Kategori: Asayiş

  • E-TİCARET KANUN TEKLİFİ TBMM GENEL KURULU’NDA KABUL EDİLDİ

    E-TİCARET KANUN TEKLİFİ TBMM GENEL KURULU’NDA KABUL EDİLDİ

    Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

    Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

    Teklifle, elektronik ticarette haksız rekabetin ve tekelleşmenin önüne geçilerek pazara yeni aktörlerin girişinin kolaylaştırılması ve pazarın dengeli ve sağlıklı büyümesinin sağlanması amaçlanıyor.

    Elektronik aracı hizmet sağlayıcı, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça müddetçe hizmet sağlayıcı tarafından sunulan içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı konulardan sorumlu olmayacak. Aracı hizmet sağlayıcı, elektronik ticaret hizmet sağlayıcı tarafından sunulan içeriğin hukuka aykırı olduğundan haberdar olması halinde bu içeriği gecikmeksizin yayımdan kaldırarak hukuka aykırı hususu ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına bildirecek. Aracı hizmet sağlayıcı, hak sahibinin, fikri ve sınai mülkiyet hakkı ihlaline dair bilgi ve belgeye dayanan şikâyeti üzerine, elektronik ticaret hizmet sağlayıcının şikâyete konu ürününü yayımdan kaldırarak durumu kendisine ve hak sahibine bildirecek. Ticaret hizmet sağlayıcının, şikâyetin aksini gösteren bilgi ve belgeye dayanan aracı hizmet sağlayıcıya sunması üzerine şikâyete konu ürünü yeniden yayımlayacak.

    Ticaret Bakanlığı, elektronik ticaretin gelişimini sağlamaya, etkin ve adil rekabet ortamını korumaya, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcının faaliyetlerine yönelik düzenleme yapmaya yetkili olacak. Bakanlık, kanunun uygulanmasını sağlamak için denetim yapmaya ve denetim sonuçlarını açıklamaya, denetim sırasında özel uzmanlık veya teknik bilgi gerektiren durumlarda bilirkişi görevlendirmeye, bilirkişinin hak ve yükümlülükleri ile görevlendirilmesine ilişkin usul ve esasları yönetmelikle belirlemeye yetkili kılınacak.

    Elektronik ticarette haksız ticari uygulamada bulunan elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıya, haksız uygulamada bulunulan her bir elektronik ticaret hizmet sağlayıcı için 10 bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası verilecek. Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı tarafından satış fiyatında tek taraflı değişiklik yapılması dahil elektronik ticaret hizmet sağlayıcıyı kampanyalı mal veya hizmet satışına zorlayan elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıya, her bir elektronik ticaret hizmet sağlayıcı için 500 bin lira idari para cezası verilecek. Net işlem hacmine dahil edilen elektronik ticaret ortamları hariç olmak üzere kendine ait elektronik ticaret ortamları arasında erişim imkanı sunan ve bu ortamlarda birbirinin tanıtımını yapan elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıya 10 milyon lira, mal veya hizmet ilanlarının yayımlanmasına elektronik ortam sağlaması halinde, aynı ortamda mal veya hizmet teminine yönelik sözleşme yapılmasına ya da sipariş verilmesine imkan sağlayan elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıya ise 20 milyon lira idari para cezası verilecek.

    İdari para cezalarına ilişkin fiillerin, Ticaret Bakanlığını yanıltmaya yönelik iş ve işlemlerle gerçekleştirilmesi halinde söz konusu cezalar 10 katı uygulanacak.

    İdari para cezalarının bir takvim yılına ilişkin toplam tutarı, net işlem hacmi 60 milyar liranın altında olan aracı hizmet sağlayıcı veya hizmet sağlayıcı için 500 milyon lirayı geçemeyecek.

