TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI KORAMAZ: “ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNE GÖREV VERİLMESİ BİLİRKİŞİLİĞİN TİCARİ BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ SONUCUNU DOĞURACAKTIR”

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, “Özel hukuk tüzel kişilerine görev verilmesi, bilirkişiliğin ticari bir yapıya dönüştürülmesi sonucunu doğuracaktır. Bilirkişiliğin kamusal niteliğinin kârlılık bazlı ekonomik çıkar odaklı çalışan şirketlerle bağdaşması olanaklı değildir. Bilirkişilik hizmetinin gerçek kişiler tarafından yürütülürken dahi, meslek olarak algılanmaması gerektiğinin sıklıkla dile getirildiği ve hali hazırda bu anlamda ciddi sorunlar

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, “Özel hukuk tüzel kişilerine görev verilmesi, bilirkişiliğin ticari bir yapıya dönüştürülmesi sonucunu doğuracaktır. Bilirkişiliğin kamusal niteliğinin kârlılık bazlı ekonomik çıkar odaklı çalışan şirketlerle bağdaşması olanaklı değildir. Bilirkişilik hizmetinin gerçek kişiler tarafından yürütülürken dahi, meslek olarak algılanmaması gerektiğinin sıklıkla dile getirildiği ve hali hazırda bu anlamda ciddi sorunlar yaşandığı göze alındığında özel hukuk tüzel kişilerinin bu sorunu artıracağı da açıktır. Öte yandan bilirkişilik faaliyetinin özel hukuk tüzel kişilerine açılmasında bir kamu yararı da bulunmamaktadır” dedi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, ticari şirketlerin bilirkişilik yapmasının önünün açılmasına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Koramaz, şunları söyledi:

“YENİ BİLİRKİŞİLİK DÖNEMİ İLE BİLİRKİŞİLİK TEMEL İŞLEVİNDEN SAPTIRILARAK BİR MESLEK HALİNE GETİRİLMİŞTİR”

“2016 tarihinden itibaren 6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunu, ardından 2017 tarihinde yayımlanan Bilirkişilik Uygulama Yönetmeliği ile bilirkişilik alanında yeni bir dönem başlamış, hizmet alanı kökten değiştirilmiştir. Yeni bilirkişilik dönemi ile bilirkişilik temel işlevinden saptırılarak bir meslek haline getirilmiş ve TMMOB alandan tamamen dışlanmış, Bilirkişilik Danışma Kurulu’nda bir temsilci bulundurma dışında bir rol verilmemiştir. Ülkemizin en önemli Anayasal kuruluşlarından biri olan TMMOB ve bağlı odaları ülke kalkınmasında ve ekonomisinde yaşamsal işleve sahip meslekleri bünyesinde barındırmaktadır. Ancak 6754 sayılı yasa ile mesleki uzmanlık alanlarımızın, bilirkişilik hizmeti veren/verecek olan üyelerimizin mesleki yeterliliklerinin belirlenmesi ve sicillerinin tutulması gibi süreçlerdeki etkinliğimiz kısıtlanmış ve mümkün olan en doğru biçimde yerine getirilmesi yönündeki çabalarımızın önü kesilmiştir.

“DAHA ÖNCE UYGULAMASI OLMAYAN BİÇİMDE, ÖZEL TİCARİ ŞİRKETLERİN BİLİRKİŞİLİK YAPABİLMESİNİN ÖNÜ AÇILMIŞTIR”

Sürecin devamında, Cumhurbaşkanı tarafından 2 Mart 2021 tarihinde açıklanan ve 30 Nisan 2021 tarih, 31470 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nın eylem planında 3.6.k. olarak tanımlı faaliyet ile ‘Öncelikle taşınmaz ve motorlu taşıt değerleme ile muhasebe alanlarında olmak üzere özel hukuk tüzel kişilerinin bilirkişilik yapabilmelerine ilişkin uygulama geliştirilecektir’ denilmek suretiyle, daha önce uygulaması olmayan biçimde, özel hukuk tüzel kişilerinin yani ticari şirketlerin bilirkişilik yapabilmesinin önü açılmıştır. Son olarak da 8 Ağustos 2023 tarihli Anadolu Ajansı’nın haberine göre; Adalet Bakanı tarafından: ‘Bugün itibarıyla gayrimenkul alanında özel hukuk tüzel kişi bilirkişilik uygulaması ülke genelinde başlamış oluyor’ şeklindeki açıklaması ile ticari şirketlerin bilirkişilik yapması süreci fiilen başlatılmıştır.

