Kategori: Asayiş

  • Arapça yazılı tişört satan LC Waikiki sosyal medyada topa tutuldu! LCW ne açıklama yaptı?

    Arapça yazılı tişört satan LC Waikiki sosyal medyada topa tutuldu! LCW ne açıklama yaptı?

    LC Waikiki markası üzerinde Arapça yazıların bulunduğu bebek ve çocuk giyim ürünlerini satışa çıkarınca sosyal medyada büyük bir tepki topladı. Yılların giyim markası LCW, konu hakkında açıklama yaptı. İşte, LCW Arapça yazılı tişört olayında yaşanan son dakika gelişmeleri…

    Türkiye’deki pek çok ilde, yüzlerce şubesiyle yıllardır hizmet veren Fransız giyim markası LC Waikiki, Arapça yazılı tişört olayı ile sosyal medyada gündem oldu. Üzerinde çizgi film karakterleriyle birlikte Arapça yazıların bulunduğu bebek ve çocuk ürünlerini satan LCW, şu sıralar büyük bir linç görüyor. Sosyal medyada tepkilere yol açan LC Waikiki Arapça tişört reklamından sonra, şirketten açıklama geldi. İşte, LCW Arapça yazılı tişört hakkında markanın açıklaması…

    “BİR HATA OLDU, ÜRÜNÜ SATIŞTAN KALDIRDIK”

    LC Waikiki, resmi internet sayfasından konuya dair bir açıklama yaptı. Arapça yazılı tişörtün yurt dışı için üretildiğini ve yanlışlıkla Türkiye’de de satışa çıkarıldığını belirten şirket, ürünü satıştan çıkardıklarını duyurdu. 56 ülkede faaliyet gösteren LCW, ülkelerin diline ve kültürlerine uygun ürünleri satışa sunduklarını, Arapça yazılı tişörtün Türkiye’de sistemsel bir hata sonucu satışa koyulduğunu ve bu hatanın düzeltildiğini açıkladı.

  • GELECEK PARTİSİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ÖZDAĞ: “ERDOĞAN’I UYARDIK. ‘KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM’ TÜRKÜSÜNÜ SÖYLEMELERİNİ TAVSİYE EDİYORUM. ‘OLMASAYDI, SONUMUZ BÖYLE’ ŞARKISINI SÖYLEYECEKLERİ AN DA GELİYOR”

    AHMET ÜNAL

    Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Kırıkkale’de; “Bu sistem bir kişinin sistemidir. Bir kişiye göre de Anayasa yapılmıştır. Anayasalar milletlere göre yapılır, 85 milyona göre yapılır. Biz o zaman Sayın Erdoğan’ı uyardık. ‘Sizi güçlü Başbakan yapalım, sembolik bir Cumhurbaşkanımız olsun.’ Ama dinlemedi. Sayın Devlet Bahçeli ile yolculuk yapmayı tercih etti, kendisi. O zaman ‘kendim ettim kendim buldum’ türküsünü söylemelerini tavsiye ediyorum. Ahmet Kaya’nın şarkısıyla da bitirmesini istiyorum. ‘Olmasaydı, sonumuz böyle’ şarkısını söyleyecekleri an da geliyor. Oraya doğru gidiyorlar” dedi.

    Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, dün Kırıkkale’de; gazetecilerle bir araya geldi, gündemi değerlendirdi. Özdağ, burada şunları söyledi:

    “İki buçuk yıl önce Gelecek Partisi’ni kurduk. O günden bugüne kadar Anadolu coğrafyasında teşkilatlarımızı kurmak, örgütlenmek için gayret sarf ediyoruz. Bugünkü iktidar 2002 yılında iktidara gelirken, çok önemli ekonomik krizler nedeniyle bir ön aldı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan iktidar olduğunda üç ‘Y’ ile mücadele edeceğini söyledi. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. İlk dönemlerde bunlarla ilgili doğru şeyler yapmaya çalıştılar ve yaptılar da. Yollar, hastaneler, fabrikalar, organize sanayiler, AB ile ilgili fasılların açılmış olması; eski coğrafyada bir barış iklimi estirerek herkesle iyi komşuluk ilişkileri içerisinde olması ile ilgili çalışmalar yapıldı.

    17/25 Aralık’ta bizler, bunların Yüce Divan’a gitmesini istedik. Başta Sayın Davutoğlu olmak üzere, burada usulsüz bir dinleme vardı, ama gerçeklere dayalı iddialar vardı. Fakat burada bu şahıslar aklandılar, çoğunluğa dayanarak. Ardından da Sayın Ahmet Davutoğlu’na bir operasyon, sonra da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş oldu.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ucube bir sistemdir. Bu sistem, ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile hareket edilen bir sistemdir. Kapalı kapılar arkasında, bir kişiye göre dikilmiş elbisedir bu sistem. Bu sistem bir kişinin sistemidir. Bir kişiye göre de Anayasa yapılmıştır. Anayasalar milletlere göre yapılır, 85 milyona göre yapılır. Biz o zaman Sayın Erdoğan’ı uyardık. ‘Sizi güçlü Başbakan yapalım, sembolik bir Cumhurbaşkanımız olsun.’