     

  • TTB II. BAŞKANI DR. ÖKTEN’DEN, GENÇ DOKTORLARA DESTEK: “HEKİMLİK MESLEĞİNİN ONURUNU TEKRARDAN YÜCELTTİLER”

    BERKAY VAROL 

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin mezuniyet töreninde genç doktorlara değiştirilmiş “Hekimlik Andı” okutulmak istenmesini ANKA’ya değerlendirdi. Ökten, genç doktorların verdiği tepkiden dolayı mutlu olduklarını ifade ederken, “Ülkemizdeki her türlü gericiliğe karşı da verilmiş bir yanıttır bu. Gerçekten oradaki her türlü baskıya direndiler ve ‘Hekimlik Andı’nı olması gerektiği şekliyle okudular… Hekimlik mesleğinin onurunu tekrardan yücelttiler” dedi. 

    Konya’da Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Vali Vahdettin Özkan, Rektör Prof. Dr. Metin Aksoy’un katılımıyla dün mezuniyet töreni yapıldı. Törende, genç doktorlara değiştirilmiş haliyle “Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hekimlik Yemini” okutulmak istendi. 

    Tıbbiyeliler, tüm dünyada okutulan ve orijinal haliyle Dünya Tabipler Birliği – Cenevre Bildirgesi’nde yer alan “Hekimlik Andı”nı okudular. Genç doktorlar, üniversite tarafından okutulmak istenen metni okumayınca tören salonunun ışıkları söndürüldü, sahnedeki perdeler kapatıldı. 

    Buna rağmen tıbbiyeliler, perdeyi kaldırarak sahnenin önüne geçtiler ve orijinal haliyle “Hekimlik Andı”nı okumayı sürdürdüler. Bu sırada mezun olan genç doktorların yakınları alkışları ile kendilerine destek verirken, cep telefonlarının ışıkları ile de aydınlatma yaptılar. 

    TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşananları ve genç doktorların tutumunu ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. 

    “ANDIN DEĞİŞTİRİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİK”

    Törende orijinal yemin yerine değiştirilmiş metin okutulmak istenmesine karşı Ökten, “Kabul edeceğimiz bir davranış şekli değil. Geçen yıllarda da bu yapılmak istenmişti. Biz geçen yıl da bu tarz ‘Hekimlik Andı’nın değiştirilmesine tepki göstermiştik. Bunu da daha öncesinden böyle olacağı bilgisi geldi bize. Bu konuyla ilgili olarak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı ile iletişim kurmaya çalıştık ve andın değiştirilmemesi gerektiğini söyledik” dedi. 

    “BİR KELİMESİNİN DAHİ DEĞİŞTİRİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”

    Dr. Ökten, Dünya Tabipler Birliği – Cenevre Bildirgesi’ni işaret ederek, “Tüm dünyada ‘Hekimlik Andı’ aynıdır. Dünya Tabipler Birliği’nin Cenevre Bildirgesi’nde almış olduğu karar gereği tüm ülkede hekimlik antları aynı şekilde okutulmaktadır. Bizim ülkemizde de böyle olmalıdır. Herhangi bir şekilde bir kelimesinin dahi değiştirilmesi kabul edilemez” sözleriyle “Hekimlik Andı”nın Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde değiştirilerek okutulmak istenmesini eleştirdi. 

    “GENÇ MESLEKTAŞLARIMIZ GEREKTİĞİ ŞEKİLDE KARŞILIK VERDİ”

    “Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime…” diyerek orijinal “Hekimlik Andı”ndan atıf yapan Ökten, “Selçuk Üniversitesi Hekimlik Yemini’ adlı metinde, ‘Din, milliyet, ırk ve görüş farklılıklarının mesleğimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim’ şeklinde kısaltılarak ve oradaki bazı kelimeler kaldırılarak bu şekilde ifade edilmesi istenmiş. Genç meslektaşlarımız da buna gerektiği şekilde karşılık vermişler” diye konuştu. 

    “DEĞİŞTİRİLMEK İSTENEN CİNSEL YÖNELİM”

    “Cinsel yönelim” ifadesinin Selçuk Üniversitesi tarafından çıkarılmasına değinen Ökten, “Bundan dolayı aslında Tıp Fakültesi yöneticileri veya üniversite yöneticileri sorun çıkartılıyor. Aslında bu herkesin kabul etmesi gereken bir durumdur. Biz herhangi bir şekilde kişilerin dil, din, cins, ırk her türlü haklarına saygı göstermek durumundayız. Burada onlar tarafından değiştirilmek istenen cinsel yönelim” dedi.

