktan, aile ve toplumu ifsat eden zina ve ahlaksızlıktan, ocakları söndüren kumardan uzak durmaktır. Her amelin kaydedildiğini ve günü geldiğinde hepsinden hesaba çekileceğini unutmamaktır. Hutbemi Yüce Rabbimizin şu ayet-i kerimesi ile bitiriyorum: “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna, hiçbir çocuğun da babasına fayda veremeyeceği günden korkun! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın.” (İLKHA)

  • CHP KADIN KOLLARI, ‘YAŞAMHAK ÇAĞRI HATTI’ İLE SOKAKTA KENDİNİ GÜVENSİZ HİSSEDEN KADINLARA EŞLİK EDECEK

    CHP KADIN KOLLARI, ‘YAŞAMHAK ÇAĞRI HATTI’ İLE SOKAKTA KENDİNİ GÜVENSİZ HİSSEDEN KADINLARA EŞLİK EDECEK

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, partisinin YaşamHak Projesi kapsamında başlattığı yeni uygulamasıyı tanıttı. Nazlıaka, proje kapsamında oluşturdukları çağrı hattı ile kendini sokakta tedirgin hisseden kadınların yanında olacaklarını belirterek “444 82 85 numaralı hattımızı aradıklarında onlara eşlik edeceğiz. Bilsinler ki telefonun diğer ucunda onları güvende hissettirecek olan kız kardeşleri var. Bir olumsuzluk yaşandığında kolluk güçlerine haber vererek can ve mal güvenliklerinin sağlanmasını da temin edeceğiz” dedi.

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, YaşamHak Projesi kapsamındaki yeni uygulamalarını tanıtmak amacıyla bugün partisinin Genel Merkezi’nde, 81 il ve 973 ilçe kadın kolu başkanıyla eş zamanlı basın toplantısı yaptı. Nazlıaka, proje ile ilgili şunları söyledi:

    “7 GÜN 24 SAAT BOYUNCA ERİŞİLEBİLİR OLAN BU HATTIMIZ KANALIYLA BUGÜNE KADAR 6 BİN 500’DEN FAZLA KADININ HAYATINA DOKUNDUK”

    “20 Aralık 2020 tarihinde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile projemizi kamuoyuna açıklamıştık. Proje kapsamında genel merkezimizde 7/24 faaliyet gösteren çağrı merkezi ile tüm şiddet mağduru kız kardeşlerimize ve istismara uğrayan çocuklara hizmet vereceğimizi ifade etmiştik. 7 gün 24 saat boyunca erişilebilir olan bu hattımız kanalıyla bugüne kadar 6 bin 500’den fazla kadının hayatına dokunduk. 100’den fazla baroyla, yerel yönetimle, meslek örgütleri ile protokoller imzaladık. Bu hattımız sayesinde, ‘YaşamHak’ adını verdiğimiz bu projemizde şiddet gören kız kardeşlerimizin savcılıklarda, hastanelerde, adliyelerde, kendilerini zorda hissettikleri her yerde yanlarında olduk. Onlara “Yalnız değilsin, biz varız” dedik.

    “YAŞAMHAK PROJESİNİN YENİ UYGULAMASI İLE TÜM ŞİDDET MAĞDURLARININ BİZE BİR TUŞLA ULAŞMASINI SAĞLADIK”

    Kadına ve çocuğa yönelik şiddet davalarını izledik, mağdurlar ve aileleri ile dayanışma içinde olduk. Şiddet mağduru çocuklara ve şiddet gören kadınların çocuklarına eğitim konusunda da burs desteğinde katkı sunduk. Şiddet gören kadınların barınma ihtiyacını karşılamada aracı olduk. Kadınların şiddet sarmalından kurtulmasını hedefledik, aileleri duruşma salonlarında yalnız bırakmazken onların daha adil daha hakkaniyetli karalarla karşılaşmasını teminat altına almaya çalıştık. 5 Aralık 2021 tarihinde size duyurduğumuz ‘YaşamHak’ projesinin yeni uygulaması ile tüm şiddet mağdurlarının bize bir tuşla ulaşmasını sağladık. Uygulama sayesinde, en yakın mesafedeki kadın kollarına ulaşabilmelerini, gene ihtiyaç noktasında kolluk güçleri ile tek tuşla bağlantı kurabilmelerini teminat altına aldık. Cep telefonundan kolayca indirilebilen uygulama ile hala kız kardeşlerimizin hayatına dokunmaya devam ediyoruz.