    Ama dinlemedi. Sayın Devlet Bahçeli ile yolculuk yapmayı tercih etti, kendisi. O zaman ‘kendim ettim kendim buldum’ türküsünü söylemelerini tavsiye ediyorum. Ahmet Kaya’nın şarkısıyla da bitirmesini istiyorum. ‘Olmasaydı, sonumuz böyle’ şarkısını söyleyecekleri an da geliyor. Oraya doğru gidiyorlar.

    Bugün Türkiye’nin en büyük problemi iki tanedir. Birincisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir, ucube sistemdir. İkincisi de Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi yönetme tarzıdır. Parlamentoyu işlevsiz yaparak, kuvvetler ayrılığı ilkesini kuvvetler birliğine çevirerek; şeffaflığı, açıklığı, çoğulculuğu, hesap verilebilirliği, denetlenebilirliği ortadan kaldırarak Türkiye yönetilmez. Türkiye büyük bir devlettir. 85 milyon bir insan vardır.

    “TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ VARDIR”

    15 Temmuz akşamı bir cemaat devletinin kurulmasını istemedik. Hep beraber kurdurmadık. Gülenizmi kurdurmak istedi, Fetullah Gülen. Kurdurmayız, kuramazsın. Burası İran değil. Türkiye’de kesinlikle bir şahsın devleti olmaz. Türkiye’de milletin devleti olur. Vatan da devlet de millete aittir.

    Türkiye’de ekonomik kriz vardır. Ama sebebi yönetememe krizidir. Dünyada da ekonomik krizler vardır. Türkiye’deki faizler kadar oradaki faizler arasında dağlar kadar fark vardır.

    Ayrıca Sayın Soylu, altılı masada ne konuşulduğunu öğrenmek istiyor. Ben de geçen ay kendisini davet ettim. ‘Gel yedinci adam olarak da masanın bir köşesine otur’ dedim.

    Zamlardan memnunsanız, şimdi memurlara da zam yapacaklar. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. Ocak ayında asgari ücrete yüzde 50 zam yaptılar. 4250 lira oldu. Asgari ücrete tarihinde en büyük zammı verdik dediler. Doğru, en büyük zamdır. Biz millet olarak zam istemiyoruz. Biz milletçe hayat pahalılığının azalmasını istiyoruz. Paramızın kıymetli olmasını bekliyoruz. Eskiden olduğu gibi. 100 liraya filemizi dolduruyoruz, şimdi 300 liraya dolduramıyoruz. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının ekonomiyi düzeltmeleri mümkün değildir. Türkiye’de yolsuzluğu durdurmak mümkün değildir. Yolsuzluk ayyuka çıkmıştır. Bunların hepsini yargı yarın bağımsız, objektif ve tarafsız olduğunda çıkaracaktır. Bizler de sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Hiçbir şeyden korkmayın.”

  • Acı haber geldi! 1 askerimiz şehit oldu

    Acı haber geldi! 1 askerimiz şehit oldu

    Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe-Kilit operasyonundan tüm Türkiye’yi yasa boğan bir haber geldi. Arazide kayarak düşen Piyade Uzman Çavuş Serkan Taşçı, şehit oldu.

    Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz” ifadeleri kullanıldı.

  • ERDOĞAN: PINAR HANIM’IN DURUMUNUN BENZERİ BİRÇOK VAHŞET VAR. BU, BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DE GEREKTİREN BİR KONU

    ERDOĞAN: PINAR HANIM’IN DURUMUNUN BENZERİ BİRÇOK VAHŞET VAR. BU, BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DE GEREKTİREN BİR KONU