    “ÜLKEMİZDEKİ HER TÜRLÜ GERİCİLİĞE KARŞI VERİLMİŞ BİR YANITTIR BU”

    Ökten, genç doktorların orijinal haliyle “Hekimlik Andı”nı okumayı sürdürmesi üzerine ise Anka’ya şunları söyledi: 

    “Meslektaşlarımız Dünya Tabipler Birliği’nin Cenevre Bildirgesi’ne sahip çıkarak oradaki ‘Hekimlik Andı’nı okurken salonun ışıkları söndürülmüş ve perdeler kapatılmaya çalışılmıştır. Meslektaşlarımız tüm bunlara rağmen metni hep birlikte okumuşlardır. Bu bizim için çok önemli ve sevindiricidir. Ülkemizdeki her türlü gericiliğe karşı da verilmiş bir yanıttır bu.” 

    “HEKİMLİK MESLEĞİNİN ONURUNU TEKRARDAN YÜCELTTİLER”

    Genç doktorların, engelleme girişimlerine rağmen “Hekimlik Andı”nı aslına uygun olarak okuması için Ökten, “Genç meslektaşlarımızı kutluyoruz. Gerçekten oradaki her türlü baskıya direndiler ve ‘Hekimlik Andı’nı olması gerektiği şekliyle, orijinal haliyle okudular. Bu bizler için gerçekten çok önemliydi. Genç meslektaşlarımızın bu şekilde bir tepki vermesi çok önemliydi. Onlar da bunu yaptı. Hekimlik mesleğinin onurunu tekrardan yücelttiler” diyerek değerlendirdi.  

     

  • Bakan Nebati Diyarbakır’da evlat nöbetindeki aileleri ziyaret etti

    Bakan Nebati Diyarbakır’da evlat nöbetindeki aileleri ziyaret etti

    Çocukları PKK tarafından dağa kaçırıldığı gerekçesiyle 22 Ağustos 2019’da Hacire Akar’ın HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önüne gelerek evladını istemesiyle 3 Eylül 2019’da başlayan evlat nöbeti 1033 gündür devam ediyor.

    Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır’a gelen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, evlat nöbeti tutan ailelerle bir araya geldi.

    “Ailelerimizin evlatları ile buluşması için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz”

    Nebati, ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

    Hain terör örgütü PKK tarafından kaçırılan evlatlarına kavuşmak için 1033 gündür sabırla mücadelelerini sürdüren kıymetli Diyarbakır Anneleri ile bir aradayız.

    İlk günden itibaren ortaya koydukları dirayet, sabır ve azim ile gençleri sıcak yuvalarından alıkoyup dağa çıkarmak isteyen örgütü çaresiz bırakan Annelerimizin acısı acımız, yapılan her çağrının kavuşmaya vesile olduğu anlar bizim de mutluluğumuzdur.

    Kimsenin şüphesi olmasın ki devlet olarak bizler bu işin peşini asla bırakmayacak, 303 kahraman ailemizin canımızdan bir parça olan evlatları ile buluşması için gece gündüz demeden var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

    Bakan Nebati’ye Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su ve Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker eşlik etti.

    Nebati, evlat nöbeti ziyareti ardından bir otele geçerek Diyarbakır İş Dünyası Buluşması programına katıldı. (İLKHA)

  • Borç nedeniyle tartıştığı eski patronunu öldürdü

    Borç nedeniyle tartıştığı eski patronunu öldürdü

    Olay, Kayapınar ilçesi Fırat Mahallesi’nde meydana geldi.

    İddiaya göre Şakir Y. (37) güvenlik şirketi sahibi ve aynı zamanda eski patronu olan Mehmet Sincar (45) ile telefonda borç nedeniyle tartıştı.

    Daha sonra otomobille Sincar’ın iş yerine gelen Şakir Y, önce Sincar’a ait otomobili yakmak istedi.