    “BİZ ÇAĞRI MERKEZİ HATTIMIZDAN ONLARI KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSEDECEKLERİ BİR YERE VARINCAYA KADAR ONLARA EŞLİK EDECEĞİZ”

    Şimdi yeni bir uygulama ile projemizi daha da güçlendiriyoruz. Kendini güvende hissetmeyen tüm kadınlar için harekete geçiyoruz. Biliyoruz ki; bu ülkede sokakta yürürken arkasında ayak sesleri duyduğunda kendini güvende hisseden tek bir kadın bile yoktur. Dolmuşta, otobüste son yolcu olarak kaldığında ürkmeyen bir kadın bile yoktur. Bu kız kardeşlerimizle konuştuğumuzda birisi ile telefondan konuştuğunu ya da bir yakınlarını aradıklarını söylüyorlar. Ama her zaman arayacakları bir yakınları olmayabilir ya da aradıklarında o yakınları telefonla konuşmak için uygun olmayabilir. İşte biz çağrı merkezi hattımızdan onları kendilerini güvende hissedecekleri bir yere varıncaya kadar onlara eşlik edeceğiz, bizi aradıklarında onlarla sohbet ederek hem kendilerini güvende hissetmeleri sağlayacağız hem de gereklilik halinde kolluk güçlerini harekete geçireceğiz. Çünkü her kadın böyle bir durumla karşılaştığında kendini Özgecan Aslan’ın veya Başak Cengiz’in yerine koyuyordur mutlaka. Böylece şiddetin önleyici tedbiri konusunda da kadınlara çare olacağız. Onlara “Biz varız, yalnız değilsiniz” diyeceğiz. 444 82 85 numaralı hattımızı aradıklarında onlara eşlik edeceğiz. Bilsinler ki telefonun diğer ucunda onları güvende hissettirecek olan bir kız kardeşleri var. Bir olumsuzluk yaşandığında kolluk güçlerine haber vererek can ve mal güvenliklerinin sağlanmasını da temin edeceğiz.

    “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHİ SONRASINDA HEPİMİZİN DİKKATİNİ ÇEKEN DAVA SAYILARINDA ARTIŞ VAR”

    İstanbul Sözleşmesi’nin feshi sonrasında hepimizin dikkatini çeken dava sayılarında artış var. Sözleşme’nin feshinden sonra en az 500 kız kardeşimiz daha hayattan koparıldı. Muğla’da okuyan üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katleden cani ile ilgili verilen haksız tahrik indirimi hepimizin yüreğini yaktı. Bu karar vicdanları sızlattı ve çok tartışıldı ama biliyoruz ki sözleşmeden tek taraflı çıkıldıktan sonra bu şekilde alınmış çok sayıda dava kararı var. Kadın katillerini cesaretlendiren kararlardan bazılarını hatırlatmak istiyorum. Sayacağım davaların her biri Sözleşme’nin feshi sonrasında gerçekleşmiş olan davalardır. Davaların sonuçlanma tarihi 21 Mart 2021 tarihinden sonra olmuştur.

    FAİLLERE İYİ HAL VE TAHRİK İNDİRİMİ UYGULANDI

    İstanbul’da yaşayan 27 yaşındaki Duygu Kadakal’ı öldüren Hakan Kadakal’ın yargılandığı davada, önce “eşi kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ardından sanığın duruşmadaki iyi hali gerekçesiyle takdiri indirim uygulanarak, ceza müebbet hapse indirildi. Üstelik davanın sonuçlanması için de 4 yıl geçmesi gerekti.

    Konya’nın Karataş ilçesinde, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Bekir Erkol, üç çocuğunun gözü önünde evli olduğu Tuba Erkol’u 46 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Katile önce “eşi kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ardından suçu “haksız tahrik” altında işlediği ve duruşmadaki “iyi hali” gerekçesiyle ceza 18 yıl 4 aya indirildi. Mahkeme heyetinin açıkladığı gerekçeli karara göre, katliam canavarca hisle gerçekleştirilmemişti. Acaba 46 bıçak darbesi canavarca his için yeterli değil miymiş? Gerçekten anlayamıyoruz. Acaba katilin indirim almaması için daha ne kadar canavarca davranması gerekiyormuş sorarım size?