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi dönüşünde, “Biliyorum ki Asgari Ücret Tespit Komisyonu en ideal seviyeyi belirleyecek. Biz de müjdeli haberi işçilerimizle, emekçilerimizle paylaşırız” dedi. Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecine ilişkin, “İsveç, 73 teröristi bize gönderecek. Şu anda 3-4’ünü gönderdiler ama yeterli değil” diye konuştu. Erdoğan, Pınar Gültekin cinayetine ilişkin davada verilen kararı değerlendirirken de “Pınar Hanım’ın durumunun benzeri birçok vahşet var. Bunlar, hakikaten böyle yenilir yutulur şeyler değil. Onun için burada da bu işin müzakeresi, tartışmaları hepsi yapılır. Tabii bu, bir Anayasa değişikliği gerektiren de bir konu” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Madrid dönüşünde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Biz, bu noktada en başından beri ortaya koyduğumuz ilkeli ve dirayetli tutumu Madrid’de de sürdürdük. Bu ülkelerin bilhassa terörle mücadele alanında meşru taleplerimize yönelik bağlayıcı taahhütlerde bulunmaları, somut ve net adımlar atmaları gerektiğini kendilerine ifade ettik. Genel Sekreterin kolaylaştırıcılığında gerçekleştirdiğimiz dörtlü zirve akabinde imzalanan muhtırayla tüm bu hususları kayıt altına aldık. Ülkemizin bu muhtırayla elde ettiği kazanımlar yanında Türkiye, özellikle terörle mücadele alanında pek çok ilke imza atmıştır.

    Ayrıca Finlandiya ve İsveç ile imzaladığımız üçlü muhtıradaki terörizm ve dayanışma hususları, tüm müttefikler için yol gösterici olacaktır. Bundan sonra PKK ve FETÖ mensupları için terör propagandası yapmak, ülkemize ve vatandaşlarımıza saldırmak, insanları tehdit etmek, ortalığı yakıp yıkmak çok daha zorlaşacaktır.

    “BU GERÇEĞİ AKIL, VİCDAN VE ASGARİ DÜZEYDE DİPLOMASİ BİLGİSİ OLAN HERKES TASDİK EDİYOR”

    Her ne kadar muhalefet gölgelemeye çalışsa da NATO Zirvesi, Türkiye için büyük bir diplomatik zafer olmuştur. Bu gerçeği sadece muhataplarımız değil akıl, vicdan ve asgari düzeyde diplomasi bilgisi olan herkes tasdik ediyor. Terör örgütüne sırtını dayayanların Türkiye’nin kazanımları karşısında yaşadıkları hayal kırıklığını hepimiz görüyoruz. Elbette verilen sözler önemlidir ama bizim için aslolan uygulamalardır. Terörle mücadelesinde defalarca arkasından hançerlenmiş bir ülke olarak ihtiyatlı davranıyoruz.

    “YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMELERLE PKK/PYD/YPG, FETÖ, TÜM BU TERÖR ÖRGÜTLERİ NATO’NUN ARTIK YAZILI KAYITLARINA GİRİYOR”

    Bu atılan imzalar, bu işin bitmesi anlamına gelmiyor. Bazıları, zannediyorum biraz da bunun telaşı içindeler. İş bitmiyor. Bu, daha bir davettir. Bu davetle bir süreç başlıyor. Bunun ne kadar süreceği belli değil. Şu anda bu tabii kayıtlara giriyor. Bu kayıtlarla birlikte nereye varacak, onu da göreceğiz. Ama görünen bir gerçek var ki bunlar, şu anda bizim ne kadar doğru yolda olduğumuzun en güzel ispatıdır. Yaptığımız görüşmelerle PKK/PYD/YPG, FETÖ, tüm bu terör örgütleri, NATO’nun artık yazılı kayıtlarına giriyor. Bu işin yazılı kayda girmesi ilk defa oluyor. Yani PKK Avrupa Birliği’nin metinlerinde vardı ama YPG/PYD ve FETÖ yoktu.

    “ŞU ANDA İSVEÇ VE FİNLANDİYA NATO ÜYESİ OLMUŞ DEĞİLDİR”

    Parlamentomuzun onayı olmadan zaten bu iş yürürlük kazanmıyor. Onun için bu konuda bir telaşa gerek yok. Bundan sonraki şey, onların kucağındadır. Şu anda İsveç ve Finlandiya, NATO üyesi olmuş değildir. Bunun, bir defa bu şekilde bilinmesi lazım. Ama bu işten cehli olanlar zannediyorlar ki bu iki ülke artık NATO üyesi oldu. Hayır, böyle bir şey yok. Onun için telaşa da gerek yok.

    “İSVEÇ 73 TERÖRİSTİ BİZE GÖNDERECEK”

    Şimdi bu konuda verilmiş sözler var. Örneğin İsveç, 73 teröristi bize gönderecek. Şu anda 3-4 tane gönderdiler. Ama bunlar bizim için yeterli değil. Tabii bunları Adalet Bakanlığı’mız, Dışişleri Bakanlığı’mız, Milli İstihbarat Teşkilatı’mız yakın markaja alıp takibini yapacak.

    SURİYE’YE OPERASYON SİNYALİ: “BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ”

    Bu konuyla ilgili olarak benim her zaman bir ifadem var; bir gece ansızın gelebiliriz. Hiç telaşa gerek yok. Aceleye gerek yok. Biz, zaten şu anda o bölgede çalışıyoruz. Malum, bir taraftan Irak’ın kuzeyindeki çalışmalarımız, bir taraftan yine aynı şekilde Suriye’nin kuzeyinde, Afrin’de vesaire çalışmalarımız var. Bu arada tabii üzüntümüz büyük, şehitlerimiz de oluyor ama onlara bire 10 bedelini ödetiyoruz. Şu anda bu harekât yürüyor.