    Bunu başaramayınca üzerinde taşıdığı tabancayla iş yerine giren ve Sincar’a 2 el ateş eden Şakir Y, geldiği otomobille kaçtı.

    Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Hastaneye kaldırılan Sincar, hayatını kaybetti.

    Kamera kayıtlarını kontrol eden polis, Şakir Y’yi kısa sürede yakaladı.

    Gözaltına alınan Şakir Y, emniyete götürüldü. (İLKHA)

  • Hazine ve Maliye Bakanı Nebati Diyarbakır’da

    Hazine ve Maliye Bakanı Nebati Diyarbakır’da

    Bakan Nebati’yi Diyarbakır Havalimanında Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su karşıladı.

    Ziyarette Nebati’ye AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker eşlik etti.

    Nebati, temasları kapsamında, bir bankanın düzenlediği programda genç kadın girişimciler tarafından kurulan stantları ziyaret etti.

    Ardından Valilik Binasına geçen Bakan Nebati, burada şeref defterini imzaladı.

    Nebati, daha sonra valilik makamına geçerek Diyarbakır’daki gelişmelerle ilgili Vali Su’dan bilgi aldı. (İLKHA)

  • DEVA Partisi’nde skandal! Genel Merkez yöneticisi Gülçin Avşar, bebek katili Öcalan’a mektup yollamış

    DEVA Partisi’nde skandal! Genel Merkez yöneticisi Gülçin Avşar, bebek katili Öcalan’a mektup yollamış

    DEVA Partisi Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Gülçin Avşar’ın bebek katili ve PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’a 5 Nisan 2013 tarihinde mektup gönderdiği öğrenildi. Bunun ortaya çıkması partiyi karıştırdı.

    Avşar’ın İnstagram hesabında üzerinden yaptığı paylaşımda mektubun yer aldığı kargonun PTT aracılığıyla gönderildiği açıl şekilde görülüyor.

    Paylaşımda 3 Nisan 2013’te İstanbul Şişli’den gönderilen mektubun 5 Nisan 2013’te Bursa Mudanya’ya teslim edildiği bilgisi yer alıyor.

    Gülçün Avşar’ın paylaşımda “Mektup ulaşmış sahibine” notunu paylaştı.

    İşte 6 Nisan 2013 tarihinde paylaşılan mesaj şu şekilde:

  • BABACAN’IN ANKARA NALLIHAN’DA DİNLEDİĞİ VATANDAŞ: “BEN ESKİ AK PARTİ GENÇLİK KOLLARI BAŞKANLIĞI YAPTIM. ŞİMDİ YAKA SİLKİYORUZ”

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Ankara Nallıhan’da dinlediği vatandaş, “Ben eski AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım. Siz ekonomi bakanıydınız, hızlıydık. İyiydi. Şimdi ben kamuda işçiyim. Şu an izindeyim, ek iş yapıyorum. Şimdi yaka silkiyoruz” dedi.

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara Nallıhan’da esnafı ziyaret etti, vatandaşın derdini dinledi.

    Bir vatandaş Babacan’a, “Ben de eski AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım. Siz Ekonomi Bakanı’ydınız” dedi. Babacan’ın “O dönem iyiydi” demesi üzerine vatandaş, “O zaman hızlıydık. İyiydi. Şimdi ben kamuda işçiyim. Şu an izindeyim. Ek iş yapıyorum. Şimdi yaka silkiyoruz” dedi.

    “ALTILI MASADA ALTI PARTİ TEK PARTİ OLMADI”

    Babacan, aynı vatandaşın “Altılı masadan ayrılın, biz sizi tek başınıza iktidara getirelim” demesi üzerine “Demin çay içtik, ‘Sakın ha ayrılmayın’ diyorlar. Kimi öyle, kimi böyle diyor. Biz DEVA Partisi olarak ayrı bir partiyiz. Altılı masaya oturunca altı parti birleşip tek parti oldu değil yani” dedi.

    Babacan, ekonomik krizi simit alan bir vatandaşı göstererek anlattı. Babacan’ın “Susamlısına parası yetmedi, susamsızını alıyor. Susamlı simit 5 lira” sözleri üzerine simit alan vatandaş, “Hanım burada, yoksa yemem. Aç giderim” dedi.