“KURUMSAL BİR HİZMETİN TİCARİLEŞTİRİLMESİ FELAKETLERE AÇIK BİR DAVETİYEDİR”

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş ve 20 Şubat 2023 Hatay depremlerinde de açıkça görüldüğü üzere, kamusal bir hizmetin ticarileştirilmesi felaketlere açık bir davetiyedir. Özel ve teknik konularda görüşüne başvurulan bilirkişiler adaletin yerini bulmasına hizmet eden bir araç olmalarının yanı sıra aynı zamanda bir kamu hizmeti görmektedir. Bilirkişiler tarafından verilen görüşün tarafsız ve bağımsız olabilmesi için bilirkişinin görüş oluştururken hiçbir etki altında kalmaması gereği açıktır. Bu bağımsızlık ve tarafsızlık yalnızca uyuşmazlığın taraflarına karşı değil; aynı zamanda Adalet Bakanlığına, hakime, savcıya, siyasal iktidara, basına ve kamuoyuna karşı da olmak durumundadır. Aksi halde adil yargılamadan söz edilmesi olanaklı değildir.

“ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNE GÖREV VERİLMESİ BİLİRKİŞİLİĞİN TİCARİ BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ SONUCUNU DOĞURACAKTIR”

Özel hukuk tüzel kişileri, yani şirketler ise belirli ekonomik gayeler ışığında kurulan ve netice itibariyle kâr odaklı çalışan yapılardır. Özel hukuk tüzel kişilerine görev verilmesi bilirkişiliğin ticari bir yapıya dönüştürülmesi sonucunu doğuracaktır. Bilirkişiliğin kamusal niteliğinin kârlılık bazlı ekonomik çıkar odaklı çalışan şirketlerle bağdaşması olanaklı değildir. Bilirkişilik hizmetinin gerçek kişiler tarafından yürütülürken dahi, meslek olarak algılanmaması gerektiğinin sıklıkla dile getirildiği ve hali hazırda bu anlamda ciddi sorunlar yaşandığı göze alındığında özel hukuk tüzel kişilerinin bu sorunu artıracağı da açıktır. Öte yandan bilirkişilik faaliyetinin özel hukuk tüzel kişilerine açılmasında bir kamu yararı da bulunmamaktadır.

“İŞVERENE EKONOMİK BAĞLILIĞI OLAN KİŞİNİN, HERKESE KARŞI BAĞIMSIZ OLDUĞUNA YÖNELİK BİR İFADE SADECE KÂĞIT ÜZERİNDE KALMAYA MAHKUMDUR”

Yine özel hukuk tüzel kişisi çalışanları da işin doğası gereği işverene ekonomik bağımlılığı olan emeği karşılığında tüzel kişiden ücret alan yani ekonomik bir menfaat elde eden kişilerdir. Bir işverene ekonomik bağlılığı söz konusu olan bir kişinin, herkese karşı bağımsız olduğuna yönelik bir ifade sadece kâğıt üzerinde kalmaya mahkum bir ifadedir. Bilirkişilerin sahip olması gereken nitelikler arasında yer alan; dürüstlük, güvenirlik, sır saklama, sadakat ve özen yükümlülüğü, yasaklılık ve ret müesseseleri özel hukuk tüzel kişilerince karşılanabilecek ve işlerlik kazanabilecek nitelikler değildir. Öte yandan, Adalet Bakanı tarafından bahse konu edilen taşınmaz değerlemesi, meslek alanlarımızı doğrudan ilgilendirdiği için daha derin bir irdelemeyi gerektirmektedir. Taşınmaz değerlemesinin özel hukuk tüzel kişilerine açılması ile bu alanın gayrimenkul değerleme şirketlerine terk edileceği açıktır. Her ne kadar bu şirketlerde SPK lisanslı gayrimenkul değerleme uzmanları çalıştırılsa da yaşanan deneyimler mühendislik, mimarlık diplomasına sahip olmayan değerleme uzmanlarının çoğunun binaların yapısal sorunları hakkında fikir yürütmekten uzak olduklarını, proje okumasını bilmediklerini, hatta yapı sınıf ve gruplarını dahi ayırt edemediklerini ortaya koymuştur.

“BU ALANIN GAYRİMENKUL DEĞERLEME ŞİRKETLERİNE AÇILMASI ADALET TERAZİSİNİN DENGESİNİ ONARILMAZ ŞEKİLDE BOZACAKTIR”

Hal böyleyken ve TMMOB olarak bilirkişilik heyetlerinde ancak ve ancak SPK lisanslı mühendis ve mimarların görevlendirilmesi gerektiğini savunurken, bu alanın bir de gayrimenkul değerleme şirketlerine açılması adalet terazisinin dengesini onarılmaz şekilde bozacaktır. Bu değerlendirmelerimiz kapsamında bir kez daha tekrar ediyoruz; özel hukuk tüzel kişilerinin yani şirketlerin bilirkişilik yapmasına olanak tanıyacak düzenlemelerden kaçınılması ve Bilirkişilik Kanunu’nun bu düzenlemelere cevaz veren hükümlerinin de acilen kaldırılması gerekmektedir.”

 

Gündem Haberleri