    “HİÇBİR VATANDAŞIMIZI ENFLASYONA EZDİRMEME SÖZÜMÜZ VAR”

    Asgari Ücret Tespit Komisyonu en ideal seviyeyi belirleyecek. Biz de inşallah müjdeli haberi işçilerimizle, emekçilerimizle paylaşırız. Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme sözümüz, kararlılığımız var. Şartlara göre ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz.

    “NATO ZİRVES’NDE LİDERLERİN ‘YUNANİSTAN’LA BİR ARAYA GETİRELİM’ YAKLAŞIMI OLDU. ‘ŞİMDİLİK AYIRACAK VAKTİMİZ YOK’ DEDİK”

    Yunanistan’ın başındaki zatın tavrı zaten belli oldu. Bu tavır karşısında da bazı aracıları devreye sokuyorlar. Yaptığım görüşmelerde hemen hemen bütün cumhurbaşkanları, başbakanlar, ‘Biz aracı olalım, bir araya getirelim, görüşmeniz olmayacak mı, en azından bu yıl sonuna kadar görüşme yapsanız’ gibi bir yaklaşım ortaya koydular. Biz de kendilerine şunu söyledik; ‘Kusura bakmayın, bizim şimdilik bu görüşmeye ayıracak vaktimiz yok’. Çünkü adaları şu anda nasıl silahlandırdıkları ortada.

    Diğer taraftan hava sahamızı sürekli ihlal ediyorlar. Şimdi bizimle uyumlu bir hale gelecek olan, kalkıp da hava sahalarımızı ihlal etmek suretiyle bizi tahrik eder mi? Bir de adalara gidiyor; oralarda beton barınaklar yapmak, çukurlar kazmak suretiyle oralardan da sinyal vermeye kalkıyor. İyi niyeti yok. İyi niyeti olsa bu adımları atmaz. Bunları yaptığına göre, kusura bakmasın; biz, bu yıl bir defa Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’nı yapamayız, yapmayacağız. O, artık Türkiye’deki gelişmeleri beklesin. Kendisine de çekidüzen versin. Kendisine çekidüzen vermedikten sonra bizim bir araya gelmemiz mümkün değil.

    “BU İŞİN ÜSTÜ ŞİŞHANE, ALTI KAVAL”

    Biz, şu anda sadece kendimize bakıyoruz. Onların ne yaptığı, ne ettiği bizi pek ırgalamıyor. Ama görünen gerçek o ki bu işin üstü şişhane, altı kaval. Onun için biz, ne yapacağız, ne edeceğiz ona bakalım. Bunların altısı, artı birle de yedisi ne gibi adımlar atacaklar, nasıl bir aday belirleyecekler? Biz, şu anda adayımızı belirlemişiz, Cumhur İttifakı olarak yolumuza devam ediyoruz.

    “PINAR (GÜLTEKİN) HANIM’IN DURUMUNUN BENZERİ BİRÇOK VAHŞET VAR”

    Tamamen burada bir vahşet söz konusu. Bu vahşet, bu millete yakışmaz. Böyle bir şeye katlanmamız da mümkün değil. Bunun için de gerekli müzakereleri, tartışmaları Adalet Bakanım ile de yaptık, bunları konuştuk. Gerekirse bu, tekrar gündeme getirilerek tartışma konusu haline gelmeli. Bu tartışmadan ne çıkar, bunu görmeliyiz. Ardından da çıkan neticeye göre bir adım atılabilir. Çünkü Pınar Hanım’ın durumunun benzeri birçok vahşet var. Bunlar, hakikaten böyle yenilir yutulur şeyler değil. Onun için burada da bu işin müzakeresi, tartışmaları, hepsi yapılır. Tabii bu, bir Anayasa değişikliği gerektiren de bir konu. Daha önce de söylemiştim; burada Adalet Bakanlığı’mızın yaptığı çalışmada parlamento böyle bir karar alması halinde ben böyle bir kararı onaylarım.