    BU HÜKÛMET OLDUKÇA ZAMLAR DURMAZ”

    Babacan, bir esnafın “Başkanım bu zamlar dursun istiyoruz artık. Aldığım hiçbir malı bir daha yerine koyamıyorum” sözlerine “Bu hükümet iş başında olduğu sürece zamların durması mümkün değil. Ekonomiyi ayakta tutan adalettir. Adalet olmayınca ekonomi ayakta durmaz, mümkün değil” yanıtını verdi.

     

  • LALE KARABIYIK: LGS SONUÇLARI, BİZLERE EĞİTİMDEKİ EŞİTSİZLİĞİ BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR

    LALE KARABIYIK: LGS SONUÇLARI, BİZLERE EĞİTİMDEKİ EŞİTSİZLİĞİ BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR

    CHP’nin eğitim politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, LGS sonuçlarını değerlendirdi. Karabıyık, “Tüm öğrencilerin sadece yüzde 14’ünün başarılı sayıldığı bir sistem, sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. LGS sonuçları, bizlere eğitimdeki eşitsizliği bir kez daha göstermiştir” dedi.

    CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, bugün yaptığı yazılı açıklamada LGS sonuçlarını değerlendirdi. Karabıyık, açıklamasında şunları kaydetti:

    “2022 merkezi sınavına otomatik olarak başvuran 1 milyon 236 bin 308 öğrenciden 1 milyon 31 bin 799’u sınava katılmıştır. Katılım oranı yüzde 83,46 olarak gerçekleşmiştir. LGS sözel bölümde öğrencilere Türkçe, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve Yabancı Dil alt testlerinde toplam 50 soru, sayısal bölümde yer alan Matematik ve Fen Bilimleri alt testlerinde toplam 40 soru sorulmaktadır. LGS 2022’de öğrencilerin doğru cevap ortalaması Türkçede 20 soruda 9,22, matematikte 20 soruda 4,74, fen bilimleri testinde ise 20 soruda 9,50 olarak gerçekleşmiştir.

    “BU SINAV KARNE OLSAYDI ÖĞRENCİLERİN PUAN ORTAMALARI 47,1 OLACAKTI”

    Testlerde sıfır çekenlerin sayısı da bu noktada ayrıca dikkat çekmektedir. Örneğin sadece matematik testinde 84 bin 710 öğrenci, bir soruya bile doğru yanıt verememiştir. Diğer derslerde de bir soruya bile doğru yanıt veremeyen çok sayıda öğrenci vardır. Yine matematik testinde 143 bin 523 öğrenci ise sadece bir soruya doğru yanıt verebilmiştir. Öğrencilerin tüm derslerdeki başarılarının ortalamaları dikkate alındığında, şayet bu sınav bir karne olsaydı, öğrencilerimizin puan ortalaması 47,1, not ortalaması ise 2 olacaktı.

    “TEMEL SORUN OKULLARIMIZDAKİ EĞİTİMİN NİTELİĞİDİR”

    Sorulara doğru yanıt verme oranı 2021’e göre biraz artmış olsa da 2019’dan itibaren sürekli düştüğü net olarak görülmektedir. Bu da eğitim sisteminin her geçen gün öğrencinin başarısı üzerine nasıl olumsuz etki yaptığının göstergesidir. Bu sonuçlar, çocuklarımızın iyi eğitimli azınlık ve nitelikli eğitime ulaşamayan çoğunluk olarak ayrıştığını ortaya koymaktadır. Temel sorun, okullarımızdaki eğitimin niteliğidir. Tüm öğrencilerin sadece yüzde 14’ünün başarılı sayıldığı bir sistem, sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. LGS sonuçları, bizlere eğitimdeki eşitsizliği bir kez daha göstermiştir. Sınava giren öğrencilerin yüzde 64,07’si 300’ün altında puan almıştır, 400’ü geçen öğrenci oranı sadece yüzde 9,93’tür. İyi bir üniversitenin iyi bir bölümüne gitmek için yüzde 1-2’lik dilime girmek gerekmektedir. Bunu da liselerimizin çok azı karşılamaktadır.