    Eskişehir’de, 23 kez savcılığa suç duyurusunda bulunan ve her seferinde takipsizlik kararı çıkan ve boşandığı Yalçın Özalpay tarafından katledilen Ayşe Tuba Arslan’ın davasından bahsetmek istiyorum. Davada katile önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Daha sonra cinayetin “haksız tahrik” altında işlendiğine hükmedilerek, ceza 24 yıla indirildi. Haksız tahrik indimin gerekçesi ne miydi? Ayşe Tuba Arslan’ın cep telefonuna gelen ‘canım’ mesajı.

    Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yaşayan Rabia Buse Şeker, yedi yıldır evli olduğu Burhan Şeker tarafından bıçaklandı. Gerekçe çok tanıdık. Erkek aldatıldığını düşünmüşmüş… Rabia Buse Şeker, uzun bir tedavi gördü, neyse ki hayata tutundu. Caniye önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ardından eylemin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle, yani kız kardeşimizin hayatta olması nedeniyle, ceza 15 yıla indirildi. Bu cezayı da çok bulan mahkeme heyeti, bir de “haksız tahrik” indirimi uyguladı ve cezayı 11 yıl 3 aya düştü.

    Burdur’un Bucak ilçesinde, 17 yaşındaki Gizem Canbulut vahşice öldürüldü. Cinayetten iki gün önce katil Eren Yıldız, arkadaşına “Gizem’i öldürsem kaç yıl yatarım?” diye mesaj atmış. Bugünlerde katillerin Google’de öncesinde “Ne kadar ceza alırım” diye arama yaptıkları da gene bildiğimiz bir veridir. Önce bu katile ömür boyu hapis cezası verildi. Ardından “haksız tahrik ve iyi hal” indirimleri uygulandı ve ceza 20 yıla düşürüldü.

    Bekir Akbulut, evli olduğu Dilek Akbulut’u ve çalıştığı işyerinin sahibini aralarında ilişki olduğunu düşündüğü gerekçesiyle öldürdü. Mahkeme heyeti, katilin tahrik altında eşini ve patronunu öldürdüğü gerekçesiyle katile sadece 36 yıl hapis cezası verdi.

    Kayseri’de boşanma aşamasında olduğu Sinem Karadeniz’i bıçaklayarak ağır yaralayan Ali Karadeniz sadece 15 yıl hapis cezası ile yargılandı. Olaydan 10 gün önce “reşit olmayanla cinsel ilişki’ suçundan tahliye edilmişti, bu caniye ‘haksız tahrik’ indirimi uygulandı. 15 yıl olan cezası 11 yıl 3 aya düşürüldü.

    Muğla’nın Menteşe ilçesinde, Lütfü Safa Berberoğlu boşanma aşamasında olduğu Sedef Berberoğlu’nu, aynı araçta gördüğü 18 yaşındaki Abdullah Tekin ile öldürdü. Katil hakkında iki kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sonra iki kez ‘tahrik indirimi’ uygulandı. Neden mi? Sedef, boşanma aşamasında olup ayrı yaşadığı için Türk Medeni Kanunu’nun eşlere yüklediği sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş. Sedef, nasıl olur da bir erkekle aynı arabada olabilirmiş? Bu gerekçelerle katilin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası 22 yıla indirildi. Ve şu anda kendisi cezaevinde.

    Ankara’da yaşayan İbrahim Köksal, evli olduğu Sibel Köksal’ı kendisini aldattığı bahanesiyle hunharca öldürdü. Katile önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ardından ‘haksız tahrik’ indirimi uygulandı ve cezası 24 yıla düşürüldü.

    Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan Murat Alper, boşanma aşamasında olduğu 32 yaşındaki Kadriye Alper’i öldürüp gömdü. Sonra hiçbir şey olmamış gibi polise gitti kayıp başvurusunda bulundu. Cinayet açığa çıktıktan sonra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Katil, aldatıldığını öne sürdü. Ardından katile yine ‘haksız tahrik’ indirimi verildi ve cezası 20 yıla düşürüldü. Mahkeme heyeti bununla da yetinmedi, katilin duruşmalardaki ‘iyi hali’ gerekçesiyle ceza 16 yıl 8 aya düşürüldü.

    Konya’nın Çumra ilçesinde, 6 buçuk aylık hamile Sadife Yüzer öldürüldü. Onu öldüren Ali Rıza Yüzer hakkında önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Daha sonra ağır yaraladığı kadının yarasına tampon basması gerekçesiyle ‘iyi hal’ indirimi uygulandı. Heyet bununla da yetinmedi, gene ‘haksız tahrik’ indirimi uyguladı ve ceza 23 yıla indirildi.