    “GRUP BAŞKANVEKİLİ ARKAŞIMIZ, ‘DEZENFORMASYONLA MÜCADELEYİ MECLİS’İN AÇILIŞINA BIRAKMAYA NE DERSİNİZ’ DEDİLER, BİZ DE ONU MECLİS’İN AÇILIŞINA BIRAKMIŞ OLDUK”

    Özellikle bu hafta başka önemli olan bazı yasaların çıkması süreci de vardı. Bunun içinde öğrenci affı, 3600 ek gösterge ve başka yasalar var. Burada mutabakat sağlandı, bir konsensüs oldu. Cumhur İttifakı ile muhalefet şöyle bir anlayışa geldiler; ‘Biz, önce bu 5-6 tane yasayı hemen çıkaralım, Meclis açıldığında da bunu hallederiz’ dediler. Grup başkanvekili arkadaşımız beni aradı. ‘Böyle bir durum var. Mutabakatımız tamam, fakat dezenformasyonla mücadeleyi Meclis’in açılışına bırakmaya ne dersiniz’ dediler. Biz de ‘Mademki aranızda böyle bir mutabakat var, hiç olmazsa diğerlerini çıkaralım. Onları hemen yürürlüğe sokmuş oluruz. Böylece bu süreci dayanışma içerisinde bitirmiş oluruz’ dedik ve onu Meclis’in açılışına bırakmış olduk.”

  • Yabancıların ikametine kapatılan mahalle sayısı 1169 oldu

    Yabancıların ikametine kapatılan mahalle sayısı 1169 oldu

    İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığından yapılan açıklamada, Türkiye’de çeşitli bölgelerdeki yabancı yoğunluğu göz önünde bulundurularak daha önce belirli illerdeki 781 mahallenin, yeni doğan ve çekirdek aile birleşimi dışında geçici koruma kaydına, uluslararası koruma kaydına, ikamet iznine, geçici koruma veya uluslararası koruma ile ikamet izni kapsamındaki yabancıların ikamet ili değişikliği yapılması işlemlerine kapatıldığı hatırlatıldı.

    Açıklamada, 1 Temmuz 2022 itibariyle kapalı mahalle sayısının 1169’a çıkarıldığı kaydedildi.

    Açıklamaya göre İstanbul’da 53, Ankara’da 23, İzmir’de 26, Adana’da 75, Gaziantep’te 161, Hatay’da 108, Şanlıurfa’da 169, Kahramanmaraş’ta 31, Kilis’te 82, Mardin’de 58, Mersin’de 62 mahalle yabancı ikametine kapatıldı. (İLKHA)

    Yabancı ikametine kapalı mahallelerin listesi

  • ÇAKIRÖZER’DEN ‘ÜÇLÜ MUTABAKAT’ TEPKİSİ: “DİPLOMATİK BİR ZAFER ASLA DEĞİLDİR”

    CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye, İsviçre ve Finlandiya arasında imzalanan üçlü muhtırayla ilgili “Yapıcı belirsizlik adı altında herkesin kendine göre çekebileceği bir metin ama içinde somut anlamda YPG’nin terör örgütü olduğu, FETÖ’nün terör örgütü olduğu, ‘biz şu iadeleri yapacağız’ gibi bir taahhüt bulunmamaktadır bu metinde. O yüzden bir diplomatik zafer asla değildir” dedi. Çakırözer, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ilişkin TBMM onayının geciktirilmesinde fayda olduğunu söyledi.

    CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Çakırözer, özetle şunları söyledi:

    “EKİME BIRAKILAN YASANIN KESİNLİKLE GETİRİLMEMESİ, TAMAMEN ÇEKİLMESİ GEREKİR”

    “Gazetecilerin ve milyonlarca yurttaşımızın soyut gerekçelerle en üç yıl hapiste kalmasına yol açacak, sosyal medya ağlarının erişimlerini tamamen engelleme yetkisi verecek ve basın kartları konusunda yine sarayın rolünü arttıracak sansür yasası, haziran ayına damgasını vurdu. Yasa Meclis’te biz muhalefetin, alanda gazeteci meslek örgütlerinin ve sosyal medyada yurttaşların tepkileri üzerine, üzerinde yeniden düzenleme yapılması için ekim ayına bırakıldığı açıklandı. Tabi ki şu anda bu konunun görüşülmemesi, ertelemesi önemlidir, olumludur ancak yeterli değildir. Bu kanunun bence tamamen gündemden düşürülmesi gerekir.

    Eğer Meclis’e bir yasa gelecekse bu yasa gazetecilerin haberleri, yazısı, milyonlarca yurttaşında düşüncesini ifade ettiği için sosyal medya paylaşımları nedeniyle hapse atacak bir düzenleme asla olmamalıdır. Eğer bir yasa yapılacaksa bunun gazetecilerle, basın meslek örgütleriyle ve muhalefet ile iş birliği içinde götürülerek çıkarılması gerekir. Yoksa şu anda ekime bırakılan yasanın kesinlikle getirilmemesi gerekir, tamamen çekilmesi gerekir.”