    “EĞİTMEMENİN MALİYETİ, EĞİTİMİN MALİYETİNDEN DAİMA YÜKSEKTİR”

    20 yıldır eğitim sisteminde yapılan yanlışlar, çocukları öncelemeyen, sadece gençleri ideolojik olarak şekillendirmeyi amaç edinen yanlış hedefle geldiği noktada, fırsat eşitsizliğinin de ezici etkisiyle öğrencilerin sınavlara hazırlanmasındaki farklılıklar, yoksulluk ve yoksunluk, eğitim araçlarına yeterli düzeyde erişememek, kalabalık sınıflar, müfredat hataları, yüzbinlerce ataması yapılmayan öğretmen beklerken boş geçen dersler ve okullardaki öğretmen yetersizlikleri ve sayabileceğimiz çok daha fazla neden ile öğrencilerimiz daha başarılı olabilecekken bu fırsatı onlara sunamamak, aslında bir ekonomik yetersizlik değil siyasi bir tercihtir. Eğitime ayıracağımız kaynakları yönlendirirken, bütçeyi yaparken ve planlarken eğitimin maliyetinden önce eğitime yeterli kaynak ayırmamanın maliyetini de çocuklar, gençler ve ülke kalkınması açısından da doğru hesaplamak gerekir. Unutmayalım ki eğitmemenin maliyeti, eğitimin maliyetinden daima yüksektir.”

  • GARO PAYLAN: ERDOĞAN’IN ASGARİ ÜCRETİ 10 BİN TL OLARAK AÇIKLAMASINI TALEP EDİYORUZ

    GARO PAYLAN: ERDOĞAN’IN ASGARİ ÜCRETİ 10 BİN TL OLARAK AÇIKLAMASINI TALEP EDİYORUZ

    HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, altı milyonu aşkın çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücrete yapılacak ara zamma ilişkin, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıktı, bir müjde gibi ‘Asgari ücreti 4 bin 250 lira yapıyorum’ dedi. Millet sevindi ama sevinçleri kursağında kaldı. Çünkü işçinin cebine girmeden, o 4 bin 250 lira eridi gitti. HDP olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asgari ücreti 10 bin TL olarak açıklamasını talep ediyoruz” dedi.

    HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Paylan, altı milyonu aşkın çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücrete ara zam yapılması konusunda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri arasında süren pazarlığa ilişkin şöyle konuştu:

    “ASGARİ ÜCRETİ 10 BİN TL OLARAK AÇIKLAMASINI TALEP EDİYORUZ”

    “Bugün, milyonlarca yurttaşımız gözü kulağı sarayda… 5 bin-6 bin liranın büyük vicdansızlık olacağını iddia ediyoruz. Bazılarımız için yüksek gelebilir ama şu anda Türkiye’de açlık sınırı 6 bin 391 lira. Yani 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı 6 bin 391 lira. Diğer kira ve faturaları ve temel ihtiyaçları kattığımızda, yoksulluk sınırı 20 bin 818 lira. Bu şartlarda asgari ücretin 5 bin lira, 6 bin lira, 7 bin lira da olması kabul edilemez. Yıl başında biliyorsunuz asgari ücret 2 bin 825 liraydı. O zaman asgari ücretin yükselmesi tartışmaları vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıktı, bir müjde gibi ‘Asgari ücreti 4 bin 250 lira yapıyorum’ dedi. Millet sevindi ama sevinçleri kursağında kaldı. Çünkü işçinin cebine girmeden, o 4 bin 250 lira eridi gitti. HDP olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asgari ücreti 10 bin TL olarak açıklamasını talep ediyoruz. Şimdi kimileri diyecek ki ‘Bu çok yüksek’. Aylarca işçi, sefalet içinde yaşadı. 10 bin lira yüksek gözükebilir. Ama emin olun enflasyon canavarı daha da büyüyecek. Sokağın enflasyonu yüzde 200’ün üzerine çıkacak. O açıdan da bu 10 bin lira, belki bugün için yüksek görünüyor ama bir ay sonra yeniden anlamsız hale gelecek. Asgari ücretli milyonlarca yurttaşımızın alım gücünü 12 ay için korumak için asgari ücreti 10 bin TL yapmalıyız. Daha sonra göreceksiniz, 10 bin TL de anlamsız hale gelecek.”