    Daha birçok davadan bahsedebilirim katillerin bu şekilde iyi hal ve tahrik indirimi ile ödüllendirildiği. Özellikle dikkatinizi çekmek istediğim nokta, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi sürecinden sonra bu kararların sayısında son derece artış olmasıdır. Tam da bu nedenle, bizler İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz.

    “BU SEÇİM, YAŞAM HAKKIMIZI GASP EDEN TEK ADAMA BİR YANIT OLMALIDIR”

    AKP Hükümeti’nde kadınların payına düşen; yoksulluk, yoksunluk, şiddet ve ölüm olmuştur. Bizler bu çarkı tersine çevirmeye kararlıyız. Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle sokak sokak örgütlenme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki seçimlerin biz kadınlar için hayati öneme sahip olduğunu çok iyi biliyoruz. Buradan herkese çağrı yapıyoruz: Bize katılın. Bu seçim, yaşam hakkımızı gasp eden tek adama bir yanıt olmalıdır.

    “SEVGİLİ KIZ KARDEŞLERİM, İLK SEÇİMLERDEN SONRA KÂBUS BİTECEK HUZUR GELECEK!”

    Sizler şuna karar vermelisiniz; yaşam hakkınızın bir adamın iki dudağı arasında vereceği kararlar arasına sıkışmasını mı istiyorsunuz, yoksa demokrasi mi istiyorsunuz? Eğer böyle olmasını istemiyorsanız; bize katılın. Yoksulluk ve yoksunluğun derinleşmesi yerine sosyal devletin size kol kanat germesini istiyorsanız bize katılın. Torpillilerin saltanatı yerine liyakatli kadrolar istiyorsanız bize katılın. Saray iktidarı yerine millet iktidarı istiyorsanız bize katılın. Sevgili kız kardeşlerim, ilk seçimlerden sonra; kâbus bitecek huzur gelecek! Kâbus bitecek özgürlük gelecek! Kâbus bitecek adalet gelecek! Kâbus bitecek demokrasi gelecek! Kâbus bitecek eşitlik gelecek! Geliyor gelmekte olan.”

     

  • ULAŞ KARASU: CUMHURİYET DÜŞMANLIĞI, 2 TEMMUZ GÜNÜ SİVAS’TA CUMHURİYETİMİZİ, LAİKLİĞİ VE DEMOKRASİYİ HEDEF ALMIŞTIR

    ULAŞ KARASU: CUMHURİYET DÜŞMANLIĞI, 2 TEMMUZ GÜNÜ SİVAS’TA CUMHURİYETİMİZİ, LAİKLİĞİ VE DEMOKRASİYİ HEDEF ALMIŞTIR

    CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, “İskilipli Âtıflardan, fesli saray tarihçilerine kadar uzanan ve bugün de devam eden cumhuriyet düşmanlığı, 2 Temmuz günü Sivas’ta cumhuriyetimizi, laikliği ve demokrasiyi hedef almıştır” dedi.

    CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nin yakılarak 33 aydın, akademisyen, yazar ve sanatçının katledilmesinin yıldönümü dolayısıyla yazılı basın açıklaması yaptı. Karasu’nun açıklaması şöyle:

    “2 Temmuz 1993 günü 33 aydınımızın, cumhuriyetin temellerinin atıldığı, Pir Sultan’ın, Aşık Veysel’in yetiştiği topraklarda, Sivas’ta vicdanları kararmış bir güruh tarafından katledilmesinin üzerinden tam 29 yıl geçti. 29 yıldır bu toplumsal acı, ülkemizin üzerinde kara bir leke olarak durmaya devam etmektedir.

    “O GÜN ‘CUMHURİYET BURADA KURULDU, BURADA YIKILACAK’ SLOGANI ATANLARI BİZ MENEMEN’DEN, MARAŞ’TAN TANIYORUZ”

    2 Temmuz başlı başına Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılmasına dönük gerici bir kalkışmadır. O gün ‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak’ sloganı atanları biz Menemen’den, Maraş’tan tanıyoruz. İskilipli Atıf’lardan, fesli saray tarihçilerine kadar uzanan ve bugün de devam eden cumhuriyet düşmanlığı, 2 Temmuz günü Sivas’ta cumhuriyetimizi, laikliği ve demokrasiyi hedef almıştır.