    “TÜRKİYE VE KKTC’NİN ULUSAL ÇIKARLARINA AYKIRIDIR”

    NATO Zirvesi’ne ilişkin de açıklamalar yapan Çakırözer, şöyle devam etti:

    “Pazartesi günü uyarmıştık. Türkiye’nin Kıbrıs konusunda, haklı davamız olan Kıbrıs konusunda, Kıbrıs Türkünün, KKTC’nin hakkının hukukun yok olmaması, sayılmaması konusunda bir uyarıydı. Ne demiştim ben, bakın demiştim, ‘NATO zirvesi Rum kesimi lideri de davet edilmiş ve bu davet Türkiye’nin onayı ile yapılmış.’ Gazetede çıkan haberi söyledim. Bu haberin Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlanmadığını söyledim. Ve burada demiştim ki ‘NATO’da Türkiye veto hakkına sahip bir ülkedir. Biz evet demeden hiçbir şey olmaz…’ O yüzden ‘Rum kesimi lideri işte buraya geliyor, İspanya rica etti AB ile bir yemek yiyelim’ diye. Madem öyle bir şey yapıyorsunuz ‘o masaya KKTC Cumhurbaşkanı’nın da gitmesini sağlayın. Siz de bir ricada bulunun’ demiştik. Maalesef uyarılarımıza kulak verilmedi.

    Bu fotoğraf NATO zirvesi sırasında çekildi. Bu fotoğrafta Anastasiadis var. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibindekilerle selamlaşıyor…Ama Rum kesimi liderinin o zirveye gidişinde Ankara’nın onayı var. Bu fotoğrafta KKTC lideri yok. Bu fotoğrafta Kıbrıs Türkünün hakkı, hukuku yok sayılmış.

    Bugüne kadar alt seviyelerde yapılan görüşmeler ancak Türkiye’nin rızası ile yapılabildi. Ama bu sefer AKP iktidarı, saray yönetimi Madrid’deki yemeğin liderler seviyesinde olmasına rıza gösterdi.”

    Bu durumun kabul edilemez bir tutum olduğunu belirten Çakırsözer, “Türkiye ve KKTC’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır” dedi.

    “YPG’Yİ FETÖ’YÜ TERÖR ÖRGÜT OLARAK KABUL ETTİKLERİNE İLİŞKİN TEK BİR KELİME YOKTUR BU METİNDE”

    Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında imzalanan üçlü mutabakata da tepki gösteren Çakırözer, şunları söyledi:

    “Türkiye’nin talepleri haklıdır. Tüm ülkeler hele hele NATO’ya girmek isteyen ülkeler, Türkiye’de dahil tüm müttefiklerin güvenlik kaygılarını, terörle ilgili kaygılarını dikkate almak zorundadır. Ama ortaya çıkan belge bu taleplerde bir somut, yani iadeler konusunda, mesela YPG’nin bir terör örgütü olarak tanımlanması konusunda bir somut ifade içermemektedir. Bu belgede zaten kendileri de sonrasında hem İsveç hem Finlandiya liderleri NATO’da düzenledikleri basın toplantısında yeni bir durum getirmediğini bu konunun, İsveç Başbakanı mesela, İsveç vatandaşlarının iadesinin söz konusu olmadığını, iade konusunu hem kendi kanunlarını hem uluslararası sözleşmelere göre uygulayacaklarını söyledi. Zaten bugüne kadar olan durum bu. O nedenle de bugüne kadar hiçbir iade alamıyoruz. YPG’nin terör örgütü olarak tanınmasını sağlayamıyoruz. O yüzden bu belgede bu alanda yeni bir şey hiçbir şekilde yoktur. Terör tanımları arasında Türkiye ile Finlandiya ve İsveç arasında da ortak bir tutum yoktur bu belgede. PKK’yı zaten terör örgüt olarak gören ki AB üyesi oldukları için görmek zorundalar, AB’nin terör listesinde iki ülke bunu tekrar ediyor ama YPG’yi FETÖ’yü terör örgüt olarak kabul ettiklerine ilişkin tek bir kelime yoktur bu metinde.

    “YAPICI BELİRSİZLİK ADI ALTINDA HERKESİN KENDİNE GÖRE ÇEKEBİLECEĞİ BİR METİN”

    Ne yapılmalıdır. Türkiye tabi ki devlet olarak bu mutabakatın uygulanmasının takipçisi olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için de İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine ilişkin nihai onay olacak olan TBMM onayının bence geciktirilmesinde fayda vardır.

    Bu üçlü muhtıranın en büyük eksiği bunu denetleyecek olan bir tarafın olmaması. Bir NATO belgesi değildir bu. NATO’nun taraflarının İsveç’e ya da Türkiye’ye ya da Finlandiya’ya yönelik ‘siz bunu söylediniz ama bunu yapmadınız’ diye söyleyebilecek bir denetim yoktur bu tür anlaşmalarda…Yapıcı belirsizlik adı altında herkesin kendine göre çekebileceği bir metin ama içinde somut anlamda YPG’nin terör örgütü olduğu, FETÖ’nün terör örgütü olduğu, ‘biz şu iadeleri yapacağız’ gibi bir taahhüt bulunmamaktadır bu metinde. O yüzden bir diplomatik zafer asla değildir.”