    “ÇALIŞAN MEMURLARA YALNIZCA 118 TL’LİK BİR ARTIŞ VAR”

    TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülecek olan ek gösterge, imar affı ve öğrenci affını içeren torba teklif hakkında Paylan, “Geçim için değil seçim için. AKP, inanın Türkiye’nin geleceğini düşünmüyor, yurttaşlarımızı düşünmüyor. Tek düşüncesi var; ‘Ben, seçimi nasıl kazanırım.’ AKP, 2018’de verdiği sözü tutmadı. Yumurta kapıya geldi, seçim dayandı, 3600 ek gösterge yasa tasarısını Meclis’ten geçirdi. Emin olun torba yasada olan 3600 ek göstergede, dağ fare doğurdu. Üç milyondan fazla memur var. İki milyondan fazla memur emeklisi var. Bunların çok küçük bir bölümünün maaşlarında iyileştirme yapıyor. Yani mevcut çalışan memurların yarısına bile herhangi bir artış söz konusu değil. Göstergelere bakıyorsunuz, bazı göstergelerde inanılmaz yükseliş var. Onlar, üst düzey kamu görevlileri. Memurlarda, dağ fare doğurdu. Çalışan memurlara yalnızca 118 TL’lik bir artış var. 118 TL ile bir memur, eşiyle çocuğuyla bir öğün lokantaya gitse rehin kalır… Üst düzey valilere, kaymakamlara kıyak geçildi. Bu torbada, maaşlarına binlerce lira artışlar yapıldı. Kamuda böyle adaleti sağlayamazsınız. Yapılması gereken, düşük gelirli kamu emekçilerine maaş artışı yapmaktı. Bu, vicdansızlıktır” dedi.

    “TÜRKİYE İTHAL ELEKTRİKLİ ARABA CENNETİ HALİNE GELECEK”

    Paylan, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün torba yasaya eklenen önerge ile TOGG’un ÖTV oranının yüzde 60’tan yüzde 10’a indirilmesine ilişkin, “TOGG, halkın arabası değil zenginlerin arabası. 1 milyon liraya yakın bir maliyeti var. Dün akşam, son dakika torba yasaya bir madde koydular. Efendim ‘700 bin liraya kadar matraha olan arabalarda ÖTV’yi yüzde 10’a düşürüyoruz’ dediler. Niye? TOGG’un arabası bir nebze daha ucuz satılabilsin, yani 1 buçuk milyon olmasın da 1 milyon lira olsun diye bu düzenlemeyi yaptılar. Yazıklar olsun. Sayın Erdoğan yazıklar olsun… Bu vergiyi düşürdünüz ya Türkiye, bir ithal elektrikli araba cenneti haline gelecektir. Farkında mısınız? Maalesef Sayın Erdoğan’ın farkında olduğunu düşünmüyorum. O, yalnızca seçimi düşünüyor. ‘Ben kazanmazsam benden sonrası tufan’ diyor Sayın Erdoğan” diye konuştu.

    “EĞİTİM HAKKINI NASIL GASP EDERSİNİZ”

    Getirilen öğrenci affındaki kriterlere ilişkin Paylan, “Eğitim bir haktır. Bir kişi, mahkum olmuş bile olsa cezaevinde eğitimine devam edebilir. Anayasal bir haktan bahsediyoruz. Diyorlar ki ‘Milli güvenliğe karşı faaliyette bulunan gruplara üyeliği, mensubiyeti, hatta iltisakı, hatta irtibatı olanlar bundan faydalanamaz’ diyorlar. Böyle vicdansızlık olur mu? Bir mahkeme kararı yok ortada, sizin yandaş mahkemelerinden karar olsa bile anayasal bir hak olan eğitim hakkını nasıl gasp edersiniz” tepkisi gösterdi.

  • DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI SÜTLÜCE’DE KUTLANDI

    DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI SÜTLÜCE’DE KUTLANDI

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki İSTAÇ, Türkiye’de 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren; liman ve sahiller arasında yapılacak tüm hizmetlerin Türkiye’nin kontrolünde olmasını sağlayan, denizlerin bağımsızlığını temsil eden 96. Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı, Beyoğlu Sütlüce’de kutladı.

    İSTAÇ’tan yapılan açıklama şöyle:

    “DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI İÇİN FARKINDALIK YARATMAYA DEVAM EDİYORUZ: Kendi karasularımızda yapacağımız her türlü faaliyet için özgürlüğümüzü kazandığımız bu önemli günde İSTAÇ olarak Beyoğlu Sütlüce’de gerçekleştireceğimiz ve gün boyu sürecek etkinliklerimizle Denizcilik ve Kabotaj Bayramı için farkındalık yaratmaya devam ediyoruz. 1994 yılından bu yana çevre yönetimini sürdürdüğümüz, deniz kültürünün temiz, sağlıklı, sürdürülebilir ve bağımsızlığına yakışacak bir şekilde koruduğumuz İstanbul’umuzun denizlerine ve kıyılarına iyi bakmaya devam ediyoruz.

    GEMİ ATIKLARINDAN YILDA YAKLAŞIK 22 BİN 500 M3 PETROL VE TÜREVİ ATIĞI GERİ KAZANDIK: Gemi Kaynaklı Atıkların Yönetimi’yle, Uluslararası Gemilerden Kaynaklı Kirliliğin Önlenmesi Konvansiyonu (MARPOL) gereği; petrol ve petrol türevi bulaşmış atıklar, pis su, çöp ve baca gazı filtrasyon atıklarını İstanbul sınırları dâhilinde bulunan limanlara uğrak yapan ya da transit geçiş yapan gemilerden topluyor, Haydarpaşa Atık Kabul tesisinde uyguladığımız ön susuzlaştırma işleminin ardından lisanslı geri kazanım tesislerine göndererek yılda yaklaşık 22 bin 500 m3 petrol ve petrol türevli atığı ekonomimize geri kazandırıyoruz. Böylece hem denizlerimizin ekosistemini koruyor hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz.

    YILDA 5 BİN METREKÜP ATIĞI DENİZ YÜZEYİNDEN TOPLUYORUZ: İstanbul’un 515 km olan kıyı şeridini 36 adet mobil temizlik ekibimizle, yaklaşık 5 milyon m² deniz yüzeyini ise özel üretilmiş 11 adet teknemizle düzenli olarak temizliyor ve yılda yaklaşık 5 bin m3 atığı deniz yüzeyinden topluyoruz. Kıyılarımızda ve yaz ayları boyunca İstanbul genelinde halkın kullanımına sunulan yaklaşık 4 milyon m2 plaj alanlarında oluşan kirliliği önlemek için 16 birimden oluşan 256 kişilik mobil temizlik ekibimiz ve özel amaçlı 12 plaj temizleme makinemizle faaliyetlerimizi aralıksız olarak sürdürüyoruz.

    KIYI VE PLAJLARDAN YILLIK ORTALAMA 10 BİN TON ATIK TOPLANDI: Mobil ekiplerimiz tarafından kıyı ve plaj alanlarından toplanan yıllık ortalama 10 bin ton atığı yerinde ayrıştırılarak ekonomiye geri kazandırıyor ve oluşacak kirliliğe erken müdahale edebilmek için 83 farklı noktaya yerleştirdiğimiz kamera sistemi ile ilgili bölgelerde biriken atıkların dağılmasına fırsat vermeden temizlik çalışmalarımıza devam ediyoruz.

    İSTAÇ ailesi olarak ekosistemimizi ve denizlerde yaşayan canlıları korumak, halk sağlığı için plaj ve kıyılarda oluşan kirliliği engellemek amacıyla son teknolojiye sahip araç ve ekipmanlarımızla 7/24 hizmet sağlıyor, İstanbul’un denizlerine iyi bakıyoruz.”