    O gün Türkiye, yeniden Orta Çağ’ın karanlık zihniyetine hapsedilmeye çalışılmıştır. Orada Alevi’si Sünni’si, Hristiyan’ı, ozanı, sanatçısı, şairi, emekçisi katledilerek yüzlerce yıldır bu coğrafyada ekilen barış ve kardeşlik tohumlarına darbe vurulmak istenmiştir.

    Bugün de bu toplumu inanç üzerinden, etnik kimlik üzerinden ayrıştırmaya çalışan bir siyasi iktidarla karşı karşıya olduklarını belirten Karasu, “Ama şunu bilin ki bugün Anadolu, Suriye olmuyorsa, Irak olmuyorsa, Yemen olmuyorsa bunu cumhuriyete, cumhuriyetin kurucularına ve başta da Mustafa Kemal Atatürk’e borçludur.

    “MADIMAK KATLİAMI’NDA HAYATINI KAYBEDEN CANLARIMIZI BİR KEZ DAHA SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUM”

    Bilim ve Kültür Merkezi bir an önce kapatılmalı, Madımak Utanç Müzesi’ne dönüştürülmelidir. Hak, hukuk, adalet arayışımızın en önemli noktalarından biri Madımak Katliamıdır.

    Hasret Gültekinleri, Muhlis Akarsuları, Behçet Aysanları ve nicelerini katleden karanlık, aydınlığa çıkmadan Türkiye’de gerçek anlamda demokrasiden söz edilemez.

    Bu vesileyle Madımak Katliamı’nda hayatını kaybeden canlarımızı bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum. Sivas’ın ışığı sönmeyecek”

     

  • SELÇUK ÜNİVERSİTESİ’NDE “HEKİMLİK ANDI” DEĞİŞTİRİLDİ; ÖĞRENCİLER ORİJİNAL ANDI OKUYUNCA IŞIKLAR SÖNDÜRÜLDÜ, PERDE KAPATILDI

    SELÇUK ÜNİVERSİTESİ’NDE “HEKİMLİK ANDI” DEĞİŞTİRİLDİ; ÖĞRENCİLER ORİJİNAL ANDI OKUYUNCA IŞIKLAR SÖNDÜRÜLDÜ, PERDE KAPATILDI

    Konya’da Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde genç doktorlara, hocalar tarafından değiştirilmiş haliyle “Hekimlik Andı” okutulmak istendi. Tören sonrası tıbbiyeliler, metnin orijinal halini okumak isteyince ışıklar söndürüldü, perde kapatıldı. Tıbbiyeliler, perdenin kapatıldığını görünce öne ilerleyerek “Dünya Tabipler Birliği – Cenevre Bildirgesi”nde yer alan metnin orijinal halini okumayı sürdürdüler. Bu sırada aileleri de tıbbiyelileri destekledi.

    Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin, Rektör Prof. Dr. Metin Aksoy, Konya Valisi Vahdettin Özkan’ın katılımıyla, dün yapılan mezuniyet töreninde tıbbiyelilere değiştirilmiş “Hekimlik Andı” okutulmak istendi. 

    Orijinal antta yer alan; “Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime…” ifadeleri, “Selçuk Üniversitesi Hekimlik Yemini” adlı metinde, “Din, milliyet, ırk ve görüş farklılıklarının mesleğimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim” şeklinde değiştirildi.

    ÖNCE IŞIKLAR SÖNDÜRÜLDÜ

    Orijinal metin yerine tıbbiyelilere “Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hekimlik Yemini” adlı metin okutulmak istendi. Tıbbiyeliler, üniversitenin hazırladığı metin yerine orijinal andı okumaya başlayınca mezuniyet töreninin yapıldığı salonun ışıkları söndürüldü. 

    SONRA PERDEYİ KAPATTILAR

    Tıbbiyeliler, karanlıkta “Dünya Tabipler Birliği – Cenevre Bildirgesi”nin “Hekimlik Andı”nı okumayı sürdürürken sahnenin perdesi kapatılmak istendi. Bunun üzerine tıbbiyeliler, sahnenin önüne doğru yürüyerek yeminlerini etmeye devam ettiler. 

    Bu sırada aileler, mezun olan yakınlarına alkışlarla, cep telefonlarının flaşlarını yakarak destek verdiler. 