     

     

     

  • AFAD 12 kenti uyardı: Sel, dolu ve fırtınaya dikkat

    AFAD 12 kenti uyardı: Sel, dolu ve fırtınaya dikkat

    AFAD’ın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, şu ifadelere yer verildi:

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre, bugün öğle saatlerinden itibaren, Ankara, Çankırı, Kırıkkale, Konya, Aksaray, Niğde, Kırşehir ve Kayseri çevreleri ile Adana’nın ve Mersin’in kuzeyi, Bolu’nun ve Sivas’ın güney kesimlerinde kuvvetli yağış bekleniyor. Sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı ve fırtına gibi olumsuzluklara karşı tedbirli olun.

    (İLKHA)

  • İlaçlardaki tedarik sıkıntısı halkı mağdur etmeye devam ediyor

    İlaçlardaki tedarik sıkıntısı halkı mağdur etmeye devam ediyor

    Doktorların önerdiği ilaçları satın almaya gelen hastalar, ilaç bulamadıkları zaman büyük mağduriyetler oluşuyor.        

    Piyasada 1000’e yakın ilacın bulunmadığı bu son günlerde hastalar ise ne yapacaklarını bilemez durumdalar.

    İlaç tedarik konusundaki sıkıntılar konusunda açıklamada bulunan Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci, her sene ocak ve şubat aylarında bu sorunun oluştuğunu çünkü yıllık fiyat artışının yılın bu zamanlarında yapıldığını söyledi.

    “İlaç tedarik sorunu kalıcı bir hale gelmeye başladı”

    2 yıldır ilaç tedarik konusunda ciddi sıkıntılarının yaşandığını ifade eden Demirci, “Son birkaç yıldan beri özellikle 2 yıldan bu yana daha önce hiç karşılaşmadığımız tedarik sorunu ve yokluklarla karşılaşıyoruz. Kolay kolay olmayan bir ilaç için hastaya yok çekilmez ama dediğim gibi son iki yıldan buna böyle bir çileyle karşı karlıyayız. İlaç yoklukları özellikle yılın son ayı aralık ayında başlayarak, ocak ve şubat ayına kadar devam eden bir yokluk oldu. Bunun sebebi de yapılan zamlar ilca yokluklarını ortaya çıkardı. İlaç fiyatları belirlendikten sonra bir aylık süreç içerisinde, tekrar normalleşmeye başladı. Bu sene özellikle şubat ayında başlayarak, bu sorun kalıcı bir hale gelmeye başladı. Bunun sebebi de Türkiye çok ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor. Bu ekonomik krizin de ilaç ve sağlığa etkisi oldu. Bu etki hayatın her alanında yaşanıyor. Şubat ayında verilen ilaç zammı çok yeterli olmadı. Enflasyonla karşılaştırdığımız zaman altında kaldı. İlaç sanayisi bunu çok benimsemedi ve tekrardan şu an da ilaç yokluğuyla karşılaşmaya başladık.” dedi.

    “Eczaneler kapanma noktasına geldi”

    Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci

    İlacın fiyatlandırılması ile ilgili düzenlemenin yapılması gerektiğini belirten Demirci, hastaların ilaca daha rahat ulaşması ve tedavi olması için gerekli adımların atılması gerektiğini ifade etti.

    İlacın bir ticari gereç olmadığını bundan dolayı insan sağlığında büyük önem arz ettiğini söyleyen Demirci, “Normal veya kronik bir rahatsızlık içerisindesiniz. Siz her durumda bu ilaca erişmeniz lazım. Korkum şu ilaç yokluğu rutinleşmeye gitmeye doğru gidiyor. Çünkü Türkiye ilaç ihtiyacının büyük bir bölümünü ithal ediyor. Bu da Türkiye’nin tedarik konusunda sorun olabilir. Burada ki temel sorun şu, ilacın fiyatlandırılması ile ilgili düzenleme olması lazım. Çünkü ilaç sağlıkla ilgili bir üründür. İlaca bir ticari gereç olarak bakamayız. İlaç insanın hayati önemidir. İhtiyacının olmazsa olmazıdır. İnsan sağlığı için önem arz eden bir üründür. İlacın temini ve tedarik noktasında devletin finansmanlarıyla ilgili önlem almaları gerekiyor.” diye konuştu.

    Demirci, “Yalnızca hastanın ilaca erişimi ile ilgili sorun yok. Eczanelerde de bu sorun var. Çünkü ilaç fiyatlandırma politikasında ki yanlışlıklar, eczaneleri de vurmaya başladı. Eczaneler öyle bir hale geldi ki, bu ekonomik krizle beraber eczaneler kapanma noktasına geldi. Bir an önce bu 28 bin eczanenin ayakta kalabilmesi için bu ilaç fiyatlandırma politikalarının ve kararnamenin güncellenmesi gerekiyor. Bu düzenlenmesi halinde hem hasta hem de eczaneler için iyi bir adım olacaktır. Yoksa bu ilaç tedarik sorunu içinden çıkamaz bir hale girecektir.” şeklinde konuştu. (İLKHA)

  • Gaziantep’te tarihi eser operasyonu

    Gaziantep’te tarihi eser operasyonu

    Gaziantep’te Tarihi Eser Kaçakçılığının engellenmesine yönelik, tarihi eser kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonda, 2 bin 751 adet sikke ele geçirildiği ifade edilirken, gözaltına alınan bir şüpheli hakkında yasal işlemin başlatıldığı belirtildi.

    Konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, “KOM Şube Müdürlüğü tarafından Tarihi Eser Kaçakçılığının engellenmesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında icra edilen operasyonda, 2 bin 751 adet sikke, 568 adet tarihi eser niteliğinde obje, 5 adet tarihi eser nitelikli kitap, 4 adet tarihi eser nitelikli tablo, 3 adet el işlemeli kama, 5 adet tabanca, 2 adet tüfek, 3 adet şarjör ve 431 adet fişek ele geçirilmiş, yakalanan şüpheli şahıs hakkında 6136 SKM ile 2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa Muhalefet suçlarından yasal işlem başlatılmıştır.” denildi. (İLKHA)

  • KESK’İN TÜİK ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI YAPMASINA POLİS İZİN VERMEDİ

    KESK Ankara Şubeler Platformu’nun “Sahte enflasyonu değil, gerçek rakamları açıkla” talebiyle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) önünde yapmak istediği basın açıklamasına polis izin vermedi. KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, “Bu engellenmeniz nedendir? TÜİK’in yalana dayalı, gerçekleri yansıtmayan enflasyon oranlarını açıklamasına destek sunmak mıdır? Bizlerin buradaki tek gayesi, gerçekliğe hitap edecek açıklamaların yapılamasını ve milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin hakkı olanı, ekmeği olanı talep etmektir” dedi.

    KESK Ankara Şubeler Platformu, bugün TÜİK önünde “Sahte enflasyonu değil, gerçek rakamları açıkla” talebiyle basın açıklaması yapmak istedi. Ancak polis, KESK’lilerin TÜİK önünde açıklama yapmasına izin vermedi. Sendikacılarla polis arasında arbede yaşandı. Polisin izin vermemesi üzerine sendika üyeleri oturma eylemi yaptı. Eyleme, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya da destek verdi. Oturma eylemi sırasında sendika adına açıklama yapan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, şunları söyledi:

    “BU ENGELLENMENİZ NEDENDİR? TÜİK’İN YALANA DAYALI, GERÇEKLERİ YANSITMAYAN ENFLASYON ORANLARINI AÇIKLAMASINA DESTEK SUNMAK MIDIR”

    “En demokratik hakkımız olan toplantı ve gösteri yürüyüşü kapsamında tepkimizi göstermek için TÜİK önünde toplanmak istememiz engelledi. Ardından burada yapmak istediğimiz açıklama aynı şekilde engelledi ve şiddetle müdahale edildi. Bu durumu kınıyoruz. Bu engellemeniz, bu ülkedeki milyonlarca emekçinin, işçinin, emeğiyle ekmek kavgası veren milyonların hakkının önüne geçemeyecek kadar aciz bir davranıştır. Bu engellenmeniz nedendir? TÜİK’in yalana dayalı, gerçekleri yansıtmayan enflasyon oranlarını açıklamasına destek sunmak mıdır? Bizlerin buradaki tek gayesi, gerçekliğe hitap edecek açıklamaların yapılamasını ve milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisinin hakkı olanı, ekmeği olanı talep etmektir.

    Bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen 3600 ek gösterge düzenlemesi ile ilgili de koskocaman bir yalanı teşhir etmek isteriz. ‘Devrim niteliğinde bir düzenleme yapıyoruz’ dedikleri, ‘Ek göstergeyi tüm kamu emekçilerine veriyoruz’ dedikleri, 600 puanlık bir artıştan ibaret. Yüzde 65 kamu emekçisini temsil etmeyen bir düzenlemenin üzerine 4 Temmuz’da TÜİK, açıklayacağı sahte ve yalan enflasyon oranları çerçevesinde kamu emekçilerine enflasyon farkı verilecek.”