    “GENÇ MESLEKTAŞLARIMIZ, SİZLERLE GURUR DUYUYORUZ”

    Türk Tabipleri Birliği’nin sosyal medya hesabından üzerinden yapılan açıklamada da tıbbiyelilere, “O metni okumayın’ baskısına, ışıkların ve perdelerin kapatılmasına rağmen Hekimlik Andı ve evrensel hekimlik değerlerine ısrarla sahip çıkan genç meslektaşlarımız sizlerle gurur duyuyoruz. Aramıza hoş geldiniz, mezuniyetinizi kutluyoruz” sözleriyle destek verildi. 

    ÇAPA TIP’TA DA SANSÜR YAŞANDI

    İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nin 20 Haziran’da yapılan  mezuniyet töreninde de Hipokrat Yemini değiştirilerek “hastanın cinsel yönelimi” kısmı sansürlendi. Yemini okuyan bazı öğrenciler ise sansürlenen kısmı, söylemeye devam etmişti.

  • İZMİR’DE KABOTAJ BAYRAMI’NIN 96. YIL DÖNÜMÜNDE DENİZE ÇELENK ATILDI

    İZMİR’DE KABOTAJ BAYRAMI’NIN 96. YIL DÖNÜMÜNDE DENİZE ÇELENK ATILDI

    İzmir’de 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 96. yıl dönümü kutlamaları kapsamında deniz şehitleri anısına denizci çapası görselinin yer aldığı çelenk denize atıldı.

    Kutlamalar, İzmir Liman Başkanlığı’nca İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle başladı. Törene İzmir Vali Yardımcısı Hikmet Dengeşik, Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, İzmir Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Ercan Korkmaz, İzmir Liman Başkanvekili Ünal Hakan Atalan ve denizcilik öğrencileri katıldı.

    Hakan Atalan ve denizcilik öğrencileri Atatürk Anıtı’na çelenk bırakırken, bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Törenin ardından protokol üyeleri ile öğrenciler, İzmir Liman Başkanlığı Denizci Evi önünde halat çekme yarışması yaptı, ardından da İzmir’in eski fotoğraflarından hazırlanan fotoğraf sergisini gezdi.

    Etkinlikler, protokol üyelerinin İzmir Körfezi’ne deniz şehitleri anısına üzerinde denizci çapası görselinin yer aldığı çelenk atmasıyla devam etti. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile İzmir Liman Başkanvekili Ünal Hakan Atalan, kırmızı renkli çelengi vapurdan denize attı.

  • Pendik’te zincirleme kaza: 2 yaralı

    Pendik’te zincirleme kaza: 2 yaralı

    Edinilen bilgiye göre kaza saat 11.45 sıralarında D100 Kaynarca-Pendik Yönü sol şeritte meydana geldi.

    İddiaya göre süratli olan 41 AIK 214 plakalı hafriyat yüklü tırın, sırasıyla 34 SZ 9870, 06 BTA 378 ve 34 VKE 19 plakalı araçlara arkadan çarpması sonucu kimliği öğrenilemeyen iki kişi yaralandı.

    Çevredeki vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine çok sayıda sağlık ve güvenlik ekibi sevk edildi.

    Kaza nedeniyle yolun her iki şeridi kısa süreliğine trafiğe kapatılırken kazada yaralananların durumunun ağır olmadığı öğrenildi.

    Kazayla ilgili soruşturma devam ediyor. (İLKHA)

  • İSTANBUL’DA SAHTE BELGE OPERASYONU: 6 GÖZALTI

    İSTANBUL’DA SAHTE BELGE OPERASYONU: 6 GÖZALTI

    EDDA SÖNMEZ 

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Fatih’te Türkiye’de ikamet izni olmayan yabancılara ikamet edebilmeleri, çalışabilmeleri ve eğitim öğretim faaliyetlerine katılabilmeleri için sahte evrak düzenlendiği tespit edilen kişilere yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda 6 şüpheli yakalanırken, yapılan aramalarda çok sayıda sahte evrak ve sahte para ele geçirildi.

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre; Mali Suçlarla Mücadele Şube ekipleri, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de ikamet edebilme, çalışma hayatına girebilme ve eğitim-öğretim faaliyetlerine katılabilme amacıyla gerekli olan tüm belgelerin Fatih ilçesi Aksaray semtindeki bir adreste sahte olarak üretildiğini tespit etti. Sahte belgeleri üreten şebekenin tamamının yabancı uyruklu kişilerden oluştuğu belirlendi.

    Polis ekipleri, tespitler doğrultusunda da söz konusu adrese 24 Haziran’da operasyon düzenledi. Operasyon 6 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı.

    Adreste yapılan aramalarda ise sahte 16 bin 450 dolar, sahte 17 bin TL, 46  sahte 2 madeni euro, 76 sahte kimlik yapımında kullanılmak üzere hazırlanmış boş kart, 76 çeşitli yabancı kişiler adına düzenlenmiş sahte diploma belgesi, 63 özel sigorta şirketi adına düzenlenmiş sahte sigorta kimlik kartı, 20 farklı yabancı kişi adına düzenlenmiş sahte Göç İdaresi ikamet izin kimliği, 19 yabancı şahsa ait vekâletname, 17 farklı yabancı kişi adına düzenlenmiş sahte Türkmenistan kimlik kartı, 16  farklı yabancı kişi adına düzenlenmiş sahte Türkmenistan pasaportu, 14 adet üzerinde mühür ve paraf bulunan çeşitli yabancı kişilere ait taahhütname ve aynı miktarda Türkmenistan adli sicil kayıt belgesi, 10  sahte kimlik yapımında kullanılan grafik çizimlerin yer aldığı bellek, 8 farklı yabancı kişi adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesi bulundu. 

    SAHTE DOĞUM BELGESİ YAPIYORLARDI 

    Söz konusu adreste ayrıca, 177 gram uyuşturucu, 3 sahte kimlik yapımında kullanılan kart basma makinesi, 1 sahte kimlik yapımında kullanılan kart kesme aleti, 2 sahte kimlik yapımında kullanılan yazıcı/fotokopi, 3 top sahte kimlik yapımında kullanılan kimlik hologramı, 6 yabancı uyruklu kişi adına düzenlenmiş sahte doğum belgesi bulundu. 

    MÜHÜRLÜ SAHTE BELGELER BULUNDU 

    Ele geçirilenler arasında, 5 sahte kimlik grafik çizimlerinin yer aldığı dizüstü bilgisayar, sahte kimlik yapımında kullanılan aparat, 3 Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ibareli farklı kişiler adına düzenlenmiş protokol belgesi, 4  tarih ve rakam ibareli kaşe, 7 farklı konsolosluk, kamu kurum ve kuruluşlar adına düzenlenmiş sahte kaşe, 3 üzerinde sahte mühür bulunan eğitim sertifikası, 1  “Russıan Federatıon” ibareli yabancı kişi adına düzenlenmiş kimlik kartı, 2  ‘Kartal 15. Noterliği’ kaşe ve mührü bulunan Türkmenistan ibareli yabancı kişi cezaevi ziyaret görüş belgesi, 2 adet ‘İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’ ibareli yabancı kişi adına düzenlenmiş cezaevi ziyaret görüş belgesi, 1 mühür stampası ele geçirildi.

    Operasyonda yakalanan 6 şüpheli emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından “sahtecilik” suçundan 25 Haziran’da adli makamlara sevk edildi. Şüphelilerden 3’ü adli makamlarca ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılırken, 1 şüpheli hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı, 2 şüpheli ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Öte yandan, ele geçirilen sahte belgeler Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinde sergilendi.

     

  • FETÖ’nün Kara Harp Okulu yapılanmasına soruşturma: 27 gözaltı kararı

    FETÖ’nün Kara Harp Okulu yapılanmasına soruşturma: 27 gözaltı kararı

    Şüphelilerin örgüt mensubu olmayan öğrencilere yönelik okuldan ve TSK bünyesinden ayrılmalarını sağlamak amacıyla sistematik şekilde mobbing ve baskı uygulayıp kötü muamelede bulundukları, şok mangalarına dahil ettikleri, haksız yere sicil bozdukları, sair suretle her türlü baskı ve haksız uygulamalara maruz bırakarak okuldan ayrılmaya zorladıkları belirtildi.

    Haklarında gözaltı kararı verilen 3 binbaşı, 9 yüzbaşı, 3 üsteğmen, 1 emekli albay, 3’ü görevde, 8’i ihraç edilmiş 11 öğretmenin yakalanmasına yönelik 11 ilde eş zamanlı operasyon düzenlendi.

    Ankara merkezli 11 ilde düzenlenen operasyonlarla 27 şüpheliden 16’sı yakalandı.

    Gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemleri devam ediyor. (İLKHA)